Logo

9. Hukuk Dairesi2024/8013 E. 2024/10129 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından açılan alacak davasında, talep konusu yapılan ücret, fazla mesai, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin belirsiz alacak davasına konu edilip edilemeyeceği hususu.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, ücret alacağı ile yıllık izin ücret alacaklarının belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği kabulüyle bu alacaklar bakımından ıslaha karşı zamanaşımı defi gözeterek davanın kısmen kabulüne karar vermesi ve kararda ve gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmaması, bozmaya uyularak karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine imkan bulunmaması ve mükerrer tahsilata sebebiyet verilmemesi bakımından mahsubu hususunun infaz aşamasında dikkate alınmasının mümkün olması gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2023/745 E., 2024/328 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen 17.09.2015 tarihli karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince bozma kararı verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; 23.06.2023 tarihli karar ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece 09.11.2023 tarihli karar ile; Mahkeme kararının ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; 15.03.2024 tarihli karar ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; ziraat mühendisi olan müvekkilinin davalı Şirkete ait yem fabrikasında noter huzurunda imzalanan teknik sorumlu müdürlük sözleşmesi kapsamında teknik sorumlu müdür sıfatıyla 07.02.2011- 27.03.2013 tarihleri arasında çalıştığını, son ücretinin 5.500,00 TL ilave prim olarak belirlenmesine karşın ücretlerinin eksik ödendiğini, fazla çalışma ücretlerinin ise hiç ödenmediğini, davalı işverenden söz konusu ücret alacaklarını talep etmesi üzerine iş sözleşmesinin haksız şekilde feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iddiasının aksine iş sözleşmesini haklı neden olmaksızın istifa etmek suretiyle kendisinin feshettiğini ve fesihten hemen sonra bir yem fabrikası kurduğunu, davacının işyerinde üst düzey yönetici olması nedeniyle çalışmasını kendisinin belirlediğini, ödenmeyen ücret alacağı bulunmadığını belirtilerek davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 17.09.2015 tarihli ve 2014/259 Esas, 2015/203 Karar sayılı kararı ile; dosyaya ibraz edilen 31.07.2013 tarihli "ibraname" başlıklı belgede davacı tarafın iş sözleşmesini kendi isteği ile sonlandırdığı beyanının yer aldığı, ibranamenin altındaki imzanın davacı tarafça inkâr olunmadığı gibi bu ibranamenin imzalanması sırasında iradesinin fesada uğratıldığına dair herhangi bir iddianın ileri sürülmediği, dinlenilen davacı tanıklarınca davacının iş sözleşmesinin ne sebeple ve kim tarafından feshedildiği konusunda bilgilerinin olmadığının beyan edildiği, davalı tanığı A.Ü’nün davacının kendi isteğiyle işten ayrıldığını beyan ettiği, tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde davacının iş sözleşmesinin istifası suretiyle sonlandığı kanaatine varıldığı, ancak feshin haklı veya haksız olmasının önemi olmaksızın davacının ödenmeyen ücret alacaklarının bulunduğunun anlaşıldığı gerekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının reddi ile ücret, fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 08.01.2019 tarihli, 2016/2754 Esas, 2019/127 Karar sayılı ilâmı ile; tarafların sair temyiz itirazları reddedilmek suretiyle, davacının ücreti konusunda ihtilaf bulunduğu, Mahkemece ücret araştırmasına gidilmediği, bilirkişi raporunda tanık anlatımları ve davacının yaptığı iş gözetilerek ücretin aylık net 5.000,00 TL ve bordrolarda göründüğü gibi brüt 2.194,90 TL olma ihtimallerine göre terditli hesaplamalar yapıldığını, ancak davacı tanıklarının ifade verdikleri tarihte davacının ortağı olduğu yem fabrikasında çalıştıkları, davalı tanığının ise hâlen davalı işyerinde çalışmasını sürdürdüğü bu nedenle salt tanık beyanlarına göre değerlendirme yapılmasının isabetli olmadığı, davacının işyerinde yaptığı iş, eğitimi, kıdemi, işyerinin büyüklüğü ve kapasitesi belirtilmek suretiyle alabileceği ücretin meslek odasından ve diğer ilgili kuruluşlardan araştırılarak tespit edilmesi ve belirlenen ücrete göre davacının ücret alacaklarının hesap edilmesi gerektiği ve ziraat mühendisi olup davalı Şirkete ait yem fabrikasında teknik sorumlu müdür sıfatıyla çalışan davacının işyerinde üst düzey yönetici konumunda olup olmadığı, fazla çalışmasının nasıl belirlendiği, çalışma saatleri konusunda talimat alıp almadığının yeterince araştırılmadığının anlaşıldığı, buna göre taraf tanıklarının belirtilen hususlarda ayrıntılı beyanları alınarak anılan hususların tereddüde yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre fazla çalışma ücreti talebi ile ilgili yeniden hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 23.06.2023 tarih ve 2019/201 Esas, 2023/527 Karar sayılı kararı ile; davacının davalı Şirket nezdinde 07.02.2011 tarihinde iş sözleşmesiyle çalışmaya başladığı, 31.07.2013 tarihinde davacı tarafından imzalanan ibraname içeriğinde davacının iş sözleşmesini kendi isteğiyle sonlandırdığı beyanının yer aldığı, ibranamenin altındaki imza davacı tarafça inkâr olunmadığı gibi bu ibranamenin imzalanması sırasında iradesinin fesada uğratıldığına dair herhangi bir iddianın da ileri sürülmediği, tanık anlatımlarıyla birlikte tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde davacının iş sözleşmesinin istifa suretiyle sonlandığı ve kıdem ile ihbar tazminatlarını almaya hak kazanamadığı kanaatine varıldığı, nitekim Yargıtay ilâmında da bu yönde bir bozma gerekçesi bulunmadığı, taraflar arasındaki ücret ihtilafı yönünden bozma ilâmı gereğince emsal ücret araştırması yapılarak gelen yazı cevapları, Türkiye İstatistik Kurumu verisi, taraf tanıklarının bozma öncesinde ve bozma sonrasında alınan ifadeleri dikkate alınarak davacının son ücretinin net 5.000,00 TL olduğunun değerlendirildiği, davacının işyeri müdürü olarak çalışması nedeniyle üst düzey yöneticilik yaptığının ve kendi belirlediği zaman dilimlerinde çalıştığının anlaşıldığı, buna göre kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma ücreti alacaklarının reddi gerektiği, davacının 28.02.2022 tarihli bilirkişi ek raporunda hesaplanan tutarlar kadar ücret, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile yıllık izin ücreti alacaklarının bulunduğu gerekçesiyle ve davacının talebi ile bağlı kalınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 09.11.2023 tarihli, 2023/15199 Esas, 2023/17098 Karar sayılı ilâmı ile; davacı vekilinin sair temyiz itirazları reddedilmek suretiyle, davanın belirsiz alacak davası türünde açılmış olduğu, bozmadan sonra yapılan yargılamada alınan 28.02.2022 tarihli bilirkişi ek raporuna karşı davacı vekilince 20.03.2022 tarihli dilekçe ile itirazda bulunularak dosyanın yeni bir bilirkişiye gönderilmesi veya aynı bilirkişiden yeniden ek rapor alınmasına karar verilmesinin istenildiği, Mahkemece 23.06.2023 tarihli celsede tarafların rapora karşı itirazlarının reddine karar verildikten sonra, davacıya talep artırım dilekçesi sunması için süre verilmeden dava dilekçesindeki talep miktarının kabulüne karar verilmiş olduğu, ancak 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'la 107 nci maddenin ikinci fıkrası yeniden düzenlenerek hâkim tarafından davacıya tahkikat sona ermeden talebini tam ve kesin olarak belirleyebilmesi için iki haftalık kesin süre verilmesi öngörüldüğü, bu Kanun ile maddede yapılan değişikliklerin Dairemizce şartları mevcut olan belirsiz alacak davasında yapılan yargılama ile alacağın belirli hâle gelmesi durumunda hâkimin geçici talep sonucunu kesin talep sonucuna dönüştürmesi için alacaklıya süre vermesi gerektiği yönünde değerlendirilmekte olduğu, bu nedenle Mahkemece belirsiz alacak davasına konu edilen alacaklar bakımından ek dava açılamayacağı da dikkate alınmak suretiyle, davacıya 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 107 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca talebini tam ve kesin olarak belirlemesi için süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı bulunduğu gerekçesiyle Mahkeme hükmünün ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 15.03.2024 tarihli kararı ile bozma ilâmına uyulmak suretiyle davacıya talep artırımı için süre verilmiş ve neticede ücret alacağı ile yıllık izin ücret alacaklarının belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği kabulüyle bu alacaklar bakımından ıslaha karşı zamanaşımı def'i gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz başvurusunda; ücret seviyesinin açıkça hatalı ve eksik incelemeye dayalı belirlendiği, akdin feshinde alınan ibranamenin geçerlilik koşullarını taşımadığı, iş sözleşmesinin davacı tarafından sonlandırıldığı kabul edilse dâhi ücret alacaklarını alamadığından feshin haklı nedenle olduğunun gözetilmediği, dava konusu taleplerin tümünün belirsiz alacak olduğunun gözetilmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; talep konusu yapılan alacakların tümünün belirsiz alacak davasına konu edilmesinin mümkün olup olmadığı noktasındadır.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

2. 6100 sayılı Kanun'un 107 ve 109 uncu maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı ve özellikle Mahkemenin 17.09.2015 tarihli kararı ile hüküm altına alınmış olup İzmir 27. İcra Müdürlüğünün 2017/18589 Esas sayılı dosyasından icra emrine konu edilen ve 09.01.2018 tarihli tahsilat makbuzu ile ödendiği anlaşılan alacak tutarları bakımından davanın konusuz kaldığı anlaşılmakta ise de, mükerrer tahsilata sebebiyet verilmemesi bakımından mahsubu hususunun infaz sırasında dikkate alınmasının mümkün olduğu değerlendirildiğinden ve temyiz edenin sıfatı dikkate alındığında temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.