Logo

9. Hukuk Dairesi2024/8020 E. 2024/9912 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı şirket ile dava dışı işverenler arasındaki ilişkinin kanuna uygun olup olmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığı, dolayısıyla davacının dava konusu işçilik alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyularak karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunun oluştuğu gözetilerek temyiz itirazlarının reddine ve İlk Derece Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2022/1055 E., 2024/95 K.

KARAR : Davanın kabulü

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 09.02.2015 tarihinde sendika üyeliğinin kabul edildiğini, alt işverenlik ilişkisinde muvazaanın tespit edildiğini ve toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklardan yararlanması gerektiğine ilişkin Eskişehir 1. İş Mahkemesinin kararının kesinleştiğini, kesin hüküm ile karara bağlanan 11.02.2016 dönemi sonrası alacakların ödenmediğini ileri sürerek ücret farkı, ilave tediye, akdi ikramiye, kıdem zammı, giyim yardımı, sosyal yardım, aile yardımı ve şeker yardımı alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının alacaklarının ödendiğini, ödenmeyen alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 29.12.2020 tarihli ve 2019/1121 Esas, 2020/907 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafından toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacakların tahsili talebi ile daha önce açılan davada verilen kararın kesinleştiği, davalı ile alt işverenleri arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu, davacının baştan beri davalının işçisi olarak kabul edilmesi gerektiği, bu nedenle toplu iş sözleşmesinden faydalanması gerektiği kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 08.06.2022 tarihli ve 2021/719 Esas, 2022/2018 Karar sayılı kararıyla; taraflar arasında görülüp kesinleştiği anlaşılan Eskişehir 1. İş Mahkemesinin 02.11.2016 tarih, 2016/218 Esas, 2016/1119 Karar sayılı kararıyla davalı Şirket ile davacının işvereni olan yüklenici şirketler arasındaki alt işverenlik sözleşmesinin işçi teminine yönelik muvazaalı sözleşme olduğu kabul edildiğine ve davacının bu karardan sonra davalı işyerinde farklı bir işte çalıştığı da iddia ve ispat edilmediğine göre, davalı vekilinin müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığına ve alt işveren işçisi olan davacının toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlandırılmayacağına dair istinaf itirazları yersiz olduğu, hüküm altına alınan alacaklar zamanaşımına da uğramadığı gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 07.11.2022 tarihli bozma ilâmı ile; davacının dava konusu yaptığı çalışma dönemini kapsayan ihale sözleşmeleri celbedilerek, asıl işveren alt işveren ilişkisinde muvazaanın her bir ihale dönemi yönünden ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği de gözetilerek, ihalenin kapsamı, fiilen alt işverene verilen işin ne olduğu, davacının davalıya ait işyerindeki görevi, kesinleşen mahkeme ilâmından sonra davacının işyerindeki görevinin değişip değişmediği tespit edildikten sonra asıl işveren alt işveren ilişkisinin usulüne uygun olarak kurulup kurulmadığı veya muvazaalı olup olmadığı hususunda bir karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Yargıtay bozma ilâmı doğrultusunda davaya konu 11.02.2016-15.11.2018 tarihlerini kapsayan ihale sözleşmeleri dosyaya getirtilerek incelenmiş, davacının Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 2017/138 Esas, 2017/197 Karar sayılı ilâmı sonrasında da önceki yaptığı "Pik Döküm Atölyesinde işlerin boşaltılması, yüklenmesi, atölyeler arası verilmesi, taşınması, derecelerin döküme hazırlanması" işlerini ve görevini yapmaya devam etmesi nedeniyle davalı ile alt işverenleri arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu, davacının baştan beri davalının işçisi olarak kabul edilmesi gerektiği, bu nedenle toplu iş sözleşmesinden faydalanması gerektiği kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; davacının müvekkili Şirket işçisi olmayıp müvekkilinden ihale iş alan yüklenici firmanın işçisi olduğunu, ihale edilen işin niteliği itibarıyla anahtar teslimi bir iş olduğunu, davacı ile müvekkili Şirket arasında işçi işveren ilişkisi bulunmaması nedeniyle müvekkili Şirketin herhangi bir sorumluluğunun da bulunmadığını ve bu nedenlerle müvekkili Şirkete husumet yöneltilmeyeceğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte zamanaşımı def'i ve hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, ... Sendikasına şeker sanayiinde çalışan işçilerin üye olabildiğini, bu nedenle davacının söz konusu Sendikaya üye olmasının kabul edilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı bir biçimde üye olarak görünüyor ise de 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 22 nci maddesine istinaden ... Sendikasına üye edilmiş olabileceğini ancak bu üyeliğin müvekkili Şirketi ve ona bağlı olan işyerlerini kesinlikle bağlamadığını, ayrıca davacı müvekkili Şirketten ihale ile iş alan ve farklı işkolunda iştigal eden yüklenici firma işçisi olduğundan müvekkili Şirket işçilerine uygulanan toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının mümkün olmadığını, davanın reddi gerektiğini savunarak temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı ile dava dışı işverenler arasındaki ilişkinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığı; bu bağlamda davacının davaya konu işçilik alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesi.

3. 4857 sayılı İş Kanunu'nun "Tanımlar" kenar başlıklı 2 nci maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

"..

Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. ...

Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez.

..."

4. Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin "Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kurulma şartları" kenar başlıklı 4 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

24.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.