"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 48. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/359 E., 2024/454 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/750 E., 2023/453 K.
Taraflar arasındaki sendika yönetim kurulu kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin DİSK'e bağlı Lastik-İş Sendikasının Kocaeli Şube Başkanı olduğunu, müvekkili hakkında Sendika Genel Disiplin Kurulunun 27.09.2019 tarihli kararı ile "Sendika üyeliğinden çıkarılması kararı verilmesi için Genel Kurula sevk edilmesine, üyeliğinden ve yöneticiliklerinden kaynaklanan tüm haklarının Genel Kurulun bu hususta vereceği karara kadar askıya alınmasına, Şube Başkanlığı görevinden 1 yıl süre ile el çektirilmesine" kararı verildiğini, görevden el çektirme süresinin dolmasının akabinde 04.10.2021 tarihinde görevine başlamak için şube binasına giden müvekkilinin kendisine istifa dilekçesinin 27.08.2020 tarihinde Sendikanın evrak kayıt defterine kaydedildiğini, Genel Yönetim Kurulunun 30.09.2020 tarihli kararıyla da istifasının kabul edildiğinin bildirildiğini, müvekkilinin şube başkanı seçildikten sonra istifa dilekçesi yazmadığını, müvekkilinin eski Genel Başkan A.K'ya aday olduğu Genel Kurul öncesi kendi el yazısıyla tarihsiz istifa dilekçesi vermek zorunda bırakıldığını ancak bu dilekçelerin bugüne değin hiçbir zaman kullanmadığını, davacının bu tarihten sonra istifa dilekçesi yazmadığını ve hiçbir kimseye istifa dilekçesi vermediğini, istifa dilekçesine hukuken değer verilemeyeceğini belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle görevinden istifasına ilişkin Sendika Yönetim kurulu kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; husumet ve hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, davacının 2014 yılından beri sendika üyesi olmadığını, dolayısıyla 2018 yılında yapılan Kocaeli Şubesi Olağan Genel Kurulu seçim sonucunun da yok hükmünde olduğunu, üye olmayan birinin yöneticiliğinden de bahsedilemeyeceğini, üye olmaması nedeni ile işbu davayı da hukuken açamayacağını, davanın yasal bir aylık sürede açılmadığını, Merkez Yönetim Kurulunun 30.09.2020 tarihinde davacının istifasını kabul ettiğini ve gerekli bildirimlerin yapılmasına karar verdiğini, davacının dilekçesinde de belirttiği üzere Sendika amaç ve ilkelerine aykırı davrandığı için üyelikten ihraç gerekçesi ile Genel Kurula sevk edildiğini, bu kararın tedbiri olarak da Genel Kurul toplanana kadar yöneticiliğinin askıya alındığını, tüm bu kararları verenin Genel Disiplin Kurulu olduğunu, davacının istifasının yürürlüğe konması ile üyeliğinin düşürüldüğünü iddia ettiğini, oysa davacının üyeliğinin çok önce hatta 2018 yılında yönetici seçildiğinden de önce düştüğünü, istifanın yürürlüğe konması ile sendika üyeliğinin düşürüldüğü iddiasının gerçek olmadığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının, işçi ve delege sayısı fazla olan Kocaeli bölgesinde şube yönetiminde görev aldığı her dönemde, Genel Kurul öncesinde kendisinden ve diğer yönetici adaylarından Sendika içi teamül gereği eski genel başkan tarafından tarihsiz istifa dilekçeleri alındığını, bu dilekçelerin dava konusu karara kadar hiçbir zaman kullanılmadığını, şimdiki yönetime istifa dilekçesi vermediğini, iradesi dışında işleme konulan istifa dilekçesini 30.06.2018 tarihinde yapılan Genel Kurul öncesinde başkanın talebi üzerine verdiğini ileri sürdüğü, tanık beyanlarının bunu teyit ettiği, istifa dilekçesinin verildiği tarihten çok sonra işleme alındığı, Sendika yönetimine verilen istifa dilekçesinin anında hüküm ve sonuç doğurması gerektiği hâlde davalı Sendikanın davacının çalışmaya devam etmesine ses çıkarmadığı, istifanın işleme konulduğu tarih itibarıyla davacının istifa iradesinin olmadığı, davacının görevden uzaklaştırma süresinin bitmesi nedeniyle göreve başlamak için şubeye gittiğinde istifasının kabulüne ilişkin karardan haberdar olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; cevap dilekçesinde belirttiği sebeplerle İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu istifa dilekçesinde tarih bulunmaması, tanıkların seçimler sırasında yöneticilerden istifa dilekçesi alındığına ilişkin beyanları, Yönetim Kurulu kararı ile davacının geçici görevden uzaklaştırma kararının aynı gün alınmış olmasına rağmen bundan yaklaşık bir ay önce davacının istifa dilekçesinin yine Yönetim Kurulu gündemine getirilerek gerek bulunmamasına rağmen araştırma yapılmasına karar verilmiş olması, bu itibarla Disiplin Kuruluna herhangi bir bildirimde bulunulmaması ve istifa işlemlerine başlanmasına rağmen Sendika Disiplin Kurulunca disiplin işlemlerine devam edilmekte olması birlikte değerlendirildiğinde, davacının istifa dilekçesinin işleme konulduğu anda geçerli bir istifa iradesinin bulunmadığı, geçerliliğini yitirmiş olan istifa dilekçesine sonuç bağlanamayacağı, buna göre İlk Derece Mahkemesi kararında hata bulunmadığı, davacı hakkındaki disiplin işlemlerine devam edilmekte olması da dikkate alındığında, davacının istifasının işleme alındığına ve bu kapsamda Sendika Merkez Yönetim Kurulu kararının tebliğ edildiğine ilişkin bir delil sunulmamasının yanı sıra davacının istifa iradesinin bulunmaması, buna göre yokluk hâlinin bulunması karşısında hak düşürücü süreye ilişkin itirazın da haklı bulunmadığı, davalı vekili dava dilekçesinde Yönetim Kurulu kararının iptali talebine ilişkin bir ifade yer almamasına rağmen bu konuda karar verildiğini savunmuş ise de dava dilekçesinin içeriğinden davacının talebinin istifasının işleme alınmasına ve sonuçlarına ilişkin işlemin iptalinin talep edildiği açıkça anlaşılmakta olup; bu kapsamda istifa dilekçesinin işleme alınmasına ilişkin Sendika Merkez Yönetim Kurulu kararının dava konusu olduğuna kuşku bulunmadığı, yine hâkimin davayı aydınlatma, davacının da somutlaştırma yükü kapsamında hâkimin davacının talebini sormasında ve açıklattırmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; cevap ve istinaf dilekçelerinde belirttiği sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı Sendika Şube başkanı ve Yönetim Kurulu üyesi olan davacının bu görevlerinden istifasına ilişkin dilekçenin işleme konulması suretiyle anılan görevlerinin son bulmasına dair Sendika Yönetim Kurulu Kararının hukuka aykırı olup olmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun "Diğer kanunların uygulanması" kenar başlıklı 80 inci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Kuruluşlar hakkında, bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde 4721 sayılı Kanun ile 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler Kanununun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır."
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun “Kararın iptali” kenar başlıklı 83 üncü maddesi şu şekildedir:
“Toplantıda hazır bulunan ve kanuna veya tüzüğe aykırı olarak alınan genel kurul kararlarına katılmayan her üye, karar tarihinden başlayarak bir ay içinde; toplantıda hazır bulunmayan her üye kararı öğrenmesinden başlayarak bir ay içinde ve her hâlde karar tarihinden başlayarak üç ay içinde mahkemeye başvurmak suretiyle kararın iptalini isteyebilir.
Diğer organların kararlarına karşı, dernek içi denetim yolları tüketilmedikçe iptal davası açılamaz.
Genel kurul kararlarının yok veya mutlak butlanla hükümsüz sayıldığı durumlar saklıdır.”
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.