"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurularının kabulü ile davanın kısmen kabulü
TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 1. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinde kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 12.08.2013 tarihinde davalı Şirket nezdinde saha mühendisi olarak çalışmaya başladığını, 05.02.2014 tarihinde ise ikinci seviye mühendisliğe yükseltildiğini, davacının 09.11.2020 tarihinde operasyon müdürü tarafından aranarak pandemi nedeniyle alınan ekonomik önlemler dolayısıyla 10.11.2020 tarihinden itibaren 17.01.2021 tarihine kadar ücretsiz izne çıkarıldığının bildirildiğini, müvekkilinin iş koşullarından kaynaklanan bel ve boyun ağrıları nedeniyle 09.11.2020-18.12.2020 tarihleri arasında sağlık raporu alarak işe devam edemediğini, rapor süresinin sona ermesinin ardından müvekkilinin 15.01.2021 tarihli ihtarıyla işe dönmek için talepte bulunduğunu, aynı tarihte davalı işveren tarafından gönderilen e-posta ile haksız ve hukuka aykırı olarak ücretsiz izninin 17.03.2021 tarihine dek uzatıldığını, 18.03.2021 günü yeni bir sözleşme imzalatılarak farklı bir görevde işe başlatıldığını, müvekkili ile eşit şartlarda çalışan diğer çalışanların görevlerine devam etmeleri, herhangi bir kısa çalışma ya da ücretsiz izin uygulamasına tâbi olmamaları gerekçeleriyle ücretsiz iznin müvekkili için baştan beri eşit işlem yasağına uygun olduğunu ve bu sebeple rapor süresinin sona ermesinden işe başlatıldığı tarihe kadar haksız olarak ücretsiz izinde olduğundan müvekkilinin bu döneme ait ücretinin ödenmesi gerektiğini, ayrıca davalı işverence müvekkilinin işe başladığı günden bu yana ödediği ücretlere asgari geçim indiriminin de yansıtılmadığını, işe giriş tarihinden bu yana asgari geçim indirimi alacağının da hesaplanarak davalıdan tahsili gerektiğini, müvekkilinin çalışmasını yurt içi ve yurt dışında gerçekleştirdiğini, müvekkilinin ekipman kurulum ve test işlerinden sorumlu olduğunu, kurulum işleminin 8-12 saat sürdüğünü, hava koşulları, mevsim ya da şantiye şartlarına göre değiştiğini, şantiyede bulunduğu sürede 24 saati bulan çalışmalar yaptığını, şantiyede geçmeyen günlerde ise raporlama işleri e-posta üzerinden devam ettiğinden bu çalışmaların da günde 12 saat fazla çalışma oluşacak şekilde yapıldığını, müvekkilinin işinin niteliği gereği işe başladığından bu yana yılın ortalama yaklaşık 30 haftasında haftanın 7 günü, ulusal bayram ve genel tatiller de dâhil olmak üzere ve hafta tatilleri ve hatta yıllık izinleri de kullandırılmaksızın, neredeyse tamamı gece vardiyasında olmak üzere çalıştığını, söz konusu çalışmalarının karşılığının da ödenmediğini ileri sürerek ücret, asgari geçim indirimi, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, davacının müvekkili Şirket nezdinde 12.08.2013 tarihinde petrol ve doğal gaz mühendisi ünvanı ile çalışmaya başladığını, çalışmasına hâlen devam ettiğini, davacı ile birlikte toplam beş işçinin pandemi nedeniyle ücretsiz izine gönderildiğini, eşitlik ilkesine aykırılık teşkil eden bir durum olmadığını, sonrasında geri çağrıldıklarını, üç işçinin istifa ettiğini, davacı dışındaki bir işçinin de tekrar işe başladığını, davacı tarafça ücretsiz izne gönderildiği 09.11.2020 tarihinden sonra Devlet tarafından kendisine ödenen işsizlik ödeneğini yeterli bulmadığı için ücret talebinde bulunulmuş ise de 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) geçici 10 uncu maddesi gereğince ücret ödenmesinin mümkün olmadığını, davacının iş sözleşmesinde ücrete asgari geçim indiriminin dâhil olduğuna ilişkin düzenleme bulunduğunu, ayrıca ücret bordroları ile de söz konusu alacağın ödendiğinin sabit olduğunu, Şirket çalışanlarının sondaj yapacak müşteri ile yapılan sözleşme doğrultusunda, müşteriye ait kazı sahasında belirli süreler ile görevlendirildiklerini, çalışmalarını bu süreler ile sınırlı olarak ifa ettiklerini, yeni bir müşteri hizmet talep edene kadar da saha çalışması yapmadıklarını ve bu süre içinde işyerine gelmeksizin evde dinlendiklerini; ayrıca davacının her şantiyede yapmış olduğu çalışmalarını aylık olarak e-posta adresinden çizelge hâlinde çalışmalarının parasal karşılığını da hesaplayarak Şirketin operasyon müdürüne gönderdiğini, aylık ücretinin davacının kendi bildirdiği çalışma süresi ve hesapladığı ücret üzerinden ödendiğini, davacının bizzat kendisinin fazla çalışma sürelerini ve parasal karşılığını hesaplayarak işverene bildirmiş olması ve bu bildirdiği hesap üzerinden bordro düzenlenerek kendisine aylık ödenmiş olması karşısında, ödenmediğini iddia ettiği fazla çalışmaları yazılı delille ispatlamak durumunda olduğunu, davacının hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarına ilişkin iddialarının da gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının 12.08.2013 tarihinde işe başladığı, dava tarihi olan 25.03.2021 tarihine kadar kesintisiz devam ettiği, davacının ücretinin asgari geçim indirimi dâhil net 1.750,00 USD olduğu, davacının pandemi döneminde ücretsiz izne çıkarıldığı pandemi döneminde işverenlere çalışanları ücretsiz izne çıkarma yetkisinin verildiği, davacının talep edilen dönemlerde çalışmasının bulunmadığı, dolayısıyla ücret ve asgari geçim indirimi alacaklarına hak kazanmadığı, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin ilgili hükümleri, 01.01.2016 tarihinden itibaren sunulan puantaj kayıtları ve bilirkişi raporundaki tespitlere göre denkleştirme usulüne göre çalışan davacının fazla çalışma ücreti alacağına hak kazanamadığı; ancak davacının ödenmeyen hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının bulunduğu gerekçesiyle hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının kabulüne; fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının reddine dair davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; işyerinde hukuka uygun bir denkleştirme uygulaması bulunmadığını, denkleştirme uygulanabilmesi için taraflar arasında denkleştirme şartlarının ve uygulamasının açıkça belirtilmesi gerektiğini, davalı Şirketin denkleştirme uygulandığına ilişkin bir iddiasının da bulunmadığını; ayrıca 4857 sayılı Kanun'un 63 üncü maddesinde açıkça denkleştirmenin en fazla 2 aylık süreyle belirlenebileceği belirtilmiş olmasına karşın bilirkişinin tüm dönem için toplu bir denkleştirme uygulamasının hatalı olduğunu, günlük 11 saati aşan çalışmaların denkleştirmeye tâbi tutulamayacağını, ayrıca ücret alacakları ile asgari geçim indirimi alacaklarının reddinin de hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; davacının ıslah dilekçesindeki talebi de aşılmak suretiyle hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, zira zamanaşımı süresinin başlangıcının hatalı belirlendiğini, işyerinin çalışma sistemi zaman zaman çalışma şeklinde olmasına rağmen aylık bazda hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, alacaklara uygulanacak indirim oranının bilirkişi tarafından belirlenmesinin de yerinde olmadığını, hafta tatili ücretinin 0,50 zamlı ücret üzerinden hesaplanması gerektiğini, davacının arazide olduğu dönemler araştırılmaksızın tüm ulusal bayram ve genel tatillerde çalışma yaptığı kabulü ile hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesince doğrudan bilirkişi raporu gerekçeye taşınmak suretiyle karar verilmesinin de adil yargılanma hakkının ihlali mahiyetinde olduğu gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının taleplerinin arabuluculuk son tutanak tarihine kadar hesaplanması gerekirken İlk Derece Mahkemesince hüküm altına alınan alacakların dava tarihine kadar hesaplanmış olmasının hatalı olduğu; 4857 sayılı Kanun'un geçici 10 uncu maddesi ile işverene işçileri tek taraflı olarak ücretsiz izne çıkarma hakkı tanındığı, bu imkânın 7252 sayılı Dijital Mecralar Komisyonu Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 30.06.2021 tarihine kadar uzatıldığı hususları dikkate alındığında davacının ücret talebinin yerinde olmadığı, bordrolarda asgari geçim indirimi tahakkuku olduğu, davacının ödenmeyen asgari geçim indirimi alacağının da bulunmadığı; davacının gece çalışmalarının denkleştirmeye tâbi olmadığı hususu göz önünde bulundurularak davacının sahada olduğu dönemde 19.00-07.00 saatleri arasındaki çalışmaları bakımından fazla çalışma ücreti alacağına hak kazandığının kabulü gerektiği, diğer yandan 2016 yılı öncesinde çalışma sistemine göre davacının ayda 2 hafta tatilinde ve genel tatillerde çalıştığı 2016 yılı ve sonrası dönemler yönünden ise puantaj kayıtlarına göre davacının hafta tatili ve genel tatil çalışmalarının bulunduğunun sabit olduğu, bu çalışmaların karşılığı ücretin ödendiğinin ispatlanmadığı davacı tarafça istinaf incelemesi sırasında ikinci kez bedel artırım dilekçesi verilmiş olup bu dilekçenin dikkate alınması mümkün ise de davacının ilk artırım dilekçesinde 8.316,78 USD hafta tatili ücreti talep ettiği hâlde İlk Derece Mahkemesince 11.061,76 USD'ye; 1.543,32 USD genel tatil ücreti talep ettiği hâlde 2.062,74 USD'ye karar verildiği, bu şekilde davacı talebinin aşıldığının anlaşıldığı, davacı vekilince yalnızca reddedilen alacaklar yönünden istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşıldığından davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak dikkate alınarak hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları bakımından ilk artırım dilekçesindeki miktarlar ile sınırlı şekilde hüküm kurulması gerektiği gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının kabulüne, ücret ve asgari geçim indirimi alacaklarının reddine dair davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; Bölge Adliye Mahkemesinin hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları bakımından yaptığı değerlendirmenin hatalı olduğunu, istinaf incelemesi sırasında yeniden yargılama yapıldığını ve bu kapsamda bilirkişi raporu alındığını, bilirkişi raporu ile yapılan hesaplama doğrultusunda da taraflarına bedel artırım yapılması için süre verildiğini, bu kapsamda artık kazanılmış hak uygulamasından söz edilmeden rapordaki hesaplamalara göre karar verilmesi gerektiğini, bir an için kazanılmış bir hak olduğundan söz edilse dahi bu hakkın İlk Derece Mahkemesi kararında hükmedilen tutarı aşkın kısmı için uygulanması gerektiğini, işyerinde hukuka uygun bir denkleştirme uygulaması bulunmadığını, denkleştirme uygulanabilmesi için taraflar arasında denkleştirme şartlarının ve uygulamasının açıkça belirtilmesi gerektiğini, davalı Şirketin denkleştirme uygulandığına ilişkin bir iddiasının da bulunmadığını, ayrıca 4857 sayılı Kanun'un 63 üncü maddesinde açıkça denkleştirmenin en fazla 2 aylık süreyle belirlenebileceği belirtilmiş olmasına karşın bilirkişinin tüm dönem için toplu bir denkleştirme uygulamasının hatalı olduğunu, günlük 11 saati aşan çalışmalar denkleştirmeye tâbi tutulamayacağını, müvekkilinin saha çalışması dışındaki dönemlerde de çalışmaya devam ettiğini; ancak bu dönemlerin dikkate alınmadan değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, ücret ve asgari geçim indirimi alacaklarının reddinin de hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; zamanaşımı def'i dikkate alınmaksızın karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacı tarafından bizzat düzenlenerek işverene e-posta yolu ile gönderilen “timesheet” denilen çalışma saatlerine ilişkin bildirimlerin yeterli olmadığı gerekçesi ile davacının gece çalışması yaptığına tanık beyanları ile hükmedildiğini, ancak tanık beyanlarına ilişkin itirazlarının dikkate alınmadığını, zira tanıklardan birinin bordro tanığı olmadığı, diğerinin de atölye görevinde bulunduğu ve saha çalışmasına ilişkin bilgi sahibi olmadığı, tanık beyanlarının gerçeği yansıtmadığı, davacı ile çalışma sürelerinin oldukça az olduğu, davacının kendisine ödenmediğini iddia ettiği fazla çalışma alacaklarını bizzat kendisinin fazla çalışma sürelerini ve parasal karşılığını hesaplayarak işverene bildirmiş olması ve bu bildirdiği hesap üzerinden bordro düzenlenerek kendisine aylık ödenmiş olması karşısında, ödenmediğini iddia ettiği fazla çalışmaları yazılı delille ispatlamak durumunda olduğunu, davacının gece çalışmasına ilişkin bildirimde bulunmamış olmasının kendi kusuru olduğunu, aynı şantiyede iki, zaman zaman üç mühendis bulunduğu ve gece vardiyasında bunlardan sadece birinin görev yaptığı düşünüldüğünde davacının çalışmasının yarısının gece vardiyasında geçtiğini düşünmenin de hatalı olduğunu, davacının fiilî çalışma süresi dikkate alındığında gerekenden de az çalıştığının sabit olduğunu, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti taleplerinin de reddi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ücret, asgari geçim indirimi, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ispat ve hesaplanmasına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 107 nci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,
2. 4857 sayılı Kanun'un 32, 37, 41, 44, 46, 47, 63 ve 69 uncu maddeleri ile geçici 10 uncu maddesi.
3. Talep konusu dönemde yürürlükte bulunan 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 32 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davalı tarafa yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.