Logo

9. Hukuk Dairesi2024/8924 E. 2024/14479 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, davalı kurum ile alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davalı kurumun işçisi olduğunun tespitini istediği davada, tespit davası açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının iş akdinin dava tarihinden önce sona ermesi nedeniyle, ... davası açma imkanı varken tespit davası açmasında güncel hukuki yararının bulunmadığı gözetilerek, ilk derece mahkemesinin esastan red kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... AŞ (...) Genel Müdürlüğüne bağlı ... Termik Santralinde 01.02.2014-22.06.2015 tarihleri arasında şoför olarak çalıştığını, davacının çalıştığı süre boyunca emir ve talimatları alt işverenden değil, davalı işveren yetkililerinden aldığını, ayrıca işin yürütülmesine dair talimatların ve işçilerin işe alınması, çıkarılması, izin zamanlarının belirlenmesi hususlarında karar yetkisinin davalı Kurum yetkililerinde olduğunu, bu nedenle asıl işveren alt işveren ilişkisinden söz edilemeyeceğini, emsal dava dosyalarında dava dışı Şirketler ile davalı Kurum arasındaki ilişkinin muvazaaya dayandığının tespit edildiğini ileri sürerek davacının işe girdiği tarihten itibaren davalı ... Genel Müdürlüğünün işçisi olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; açılan davanın husumet, derdestlik, hukuki yarar yokluğu, hak düşürücü süre ve zamanaşımı yönlerinden reddini talep ettiklerini, müvekkili Teşekküle husumet yöneltilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacının 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu çerçevesinde müvekkili Teşekkülden hizmet alımı ihalesini alan firmaların işçisi olarak çalıştığını, davacının yaptığı işin niteliği gereği elektrik üretimine doğrudan katkısının söz konusu olmadığını, davacının, müvekkili Kurumun asıl işi olan elektrik üretim işinin bölünmesi suretiyle var edilen bir işte çalışmadığını, davacının elektrik üretim işinden tamamen bağımsız bir işte çalıştığını, bu nedenle alt işverenlik sözleşmesinin düzenlenmesinde muvazaadan söz edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamı, tanık beyanları, mahallinde yapılan keşif, bilirkişi raporu, celp edilen bilgi ve belgelere göre; davacının davalı işyerinde alt işveren bünyesinde şoför olarak çalıştığı, asıl işi elektrik üretimi olan davalı işyerinde, davacının yaptığı işin yardımcı iş niteliğinde olduğu, davalı ile dava dışı alt işverenler arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin geçerli olduğu, davacının alt işveren bünyesinde çalıştığının Mahkeme kararıyla sabit olduğu, davalı Kurumun alt işveren üzerindeki kanundan kaynaklanan denetim yükümlüğünün alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğunun delili olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunu, davalı ile dava dışı alt işverenler arasındaki hizmet alım sözleşmesinin işçi temini amacıyla yapıldığını, davacının çalıştığı süre boyunca işyerinde emir ve talimatları, davalı işveren yetkililerinden aldığını, işin yürütülmesine dair talimatlar ile çalışma şartlarının belirlenmesi, işçilerin işe alınması, işten çıkarılması, izin kullanma zamanının belirlenmesi gibi hususlarda karar yetkisinin davalı Kurum yetkililerinde bulunduğunu, alt işverenin davalı işyerinde ayrı bir organizasyon yapısına sahip olmadığını, davalı Kurum personeli sendikal haklardan yararlanmasına rağmen davacı ve benzeri işçilerin bu haklardan yararlandırılmadığını, davanın kabulü ile davacının işe girdiği tarihten itibaren davalı ... Genel Müdürlüğünün işçisi olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olayda asıl işveren olan davalının işyerindeki taşıma hizmetini ihale yoluyla sözleşme imzaladığı yüklenici firmalar aracılığıyla gerçekleştirmesinin hizmet alımı niteliğinde olduğu, bu nedenle dava dışı alt işveren ile davalı Kurum arasındaki ilişkinin asıl işveren alt işveren hükümleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince asıl işveren alt işveren ilişkisinin usulüne uygun şekilde kurulduğunun kabulünde usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı, davacının alt işveren bünyesinde çalıştığının Mahkeme kararıyla da sabit olduğu, İlk Derece Mahkemesinin olay ve hukuki değerlendirmesinin usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, öncelikle davacının somut tespit davasını açmakta davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığı, asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 114 ve 115 inci maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 6100 sayılı Kanun'un "Tespit davası" kenar başlıklı 106 ncı maddesi şu şekildedir:

"1) Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.

(2) Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.

(3) Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz."

3.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.10.2019 tarihli ve 2017/8-1854 Esas, 2019/1096 Karar sayılı kararında tespit davalarında hukuki yarara ilişkin ilkeler şu şekilde açıklanmıştır:

"...

Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır (..., E.: Davada Menfaat, ...azan ..., Ankara 2009, s. VII).

Hukuk Genel Kurulunun 24.06.1992 tarihli ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 tarihli ve 2001/14-443 E., 2001/458 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (...). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır.

Öte yandan, bu hukuksal yararın, "hukuki ve meşru", "doğrudan ve kişisel", "doğmuş ve güncel" olması gerekir (..., s. 135).

(...) Dava açmaktaki hukuki yarar; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada hâlen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin hakkına ulaşmak için mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan söz edilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (..., H./..., O./ ..., M.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s. 297).

(...)Tespit davasında; ... davasından ve inşai davadan farklı olarak, davacının böyle bir menfaatinin bulunduğu varsayılmaz. Tespit davasında davacı, kendisi için söz konusu olan tehlikeli veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın, ancak tespit davası ile giderilebileceğini kanıtlamalıdır. Çünkü tespit davası, hukuki bir durum ya da hak henüz inkâr ya da ihlal edilmeden, yani herhangi bir zarar doğmadan açılabildiğinden, menfaatin doğmuş ve güncel olması gereğinin bir istisnası olarak ortaya çıkmıştır (..., R./ ..., E./ ... ..., S.: Medeni Usul Hukuku , ... 2017, s.287).

Bu doğrultuda, davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı; bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı; yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır. Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer dava çeşitlerinden birisi ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur (... / .../ ... ..., s. 296-297).

Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.05.2013 tarihli ve 2013/22-561 E., 2013/733 K. ile 01.02.2012 tarihli ve 2011/10-642 E., 2012/38 K. sayılı kararı sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir."

3. Değerlendirme

1. Mahkemeden istenilen hukuki korunmaya göre davalar ... davaları, tespit davaları ve inşai davalar olarak ayrılmaktadır. ... davalarında, bir şeyin yapılması, bir şeyin verilmesi veya bir şey yapılmaması istenmekte iken inşai (yenilik doğuran) davalar ile de var olan bir hukuki durumun değiştirilmesi, kaldırılması veya yeni bir hukuki durumun yaratılması .... İnşai (yenilik doğurucu) davanın kabulü ile yeni bir hukuki durum yaratılır ve hukuksal sonuç genellikle bir yargı kararı ile doğar. Tespit davaları ise bir hakkın veya bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının yahut bir belgenin sahte olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır. Tespit davası kendine özgü davalardan olup dava sonucunda verilen kararının icra ve infaz kabiliyeti yoktur.

2. Tespit davalarında davacının amacı, bir hak veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun veyahut içeriğinin belirlenmesi olup hak veya hukuki ilişkinin varlığı yahut yokluğu tespit davası açılabilmesi için yalnız başına yeterli değildir. Bundan başka, tespit davasının dinlenebilmesi için konusunu oluşturan hak veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının Mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının korunmaya değer güncel bir hukuki yararının bulunması gerekir.

3. Tespit davasının konusunun hak veya hukuki ilişki olması ve davacının tespit davası açmakta güncel hukuki yararının bulunması dava şartıdır. Açılan tespit davasında, bu iki şartın birlikte bulunup bulunmadığının, diğer dava şartlarında olduğu gibi, davanın her aşamasında Mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekmekte olup bu şartların bulunmaması hâlinde Mahkemece esas hakkında incelemeye girmeden, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi gerekmektedir.

4. Tespit davaları ... davalarının öncüsüdür; bu nedenle ... davası açılmasının mümkün olduğu hâllerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi hâkim tarafından da resen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti hâlinde davanın, 6100 sayılı Kanun'un 115 inci maddesine göre dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir.

5. Somut uyuşmazlıkta; davacı dava dilekçesinde, davalı Kurum ile dava dışı alt işverenler arasındaki hizmet alım sözleşmesinin işçi temini amacıyla yapıldığını, ilişkinin muvazaalı olduğunu ileri sürerek işe girdiği tarihten itibaren davalı ... Genel Müdürlüğünün işçisi olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Dava tarihinden önce iş sözleşmesi sona eren davacının ... davası açma olanağı varken tespit davası açmasında güncel hukuki yararının bulunmadığı dikkate alındığında, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile esastan reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.