Logo

9. Hukuk Dairesi2024/8925 E. 2024/14480 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı ile dava dışı alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı ve davacının baştan itibaren davalının işçisi sayılıp sayılamayacağı, buna bağlı olarak ilave tediye alacağına hak kazanıp kazanmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki tüm deliller ve hukuki durum değerlendirilerek, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçerli olduğu ve muvazaa bulunmadığı kanaatine varılarak, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek, temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

KARAR : Ek karar ortadan kaldırılarak istinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun reddine dair tesis edilen 06.01.2022 tarihli ek karara yönelik davacının istinaf başvurusunun kabulü ile 06.01.2022 tarihli ek karar ortadan kaldırılarak, asıl karara yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... AŞ (...) Genel Müdürlüğüne bağlı ... kömür ocağında 23.07.2012-23.06.2015 tarihleri arasında inşaat tamir, bakım ve onarım işçisi olarak çalıştığını, davacının çalıştığı süre boyunca emir ve talimatları alt işverenden değil, davalı işveren yetkililerinden aldığını, hizmetin ifası sırasında kullanılan tüm araç ve gereçlerin de davalıya ait olduğunu, ayrıca işin yürütülmesine dair talimatların ve işçilerin işe alınması, çıkarılması, izin zamanlarının belirlenmesi hususlarında karar yetkisinin davalı Kurum yetkililerinde olduğunu, bu nedenle asıl işveren alt işveren ilişkisinden söz edilemeyeceğini emsal dava dosyalarında dava dışı Şirketler ile davalı Kurum arasındaki ilişkinin muvazaaya dayandığının tespit edildiğini ileri sürerek davacının işe girdiği tarihten itibaren davalı ... Genel Müdürlüğünün işçisi olduğunun tespiti ile ilave tediye alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; açılan davanın husumet, derdestlik, hukuki yarar yokluğu, hak düşürücü süre ve zamanaşımı yönlerinden reddini talep ettiklerini, müvekkili teşekküle husumet yöneltilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacının yaptığı işin niteliği gereği elektrik üretimine doğrudan katkısının söz konusu olmadığını, davacının müvekkili Kurumun asıl işi olan elektrik üretim işinin bölünmesi suretiyle var edilen bir işte çalışmadığını, davacının elektrik üretim işinden tamamen bağımsız bir işte çalıştığını, bu nedenle muvazaadan söz edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl işveren alt işveren ilişkisinin geçerli olduğu, davacının alt işveren bünyesinde çalıştığı, davalının alt işveren üzerindeki kanundan kaynaklanan denetim yükümlüğünün alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğunun delili olarak değerlendirilemeyeceği, davacının alt işveren bünyesinde çalıştığının Mahkeme kararıyla sabit olduğu, davalı ile davacının çalıştığı dava dışı alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaaya dayanmadığı ve davacının buna ilişkin taleplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle ödenmesi gereken herhangi bir ilave tediye alacağının bulunmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin 06.01.2022 tarihli ek kararı ile; dava değerinin miktar itibarıyla kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesiyle davacının istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili asıl ve ek karara yönelik istinaf dilekçesinde; asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunu, davalı ile dava dışı alt işverenler arasındaki hizmet alım sözleşmesinin işçi temini amacıyla yapıldığını, davacının çalıştığı süre boyunca işyerinde emir ve talimatları, davalı işveren yetkililerinden aldığını, ayrıca işin yürütülmesine dair talimatlar ile çalışma şartlarının belirlenmesi, işçilerin işe alınması, işten çıkarılması, izin kullanma zamanının belirlenmesi gibi hususlarda karar yetkisinin davalı Kurum yetkililerinde bulunduğunu, alt işverenin davalı işyerinde ayrı bir organizasyon yapısına sahip olmadığını, davalı Kurum personeli sendikal haklardan yararlanmasına rağmen davacı ve benzeri işçilerin bu haklardan yararlandırılmadığını, davanın kabulü ile davacının işe girdiği tarihten itibaren davalı ... Genel Müdürlüğünün işçisi olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; alacağın bir kısmının dava edilmesi hâlinde, kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirleneceğinden davacının istinaf talebinin kesinlik nedeniyle reddinin yerinde olmadığı, bu nedenle davacının istinaf başvurusunun reddine ilişkin ek kararın kaldırılması ve istinaf başvurusunun esastan incelenmesi gerektiği, bu doğrultuda esastan yapılan incelemede; İlk Derece Mahkemesince asıl işveren alt işveren ilişkisinin geçerli olduğu, ilişkinin muvazaaya dayanmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesinin yerinde bulunduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun reddine ilişkin ek kararın ortadan kaldırılmasına ve davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı ile dava dışı alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı ile davacının baştan itibaren davalı ...'ın işçisi olarak kabul edilip edilmeyeceği, buna bağlı olarak da ilave tediye alacağına hak kazanıp kazanmadığı hususlarına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2 nci maddesinin yedinci ve sekizinci fıkraları, Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin 1 vd. maddeleri, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.