Logo

9. Hukuk Dairesi2024/909 E. 2024/4629 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının iş sözleşmesinin feshi ile kıdem ve manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığı, fazla mesai ve yıllık izin ücretlerine dair alacaklarının ispatı, ücret alacağının hesaplanması ve munzam sandık alacağı talebinin tefrikinin isabetli olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların iddia ve savunmaları, delilleri, uygulanabilir hukuk kuralları, hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçeler gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılarak temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2818 E., 2023/2260 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 8. İş Mahkemesi

SAYISI : 2020/245 E., 2021/536 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddi ile incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, 27.07.1998 tarihinden itibaren çalıştığı davalı Bankadaki görevinden 14.05.2019 tarihinde ayrıldığını, noter kanalı ile gönderilen istifa dilekçesinin bir suretini davalı Banka Bursa şubesi müdürüne imza karşılığı teslim ettiğini, istifa dilekçesine noter kanalıyla verilen cevapta istifanın Bankaca uygun görülmediği ve işleme alınmadığının belirtildiğini, müvekkilinin istifasının hakkında yürütülen soruşturmanın olası kötü etkilerinden kurtulma amaçlı olarak yapıldığının iddia edildiğini, ancak müvekkilinin istifa hakkını yürürlükteki 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) ilgili maddelerine ve Basisen Sendikası ile Banka arasında imzalanan 26. Dönem Toplu İş Sözleşmesi'nin 70 inci maddesinin (C) bendinin (1) inci alt bendine uygun bir şekilde anayasal bir hak olarak kullandığını, istifanın kabul edilmeme nedenininin Bankanın müvekkilinin hak ettiği alacakları ödememek için başvurduğu kötüniyetli ve hukuksuz bir yol olduğunu, davalı Bankanın 29.05.2019 tarihli Disiplin Kurulu toplantısında müvekkilinin iş sözleşmesini tazminat ve önelsiz olarak feshettiğini ve 31.05.2019 tarihli tayin ve atama duyurusunun yapıldığı sirküler mektup ile tüm Kurum çalışanlarına duyurduğunu, müvekkili hakkında bilinmeyen bir nedenle 2018 yılı Ağustos ayı içerisinde Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişliğince bir soruşturma yapıldığını, 1 ay süren soruşturma süresince müvekkiline psikolojik şiddet uygulandığını ve daha sonra görevinden el çektirildiğini, müvekkilinin işe giriş tarihinden itibaren Munzam Sandık Vakfı adına kesintiler yapıldığını ve Vakıftan yararlanma hakkı sona erenlere kendi ödedikleri prim ve aidatların ödenmesi gerekirken müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek kıdem tazminatı ile fazla çalışma, manevi tazminat, ücret ve yıllık izin ücreti alacaklarının faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; ilk olarak zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının munzam sandık alacağı hakkında davalı Bankaya husumetin yöneltilemeyeceğini, munzam sandık alacağının iş sözleşmesi ilişkisine dayalı olmadığını, söz konusu alacak bakımından asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu ve bu alacağın Türkiye İş Bankası Mensupları Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığı Vakfından talep edilmesi gerektiğini, davanın esasına ilişkin ise davacının 27.07.1998 tarihinde çalışmaya başladığını, Banka Teftiş Kurulu Başkanlığının uzaktan denetim çalışmaları kapsamında davacının yüksek borçluluk düzeyi nedeni ile hakkında bir inceleme yapıldığını, incelemede davacının çalıştığı Şubenin müşterisi bir şirketin cari hesabından kullandırdığı kredi bedelini kendi şahsına araç satın almak için kullandığı bilgisine ulaşıldığını, davacının 25.02.2010 - 28. 05.2015 döneminde görevli olduğu Şubede portföyündeki müşterilerin borçlu ve alacaklı cari hesaplarından kullandığı tutarları zimmetine geçirdiği yönündeki müşteri şikâyeti üzerine hakkında soruşturma yürütüldüğünü, 29.05.2015 tarihinde görevden geçici olarak el çektirildiğini, disiplin süreci sonucunda şikâyet konusu olayın doğruluğunun anlaşılması üzerine ağır kınama cezası verildiğini, 24.08.2015'te son görev yeri olan Yalova şubesine nakledildiğini, Teftiş Kurulu Başkanlığının davacı hakkında soruşturma başlattığını, 11.09.2018 tarihli raporda davacının 25.08.2015 tarihinde aldığı ağır kınama disiplin cezasına karşın lüks yaşam tarzı ve geliri ile mütenasip olmayan harcamaları sebebiyle yüksek seyreden borçlanma durumunu geliriyle uygun bir düzeyde kontrol altına alamadığı, toplam banka borcunun 207.525,00 TL olduğu, bu konuda bir çaba sarf etmediği gibi aksine bankacılık mevzuatı ve meslek kuralları bakımından kabulü mümkün olmayan hukuka aykırı işlemler yaptığını, borçlanma durumunu takip eden insan kaynakları bölümüne diğer bankalar nezdinde borcunu karşılayacak tutarda mevduatının olduğu yönünde gerçek dışı beyanını belgeleyebilmek adına sunduğu diğer bankalara ait hesap özetlerinde tahrifat yaparak gerçekte olmayan toplam 25.000,00 euro, 178.500,00 TL ve 92.000,00 USD birikimi olduğu şeklinde yanıltıcı beyanda bulunduğunu, insan kaynakları bölümüne sunduğu şahsına ait bir hesabı gerçek duruma aykırı olarak aile bireyleri ile müşterek bir hesap şeklinde gösterdiğini, söz konusu hesapta 09.01.2018 tarihinde ablası tarafından 95.000,00 TL yatırıldığı şeklinde gerçek dışı beyanda bulunduğunu, toplam banka borcu 207.525,00 TL olmasına rağmen müfettişe sunduğu 09.08.2018 tarihli borçlanma beyanında toplam borcunu 158.939,00 TL olarak bildirdiğini, başka bankalara ait hesaplarında 100.000,00 TL mevduatının olduğunu beyan ettiğini ve sunulan hesap özetinde geçen 06.07.2018 tarihli 50.000,00 TL para yatırma işlemini ablasından gelen EFT şeklinde açıkladığı hâlde bunun gerçekte bankanın müşterisi olan ve davacı tarafından kullanılan BMW marka aracın sahibi olan şirket ortağı tarafından EFT yapılan tutar olduğunu, hesabına 14.08.2018'de miras payı ödemesi açıklaması ile gelen 80.000,00 TL'yi ablasından aldığı beyanına karşın, gerçekte banka müşterisinden emanet aldığı tutar olduğunu, ertesi gün bu paranın çekildiğinin anlaşılması üzerine bununla 60 Cumhuriyet altını aldığını ve eşine teslim ettiğini bildirdiğini, ancak eşinin bu şekilde alınan ve kendisine teslim edilen bir altın olmadığını söylediğini, bu çerçevede davranışının davalı Bankayı kandırmak amacıyla hileli davranışlara girdiğini, özel belgede tahrifat yaptığının tespit edildiğini, bu sebeplerle davacı hakkında toplu iş sözleşmesi hükümleri doğrultusunda disiplin süreci başlatıldığını, disiplin süreci kapsamında davacının görevden el çektirildiğini ve Genel Müdürlük emrine alındığını, disiplin sürecinin sonunda iş sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun'un 25 inci maddesinin (II) numaralı bendine göre feshedileceğini öngördüğünden bu fesin olumsuzluklarını dolanmak ve kıdem tazminatı alabilmek adına davacının Bankadan önce iş sözleşmesini feshettiğini, davacının müvekkili Bankadan herhangi bir ücret alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının iş sözleşmesini 14.05.2019 tarihinde feshettiği ve feshin haklı olmadığı, bu nedenle kıdem tazminatına ak kazanamadığı, mobbing iddiasını da ispatlayamadığından manevi tazminata da hak kazanamadığı, fazla çalışma alacağının ispatlanamadığı, kullanmadığı yıllık izin alacağının bulunmadığı gerekçesiyle bu alacak talebinin reddine, munzam sandık alacağı talebi dosyadan tefrik edildiğinden, bu alacak hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesinin davalı Bankaya tebliğ edildiğini ve davalı Banka tarafından 6100 sayılı Kanun tarafından tanınmış olan cevap süresinde hiçbir cevap sunulmadığını, ancak Mahkemece davalı Bankanın iddialarının dinlendiğini ve gerekçeli kararda daha fazla davalının cevap dilekçesindeki beyanlarına yer verildiğini, bu nedenle yapılan incelemenin usul ve kanuna aykırı olduğunu, yargılama esnasında yapılan duruşmalarda taraflara iki haftalık süreler verildiği hâllerde dahi bu süreler beklenmeksizin yeni duruşma günü verildiğini, hem taraf vekillerine hem de incelemeyi yapan bilirkişiye oldukça kısa sürelerde tüm usuli işlemleri gerçekleştirmesi yönünde acele ettirildiğini, bu nedenle müvekkilinin zarara uğradığını, iş sözleşmesini fesheden müvekkiline hiçbir işçilik alacağı ödenmediğini, müvekkilinin davalı Bankadaki çalışması esnasında psikolojik tacize maruz bırakıldığını, davalının iddialarının asılsız olduğunu ve fesih hakkının kötüye kullanmasının söz konusu olmadığını, müvekkilinin munzam sandık alacağının tefrik edilmesinin hatalı olduğunu, davalı Bankanın duyurusunu yapmış olduğu üzere 01.04.2019 tarihinde ödenen 10.000,000 TL ödeme ve bir aylık ücret alacağının ödenmemesi sebebi ile müvekkilinin bu alacağı talep ettiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı süresinden sonra cevap dilekçesi sunmasa bile davacının dava dilekçesinde bildirdiği vakıaların doğru olmadığını (inkârı) ispat için karşı delil göstermesinin mümkün olduğu, davalının dilekçesinde bildirdiği inkâr kapsamındaki delillerin değerlendirilmesi gerektiği kabul edildiğinden davacı da işyeri sicil dosyasına delil olarak dayandığından davanın inkârı kapsamında sunulan işyeri sicil dosyasında bildirilen kayıtların delil olarak değerlendirilmesinde isabetsizlik bulunmadığı. iş sözleşmesinin feshi yönünden disiplin soruşturması sürecinde istifa edildiğinden işveren feshi yönünden de değerlendirme yapılması gerektiği, sadece davacının feshinin değerlendirilmesinin hatalı olduğu, Bankanın kendi içerisinde yazışmaları, müfettiş raporunun bekletilmesi, davacı hakkında işlem yapılmaması nedeniyle hem haklı hem de geçerli fesih için makul süre geçtiğinden işçi feshinin öne alıp incelenmesi gerektiği, işçinin haklı fesih iddialarını ispatlayamadığı, fesih sebebi ile bağlılık ilkesi gereğince 27.09.2019 tarihli emeklilik sebebine dayalı fesih yönünden inceleme yapılamayacağı, Mahkemece bu gerekçelerle kıdem tazminatı ve manevi tazminat istemlerinin reddi gerektiği, fazla çalışma alacağının ispatlanamadığı, kullanılmayan izin süresi bulunmadığının anlaşıldığı, 29.03.2019 tarihli "Sirküler mektup" başlıklı belgede, çalışanlara 01.04.2019 tarihinde maktu 10.000,00 TL ve bir aylık ücret tutarında “Ek ödeme” yapılmasının kararlaştırıldığı, bu ödemeden, 01.01.2019 tarihinden önce Bankada göreve başlayan ve 31.03.2019 tarihinde banka kadrosunda bulunan memur, operasyon destek elemanı, destek elemanı, özel güvenlik görevlisi ve hizmetlilerin yararlanacağının belirtildiği; toplu iş sözleşmesinin “Geçici olarak işte el çektirme” başlıklı 68 inci maddesinde ise “Hakkında tahkikat sürdürülen veya disiplin kovuşturması gereken personelin işe devamı sakıncalı görülürse ilgili genel müdürlük emrine alınmak suretiyle geçici olarak işten el çektirilir. İşten el çektirmenin devamı süresince ilgiliye Toplu İş Sözleşmesinde tanımlanan aylık ücreti dışında hiçbir ödeme yapılmaz.’’ düzenlemesi bulunduğu, bu doğrultuda İlk Derece Mahkemesince davacının geçici olarak işten el çektirildiği için toplu iş sözleşmesinin 68 inci maddesi gereğince toplu iş sözleşmesinde tanımlanan aylık ücreti dışında hiçbir ödeme yapılmayacağı kabul edilmiş ise de davacının 29.04.2019 tarihinde işten el çektirildiği ve 01.04.2019 tarihi itibarıyla çalışmakta olduğu anlaşıldığından, maktu 10.000,00 TL (brüt 13.987,77 TL) ile bir aylık ücret tutarında ücret (brüt 5.210,00 TL) olmak üzere toplam 19.197,77 TL brüt ücret alacağına hak kazandığı, vekâlet ücreti belirlenirken manevi tazminat yönünden ayrı hüküm kurulması gerektiği yönündeki düzenlemenin dikkate alındığı gerekçeleriyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle ücret alacağının hüküm altına alınmasına, kıdem tazminatı, fazla çalışma ücret alacağı, yıllık ücretli izin alacağı ve manevi tazminat istemlerinin reddine, munzam sandık alacağı talebi bu dosyadan tefrik edildiğinden bu alacak hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili, istinaf sebepleriyle benzer nedenlerle temyiz talebinde bulunmuştur.

2. Davalı vekili; davacı lehine hükmedilen ek ödemeye dayanak olarak 29.03.2019 tarihli sirküler mektupta "01.04.2019 ödeme tarihinde işyerinde çalışıyor olmak" ibaresinin olduğunu, ancak mektubun tamamı bir bütünlük içinde değerlendirildiğinde davacının ek ödeme koşullarını karşılamadığını, zira personel yararına bir defalık ek ödeme kararı alınmasının, toplu iş sözleşmesinin 8 inci maddesindeki "...işveren banka ve sendika üyelerinin, örnek bir işbirliğiyle uyum içinde ortak çıkarlarının bilançoda birleştiğine inanarak, verimliliğin artırılması yolunda her türlü çabayı göstermek suretiyle çalışmaları esastır." hükmüne dayandığını, çalıştığı şubede yetkili ünvandaki davacının davranışları ile Bankanın kazancına katkı sunmadığını bilakis zarara neden olan personelin ek ödemeden yararlanmasının hukuken mümkün olmadığını, bu durumun ödemenin doğasına aykırı olduğunu ve işçinin borçlarının ihlalinin ödüllendirilmesi olduğunu; ayrıca işverenin yönetim hakkına müdahale mahiyetinde olduğunu belirterek temyiz talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının iş sözleşmesinin feshi ile kıdem tazminatı ile manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığına, dava konusu fazla çalışma ücreti ile yıllık ücretli izin alacaklarının ispatına, ücret alacağının ispatı ile hesaplanmasına ve munzam sandık alacağı talebinin somut dosyadan tefrikinin isabetli olup olmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

2. 4857 sayılı Kanun'un 17, 24, 25, 41, 53 ve 57 inci maddeleri ile 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.

3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 49 vd. maddeleri ile 417 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.