Logo

9. Hukuk Dairesi2024/9151 E. 2024/15025 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Olağanüstü Hal (OHAL) Komisyonu kararıyla göreve iade edilen işçinin, işten çıkarıldığı tarih ile göreve başladığı tarih arasındaki dönem için talep ettiği mali ve sosyal hakların ödenmesi, SGK primlerinin ödendiğinin tespiti ve bu sürenin yıllık izin hesabında dikkate alınması hususunda görevli ve yetkili mahkemenin tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının OHAL Komisyonu kararıyla göreve iadesi işleminin idari bir işlem olması ve mali sonuçlarına ilişkin uyuşmazlığın idari yargıda çözümlenmesi gerektiği, ayrıca sosyal güvenlik primlerine ilişkin tespit talebi ile yıllık izin talebinin hukuki nitelikleri, tarafları, ispat yöntemleri ve yargılama usulleri bakımından farklılık arz etmesi ve ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin yetkisizlik hususunu dikkate almadan esasa ilişkin hüküm kurması usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi

TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 24. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak ve tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı ... Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme AŞ'de çalışmakta iken, Kanun Hükmünde Kararname ekinde ismine yer verilmesi nedeniyle Yönetim Kurulu kararı ile iş sözleşmesinin feshedildiğini, göreve iadesi için Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna başvurduğunu, yapılan inceleme sonucunda Komisyon kararı ile; kamu görevinden çıkarılma işlemine karşı yapılan kamu görevine iade talebinin yerinde görüldüğünden başvurunun kabulüne, kararın Devlet Personel Başkanlığına bildirilmesine, dosyanın Kurumuna devrine, kararın Kurumunca başvurucuya tebliğine karar verildiğini, müvekkilinin bu karar üzerine tekrar çalışmaya başladığını, 7075 Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun'un (7075 sayılı Kanun) 10 uncu maddesi uyarınca iş sözleşmesinin feshedildiği ve yeniden işe başlatıldığı tarihler arasındaki döneme ilişkin mali ve sosyal hakların ödenmesi gerekirken davalı işverence gerekli ödemenin yapılmadığını ileri sürerek müvekkilinin iş sözleşmesinin feshedildiği ve yeniden işe başlatıldığı tarihler arasındaki ödenmemiş olan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) primlerinin SGK'ya geçmişe dönük olarak ödenmesi gerektiğinin tespiti ile söz konusu döneme ilişkin sürenin çalışılmış sayılarak hesaplanacak yıllık ücretli izin hakkının tespitine ve bu döneme ilişkin ödenmeyen ücret, ikramiye, ilave tediye, asgari geçim indirimi, kira ile öğrenim yardımı alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 4857 sayılı İş Kanunu'na (4857 sayılı Kanun) tâbi olarak çalışmakta iken iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, bu işleme karşı davacı işçinin Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna başvurduğunu, Komisyonun başvuruyu kabul etmesi üzerine davacının yeniden işe başlatıldığını, 4857 sayılı Kanun'a tâbi çalıştığından davacı hakkında 7075 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi hükmünün uygulanamayacağını, Yönetim Kurulu kararı uyarınca davacıya 4857 sayılı Kanun'un 21 inci madde hükmüne uygun şekilde boşta geçen süre için 4 aylık ücret ödendiğini, davacının istemlerinin haksız olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; 7075 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinde ''Bir Kamu görevinden, meslekten veya görev yapılan teşkilattan çıkarılan ya da ilişiği kesilenlere ilişkin başvurunun kabulü halinde karar, kadro veya pozisyonunun bulunduğu kuruma, ... bildirilir, Kamu görevine iadesine karar verilenlerin eski kadro veya pozisyona atanması esastır, ... kurumlar bildirim veya atama teklif tarihini takip eden 30 gün içerisinde atama işlemlerini tamamlar, ... atama emri ilgili kamu ve kuruluşlar tarafından ... Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgililere tebliğ edilir. ... ilgililerin Kamu Görevinden çıkarılmasına ilişkin Kanun Hükmünde Kararname hükümleri bu fıkrada belirtilen kişiler bakımından tüm hüküm ve sonuçları ile birlikte ortadan kalkmış sayılır. Bu kapsamda göreve başlayanlara Kamu Görevinden çıkarılma tarihlerini takip eden ay başından göreve başladığı tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal haklar ödenir. ..." düzenlenmesine yer verildiği, davacının iş sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun kapsamında feshedilmediği, davacının 7075 sayılı Kanun kapsamında olması nedeniyle fiilen çalışmadığı süre için tüm haklarının ödenmesi gerektiği, davacının alacak taleplerine ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, alacaklar yönünde yapılan hesaplamalar dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alındığı, ayrıca davacı fiilen çalışmasa bile iş sözleşmesinin feshedildiği ve yeniden işe başlatıldığı tarihler arasındaki döneme ilişkin çalışmış gibi değerlendirilerek, 7075 sayılı Kanun kapsamında alacakları hesaplanarak hüküm altına alındığından, söz konusu dönemin ... üzerinden primlerinin yatırılması ve bu sürenin kıdemden sayılarak yıllık ücretli izninde dikkate alınması gerektiği, diğer yandan davacı vekili tarafından her ne kadar davacının işe yeniden başladığı tarihten itibaren faiz yürütülmesi talep edilmiş ise de davacı tarafından söz konusu alacakların ödenmesi için davalı işverene başvuru tarihinin temerrüt tarihi kabul edilmesi gerektiği, bu nedenlerle davanın kısmen kabulü ile ücret, ikramiye, ilave tediye, asgari geçim indirimi, kira yardımı, öğrenim yardımı alacaklarının kabulüne, fazlaya dair taleplerin reddine, davacının fiilen çalışmadığı iş sözleşmesinin feshedildiği ve yeniden işe başlatıldığı tarihleri arasındaki sürenin hizmet süresine eklenmesi gerektiğinin ve bu sürede hak kazandığı primlerinin ... üzerinden yatırılması gerektiğinin tespiti ile bu sürenin kıdem süresinden sayılarak yıllık ücretli izin süresinin tespitinde dikkate alınması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; 7075 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinde "Kamu Görevinden çıkarılma tarihlerini takip eden ay başından göreve başladığı tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal haklar ödenir." şeklinde çalışılmayan dönemdeki hakların ödenmesi gerektiği açıkça belirtildiğinden, müvekkilinin işe başladığı tarihte davalının temerrüde düştüğünün kabulü ile hüküm altına alınan alacaklara, müvekkilinin tekrar göreve başlatıldığı tarihten itibaren faiz işletilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; müvekkilinin özel hukuk hükümlerine tâbi olduğunu, davacının iş sözleşmesinin işveren kararıyla feshedildiğini, davacının 4857 sayılı Kanun'a tâbi olduğundan, memur ya da kamu görevlisi sayılamayacağını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen asıl kararı ile; davacının, Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kararı uyarınca yeniden işe başlatılması karşısında, davacıya 7075 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, çalışmadığı döneme ilişkin mali ve sosyal haklarının ödenmesi gerektiği, davacının 4857 sayılı Kanun'a tâbi çalışmasının 7075 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin uyuşmazlığa uygulanmasına engel olmadığı, Mahkemece maddi ve hukuki olgulara uygun şekilde değerlendirme yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin dosya içeriğine ve hukuka uygun olduğundan davacı ve davalı vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı ve davalı vekilleri; istinaf dilekçelerinde ileri sürdükleri sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, iş sözleşmesinin feshedildiği ve yeniden işe başlatıldığı tarihler arasındaki döneme ilişkin mali ve sosyal hakların ödenmesi ile fiilen çalışmayan dönemin çalışılmış gibi değerlendirilerek SGK primlerinin yatırılması ve bu sürenin kıdemden sayılarak yıllık ücretli izin hakkının tespitinde dikkate alınması hususlarındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi, 115 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 4857 sayılı Kanun'un 53 ve 59 uncu maddeleri, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 1 vd. Maddeleri, 7075 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin birinci fıkrası, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 5 inci maddesi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve davacının iş sözleşmesinin feshedildiği ve yeniden işe başlatıldığı tarihler arasındaki sürenin çalışılmış sayılarak hesaplanacak yıllık ücretli izin hakkının tespitine ilişkin talebi hakkında verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı ve davalı vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut olayda davacı vekili dava dilekçesinde iş sözleşmesinin feshedildiği ve yeniden işe başlatıldığı tarihler arasındaki ücret, ikramiye, ilave tediye, asgari geçim indirimi, kira ile öğrenim yardımı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Öncelikle alacaklar yönünden çözümlenmesi gereken husus, uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı mı yoksa idari yargı mı olduğudur. Hukukumuzda yargı yolu için de görev tâbiri kullanılmaktadır. Görev gibi, yargı yolu da kamu düzenine ilişkindir. Bu sebeple, yargılamanın her aşamasında mahkemenin davada yargı yolunun caiz olup olmadığını kendiliğinden gözetmesi gerekir.

Somut uyuşmazlıkta kamu görevinden çıkarılan davacı, kamu görevine iade talebiyle Olağanüstü Hâl Komisyonuna başvurmuş, yapılan değerlendirme sonucunda Komisyon kararı ile kamu görevine iade talebi yerinde görülerek başvurusu kabul edilmiştir. Davacı dava dilekçesinde işten çıkarıldığı ve Komisyon kararıyla yeniden işe başlatıldığı tarihler arasında ödenmeyen ücret, ikramiye, ilave tediye, asgari geçim indirimi, kira ile öğrenim yardımı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş ise de davacının Komisyon kararıyla kamu görevine iade edilmesi işlemi idari bir işlemdir. Davacı idari işlemle işe başlatıldığına göre idari işlemin mali sonuçlarına ilişkin uyuşmazlığın da idari yargıda çözüme kavuşturulması gerekir.

Uyuşmazlığın sözü edilen alacaklar yönünden çözüm yeri idari yargı olup Mahkemece bu hususa ilişkin davanın, 6100 sayılı Kanun'un 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ile 115 inci maddeleri uyarınca yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde esasa yönelik karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

3. Bununla birlikte somut olayda davacı vekili dava dilekçesinde, iş sözleşmesinin feshedildiği ve yeniden işe başlatıldığı tarihleri arasındaki ücret alacağına ilişkin ödenmemiş SGK primlerinin SGK'ya geçmişe dönük olarak ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini de talep etmiştir. Davacının SGK primlerine yönelik tespit talebi, sosyal güvenlik hakkı ve kamu düzeni ile ilgili olup bu davalarda kişi iradesi belirleyici etkiye sahip değildir. Kişinin içerisinde bulunduğu yasal statünün belirlediği durum doğrudan dikkate alınır. Bu nedenle hâkim, kendiliğinden araştırma yapma yetkisine sahiptir. Bu yetki kapsamında, gerektiğinde tanık ve diğer deliller yoluyla doğrudan gerçeği bulma yükümü bulunmaktadır.

Davacının iş sözleşmesinin feshedildiği ve yeniden işe başlatıldığı tarihler arasındaki sürenin çalışılmış sayılarak hesaplanacak yıllık ücretli izin hakkının tespitine ilişkin talebi ise işçilik haklarına ilişkin olup bu dava, 4857 sayılı Kanun'dan kaynaklanmaktadır. Sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların aksine bu davada kişi iradesi önemli olduğundan hâkim, kendiliğinden araştırma yapmaz. Tarafların bildirdiği deliller dışında delil toplanması da olanaklı değildir. Kaldı ki, SGK'nın bu talebe yönelik davada taraf sıfatı bulunmamaktadır.

Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında; her iki dava türünün taraflarının statüsü, hâkimin delil araştırma bakımından kendiliğinden hareket etmesi, taraf iradelerine atfedilen rol, dava konusu edilen haktan vazgeçilip vazgeçilememesi gibi yönlerden yasal konumları birbirinden tamamen farklıdır. Her iki dava türünün birlikte görülmesi durumunda; davanın birinde bir kısım delillerin kendiliğinden dikkate alınması, diğerinde alınmaması gerekecektir ki bu durumda aynı dava dosyasında birbiri ile çelişkili kararlar oluşabilecektir. Kaldı ki, SGK ile ilgili tespit davaları Dairemizin görevi kapsamında değildir. Temyiz aşamasında inceleme mercileri farklı olan bu davaların birbirinden bağımsız sonuçlandırılmalarında hukuki istikrar ve kararlara olan güven bakımından da yarar bulunmaktadır.

Mahkemenin bu maddi ve hukuksal olguları gözetmeksizin, birbirinden tamamen farklı iki davayı bir arada görmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir. Yapılacak iş; her iki davayı ayırmak ve yargılamayı birbirinden bağımsız olarak sonuçlandırmaktan ibarettir. Kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.