Logo

9. Hukuk Dairesi2024/9157 E. 2024/13527 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yurt dışında çalıştırılan bir işçinin işçilik alacakları davasında, Türkmenistan İş Kanunu'nun 382. maddesinde düzenlenen 3 aylık mahkemeye başvuru süresinin zamanaşımı mı yoksa hak düşürücü süre mi olduğu ve Türk kamu düzenine aykırılık teşkil edip etmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Türkmenistan İş Kanunu'ndaki 3 aylık sürenin zamanaşımı niteliğinde olduğu ve davacı tarafından bu süre geçirildiği için davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, ayrıca Türkmenistan İş Kanunu'nun 382. maddesindeki 3 aylık sürenin fevkalade kısa olduğu ve işçinin mahkemeye erişim hakkını kısıtlayarak kamu düzenine aykırı olduğu yönündeki karşı oya rağmen, çoğunluk görüşüyle temyiz edilen karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ve katılma yolu ile davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketin yurt dışı şantiyelerinde 2011-2017 yılları arasında sıhhi tesisat formeni olarak çalıştığını, son ücretinin net 3.000,00 USD olduğunu, iş bitimi sebebiyle iş sözleşmesinin davalı işverence sona erdirildiğini, müvekkilinin davalıya ait işyerinde fazla çalışma yaptığını, iki haftada bir hafta tatili kullandığını, dinî bayramların ilk günü hariç diğer ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmaya devam ettiğini, söz konusu çalışmalarının karşılığının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları, ücret, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; talep konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının davalı Şirkette çalışmasının bulunmadığını, davalı Şirketin bu davada pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, dava konusu alacakların davacının çalıştığı ülke mevzuatına göre değerlendirilmesi gerektiğini, davacının iddia ettiği ücretin fahiş olduğunu, davacı tarafça iddia edilen çalışma şartlarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararının kesin mahiyette olması ve mahkemeyi bağlayıcı nitelikte bulunması sebebiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı uyarınca... mevzuatının somut olaya uygulanması gerektiği kanaati ile Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 25.04.2023 tarihli ve 2023/724 Esas, 2023/5957 Karar sayılı ilâmı ile benzer yöndeki diğer içtihatları da gözetilerek iş sözleşmesinin sona erdiği tarih ve dava açılış tarihi gözetildiğinde... Kanunu'nun 382 nci maddesinde düzenlenen 3 aylık zamanaşımı ve hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine; ayrıca Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 06.12.2022 tarihli ve 2022/15483 Esas, 2022/16097 Karar sayılı ilâmı da dikkate alındığında ... Dairenin önceki görüşüne güvenerek dava açanlar yönünden hukuki güvenlik, hukuki belirlilik, hukuki öngörülebilirlik ve sürpriz karar yasağı ilkeleri dikkate alındığında davalı yararına yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmemesi gerektiğine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle ret kararı verilmesinin kanuna aykırı olduğunu, hukuki güvenlik ve hukuki öngörülebilirlik ilkelerinin ihlal edildiğini, Rus iş mevzuatı incelenirken ve somut uyuşmazlığa ilgili maddeler uygulanırken sadece kanunun lafzına bakarak bir değerlendirme yapılmasının hukuka ve yargılamanın hakkaniyetine aykırı olduğunu, davacının iyiniyetli olduğunu, başka bir projeye çağrılacağı ümidiyle dava açmadığını, Rus İş Kanunu'nun 382 nci ile 391 nci maddelerine göre davacının uyuşmazlık komitesi veya komisyona başvurma imkânı bulunmadığını, hak düşürücü bir yıllık sürenin başlaması için komiteye başvurulması gerektiğini, iyiniyetin varlığı hâlinde Rus İş Kanunu'nun 392 nci maddesi ile önceki maddelerinde, mahkemeye öngörülen sürelerin yeniden başlatılması yetkisi verildiğini, bu sebeplerle davanın reddinin hatalı olduğunu; ayrıca somut uyuşmazlığa sıkı ilişkili Türk hukukunun uygulanması gerektiğini, aksi hâlde de Rus İş Kanunu'nun 393 üncü maddesi uyarınca davacı yargılama giderlerinden muaf olduğundan davacı tarafından yapılan harç, masraf, bilirkişi ücreti ve diğer avansların davacıya iadesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; müvekkili lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek katılma yolu ile istinaf talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı tarafın dava ve ıslah dilekçesine karşı süresi içerisinde zamanaşımı def'inde bulunduğu, Türkmenistan İş Kanunu'nun 382 nci maddesinde, bir çalışanın hakkının ihlalini öğrendiği veya öğrenmesi gereken tarihten itibaren 3 ay içinde bireysel bir iş anlaşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahip olduğunun, bu maddede belirtilmiş olan sürelerin herhangi bir geçerli sebeple kaçırılması durumunda, bu sürelerin çalışanın veya onun yetkilendirmiş olduğu temsilcisinin dilekçesi karşılığında mahkeme ya da iş anlaşmazlıkları görüşme komisyonu tarafınca yeniden tanınabileceğinin düzenlendiği, iş sözleşmesinin 31.01.2017 tarihinde feshedildiği, davacı tarafça 3 aylık süre geçtikten sonra 27.11.2018 tarihinde arabuluculuk bürosuna başvuruda bulunulduğu, iş sözleşmesinin fesih tarihi ile dava tarihi (15.02.2019) arasında... Kanunu'nun 382 nci maddesinde öngörülen 3 aylık hak düşürücü sürenin geçtiği, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine dair kararın yerinde olduğu, davalı vekilinin vekâlet ücretine dair istinaf talebinin ise Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2023/21533 Esas ve 2024/4136 Karar sayılı ilâmı ile öngörülebilirlik ilkesi dikkate alınarak yerinde olmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesindeki gerekçelerle ve resen dikkate alınacak nedenlerle davanın kabulüne karar verilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, mahkemeye başvuru süresinin niteliği, davanın süresinde açılıp açılmadığı hususlarına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 5718 sayılı Milletlerarası ... Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 24 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

"...

(3) Hukuk seçimi taraflarca her zaman yapılabilir veya değiştirilebilir. Sözleşmenin kurulmasından sonraki hukuk seçimi, üçüncü kişilerin hakları saklı kalmak kaydıyla, geriye etkili olarak geçerlidir.

3. 5718 sayılı Kanun'un 27 nci maddesi şöyledir:

" (1) İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.

(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.

(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.

(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir."

4. 5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 24, 40 ve 44 üncü maddeleri.

5. Türkmenistan İş Kanunu'nun "İş anlaşmazlığının çözülmesi için başvuru süreleri" başlığını taşıyan 382 nci maddesi şu şekildedir:

"1. Aşağıda belirtilmiş olan iş anlaşmazlıklarının çözülmesi bakımından mahkemeye veya iş anlaşmazlıkları görüşme komisyonuna başvurulması için süreler tespit edilmektedir:

1) Eski işine geri alınması hakkındaki anlaşmazlıklarda – kendisiyle iş sözleşmesinin feshedildiği hakkındaki buyruğun kopyasının çalışana verildiği tarih itibariyle bir ay;

2) Çalışan tarafınca işverene verilmiş olan maddi zararın tazmin edilmesi hakkındaki anlaşmazlıklarda – işveren tarafınca kendisine verilmiş olan maddi zararın tespit edildiği tarih itibariyle bir yıl;

3) Diğer iş anlaşmazlıklarında – çalışanın kendisinin haklarının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmiş olması gereken tarih itibariyle üç ay.

2. İşbu maddede belirtilmiş olan sürelerin herhangi bir geçerli sebepler ile kaçırılması durumunda, bu süreler çalışanın veya onun yetkilendirmiş olduğu temsilcisinin dilekçesi karşılığında mahkeme ya da iş anlaşmazlıkları görüşme komisyonu tarafınca yeniden tanınabilir.

3. Çalışanın sağlık durumunda verilen zararın tazmin edilmesi ile ilgili anlaşmazlıklarda, mahkemeye başvuru süresi sınırlanmamaktadır."

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (Vahit ..., Milletlerarası ... Hukuk, Ankara, 2022, s.315; ..., Türk Milletlerarası ... Hukuku, Ankara, 2021, s.127). Buna göre... Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Kanun'un 2 ve 8 inci maddelerinin bir gereğidir.

3. İlâmın İlgili Hukuk kısmının (5) numaralı paragrafında yer verilen... Kanunu'nun bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 382 nci maddesinde sözü edilen sürelerin, Dairemizce daha önce bazı kararlarda hak düşürücü süre olduğu belirtilmişse de yeniden yapılan değerlendirmede; bu sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Dava tarihi itibarıyla 3 aylık zamanaşımı süresinin dolduğu ve davalı tarafça da usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle (2) ve (3) numaralı paragraflarda yer alan ilave gerekçeye göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.10.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Türk hukukunda maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımına uygulanacak hukuk, 5718 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinde, “Zamanaşımı, hukukî işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir.” şeklinde düzenlenmiştir.

Yabancı unsurlu uyuşmazlıklarda kamu düzeni, 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulmakta olup söz konusu hüküm; “Yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hâllerde, Türk hukuku uygulanır.” şeklindedir.

Yabancılık unsuru taşıyan hukuki uyuşmazlığa uygulanacak hukuk yabancı devletin hukuku ise kural, yabancı hukukun uygulanmasıdır. Bununla birlikte yabancı hukukun uygulanmasının sınırı, doğacak hukuki sonuçların Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmamasıdır. Bir yabancı hukuk kuralı Türk hukukunun temel değerlerine, genel adap ve ahlak anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına ve hukuk siyasetine, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda (Anayasa) yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüş hukuk prensiplerine, ahlak ve adalet anlayışına, medeniyet seviyesine siyasi ve ekonomik rejimine aykırı olması hâlinde kamu düzenimize aykırılığı söz konusu olabilir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 10.02.2012 tarihli ve 2010/1 Esas, 2012/1 Karar sayılı kararı).

Zamanaşımının bizzat kendisi kural olarak kamu düzenini ilgilendiren bir konu olmadığından yabancı hukukta zamanaşımı süresinin Türk hukukundan farklı düzenlenmiş olması, 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi kapsamında kamu düzeni müdahalesi gerektirmez. Buna karşılık, uyuşmazlığa uygulanacak olan yabancı hukukta talep hakkının hiç zamanaşımı süresine tâbi tutulmaması, Türk hukukuna nispetle fevkalade kısa bir zamanaşımı süresine tâbi tutulması veya talep hakkında aşırı derecede uzun bir zamanaşımı süresi öngörülmesi hâllerinde 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi gereğince kamu düzeni müdahalesinin kabul edilmesi gerekmektedir (... ..., Devletler Hususi Hukuku, İstanbul, Yirmi Birinci Baskı, 2015, s.214; Vahit ..., Milletlerarası ... Hukuk, Ankara, Sekizinci Baskı, 2022, s.314; ..., Türk Milletlerarası ... Hukuku, Ankara, İkinci Bası, 2021, s.126; ...,..., "Yargıtay Kararları Işığında Milletlerarası ... Hukukta Zamanaşımı", Legal Hukuk Dergisi, C. 14, 2016, S. 165, s. 4914).

Somut olayda uyuşmazlığa uygulanan... Kanunu'nun 382 nci maddesinin birinci fıkrasında; iş anlaşmazlıklarının çözülmesi bakımından mahkemeye veya iş anlaşmazlıkları görüşme komisyonuna başvurulması için gereken süreler; "1) Eski işine geri alınması hakkındaki anlaşmazlıklarda – kendisiyle iş sözleşmesinin feshedildiği hakkındaki buyruğun kopyasının çalışana verildiği tarih itibariyle bir ay; 2) Çalışan tarafınca işverene verilmiş olan maddi zararın tazmin edilmesi hakkındaki anlaşmazlıklarda – işveren tarafınca kendisine verilmiş olan maddi zararın tespit edildiği tarih itibariyle bir yıl; 3) Diğer iş anlaşmazlıklarında – çalışanın kendisinin haklarının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmiş olması gereken tarih itibariyle üç ay." şeklinde açıklanmaktadır.

Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı ve uyuşmazlık kapsamında bir talebi mahkeme önüne taşıyabilmek ve bunların etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir.

Anayasa'nın 36 ncı maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla, mahkemeye erişim hakkı Anayasa’nın 36 ncı maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur.

Türkmenistan İş Kanunu'nun 382 nci maddesinde öngörülen 3 aylık zamanaşımı süresinin fevkalade kısa olduğu, yurt dışında yaptığı çalışmalardan kaynaklı alacakları için Türkiye’de dava açan işçinin mahkemeye erişim hakkını oldukça kısıtladığı açıktır. Sonuç olarak, Anayasa’da temek hak ve özgürlükler arasında yer alan hak arama özgürlüğüne aykırı olan 3 aylık zamanaşımı süresinin kamu düzenini ihlal edici nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla... Kanunu'nun 382 nci maddesinde 3 aylık zamanaşımı süresi öngören kural, 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi uyarınca kamu düzeni müdahalesi ile bertaraf edilmelidir.

Kamu düzeni müdahalesi neticesinde yabancı hukukunun ilgili hükmünün olayda uygulanmaması ile ortaya çıkan boşluğun ise öncelikle yetkili yabancı hukuktaki başka bir hüküm ile doldurulması gerektiği prensip olarak kabul edilmektedir. Bu şekilde söz konusu boşluğun doldurulamaması hâlinde hâkimin kendi hukukunu olaya uygulayarak uyuşmazlığı çözmesi gerekmektedir (..., s. 179-180; ..., s. 260-261).

Somut olayda, Türk kamu düzenine aykırı olduğu için uyuşmazlıkta uygulanmaması gereken 3 aylık zamanaşımı süresinin yerine, öncelikle yetkili yabancı hukuk olan

Türkmenistan hukukunda uygulanan genel zamanaşımı süresi araştırılmalıdır. Tespit edilen genel zamanaşımı süresi, Türk kamu düzenine aykırı olmadığı sürece, genel zamanaşımı süresine öncelik verilmelidir. Ancak Türkmenistan hukukunda öngörülen genel zamanaşımı süresinin dahi Türk kamu düzenine aykırı olduğu tespit edilirse, bu durumda hâkimin hukuku olan Türk hukukunda uygulanan zamanaşımı süreleri dikkate alınmalıdır.

Açıklanan nedenlerle yabancı hukukta yer alan 3 aylık zamanaşımı sürelerinin kısa olmadığı ve 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi uyarınca kamu düzeni müdahalesini gerektirmediği yönündeki sayın çoğunluğun kararına katılamıyorum.