Logo

9. Hukuk Dairesi2024/9618 E. 2024/14701 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, geçiş öncesi ücretinin %22 fazlası olan ücretinin, kadroya geçiş sonrası da uygulanıp uygulanmayacağı, uygulanmadığı takdirde fark ücret, ikramiye ve ilave tediye alacaklarının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin, davalının istinaf başvurusunu hem esastan reddedip hem de kamu düzeni gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak yeniden hüküm kurmasının usule aykırı olması ve davalı idarenin yargı harçlarından muaf tutulmasının hatalı olması gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi ile kamu düzeni yönünden İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 6. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine, kamu düzeni bakımından yapılan değerlendirme neticesinde ise İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.

Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddi ile incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı nezdinde hizmet alım ihalesiyle iş alan alt işveren şirketlerin işçisi olarak çalışmaktayken 01.04.2018 tarihinde 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (696 sayılı KHK) ilgili hükümleri gereğince Kocaeli Valiliği Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığında sürekli işçi kadrosuna geçiş yaptığını ve hâlen bu Kurum bünyesinde kadrolu işçi olarak çalıştığını, kadroya geçtikten sonra aynı işi yapmaya devam ettiğini, kadroya geçmeden önceki ücretinin asgari ücretin %22 fazlası olduğunu, davalı İdare ile davacı arasında belirli süreli iş sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmede de ücretinin asgari ücretin %22 fazlası olarak belirlendiğini, davalı işverenin 01.01.2019 tarihinden itibaren davacının ücret, ikramiye ve ilave tediye alacaklarını eksik ödeyerek kazanılmış hak ilkesine de aykırı hareket ettiğini ileri sürerek ücret, ilave tediye ve ikramiye fark alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını ve zamanaşımı def''inde bulunduklarını, müvekkili İdarede toplu iş sözleşmesi uygulandığını, ihale şartnamesi kapsamında davacının başlangıçta asgari ücretin %22 fazlası ücret aldığını, toplu iş sözleşmesi imzalandıktan sonra asgari ücret ile bağı kalmayan davacının %22 oranında fazla ücret talep etme hakkının da ortadan kalktığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının kadroya geçirildiği 01.04.2018 tarihine kadar ücretinin asgari ücretin %22 fazlası olarak belirlendiği ve ödendiği, davalı Kuruma geçişle birlikte bu ödemenin devam ettiği, 2019 yılından itibaren ise söz konusu oran dikkate alınmaksızın toplu iş sözleşmesi ile belirlenen sözleşme oranında zam yapıldığı, oysa 02.04.2018 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinde davacıya her ay günlük ücretinin %22 fazlasıyla ödeme yapılacağına ilişkin hüküm bulunduğu gerekçesiyle bilirkişi raporundaki hesaplama doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili İdarede toplu iş sözleşmesi uygulandığını, 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının ücretinin 31.10.2020 tarihine kadar 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (375 sayılı KHK) geçici 23 üncü maddesi gereğince Yüksek Hakem Kurulu tarafından bağıtlanan toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre, 01.11.2020 tarihinden itibaren ise İçişleri Bakanlığına Bağlı Yatırım İzleme ve Koordinasyon Dairesi Başkanlıkları ve Bağlı İşyerleri İçin Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü ... İşverenleri Sendikası (...) ile Türkiye ..., Eğitim, Ticaret ve ... Sendikası (... Sendikası) arasında imzalanan 15.07.2019-14.07.2021 yürürlük tarihli 2. Dönem Toplu İş Sözleşmesi'ne göre ödendiğini, Kurum tarafından yapılan ödemelerin usul ve kanuna uygun olduğunu, davacı ile yapılan bireysel iş sözleşmesindeki asgari ücretin %22 fazlasına ilişkin ücret hükmünün yalnızca kadroya geçiş anındaki ücretin tespitine ilişkin olduğunu, hem bireysel iş sözleşmesindeki hem de toplu iş sözleşmesindeki hükümlerin uygulanmasının haksız kazanca sebebiyet vereceğini, yanı sıra faiz tür ve oranlarına da itiraz ettiklerini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı işçinin kadroya geçişi aşamasında imzalanan ve dosyaya ibraz olunan 02.04.2018 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin "Ücret" başlıklı 9 uncu maddesindeki "İşçiye yapılacak ödemelere ilişkin hesap dönemi, her ayın 15'i ile bir sonraki ayın 14. günüdür. İş bu sözleşme süresince işçiye her ay 30 günlük asgari ücretin %22 fazlası üzerinden ödeme yapılır." şeklindeki düzenleme ile davacıya temel ücret olarak asgari ücretin %22 fazlasının ödeneceğinin açıkça kararlaştırıldığı, kadroya geçiş aşamasında işverenle imzalanan iş sözleşmesinde ücretin her ay için ileriye etkili şekilde asgari ücretin belli bir oranda fazlası şeklinde ödeneceği kararlaştırılmışsa sözü edilen kuralın her asgari ücret artış dönemi için işvereni bağlayacağı, davacının ücretinin 01.01.2019 tarihinden itibaren anılan sözleşme hükmünün uygulanmaması nedeniyle eksik ödendiği, dosya içinde bulunan bilirkişi raporunda taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesi hükümlerine göre asgari ücretin %22 fazlası bulunduğu ve uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre %4 zam yapılarak alacakların hesaplandığı, İlk Derece Mahkemesince davacının fark ücret alacağı, ilave tediye alacağı ve ikramiye fark alacağının hüküm altına alınmasının yerinde olduğu, uygulanan faiz oranı ve faiz başlangıç tarihlerinde bir isabetsizlik bulunmadığı; ancak kamu düzeni yönünden yapılan değerlendirmede ise; hükme esas alınan bilirkişi raporunda fark ücret alacak kalemi yönünden arabuluculuk anlaşmama son tutanak tarihinden sonraki dönem için de hesaplama yapılmasının hatalı olduğu, bilirkişi raporundaki hesap tablolarından yararlanılarak arabuluculuk anlaşmama son tutanak tarihi olan 24.03.2021 tarihinden önceki dönemin yeniden hesaplandığı, buna göre fark ücret alacağının brüt 15.847,22 TL olduğunun anlaşıldığı ve fazlaya ilişkin talebin dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvurusunda belirttiği gerekçelere dayanarak karara dayanak bilirkişi raporundaki hesaplamaların, hükmedilen faiz türünün ve davalı Kurumun harçtan muafiyetinin gözetilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçiye kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ödenmesi gereken ücretin tespiti ile fark ücret, fark ikramiye ve fark ilave tediye alacağının bulunup bulunmadığı, davalı Kurumun yargı harçlarından muaf tutulup tutulmadığı ile faiz türünün yerinde olup olmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin ilgili kısmı şu şekildedir:

"...

b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;

1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,

2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,

3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra başvurunun esastan reddine veya yeniden esas hakkında,

duruşma yapılmadan karar verilir."

3. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 22, 32 ve 34 üncü maddeleri, 696 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri.

4. 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun (492 sayılı Kanun) 13 üncü maddesinin (j) bendi.

3. Değerlendirme

1. 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesine göre bölge adliye mahkemesi davanın esası ile ilgili olarak üç türlü karar verebilir. Bunlardan ilki, başvurunun esastan reddi; ikincisi yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında; üçüncüsü ise yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra başvurunun esastan reddine veya yeniden esas hakkında karar vermektir. Kanun hükmü, başvurunun esastan reddi ile aynı anda yeniden esas hakkında veya düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına imkân tanımamaktadır.

2. Diğer taraftan 6100 sayılı Kanun'un "İncelemenin kapsamı" başlıklı 355 inci maddesine göre bölge adliye mahkemesi, istinaf sebepleri ile bağlı ise de kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetebilir. Ancak anılan düzenleme tamamen incelemenin kapsamına ilişkin olup bölge adliye mahkemelerince 353 üncü madde gereğince kurulacak hükmün şekline etkili değildir. Bu bakımdan bölge adliye mahkemesince, istinaf dilekçesinde ileri sürülen istinaf sebepleri ile kamu düzenine aykırılık hâlleri bakımından ayrım yapılarak Kanun'da yer verilmeyen şekilde hüküm kurulması mümkün değildir. Kaldı ki kamu düzenine aykırılık bakımından bir inceleme yapılabilmesi de istinaf başvurusunun kabulüne bağlıdır. Örneğin 6100 sayılı Kanun'un "Ön inceleme" başlıklı 352 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde "başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin gösterilmemesi" hâline yer verilmiştir. Bu hâlde bölge adliye mahkemesince 353 üncü madde gereğince sadece kamu düzenine aykırılık bağlamında inceleme yapıldıktan sonra yine başvurunun esastan reddine veya kabulüne karar verilerek hüküm kurulmaktadır.

3. Belirtilen sebeplerle taraflardan birinin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepler ve kamu düzenine aykırılık bakımından yapılacak incelemenin sonucunda, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasını yahut düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurulmasını gerektiren bir hâl tespit edildiği takdirde artık istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilemez.

4. Somut olayda Bölge Adliye Mahkemesince; sadece davalı tarafın istinaf başvurusu üzerine kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı yönünden resen yapılan inceleme neticesinde, arabuluculuk faaliyetinin tarafların anlaşamadığına dair düzenlenen son tutanak tarihinden önce muaccel olan alacaklar bakımından gerçekleştirildiği, son tutanak tarihinden sonraki döneme ilişkin istemlerin dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddi gerektiğinin gözetilmemesinin hatalı olduğu belirtildikten sonra, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere kaldırılmasına karar verilmiştir.

5. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, yukarıda belirtilen Kanun hükümlerine aykırı olduğundan, Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına ve dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

6. Diğer taraftan, davalı Kocaeli Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığının yargı harçlarından istisna veya muafiyeti bulunmamasına rağmen davalı tarafın harçtan muaf olduğu gerekçesiyle yargılama harçlarından sorumlu tutulmaması da hatalıdır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.