Logo

9. Hukuk Dairesi2025/1065 E. 2025/1734 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Fazla mesai ücretinin hesabı ve taraflar yararına hükmedilen vekâlet ücreti.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyularak karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunun oluştuğu gözetilerek temyiz itirazlarının reddine ve İlk Derece Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; davalılar vekilleri ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 05.06.2016-09.04.2018 tarihleri arasında davalı ... Mühendislik Elektrik Makina İnşaat Sanayi ve ... Ltd. Şti.nin (davalı ... Şirketi) kayden, diğer davalının asıl işveren olarak yürüttüğü Irak ülkesindeki yapım işinde elektrik formeni olarak net 2.700,00 USD ücret ile çalıştığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatları, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... Şirketi vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının 06.05.2016-09.04.2018 tarihleri arasında elektrik teknisyeni olarak müvekkili Şirketin yurtdışında bulunan işyerinde çalıştığını, aylık ücretinin net 1.780,00 TL olduğunu, çalıştığı süre zarfında konaklama, barınma, beslenme ihtiyaçlarının diğer davalı Şirket tarafından karşılandığını, müvekkili işyerinde fazla çalışma yapılmadığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışılmadığını, yapıldığı hâllerde ise aylık hesap pusulalarında tahakkuk ettirilerek ödendiğini, davacının yıllık izinlerini kullandığını, davacıdan iki adet ibraname alındığını, herhangi bir hak ve alacağı kalmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... ... Sistemleri Müh. ve Taah. AŞ (... Şirketi) vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının 06.05.2016-09.04.2018 tarihleri arasında elektrik teknisyeni olarak diğer davalının yurtdışında bulunan işyerinde çalıştığını, aylık ücretinin net 1.780,00 TL olduğunu, işyerinde fazla çalışma yapılmadığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışılmadığını, yapıldığı hâllerde ise aylık hesap pusulalarında tahakkuk ettirilerek ödendiğini, davacının yıllık izinlerini kullandığını, iki adet ibraname alındığını, herhangi bir hak ve alacağı kalmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 08.02.2022 tarihli kararı ile; davacı işçinin 06.05.2016-09.04.2018 tarihleri arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğu anlaşılan davalılar bünyesinde çalıştığı, dosya kapsamı uyarınca davacının net 2.700,00 USD ücret aldığı, işten ayrılış bildirgesine göre, çıkış kodunun (04) belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep bildirmeden feshi olarak bildirildiğinin görüldüğü, davalılar tarafından iş sözleşmesinin kıdem tazminatı ödenmemesini gerektirir şekilde sona erdiğine dair delil sunulmamasının anlaşılmasına göre davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı, davalılar tarafından dosyaya ibraz edilen ibranamelerin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 420. maddesinde belirtilen koşulları sağlamadığından dikkate alınmadığı, davalılar tarafından dosyaya ibraz edilen puantaj kayıtlarının incelenmesine göre bir kısmında işe giriş çıkış saatlerinin bulunmadığı, bir kısmında davacının kaydının bulunmadığı, bir kısmında ise isim ve bilgilerin silindiğinin görülmesi nedeniyle puantaj kayıtlarına itibar edilmediği, beyanlarına başvurulan tanık anlatımları uyarınca davacının ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ile fazla çalışma iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin 08.02.2022 tarihli kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 30.03.2023 tarihli kararı ile; davalılar tarafından cevap dilekçelerinde uygulanması gereken hukuk konusunda beyanda bulunmadıklarının anlaşıldığı, bunun yanında; davalı Türk işverenlerin sürekli bir ülkede çalışma zorunluluğunun bulunmadığı, dolayısıyla işçinin iş olan her ülkeye gitme durumu bulunduğu gibi davacının Türk uyruklu olup yerleşim yerinin ve sosyal çevresinin bulunduğu yine yurtdışında kazandığı ücreti harcayacağı yerin Türkiye olduğu, izinlerini Türkiye'de kullandığı, dosyada mübrez davacı hakkındaki belgelerin bordrolar dâhil hep Türk mevzuatına göre oluşturulmuş olduğunun anlaşılmasına göre uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında hata bulunmadığı, davacının kabul edilen ücretinin dosya kapsamına uygun olduğu, davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğunun dosya kapsamı ile sabit olduğu, kıdem ve ihbar tazminatının döviz olarak hesaplanıp hüküm altına alınmasını yasaklayıcı bir hüküm bulunmadığı, bu noktada önemli olanın kıdem tazminatı açısından yasal tavanın aşılmaması olup hükme esas alınan raporda da bu tavan gözetilerek hesaplama yapıldığının anlaşıldığı, 6098 sayılı Kanun'un 420. maddesine aykırı olarak bankadan yapıldığı ispat edilemeyen kıdem ve ihbar tazminatı ödemelerine ilişkin ibranamelerin dikkate alınmasının mümkün olmadığı, incelenen puantaj kayıtlarına göre işe gelmeyen işçinin o gün için de imzasının bulunması gibi çelişkili durumlar dikkate alındığında kayıtlara itibar edilmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacının çalışma düzenini bilebilecek konumda olan tanıklarının birbirini destekleyen ortalama anlatımı, işin ve işyerinin özellikleri, bilinen sektörel çalışma koşulları, dosyada bulunan diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde; fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücret alacaklarının hüküm altına alınmasında isabetsizlik bulunmadığı, bireysel iş sözleşmesinde yazılı çalışma (fazla çalışma), hafta tatili ücretleri, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin kararlaştırılan aylık ücrete dâhil olduğu düzenlemesinin dikkate alınıp yıllık 270 saati aşan kısım için fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin hesaplanması gerektiği yönündeki davalı itirazının yerinde olmadığı, uygulanan indirim oranının makul olduğu gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Bölge Adliye Mahkemesinin 30.03.2023 tarihli kararının süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece, davalılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, somut uyuşmazlıkta taraflar arasında imzalanan 05.05.2016 tarihli iş sözleşmesinde fazla çalışmanın aylık ücrete dâhil olduğunun kararlaştırıldığı, yargılama aşamasında davalı tarafından savunulanın aksine, davacının gerçek aylık ücret miktarının iş sözleşmesinde yazılı olandan daha fazla olduğu isabetli bir şekilde belirlenmiş olduğu, hâl böyle olmakla birlikte, iş sözleşmesinde yazılı olan ücret miktarının asgari ücreti aşan kısmının dahi yıllık 270 saatlik fazla çalışma süresini karşılayacak miktarda olduğunun anlaşılması karşısında; ücretin içinde ödendiği anlaşılan fazla çalışmanın ispatlanan fazla çalışmadan indirilmesi gerektiği, bu husus gözetilmeden söz konusu sözleşme hükmüne değer verilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğu, diğer yandan somut uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda; beyanlarına başvurulan tanık anlatımlarının dikkate alındığı belirtilerek; davacının, haftanın 4 günü 08.00-21.00 saatleri arasında 2 saat ara dinlenme kullanarak, haftanın 3 günü ise 08.00-18.00 saatleri arasında 1 saat ara dinlenme kullanarak çalıştığı, haftada 26 saat fazla çalışma yaptığı, davacı tarafından ayrıca hafta tatili ücreti alacağı talep edildiğinden mükerrer hesaplama yapılmaması adına hafta tatilinde yapılan 7,5 saat çalışmanın mahsup edilmesi sonucunda haftalık fazla çalışma süresinin 18,5 saat olduğu kabulü ile fazla çalışma alacağının hesaplandığı, ne var ki bu kabulün dosya içeriğine uygun olmadığı, tüm dosya kapsamından davacının; haftanın 4 günü 08.00-21.00 saatleri arasında 1,5 saat ara dinlenme ile, haftanın 2 günü ise 08.00-18.00 saatleri arasında 1 saat ara dinlenme ile çalıştığı, çalıştığı hafta tatili günlerinde mesaisinin 08.00-18.00 saatleri arasında olduğu ve 1 saat ara dinlenme süresi kullandığının anlaşıldığı, belirtilen çalışma saatleri esas alınarak ve çalışılan hafta tatili günlerinde 7,5 saati aşan çalışma süresi şimdiki gibi fazla çalışma süresine eklenerek fazla çalışma ücreti alacağının hesaplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, bu husus gözetilmeden hatalı değerlendirme ile karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilâmı doğrultusunda değerlendirme yapıldığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; fazla çalışma ücreti yönünden uygulanan indirim haricinde reddedilen kısım bulunmadığını, indirim yapılan kısımdan davalılar lehine vekâlet ücretine hükmedilmeyeceğini ileri sürmüştür.

2. Davalı ... Mühendislik Şirketi vekili temyiz dilekçesinde;

a. Uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun Irak hukuku olduğunu,

b. Irak hukukuna göre talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını,

c. Davacının ücretinin sözleşmede belirtildiği gibi olduğunu,

d. Kabul edilen çalışma saatlerinin ve çalışma düzeninin işçinin takatini aşar nitelikte ve hayatın olağan akışına aykırı nitelikte olduğunu,

e. Yapılan ödemelerin mahsubunun gerektiğini,

f. Uygulanan faiz türünün hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

3. Davalı ... Şirketi vekili temyiz dilekçesinde;

a.Uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun Irak hukuku olduğunu,

b.Husumet itirazının dikkate alınmadığını,

c. Davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağını,

d. Hesaplamalara esas ücretin hatalı belirlendiğini, davacının ücretinin TL olarak kararlaştırıldığını, bu nedenle alacakların USD üzerinden hesaplanmasının hatalı olduğunu,

e. Kabul edilen çalışma saatlerinin ve çalışma düzeninin işçinin takatini aşar nitelikte ve hayatın olağan akışına aykırı nitelikte olduğunu,

f. Uygulanan indirim oranının yetersiz olduğunu,

g.Yargılama gideri ile vekâlet ücretinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, talep edilen fazla çalışma ücreti alacağının hesaplanması ve taraflar yararına hükmedilen vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davalılara yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

18.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.