"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 5953 sayılı Basın İş Kanunu (5953 sayılı Kanun) kapsamında çalıştığını, 19.11.2013 tarihinde iş sözleşmesinin, işyerinin devri ertesinde oluşturulan yeni iş organizasyonunda hizmetine ihtiyaç kalmaması gerekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatları ödenmek suretiyle feshedildiğini, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti ödemesinde gerçek ücretin değil bordroda tahakkuk ettirilen ücret düzeyi esas alındığından fark alacakları için davalıya ihtarname keşide edildiğini, buna rağmen davalının bir ödemede bulunmadığını, davacının elden ve bordro karşılığı ödenen ücretinin net 15.000,00 TL olduğunu, 5953 sayılı Kanun'un 14. maddesinden doğan ikramiyelerin verilmediğini, genel tatillerde çalışma yaptığını ancak karşılığı ücreti alamadığını belirterek fark kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin alacağı, ikramiye, fazla çalışma ücreti ve günlük %5 fazlalılığı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile günlük %5 fazlalığının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacıya iş sözleşmesinin fesih tarihinde ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin alacağının eksiksiz ödendiğini, davacının bu ödemeyi ihtirazı kayıt koymadan kabul ettiğini, davacının ücret iddiasının gerçek duruma uygun olmadığını, bordrolardaki ücretin esas alınması gerektiğini, işverenliğin kâr edememesi karşısında 5953 sayılı Kanun’un 14. maddesindeki ikramiyeleri talep hakkının doğmadığını, taraflar arasındaki iş sözleşmesinde aylık ücretin genel tatillerde çalışmalar karşılığı ücreti de kapsadığı hükmüne yer verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 09.06.2022 tarihli kararı ile; emsal ücret yazılarına göre bilirkişi tarafından ikinci bir seçenek olarak emsal ücret ortalaması olarak brüt 9.479,74 TL belirtildiği, davacının ücretinin net 15.000,00 TL olduğuna dair delil sunamaması ve davacı tanığının davacının iddiasından düşük şekilde net 10.000,00 TL aldığını belirtmesine göre emsal ücret ortalamalarının davacının ücreti olarak kabul edildiği, taraflar arasında iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatına hak edilecek şekilde sona erdirildiği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, yukarıda belirlenen ücret üzerinden hesaplanan miktar yönüyle davalının yaptığı ödemeler mahsup edildiğinde fark kıdem tazminatı alacağı bulunmadığı, hak edilen fark ihbar tazminatının hüküm altına alınacağı, davalı Şirketlerin 2011-2013 yılları arası zarar ettiği anlaşıldığından ilgili Kanun gereği davacının ikramiye alacağına hak kazanamadığı, davacının kıdemine göre bakiye izin günlerinin bulunduğu, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamadan davalının 85.567,75 TL ödemesi mahsup edildiğinde davacının bakiye alacağının kalmadığı, tanık beyanlarına göre hesaplanan fazla çalışma ile genel tatil alacağı taleplerinin hüküm altına alınmasına karar verildiği, Anayasa Mahkemesi iptal kararına göre dava konusu %5 fazlalıklara ilişkin ilgili taleplerin reddi gerektiği ancak davanın açılış tarihi itibarıyla %5 fazla ödemeye dair yasal düzenleme yürürlükte olduğundan ve bu alacakların dava tarihinden sonra Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararının gereği olarak reddedilmelerine karar verildiğinden, davalı lehine vekâlet ücreti takdir edilmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 09.06.2022 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 24.02.2023 tarihli kararı ile iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin ispat külfetinin davalıda olduğu, davalı işveren tarafından davacıya kıdem tazminatı ödemesi yapıldığı, davacının iş sözleşmesinin ihbar öneli verilmeden sona erdirilmiş olması nedeniyle ihbar tazminatına hak kazandığı, davacının tespit edilen ücretine göre bakiye kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağının bulunmadığı, tanık beyanlarına göre davacının fazla çalışma yaptığı, genel tatillerde çalıştığının ispatlandığı, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda fazla çalışma ve genel tatile ilişkin %5 fazlalık alacaklarının reddine karar verilmesi gerektiği, şirketin kârlılığına bağlı olarak ikramiye alındığı, 2011-2013 yıllarında davalı Şirketin zarar ettiği anlaşıldığından ikramiye alacağının oluşmadığı gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 24.02.2023 tarihli kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile davacı tanığının beyanı, davacının yaptığı iş ve kıdemi ile emsal dava dosyalarında davalı işyerinde çalışanların kabul edilen ücretleri hep birlikte değerlendirildiğinde; davacının ücretinin aylık toplam net 10.000,00 TL olduğu sonucuna varıldığı, bu ücret esas alınarak hesaplama yapılması gerektiği, iş sözleşmesinin feshinden sonra davacının kullandırılmayan yıllık ücretli izinlerinin karşılığı hesaplandığına göre 5953 sayılı Kanun'un 21. maddesi uyarınca kullandırılmayan toplam izin süresinin aynı Kanun'un 29. maddesi uygulanmadan bozmada belirtilen son ücret üzerinden hesaplanması ve şimdiki gibi davalı tarafça ödenen miktarın mahsup edilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma kararı doğrultusunda davacının Kasım 2013 tarihi itibarıyla aylık net ücretinin 10.000,00 TL, brüt ücretinin 16.574,13 TL olduğu kabulü ile hesaplama yapıldığı, yine kullanılmayan yıllık ücretli izin sürelerinin son ay ücreti üzerinden hesaplanarak işverence yapılan ödemelerin bu tutardan mahsup edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
a. Davacının ücretinin 15.000,00 TL olarak kabul edilmesi gerektiğini,
b. Fazla çalışmaya ilişkin %5 fazlalılık, genel tatil ücretine ilişkin %5 fazlalık alacaklarının bulunduğunu, davacının hak kazandığı alacakların Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile ortadan kaldırılamayacağını,
c. İkramiye alacağı talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde;
a. Davacının ücretinin 10.000,00 TL olmadığını, davacının Cumhuriyet Savcılığında verdiği beyanda ücretinin 7.000,00 TL olduğunu ikrar ettiğini,
b. Fazla çalışma yaptığında ödendiğini, ayrıca davacının üst düzey yönetici olduğunu ve çalışma saatlerini kendisinin belirlediğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının ücret miktarının tespiti ile yıllık ücretli izin alacağının hesaplanması noktasındadır.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden taraflara yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
18.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.