Logo

9. Hukuk Dairesi2025/1087 E. 2025/1700 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İş sözleşmesinin feshinin geçerli bir nedene dayanıp dayanmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, 4857 sayılı Kanun'un 17. maddesindeki bildirim sürelerini altı hafta aşan bir süre raporlu olduğunun tespit edilmesi ve bu durumda işverenin bildirimsiz fesih hakkının bulunduğu gözetilerek, İlk Derece Mahkemesinin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıya ait işyerinde açma kesme personeli olarak çalışan davacı asılın iş sözleşmesine 21.07.2016 tarihi itibarıyla geçerli bir sebep olmaksızın 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 25/I hükmü gerekçe gösterilerek son verildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine, işe başlatılmaması hâlinde ödenmesi gereken tazminat ve boşta geçen süre ücretinin hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; iş sözleşmesine 4857 sayılı Kanun uyarınca haklı sebeple son verildiğini, haklı sebeple yapılan fesih nedeniyle bildirim yapılması gerekmemesine karşın yazılı şeklinde davacıya feshin bildirildiğini, işçinin savunmasının alınmasına gerek bulunmadığını, davanın süresinde açılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İHLAL KARARINDAN ÖNCEKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. İlk Derece Mahkemesi Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 07.03.2017 tarihli kararı ile; dosya kapsamından; davacının savunmasının talep edildiğine dair delil ve beyan bulunmadığı, bu durumda başkaca delil toplamaksızın feshin şekil yönünden savunma alınmaksızın yapılması nedeni ile geçersiz olduğu gerekçesiyle, davalı tarafından yapılan feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine, davacının yasal süre içerisinde başvurusuna rağmen işverence süresi içinde işe başlatılmaması hâlinde, ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak, takdiren 4 aylık ücreti tutarı olarak belirlenmesine, davacının işe iadesi için süresi içinde işverene başvurması hâlinde, kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aylık ücret ve diğer haklarının davalıdan alınarak davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.

B. İstinaf

İlk Derece Mahkemesinin 07.03.2017 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 11.01.2018 tarihli kararı ile; davacının fesih sebebi olarak gösterilen hususta fesih öncesi savunması alınmadığından feshin geçersiz olduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

C. Yargıtay Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin 11.01.2018 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekilince temyiz başvurusunda bulunulması üzerine, Dairemizin 21.12.2018 tarihli kararı ile; İlk Derece Mahkemesi karar tarihinin 07.03.2017 olduğu, buna göre karar tarihinde yürürlükte olan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/3 hükmü uyarınca temyiz süresinin gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren sekiz gün olduğu, gerekçeli kararın davalı vekiline 07.02.2018 tarihinde tebliğ edildiği; ancak sekiz günlük temyiz süresi geçtikten sonra 19.02.2018 tarihinde karara karşı davalı vekilince temyiz yoluna başvurulduğu, buna göre temyizin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine karar verilmiştir.

IV. ANAYASA MAHKEMESİ KARARI VE İHLAL KARARINDAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bireysel Başvuru ve Anayasa Mahkemesi Kararı

Kesinleşen karara karşı davalı tarafın Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunması üzerine Anayasa Mahkemesinin 2019/5507 Başvuru numaralı ve 23.11.2022 tarihli kararı ile; mahkeme kararlarının hüküm kısmında kanun yolu ve süresinin belirtilmesi zorunluluğunun tarafların karara karşı öngörülen kanun yolunu etkili ve işlevsel bir şekilde kullanmaları açısından önem arz ettiği, Bölge Adliye Mahkemesi kararının başvurucuya tebliğ edildiği, karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan yasal düzenleme gereği temyiz yoluna başvurma süresi kararın tebliğinden itibaren sekiz gün olmasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli kararında temyiz yoluna başvuru süresinin kararın tebliğinden itibaren iki hafta olarak gösterildiği; başvurucunun, istinaf kararlarında kendisine tanınan ve kararın tebliğinden itibaren başladığı belirtilen iki haftalık süreye güvenerek hareket ettiği, kanun yoluna başvuru süresinin Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hatalı gösterilmesinin sonuçlarına katlanmak zorunda bırakılan başvurucunun üzerinde ağır bir yüke sebep olduğu, müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna varıldığı, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği, ihlal Dairenin kararından kaynaklandığından bu yöndeki iddianın kabul edilebilir olduğuna, kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

B. Yargıtay Kararı

Dairemizin 17.10.2022 tarihli kararı ile; Anayasa Mahkemesinin 2019/5507 Başvuru numaralı ve 23.11.2022 tarihli kararı doğrultusunda Dairemizin 21.12.2018 tarihli ve 2018/3523 Esas, 2018/23882 Karar sayılı kararının ortadan kaldırılmasına karar verildikten sonra yapılan incelemede; somut uyuşmazlıkta, davacının iş sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun'un 25/I-(b) hükmüne göre (b) bendinin (a) alt bendinde sayılan sebepler dışında işçinin hastalık, kaza, doğum, gebelik gibi hâllerinin işyerindeki çalışma süresine göre aynı Kanun'un 17. maddesindeki bildirim sürelerini altı hafta aşmasından sonra işverenin bildirimsiz fesih hakkı doğduğu gerekçesiyle sonlandırıldığı, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince, 4857 sayılı Kanun'un 19. maddesi gereği davacıdan savunma alınmadığı gerekçesiyle feshin geçersiz olduğu kabul edilmiş ise de; 4857 sayılı Kanun'un 25/I-(b) hükmüne göre yapılan fesihlerde savunma alma zorunluluğu bulunmadığından iş sözleşmesinin feshinden önce davacıdan savunma alınmamasının feshi geçersiz kılmayacağı, dosya kapsamından, davacının 4857 sayılı Kanun'un 17. maddesindeki bildirim sürelerini altı hafta aşan süre ile raporlu olup olmadığı konusunda yeterli araştırma yapılmadığı görülmekle, İlk Derece Mahkemesince belirtilen husus araştırılıp sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesi Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılamada; davacının 4857 sayılı Kanun'un 17. maddesindeki bildirim sürelerini altı hafta aşan süre ile raporlu olup olmadığı konusunda araştırma yapıldığı, ilgili Kurumlara müzekkere yazılarak davacının aldığı sağlık raporlarının celbedildiği, incelenmesinde 4857 sayılı Kanun'un 17. maddesindeki bildirim sürelerini altı hafta aşan süre ile davacının raporlu olduğu dolayısıyla davalının bildirimsiz fesih hakkı bulunduğu ve feshin geçerli nedene dayandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Davacının fesihten önce savunmasının alınmadığını, sık sık rapor almanın feshe gerekçe gösterilmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu,

2. Davacının 4857 sayılı Kanun'un 17. maddesindeki bildirim sürelerini altı hafta aşan süre ile raporlu olup olmadığına dair yeterli araştırma yapılmadığını, Mahkemece davacının aldığı sağlık raporları celbedilmişse de, davacının bildirim süresi hesaplandığında 6+6 hafta raporluluk koşulunun gerçekleşmediğini, kararın hukuka uygun olmadığını ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayanıp dayanmadığına ilişkindir.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında temyiz edenin sıfatına göre bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

17.02.2025 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.