"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işveren nezdinde yer altı maden işinde 05.01.2008-08.04.2022 tarihleri arasında çalıştığını, davalı işverenin davacı ile birlikte bir kısım işçinin iş sözleşmesini 08.04.2022 tarihinde haksız olarak sonlandırdığını, işçilik alacaklarını ödemediğini, davacının 14.06.2022 tarihinde davalı Şirket hakkında işçilik alacakları için dava açtığını, davalı Şirketin alacak davasının akabinde, davacı ile birlikte işçilik alacağı davası açan 3 işçi hakkında, imzası işçilere ait olmayan ya da olsa dahi işe giriş esnasında veya sonrasında yanıltılarak veya müzayaka hâlinden faydalanılarak teminat amaçlı imzalattırılan boş bonoyu 390.000,00 TL gibi fahiş bir rakam yazarak takibe koyduğunu, davacı ile birlikte icraya verilen diğer işçiler hakkında da aynı el yazısı ile içi sonradan doldurulmuş senetlerin aynı tutarlar yazılarak davalı tarafından takibe konulduğunu, uyuşmazlığın işçi işveren arasındaki iş ilişkisi sebebiyle verildiği iddia edilen senetten kaynaklandığını ve uyuşmazlığın çözümünde iş hukukuna ilişkin kuralların uygulanması gerektiğini, davacının davalı ile arasında senet alışverişini gerektiren hukuki bir ilişki olmadığını, davalının işçiden aldığı senet karşılığında bir zararı olduğunu ya da alacaklı olduğunu ispatlaması gerektiğini, bu senedin teminat maksatlı imzalattırıldığını, gerçek bir alacağa karşılık verilmediğini ileri sürerek; Elazığ İcra Dairesinin 2022/50560 Esas sayılı dosyasında yürütülen icra takibinin teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına, davanın kabulüne, söz konusu takip nedeniyle davacının davalıya karşı takip konusu senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine, alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava ve takip konusu senedin işçi işveren uyuşmazlığından kaynaklanmadığını, davacının imzaladığı senedin dayanağının davalı ile davacı arasında yer alan alt işveren sözleşmesi olduğunu, davacı, .... ve .... isimli kişilerin 2010 yılından bugüne kadar davalı Şirketin yüklenicisi olduğu S.585 ruhsat sahasında bulunan ... yer altı krom maden ocağında alt işveren olarak çalıştığını, taşeronluk vasfıyla birlikte; maden ocağının çalışanlarının ücretleri, yeme içmeleri, sarf malzemeleri ve servisler olarak tüm işletme giderlerinin kendilerine ait olduğunu, yapılan işe göre de hak ediş aldıklarını, davacı ve ortaklarının dönem dönem işçi alacaklarını ödeyemedikleri, esnafa borçlarının olduğu, bu sebeplerle davalı işverenden hak edişin üzerinde avans niteliğinde borç aldıklarını, davalı tarafından davacıya ve diğer iki ortağına dönemsel olarak istemleri üzerine verilen avans niteliğindeki ödemeler ve malzeme ödemelerinden dolayı davalının toplam 1.170.000,00 TL alacağı oluştuğunu, taraflar arasında alacak dolayısıyla bono tanzim edildiğini, davacı borçlu ödemekle yükümlü olduğu 390.000,00 TL senet bedelini kararlaştırılan vade tarihinde ödemediğinden alacağın tahsili amacıyla kambiyo takibi başlatıldığını, uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri olduğunu, davanın kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit talebine ilişkin olduğunu, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmaması sebebiyle davanın usulden reddi gerektiğini, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, takip konusu bononun teminat senedi olduğuna dair iddianın doğru olmadığını, davacı dâhil olmak üzere davalı işverenin hiçbir işçisine boş senet veya teminat senedi imzalatmadığını, iddia edilen hususların tanıkla ispat olunamayacağını savunarak tüm taleplerin reddine karar verilmesini ve davacı aleyhine %20'den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalı işyerinde formen/başçavuş olarak çalıştığı, taraflar arasında işçi işveren ilişkisi olduğu, davacının 05.01.2008-08.04.2022 tarihleri arasında çalıştığı, dava edilen dönemde davacının 08.04.2022 tarihli en son işten çıkış kodunun Kod 18 (işin sona ermesi) olarak bildirildiği, davalı tanıklarının beyanlarına göre, davalı işyerinde senet veren kişilerin başçavuş statüsünde olan kişiler olduğu, banka kayıtlarına göre davacıya yapılan ücret ödemeleri dışında başkaca bir ödemeye rastlanılmadığı, davalı işveren tarafından sunulan kayıtlara göre davacıya yapılan ödeme veya davacı adına kesilen makbuz veya faturaya rastlanılmadığı, davalı Şirkete ait 2020-2021 ve 2022 yıllarına ait yasal defterlerde 15.09.2020 düzenleme tarihli senedin alınma/teslim tarihine ilişkin kayıt olmadığı, 15.09.2020 düzenleme tarihli senedin iş ilişkisi kapsamında alındığı ve davacıdan alınan senedin davalı işyeri uygulaması kapsamında teminat senedi olduğu, işverenin senede konu alacak yönünden zararını ispatlayamadığı, davacıdan alacaklı olduğuna dair delil sunamadığı, davaya konu senedin teminat senedi olduğu gerekçesiyle davacının davalılara karşı borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline karar verildiği, yapılan takibin haksız ve kötü niyetle yapıldığı ispatlanamadığından tazminat talebinin reddi gerektiği, davacı lehine takibe konu senet bedeli üzerinden nisbi vekâlet ücretine hükmedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olayda davalı yanca davacı aleyhine icra takibine başlandığı, takip konusunun keşidecisi davacı, lehdarı davalı olan, 390.000,00 TL bedelli, 15.09.2020 tanzim, 16.05.2022 tahsil tarihli senet olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin işçi işveren ilişkisi olduğu, davalının Mahkemenin görevsiz olduğu yönündeki itirazının yersiz olduğu, tanık beyanları ve özellikle davalı tanığı S.G'nin beyanlarına göre işyerinde davalının başçavuş olarak çalışan işçilerden teminat senedi alınması yönünde bir uygulaması olduğu, senedin tanzim tarihi itibarıyla davalının ticari defter ve kayıtlarında bu senede ilişkin bir kayıt bulunmadığı, fesihten sonra davacının açtığı işçilik alacağı davasından hemen sonra davalı yanca bu senedin takibe koyulduğu, davalı tarafından senet tutarındaki miktara ilişkin makul bir sebep ve davacının bu miktarda işvereni zarara uğrattığına dair işyeri kayıtları ya da sair yazılı delil sunulmadığı gözetildiğinde, borcun dayanağı olan senedin teminat senedi olduğu, bu yönlere ilişkin İlk Derece Mahkemesi kabulünün yerinde olduğu, davalının istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği, bununla birlikte teminat senedi olduğu değerlendirilen ve gerçek bir borç karşılığı bulunmayan senedi bu durumu bilerek icra takibine konu eden davalının kötüniyetli olduğu açık olup, davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken bu talebin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak ve yeniden esas hakkında hüküm kurularak, asıl alacağın %20'si tutarındaki kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde;
1. Davacı ile müvekkili Şirket arasında işçi işveren ilişkisi değil, asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğunu ve dava konusu senet kambiyo senedi vasfında olduğundan iş bu davada görevli mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğunu,
2. Ticari dava vasfındaki davada arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini,
3. Senede karşı ileri sürülen iddiaların tanık delili ile ispat edilemeyeceğini, davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, davacının teminat olarak verilen senet nedeniyle davalıya borçlu olup olmadığının tespitine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.