Logo

9. Hukuk Dairesi2025/170 E. 2025/2865 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalıların, davacı şirketin muhasebe kayıtlarında gerçekleştirdikleri usulsüz işlemler nedeniyle şirkete verdikleri zarardan sorumlu olup olmadıkları.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı işçi hakkında açılan hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan beraat kararı verilmiş olması ve davacı şirketin, davalıların muhasebe kayıtlarındaki usulsüzlükler nedeniyle şirkete verdikleri zararı ispatlayamaması gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 61. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/3682 E., 2024/106 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 26. İş Mahkemesi

SAYISI : 2013/438 E., 2023/400 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili Şirketin tekstil işiyle iştigal ettiğini, bünyesinde çalışan davalı ...'nun muhasebe sorumlusu olduğunu ve davalının

muhasebe kayıtlarında gerçeğe aykırı olarak birtakım oynamalar yaptığını ve nereye harcandığı

açıklanamayan bir kısım tutarı 120 alıcılar hesap kodu adı altında oluşturulan alt hesaplara

gizlendiğini, bir kısım paraların olmayan borçları ödemiş gibi kaydedildiğini ve söz konusu meblağları

zimmetine geçirdiğini, bu sebeple Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduklarını, müvekkili Şirketin 2008 yılı

kayıtlarında 120.10.B03 ... ve 120.10.B03 ... hesap

hareketlerinde durumun açık olduğunu, 2008, 2009 ve 2010 yıllarına ait hesap hareketlerinde

bankadan nakden çekildiği hâlde Şirketin kasa hesabına kayıt edilmesi gerekirken 120.10.B03 hesap

kodunun borca kayıt edildiğini, suni bir alıcılar hesabı oluşturulduğunu ve paraların bu hesaplarda

gizlendiğini, davalı tarafın 2009 yılı banka ticari defter ve hareketlerinin karşılaştırıldığında suni olarak

oluşturulduğu tespit edilen hesabın 2008 yılında devreden 460.272,00 TL bakiyesinin 2009 yılında

raporda açıklanan hesap hareketleri ile kapatılmaya çalışıldığını ve 460.272,00 TL'den 4.443,00 TL'ye

indirildiğini, devam eden yıllarda aynı usulün uygulandığını ve her yıl 400.000,00 ile 500.000,00 TL arasında

meblağın belgesiz olarak çekildiğini, davalının müvekkili Şirkette 1.200,00 TL civarında ücretle çalışırken bu

paralar ile şimdilik tespit ettikleri Halkalı ve Arnavutköy’de taşınmaz satın aldığını, davalı şahsın çalıştığı Şirketi zarara uğrattığını, davalılardan ...'nun işyerinden ayrılması ile diğer davalı

...'in adına olan hisseleri devrederek Şirketle bağlantısının kopmasının aynı tarihlere denk geldiğini,

davalının 2008, 2009 ve 2010 yıllarında 1.052.551,60 TL zimmetine geçirdiğini iddia ederek zimmetine geçirdiği bu alacağına haksız fiilin vuku

bulduğu tarihten itibaren tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacı Şirketin aile Şirketi olduğu, davalı ...'ın davalı Şirkette öncesinde stajyer sonrasında muhasebe memuru olarak çalıştığını, davalı ...'ın 2010 yılı sonrasında hissesini kardeşi ... 'e devrettiğini, devrin karar defterine işlendiğini, devir işleminden sonra A. Bey'in davalı ...'ı çağırarak işine son verdiği, 10.01.2011 tarihinde tekrar çalışmak için çağırttığı ve 18.01.2011'de tekrar işine son verdiğini, buna gerekçe olarak hisseyi devredip Şirketten ayrılan ... ve müşterek kızlarının olması nedeniyle Şirkette verimli olmayacağını belirttiğini, davalının haksız yere çıkartıldığı için iş mahkemesine dava açtığını, bunun üzerine işbu davanın açılmış olduğunu, müvekkili ...'ın zimmetine para geçirdiğine yönelik iddianın dayanağı olarak az aylık ücretine rağmen sahibi olduğu taşınmazları alamayacağı iddia edilmiş ise de, bunlardan bir tanesini kooperatifini satarak aldığını, diğer taşınmazı babasının bedelsiz olarak verdiğini ve üzerinde villa olmayan boş taşınmaz olduğunu, diğer taşınmazın ise davalı ...'a müşterek kızları için verilen daire olduğunu, davacı Şirketin bahse konu zamanlarda sorumlu yetkililerinin Numan ve ... olduğunu, birinin başkan diğerinin vekil olup her ikisinin de münferiden imza yetkisini haiz olduğunu, muhasebeci ...'ın ise imza yetkisi olmadığı için yetkililerin imzası olmadan borçlanamayıp bankadan para çekemeyeceğini, yalnızca rutin muhasebe işlerine imza attığını, zimmetin söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tanık beyanları, dosyaya getirtilen ilgili soruşturma ve kovuşturma dosyaları, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamının bir bütün hâlinde değerlendirilmesinden davalı ...'in Şirketin eski ortağı olduğu ve diğer davalının ise Şirketin muhasebe çalışanı olduğu, tanık beyanları, Küçükçekmece Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/554 Esas sayılı dosyası nazara alındığında, davalı Şirkette çift hesap tutulduğu sabit görülmekle birlikte bu hesap üzerinden yapılan harcamaların Şirket iş ve işlemleri için sarf edilmeyip sanık tarafından mal edinildiğine ilişkin delil bulunmadığı, 21.11.2023 tarihli bilirkişi raporunda davaya konu hesapların incelenmesinde söz konusu hesapların muhasebe işlemlerinin kayıtlı olduğunun tespit olunduğu, davacı Şirketin anonim şirket olup denetim kurulunun bulunduğu ve her yıl faaliyetlerinin genel kurul toplantılarında değerlendirilerek bilanço ve gelir tablolarının değerlendirilerek ibra muhasebesi içerisinde uygulandığı hususu da tanık beyanları ile birlikte nazara alındığında mükerrer hesap tutulmasının davalıların Şirketin bilgisi dışında gerçekleştirdiği bir ... olarak düşünülemeyeceği ve söz konusu paraların davalıların uhdesinde kaldığına yönelik başkaca bir delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı işçi aleyhine hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan kamu davası açıldığı, sanığın atılı suçu işlediğine dair savunmasının aksini gösterir şekilde mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden müsnet suçtan beraatine karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, davalının delil yetersizliğinden beraatına ilişkin hüküm, bağlayıcı olmamakla birlikte özellikle davacı tanığı ...'ın ceza yargılamasındaki beyanı ile diğer davacı tanıklarının beyanlarından işyerinde muhasebeleştirilemeyen harcamaların zimmete geçirildiği iddia edilen 120 kodlu hesapta tutulduğunun anlaşıldığı, davacı işverence 120 kodlu hesaptaki paraların davalı işçi tarafından zimmetine geçirilmek suretiyle kendi uhdesine geçirildiğinin ispatlanamadığı, İlk Derece Mahkemesinin, davacı vekilinin tüm istinaf sebeplerini karşılar mahiyetteki karar ve gerekçesinin dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; dava dilekçesi ile istinaf dilekçesi içeriklerini tekrar ederek dosya içeriğine göre haklılıkları ortada olmasına rağmen davanın hukuka aykırı olarak reddedildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, davalıların iddia edilen Şirket zararından sorumlu tutulup tutulamayacağına ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.