"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2024/157 E., 2024/485 K.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 14.01.2011 tarihinde davalı Bankanın Gemlik Şubesinde güvenlik görevlisi olarak çalışmaya başladığını, güvenlik hizmetinin Bankanın asıl işlerinden birisi olduğunu, davacının Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtlarında davalı ... Grup Güvenlik Koruma ve Eğitim Hiz. Ltd. Şti. (... Güvenlik Şirketi) çalışanı olarak gözüktüğünü, davalı Banka ile davalı ... Güvenlik Şirketi arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, davalı Banka güvenlik işini davalı güvenlik şirketine yaptırmasına rağmen kadrolu güvenlik görevlileri de çalıştırdığını, davacıyı davalı Bankanın işe aldığını, davacının Vakıflar Bankası TAO’ya başvurduğunu, davalı Bankanın iş başvurusunu kabul ettiğini, Vakıflar Bankası TAO Destek Hizmetleri Başkanlığının 11.01.2011 tarihli ve 55 sayılı "Özel Güvenlik Görevlisi Ataması" başlıklı Vakıflar Bankası TAO Gemlik Şubesi Müdürlüğüne yazdığı yazıda ’’Müdürlüğünüz ihtiyacına binaen alınacak olan özel güvenlik görevlileri Valilik Komisyon iznini müteakip Sözleşme gereğince ... firması tarafından göreve başlatılacaktır.’’ açıklamasının bulunduğunu, bu ifadeden anlaşılacağı üzere Bankanın önce kendisinin güvenlik görevlilerini işe alıp daha sonra bu işçileri davalı ... Güvenlik Şirketi nezdinde çalıştırdığını, asıl işveren ve alt işveren işçilerinin aynı işte beraber çalıştığını, davalılar arasındaki ilişki muvazaalı olduğundan davacının davalı Bankanın işçisi sayılması ve davacının ücret farkı alacaklarının ödenmesi gerektiğini, davalı Bankada her yıl dört maaş tutarında ikramiye verildiğini, davalı Bankada çalışan işçilere temettü alacağı ödendiğini, yılda iki kez giyim yardımı yapıldığını, davalı Banka Personel Yönetmeliği'nde düzenlendiği üzere banka personeline ödenen tazminatlar ve yardımlar içinde mesken yardımının yer aldığını, Vakıf Emeklilik ve Güneş Sigortadan üç ayda bir şube tarafından kesilen poliçelere ilişkin prim ödemesi yapıldığını, davalı Banka Personel Yönetmeliği'nin personel listesinde güvenlik görevlisinin de olduğunu ileri sürerek davalılar arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun ve davacının baştan itibaren davalı Bankanın personeli olduğunun tespiti ile ayrımcılık tazminatı, fark ücret, ikramiye, temettü, giyim yardımı, mesken tazminatı ve prim yardımı alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... Güvenlik Şirketi vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Şirket ile davalı Banka arasında 24.12.2010 tarihli Özel Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesi imzalandığını, davalı Şirketin bu sözleşme uyarınca davalı Bankanın güvenlik işlerini üstlendiğini, davacının 13.01.2011 tarihli iş sözleşmesi gereğince 14.01.2011 tarihinde davalı Şirket nezdinde davalı Vakıfbankın Gemlik Şubesinde güvenlik görevlisi olarak işe başladığını, davacının muvaazaya ilişkin iddialarının doğru olmadığını, müvekkili Şirketin ihale ile iş alan alt işveren olduğunu, ihale kapsamında güvenlik hizmet işini üstlendiğini, davalı Şirket ile davalı Banka arasındaki ilişkinin gerçek bir asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğunu, konuyla ilgili 4857 sayılı İş Kanunu’nun açık ve yasaklayıcı hükümlerinin, kamu kurumlarının kuruluş kanunlarına eklenen "yapmak veya yaptırmak" şeklinde genel hükümlerle fiilen aşıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Davalı Banka vekili cevap dilekçesinde; husumet itirazında bulunduklarını, davacının davalı Şirket ile yapılan hizmet alımına ilişkin sözleşme kapsamında davalı Şirketin personeli olarak davalı Bankada çalıştığını, müvekkili Şirket ile davalı Banka arasında destek hizmetleri alımına ilişkin yapılan sözleşme kapsamında, ilgili mevzuata uygun şekilde yapılan çalışmada muvazaa iddiasının kabul edilemeyeceğini, davalı Bankanın güvenlik hizmetlerini kendi bünyesinde kadrolu güvenlik görevlileri vasıtasıyla sağlanmakta iken 01.11.2005 tarih ve 25983 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun (13.02.2011-6111/144 maddesiyle değişik) ’’Destek Hizmet Kuruluşları’’ başlıklı 35. maddesi, buna ilişkin olarak Resmî Gazete'nin 05.11.2011 tarih ve 28106 sayılı nüshası ile yayımlanarak yürürlüğe giren Bankaların Destek Hizmeti Almalarına İlişkin Yönetmelik ve 10.06.2004 tarihli ve 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun esaslarına göre özel güvenlik şirketlerinden hizmet satın alımıyla yürütülmeye başlandığını, devamında yenilenen sözleşme ve muhtelif tarihlerde imzalanan ek protokoller ile hizmet alımına devam edildiğini, özel güvenlik hizmeti satın alımına başlanılan 2005 yılından itibaren banka bünyesine kadrolu güvenlik görevlisi alımı yapılmadığını, bugün itibarıyla davalı Banka bünyesinde 2005 yılından önce işe girmiş olan, toplamda 9 kadrolu güvenlik personeli çalıştığını, güvenlik şirketleriyle yapılan sözleşmelerde özel güvenlik görevlilerinin çalışma koşullarına ilişkin hükümlerin yönetim hakları çerçevesinde konulduğunu, iş sözleşmelerinin özel güvenlik şirketleri ile güvenlik görevlileri arasında imzalandığını, ücret ve diğer ödemelerin davalı Şirket tarafından yapıldığını, muvazaa iddiasının asılsız olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 10.10.2022 tarihli kararı ile; davalı Bankanın kadrolu olarak çalıştırdığı sendikalı güvenlik görevlilerinin olduğu, aynı zamanda davalı Bankanın alt işveren aracılığı ile kendi kadrolu güvenlik personeli ile aynı görevi yapmak üzere işçi temin ettiği, dosya kapsamından; güvenlik görevlisi başvurularının davalı Bankaya CV göndermek sureti ile yapıldığı ve davalı Banka nezdinde mülakata tâbi tutuldukları, işe alım için kabul gören adayların alt işverene yönlendirilerek alt işveren sigortalısı olarak davalı Bankada çalışmaya başladığı, kadrolu güvenlik personelinin yaptığı işin aynısını alt işveren sigortalısı olarak çalışan güvenlik görevlilerinin yaptığı, işe alım, emir ve talimat gibi asıl işe dair tüm hak ve yetkilerin davalı Bankada olduğu bu nedenle davalı Banka ile alt işveren arasında kurulan ilişkinin en başından beri muvazaalı olduğu ve davacının başlangıçtan beri davalı Bankanın asıl işçisi olarak çalıştığı ancak talep edilen alacak kalemlerinden, toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan sosyal haklardan sendikaya üye olan veya sendikal haklardan yararlanmak için dayanışma aidatı ödeyen işçilerin yararlandığı, davacının ilgili sendikaya üyeliğinin bulunduğunu ispat edemediği, yapılan değerlendirmeye göre, davacının ayrımcılık tazminatı, ücret farkı, ikramiye, temettü, giyim yardımı, mesken tazminatı ile prim ücreti alacaklarına sendikaya üye olmaması ve dayanışma aidatı da ödememesi nedeniyle hak kazanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 10.10.2022 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Banka vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 23.03.2023 tarihli kararı ile; somut olayda davalı Banka ile alt işverenler arasında yapılan alt işverenlik sözleşmelerinin işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi veya mevzuattan kaynaklanan bireysel veya kollektif haklarını kısıtlamaya, ortadan kaldırmaya yönelik olduğu, alt işveren uygulamasının işçi teminine yönelik olduğu, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaaya dayandığı, davacının davalı Bankanın işçisi olduğunun tespitinde kanuna aykırı bir yön görülmediği, diğer taraftan davacı sendika üyesi olmadığı gibi dayanışma aidatı da ödemediğinden toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanamayacağı, yine banka kadrolu personeli olup sendikasız çalışan emsal personel bulunmadığı anlaşıldığından, ücret farkı ve eşitlik ilkesine aykırılıktan ... ayrımcılık tazminatı ile toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan diğer taleplerin reddedilmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle davacı ve davalı Banka vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin 23.03.2023 tarihli kararının süresi içinde davacı ve davalı Banka vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece; davalı Banka işyerinde güvenlik görevlisi olarak çalışan davacının ifa ettiği görevin yardımcı iş kapsamında olduğu, davalı Bankanın özel güvenlik şirketlerinden hizmet satın alımı yoluyla güvenlik hizmeti sağlamasına engel bir durum bulunmadığı, dava konusu hizmet alım sözleşmesi kapsamındaki işin banka güvenliği olduğu ve güvenlik personelinin bir çok kritik noktada görev icra ettiği düşünüldüğünde çalışacak personelin güvenilir olması ve bu işin gerektirdiği nitelikleri taşıması gerektiği, bu çerçevede davalı Bankanın işyeri güvenliği nedeniyle işin kontrolünü yapması ve işe alımı yapılacak güvenlik görevlilerinin alt işverenin yanında Bankanın da sıkı denetiminden geçirilmesinin hayatın olağan akışına uygun olduğu, güvenlik hizmetinin aksamadan yürütülmesi bakımından yıllık ücretli izin ve mazeret izinlerinin asıl işveren Bankanın bilgisi dâhilinde kullandırılmasınında olağan bir durum olduğu, davalı Bankaya ait işyerinde güvenlik hizmetinin icra edilmesi, işyeri düzeninin belirlenmesi ve güvenliğin kesintisiz devamını sağlama amacı taşıdığından, davalı Banka yetkililerinin (ve Banka müdürünün) alt işveren işçilerine işin yürütümü ile ilgili olarak emir ve talimatlar vermesi veya yönetim ve denetim hakkı kapsamında yaptığı işlemlerin de somut olayda muvazaanın varlığını göstermeyeceği, dava konusu banka güvenlik işinin asıl işten bağımsız yardımcı iş olduğu ve taraflar arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin geçerli olarak kurulduğu, muvazaaya dayanmadığı, Mahkemece davanın reddi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak dava konusu banka güvenlik işinin asıl işten bağımsız yardımcı iş olduğu ve taraflar arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayanmadığı gerekçesiyle davanın tümden reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
1. Davalılar arasında muvazaalı ilişki bulunduğunu, davalılar arasında işçi temini için sözleşme yapıldığını,
2. Dosyadaki deliller gözetilmeden adil yargılanma hakkına aykırı şekilde ret kararı verildiğini,
3. Güvenlik işinin asıl iş olup teknolojik nedenle uzmanlık gerektiren bir iş olmadığını,
4. Davacının en başından beri davalı Banka personeli sayılarak tüm haklarının verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı Banka ile davalı ... Güvenlik Şirketi ve dava dışı güvenlik şirketleri arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
03.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.