"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/476 E., 2024/530 K.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 28.07.2005-12.10.2014 tarihleri arasında davalı Şirketin Rusya'da bulunan şantiyelerinde boya ustası olarak çalıştığını, son ücretinin net 1.300,00 USD olduğunu, yıllık izin kullandırılmadığını, iş sözleşmesinin işverence iş bitimi gerekçe gösterilerek feshedildiğini; ancak hak ettiği işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Şirket çalışanı olmadığını, bu nedenle davanın öncelikle husumetten reddi gerektiğini, yetki itirazında bulunduklarını, işin yapıldığı yer mahkemesinin yetkili olduğunu, talep konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacı sadece yurt dışı inşaat projelerinde çalıştığı için uyuşmazlığa Türk hukuku uygulanamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 17.02.2021 tarihli kararı ile; dosya kapsamına göre davacının toplam hizmet süresi taleple bağlı kalınarak 1.295 gün olup net ücretinin 1.300,00 USD, giydirilmiş brüt ücretinin 1.518,42 USD olduğu, davalı Şirket ile dava dışı ... Şirketi arasında dosya içeriğinden ve kesinleşen yargı kararlarından organik bağının bulunduğu kanaatine ulaşıldığı, zira davalı Şirketin internet sayfasından davalı ... AŞ ile ... Şirketinin aynı adrese ve telefon bilgilerine sahip olduğunu gösteren beyan dilekçesinin sunulduğu, iş sözleşmesinin tazminat sorumluluğunu gerektirmeyecek şekilde haklı nedenle feshedildiğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 17.02.2021 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 15.11.2022 tarihli kararı ile; davada Türk hukukunun ve 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerinin uygulanmasının dosya kapsamına uygun olduğu, tanık beyanlarına göre belirlenen işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin 15.11.2022 tarihli kararının süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairece, taraflar arasında davacının birinci çalışma dönemine ilişkin olarak akdolunan 27.07.2005 tarihli yurt dışı iş sözleşmesinin, çalışma süresinin tespiti ve sözleşmenin sona ermesine ilişkin düzenlemelerinde, Türk hukuku uygulanacağı kararlaştırılmış olmakla bu dönem çalışması yönünden Türk iş mevzuatının uygulanması gerekeceği yönündeki değerlendirmede bir isabetsizlik olmadığı, hukuk seçimi anlaşması bulunmayan 09.08.2011-12.01.2012 tarihleri arasındaki çalışma döneminde çalışılan yer olan mutad işyeri hukuku olan hukukun uygulanması gerektiği, 13.03.2012-13.09.2012 tarihleri arasındaki dönem için düzenlenen yurt dışı iş sözleşmesinin "İşin sona ermesi, fesih, yeni sözleşme imzalanması ve işyeri değişikliği" başlıklı 16. maddesinde yer alan düzenleme gereği davacının 13.03.2012 tarihinden sonraki çalışma dönemi için tarafların iş sözleşmesi ile bir hukuk seçimi anlaşması yaptıkları, yurt dışı iş sözleşmesine değer verilmeyerek karar verilmesinin hatalı olduğu, davalı tarafın bilirkişi raporuna itiraz süresi dolmadan karar verilmesinin de usule aykırı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, 09.08.2011-12.01.2012 tarihleri arasındaki ve 13.03.2012 tarihinden sonraki çalışma dönemleri için uygulanması gerektiği belirtilen Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesinde mahkemeye başvuru sürelerinin düzenlendiği, arabuluculuk başvuru tarihinin 30.01.2020, dava tarihinin 12.03.2020 olduğu dikkate alındığında Mahkemece uyulmasına karar verilmiş olan Yargıtay kararında uygulanması gerektiği belirtilen Rus iş mevzuatına göre davacının söz konusu dönemlere dair taleplerinin zamanaşımına uğradığı sonucuna ulaşıldığı belirtilerek davacının dava açması için gerekli hak düşürücü sürenin geçtiği kanaatiyle davanın reddine dair hüküm tesis edilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
1. Müvekkili işçiye Türkiye'den çalışmaya götürülürken ve sonrasında okuma ve inceleme şansı verilmeden, okuması da çok olanaklı olmayan evrak imzalatıldığını, buna dayalı olarak hukuk seçimi yapıldığının kabul edilemeyeceğini, dava konusu uyuşmazlıkta Türk hukukunun uygulanması gerektiğini,
2. Uyuşmazlığa Rus hukukun uygulanmasına karar verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zira iş ilişkisi boyunca Türk hukukuna göre hareket edildiğini, davacının yabancı hukuk uygulanması yönündeki talebinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu,
3. Yüksek yargı organları tarafından verilen farklı karaların sürpriz karar yasağına aykırılık teşkil ettiğini ve hukuki öngörülebilirliği zedelediğini, Yargıtay tarafından içtihadı birleştirme kararı olmaksızın görüş değiştirilmesinin 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'na da açıkça aykırı olduğunu ve hukuki güveni zedelediğini, içtihat değişikliğine gidilmek isteniyorsa yapılması gerekenin, öncelikle bu konuda bir içtihadı birleştirme kararı yayımlayarak görüş değişikliğiyle getirilen yeni uygulamanın bu karardan sonra açılacak davalara uygulamak olduğunu,
4. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 5. maddesinde kamu düzenine aykırılık hâlinin düzenlendiğini ve eldeki davaya Rus iş mevzuatı uygulanarak ret kararı verilerek davacının kıdem ve ihbar tazminatı haklarından mahrum bırakılmasının Türk kamu düzenine açıkça aykırı olduğunu, her ne kadar Rus hukukunda yer alan mahkemeye başvuru süresinin hak düşürücü süre ve/veya zamanaşımına ilişkin düzenleme olduğuna atıfta bulunulmuş ise de ilgili düzenlemenin huzurdaki davada uygulama olanağı bulunmadığını, zira yabancı kanunlardaki hak düşürücü süreye ilişkin hükümlerin ancak Türk kamu düzenine uygun olduğu ölçüde uygulanabileceğini,
5. Türk kamu düzeninin açıkça temelleri olan Anayasa ilkeleri, ülke halkının kadim tarihi ve kültüründen damıtarak getirdiği toplumsal ortak vicdani ve Türk adalet anlayışı, Türk iş mevzuatının ve içtihatlarının temel ilkeleri karşında işvereni dahi Türk olan Türk işçiye sırf yabancı ülkede çalıştığından yabancı ülkedeki düşük hakların uygulanmasının mümkün olmaması gerektiğini,
6. Kaldı ki taraflar artasında hukuk seçimi yapıldığı değerlendirmesinin hatalı olduğunu, Rus hukukuna göre değerlendirme yapılacaksa da yalnızca sözleşme ile hukuk seçimi bulunan dönemle sınırlanması gerektiğini,
7. Yargılama gideri ve arabuluculuk ücretinin müvekkilinden tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğunu, zira mevcut içtihada güvenerek dava açıldığını ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, zamanaşımı def'i, davanın süresinde açılıp açılmadığı ve yargılama giderine ilişkindir.
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (... ..., Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, 2022, s.315; Gülin Güngör, Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, 2021, s.127). Buna göre davacının Rusya'da geçen çalışmaları için Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Kanun'un 2 ve 8. maddelerinin bir gereğidir.
Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392. maddesinde sözü edilen sürelerin, Dairemizce daha önce bazı kararlarda hak düşürücü süre olduğu belirtilmişse de yeniden yapılan değerlendirmede; bu sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Davalı tarafça da usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunulduğu, dava tarihi itibarıyla da Rusya Federasyonu İş Kanunu ile Türk hukukunda yer alan zamanaşımı sürelerinin dolduğu ve anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de söz konusu sürenin hak düşürücü süre olarak nitelendirilmesi hatalıdır.
Diğer yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 297/2 hükmü uyarınca hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin karar verilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince hüküm yerinde davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiğinin yazılması da hatalı olmuştur.
3. Yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun tespiti bakımından yeni esaslar belirlenerek yabancı hukukun uygulanması yönünde içtihat değişikliğine gidilmiştir. Diğer taraftan gerek Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin gerekse Dairemizin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davaların bir kısmında, benimsenen yeni görüş doğrultusunda yabancı hukukun uygulanması, davacı taraf aleyhine bazı olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu sebeple Dairenin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davalarda, Mahkemece görüş değişikliğine bağlı olarak yabancı hukukun uygulanması nedeniyle ret kararı verilmesi hâlinde, bu ret sebebi ile davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyetli olmayacağı ve adaletsizliğe yol açacağı sonucuna varılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacının davalı Şirkete ait yurt dışında bulunan işyerinde çalıştığı anlaşılmakla İlk Derece Mahkemecesince; bozma kararı doğrultusunda davaya konu uyuşmazlığın çözümünde Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun ilgili hükümlerinin uygulanması suretiyle davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığı anlaşılmakla davanın bu nedenle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak dava tarihinin 12.03.2020 olması ve yabancı hukukun uygulanması nedeniyle ret kararı verilmiş olması karşısında, Dairenin önceki uygulamasına güvenerek dava açan davacı aleyhine yargılama giderine hükmedilmesi hakkaniyete aykırıdır.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Kanun'un 370/2 hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı tarafın İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan "hak düşürücü süre nedeniyle" ibaresinin hükümden tamamen çıkartılması,
Hüküm fıkrasının (6) numaralı bendinin hükümden tamamen çıkartılarak yerine "6. Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına," ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
11.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.