Logo

9. Hukuk Dairesi2025/2102 E. 2025/2578 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idare ile alt işverenler arasında muvazaalı ilişki bulunup bulunmadığı ve davacının gerçek işverenin kim olduğundan kaynaklı işçilik alacakları.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay'ın önceki bozma kararında belirtilen hususlar gözetilerek davalı ile alt işverenler arasında muvazaalı ilişki bulunmadığı ve davacının fiilen aldığı ücret üzerinden hesaplama yapılması gerektiği gerekçesiyle, ilk derece mahkemesinin bozmaya uygun kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2024/4 E., 2024/406 K.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... Müdürlüğünün çeşitli işyerlerinde ve asıl işlerde alt işveren olarak adlandırılan firmalar nezdinde istihdam edildiğini, yıllar itibarıyla davacıları istihdam eden firmaların değişmesine rağmen davacının çalışmasını sürdürdüğünü, işveren olmanın beraberinde getirdiği tüm yetkilerin Karayolları Genel Müdürlüğünce kullanıldığını, davacının istihdam edildiği işlerin asıl iş niteliğinde olduğunu, firmalarla kurulan ilişkilerin muvazaalı bulunduğunu, bu hususun davacının daha önce Ankara 17. İş Mahkemesinde açtığı davada tespit edildiğini, davacının iş sözleşmesinin feshi nedeniyle Ankara 19. İş Mahkemesinde işe iade davası açıldığını, dava devam ederken davacının tekrar işe başlatıldığını ve davanın konusuz kaldığını, davacının işe yeniden başlatıldıktan sonra tekrar işten haklı neden olmadan çıkartıldığını, alacaklarının ödenmediğini, davacının Türkiye Yol İş Sendikasına üye olduğundan ... işyerlerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinden yararlandırılması gerektiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti ve boşta geçen süre ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili, alacakların zamanaşımına uğradığını, davalı İdareye husumet yöneltilemeyeceğini, davacının muvazaa iddiasının yersiz olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile davalı ile davacının çalıştığı şirketler arasında yapılan sözleşmelerin niteliğinin tespiti gerektiğini, yüklenici firmalarda çalışanların toplu iş sözleşmesinden faydalanamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 10.01.2018 tarihli kararı ile; davacının iş sözleşmesinin haklı neden olmadan feshedildiği, asıl işverenin işçisi olduğu tespit edilen mahkeme kararına rağmen alt işverence işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilen davacının haklarının sınırlanamayacağı, alt işverenlerle yapılan sözleşmelerin muvazaalı olup olmadığının araştırılmasına gerek olmadığı, davacının sendika üyesi olduğu ve toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiği gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin 10.01.2018 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 07.11.2018 tarihli kararı ile; dosyadaki mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Bölge Adliye Mahkemesinin 07.11.2018 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 20.01.2021 tarihli kararıyla işe iade davasından sonra davacının yeniden işe başlatıldığı dönemden son fesih tarihine kadar olan döneme ilişkin davalı ile dava dışı alt işverenler arasındaki ilişkinin kanuna uygun kurulup kurulmadığının, aralarındaki ilişkinin muvazaaya dayalı olup olmadığının her ihale dönemi için ayrı ayrı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin 21.03.2023 tarihli kararı ile; davacının asıl işvereninin davalı İdare olduğu, muvazaalı olarak asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulduğu gerekçesiyle dosya kapsamına uygun bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin 21.03.2023 tarihli kararının süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairece, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek davacının işe iade davası devam ederken davalı Kurumda değil, alt işveren olan ... Ltd. Şti.nde işe başlatılmış olup bu hususa itiraz etmediği, Mahkemece verilen kararı temyiz etmediği, bu hâlde, davacının işe iade dosyasında davalı Kurum ve dava dışı alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun kesinleştiğinden söz edilemeyeceği, davalı ile yüklenici firmalar arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulduğu, muvazaa nedeniyle hüküm altına alınan alacakların reddi gerektiği, davacının fiilen aldığı ücret üzerinden yapılacak hesaplamalar doğrultusunda sonuca gidilmesi gerektiği gerekçesiyle ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilâmında belirtilen hususlar dikkate alınarak düzenlenen 02.09.2024 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davacının ilk işe girdiği tarihten itibaren davalı Kurumun işçisi olduğunu, bu hususta kesinleşen kararların olduğunu, davalı Kurum ile dava dışı alt işverenler arasında muvazaa olmadığına dair bozma ilâmının maddi hataya dayandığını, kararın maddi hataya dayanmadığının düşünülmesi hâlinde içtihat değişlikliğine gidildiğinden davacı aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürmüştür.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davanın müvekkili Kurum bakımından husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin ihale makamı olduğunu, yıllık izin alacağının hatalı belirlendiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı ile dava dışı şirketler arasında muvazaalı bir ilişki bulunmadığından davacının fiilen aldığı ücret üzerinden hesaplama yapılması gerektiği yönündeki bozma ilâmına uygun karar verilip verilmediği ile vekâlet ücreti noktasındadır.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

12.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.