Logo

9. Hukuk Dairesi2025/2480 E. 2025/2870 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yargıtay'ın bozma kararı üzerine, ilk derece mahkemesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373. maddesine uygun yargılama yapıp yapmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: İlk derece mahkemesinin, Yargıtay'ın bozma kararına rağmen, dosyayı bölge adliye mahkemesine göndermek yerine, 6100 sayılı HMK'nın 373. maddesine aykırı olarak kendisi karar vermesi nedeniyle, ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2020/7 E., 2024/204 K.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 20.01.2010-20.06.2012 tarihleri arasında doktor olarak çalıştığını, son ücretinin net 8.500,00 TL olduğunu, aylık ortalama 25 gün nöbet tuttuğunu, fazla çalışmalarının ödenmediğini iddia ederek fazla çalışma ücreti alacağının tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davayı kabul etmediklerini, davacının Bakırköy 22.İş Mahkemesinin 2013/618 Esas sayılı dosyasında açmış olduğu davada davacının acil servis nöbet ücret taleplerinin reddedildiğini, davacının iddia ettiği gibi fazla çalışma yapmadığını, sözleşme gereği nöbet tuttuğunu, çalışma saatlerinde ara dinlenmelerinin de mevcut olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 29.07.2016 tarihli kararı ile davacı tanıkları yeminli anlatımlarında, davacının normal çalışma saatleri dışında da fazla çalışma yaptığı iddiasını doğruladığı, davalı tanıkları ise davacının yalnızca geceleri 18.00-08.00 arası çalıştığını, o dönemde acil serviste nöbetinin 4 hekim tarafından tutulduğunu söylediği, gerek işin niteliği gerekse davacı tanıklarının yeminli anlatımları göz önüne alınarak, davacının fazla çalışma olgusunu ispat ettiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin 29.07.2016 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin 12.01.2017 tarihli kararı ile; taraflar arasında daha önce görülen dosyada bilirkişi A.D'nin 05.07.2014 tarihli raporunda davacının davalı işyerinde kısmi süreli iş sözleşmesi ile kısmi zamanlı olarak, salı, perşembe ve cuma günleri çalıştığının belirlendiği, davalı tarafın bilirkişinin bu yöndeki tespitine bir itirazının bulunmadığı, Kurum kayıtlarından da davacının dava konusu dönemde aynı ay içerisindeki günlerde başka işyerlerinde çalıştığı, bu nedenle bilirkişi A.E.D'nin günde onbuçuk saat çalışmaya göre, haftada 18 saat fazla çalışma yapıldığına ilişkin hesaplamasına göre karar verilmesinin hatalı olduğu, bunun yanında somut olayda fazla çalışma yapıldığı belirtilen tarihler itibarıyla 4857 sayılı İş Kanunu'nun 69/3. hükmüne göre gece çalışmalarının günde yedi buçuk saati geçemeyeceği, gece çalışmaları yönünden haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmesi gerektiği, buna göre davacının işyerinde haftanın üç günü (salı, perşembe ve cuma günleri) gece çalıştığı dikkate alındığında haftalık fazla çalışma sayılması gereken sürenin 9 saat olduğu, davalı tarafın istinaf başvurusunun bu yönüyle kabul edildiği, bilirkişi A.E.D'nin 27.04.2016 tarihli raporunda yaptığı hesaplama dönemlere göre fazla çalışma süresinin haftalık 9 saat kabul edilerek değerlendirildiği, davacının 20.01.2010-31.12.2010 tarihlerindeki çalışması için 29.120,58 TL, 01.01.2011-31.12.2011 tarihlerindeki çalışması için 33.679,77 TL, 01.01.2012-20.06.2012 tarihleri arasındaki çalışması için 17.453.56 TL olmak üzere toplam 80.253,91 TL brüt, 57.321,01 TL net fazla çalışma ücreti alacağı bulunduğunun tespit edildiği, ayrıca önceki kararda yapıldığı gibi indirim oranının yüzde 35 olarak kabul edildiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Bölge Adliye Mahkemesinin 12.01.2017 tarihli kararının süresi içinde davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece, davacının fazla çalışmasının maddi vakıa ile bağlılık kuralı dikkate alınmaksızın belirlendiği, davacının 2019/7867 Esas sayılı dava dosyasında nöbet ücreti talep ettiği ve burada kayıtlara göre hafta içi salı, perşembe ve cuma günü 18.00-08.00 saatleri arasındaki çalışmasının dışında tuttuğu nöbetlerin ücretleri hesaplanıp nöbet ücreti olarak da hüküm altına alındığından bu günler için fazla çalışma adı altında alacağın kabulü yerinde olmadığı, öte yandan taraflar haftalık çalışmanın salı, perşembe ve cuma günü 18.00-08.00 saatleri arasında belirleyip bu çalışma için sabit bir ücret kararlaştırdıklarından bu ücretin içine yıllık 270 saatlik fazla çalışmanın dâhil olduğunun kabul edilmesi ve yalnız bugünlerdeki çalışmalara hasren haftalık 5,2 saati aşan gece çalışmalarının fazla çalışma alacağı olarak hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma üzerine İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma sonrasında alınan bilirkişi raporuda davacının haftada 10 saat fazla

çalışmasının bulunduğu kabul edilerek hesaplama yapıldığı ve bu hesaplamanın Yargıtay bozma ilâmındaki hususlara ve dosya kapsamına uygun düştüğü kabul edilerek hesaplanan fazla çalışma ücretine %35 oranında indirim uygulanmasının uygun bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

a. İş sözleşmesi kısmi süreli olduğundan hesaplamaya esas alınan saat ücretinin buna göre belirlenmesi gerektiğini,

b. Müvekkilinin fazla çalışma için onayının alınmadığını, yılda 270 saatlik fazla çalışmanın ücrete dâhil olduğuna ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı gibi fazla çalışmasının gece çalışması olduğunu,

c. Yapılan indirimin hakaniyete ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde;

a. Eldeki davada Bakırköy 22. İş Mahkemesinin 2013/618 Esas sayılı kararının kesin hüküm teşkil ettiğini,

b. Eksik incelemeyle hüküm kurulduğunu, davacının devamlı fazla çalışma yapmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının çalışmalarının tamamının gece çalışması kabul edilmesinin hatalı olduğunu,

c. Davacının asıl ücretinin fazla çalışma ücretini de kapsadığını, talep edebileceği herhangi bir alacağının bulunmadığını ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, Yargıtayın bozma kararı üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373. Maddesine uygun yargılama yapılıp yapılmadığı noktasındadır.

6100 sayılı Kanun'un 373/1 ve 373/2. hükmüne göre Yargıtay ilgili dairesinin tamamen veya kısmen bozma kararı, başvurunun bölge adliye mahkemesi tarafından esastan reddi kararına ilişkin ise bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak dosya, kararı veren ilk derece mahkemesine veya uygun görülecek diğer bir ilk derece mahkemesine, kararın bir örneği de bölge adliye mahkemesine gönderilir. Bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir.

Somut olayda İlk Derece Mahkemesince verilen karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin 12.01.2017 tarihli kararı ile ortadan kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu kararın taraf vekillerince temyizi üzerine Dairemizin 18.12.2019 tarihli kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozularak dosya, Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiştir.

Bu durumda gerek bozma kararı gerekse 6100 sayılı Kanun'un 373/2. hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince Yargıtayın bozma ilâmına uyulup uyulmayacağı noktasında bir karar verilerek yargılamaya devam olunması gerekmektedir. Somut olayda 6100 sayılı Kanun'da öngörülen usule aykırı olarak bozma kararının Bölge Adliye Mahkemesi yerine İlk Derece Mahkemesince değerlendirilerek sonuca gidilmesi hatalıdır.

Netice itibarıyla İlk Derece Mahkemesince kanunun açık hükmüne aykırı şekilde yargılama yapılarak verilen kararın bozularak ortadan kaldırılması ve dosyanın 18.12.2019 tarihli bozma kararının gereğinin yerine getirilmesi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesine gönderilmesi gerekmiştir.

II. KARAR

Açıklanan sebeple,

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

Bozma sebebine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harçlarının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesine gönderilmek üzere kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

19.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.