"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 47. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/831 E., 2024/2824 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 25. İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/37 E., 2022/590 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı ... (Belediye) vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 30.01.2025 tarihli ek karar ile kararın miktar itibarıyla kesin olduğu gerekçesiyle temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi ek kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.
Davalı ... vekilince ek kararın temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369/2 hükmü gereğince duruşma isteğinin mahiyetten reddi ile incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Dosya içeriğine göre; Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu alacağın miktarı dikkate alınarak temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş ise de davacının dava tarihi itibarıyla davalı işyerinde çalışmaya devam ettiği ve somut davadaki ücret tespiti yönünden hükmün ileriye yönelik etkisi bulunduğu dikkate alındığında; 6100 sayılı Kanun’un 362/1-(a) hükmünde belirtilen miktar itibarıyla kesinlik sınırına bakılmaksızın temyizinin olanaklı bulunduğu kabul edilmelidir. Bu durumda temyiz dilekçesinin miktardan reddine ilişkin ek kararın hatalı olduğu anlaşılmakla; 30.01.2025 tarihli ek kararın bozularak ortadan kaldırılması gerekir.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen asıl kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle, ek kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.
Davalı ... vekilince asıl kararın temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de; 6100 sayılı Kanun'un 369/2 hükmü gereğince duruşma isteğinin miktardan reddi ile incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... bünyesinde davalı ... AŞ (Şirket) sigortalısı olarak çalıştığını, davalı ... ile dava dışı Şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı işleme dayandığı hususunun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişlerince dava dışı Şirket bünyesinde yapılan teftiş sonucunda düzenlenen 07.07.2014 tarihli ve 4687 sayılı muvazaa raporunda tespit edildiğini, davalının raporun iptali için İstanbul Anadolu 24. İş Mahkemesinin 2014/468 Esas sayılı dosyasında açtığı davada Bakanlığın tespit raporunun yerinde olduğunun tespiti ile davanın reddedildiğini, kesinleşmiş muvazaa olgusu nedeniyle müvekkilinin başlangıçtan itibaren davalı ... işçisi sayılarak geçmişe dönük ücret ve alacaklarının belirlenmesi gerektiğini ileri sürerek ücret, ikramiye ve prim farkı alacağı, ödenmeyen veya eksik ödenen mali nitelikli sosyal hak alacakları, fazla çalışma ücreti farkı alacağı ile eşit işlem ilkesine aykırılık nedeniyle 4 aylık ücret tutarında tazminatın davalılardan müştereken tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; husumet itirazında bulunduklarını, dava dilekçesinde bahsi geçen muvazaa tespit raporunun iptaline ilişkin davanın kesinleşmediğini, sonrasında muvazaanın bulunmadığını, davacının davalı Şirket çalışanı olduğunu, müvekkili Belediye ile dava dışı Şirket arasındaki ilişkinin geçerli asıl işveren alt işveren ilişkisi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, ihale konusu işler 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 67. maddesinde sayılan işlerden olduğundan, bu işlerin üçüncü kişilere gördürülmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Davalı Şirket vekili cevap dilekçesinde; muvazaa tespit raporunun iptaline ilişkin dava dosyasında verilen kararın bir eda hükmü olmadığını, açılan davanın bu tespit hükmüne dayandırılamayacağını, müvekkili Şirketin ayrı bir tüzel kişiliğe sahip ayrı bir şirket merkezi ve farklı bir yönetimi olduğunu, bu nedenle bir kamu kurumu olan diğer davalı ile herhangi bir muvazaa ilişkisine girmesinin düşünülemeyeceğini, müvekkili Şirketin aldığı ihale konusu işin yapılmasında gerekli personeli tamamen kendisinin işe aldığını, bordrolarını düzenleyerek ücretlerini ödediğini, talimatları da kendisinin verdiğini, dolayısıyla diğer davalı ile ilişkisinin yalnızca ihaleye katılıp kazanmış olması ile sınırlı olduğunu, işin daha etkin görülmesi için davalı Belediyenin müvekkili Şirket işçilerine müdahale etmesinin doğal ve gerekli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalılar arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığı ve davacının başlangıçtan itibaren davalı ... işçisi sayılması gerektiği, davacının eşitlik ilkesine aykırılık tazminatına hak kazandığı, davalı tarafından ıslaha karşı zamanaşımı def'i ileri sürülmüş ise de davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olup davalının ıslaha karşı zamanaşımı def'inin dikkate alınmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 11.09.2014 tarihli ve 29116 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun ile 4734 sayılı Kanun'un 62/1-(e) hükmü ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun 8. maddesinde yapılan değişikliklerle personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmelerinin yapılabilmesine imkân tanındığı, bu nedenle dava konusu ihale dönemlerini kapsayan tarihlerde yürürlükte bulunan hükümler uyarınca davalı Belediyenin görevi konusuna giren işlerin hizmet alım sözleşmesi ile gördürülmesi mümkün olduğundan 11.09.2014 tarihinden sonra muvazaalı çalışmanın söz konusu olmayacağı, bu yönde bilirkişi ek raporunda yapılan hesaplamalar doğrultusunda, davacı tarafın ıslah dilekçesi de göz önünde bulundurularak toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacakların hüküm altına alındığı, muvazaalı olarak alt işveren işçisi olarak çalıştırılmasının da eşit işlem borcuna aykırılık olarak değerlendirilemeyeceği, fark ücret talep edebileceği, Mahkemenin aksi yöndeki tespit ve değerlendirmesinin dosya içeriğine uygun olmadığı, davalılar vekillerinin bu yönden istinaf itirazlarının yerinde olduğu gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı ... (Belediye) vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 30.01.2025 tarihli ek karar ile kararın miktar itibarıyla kesin olduğu gerekçesiyle temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde;
1. Husumet nedeniyle davanın reddi gerekirken kabulü yönündeki kararın hukuka aykırı olduğunu,
2. Davacının talebine konu alacakların zamanaşımına uğradığını, dava şartının oluşmadığını, davacı tanıklarının beyanlarının hükme esas alınmayacağını,
3. Mahkemenin eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak karar verdiğini,
4. Sendika üyeliğinin davalı Belediyeye bildirilmediğini,
5. Yemek yardımının hüküm altına alınmasının hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, davalının tarafı olduğu asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı, muvazaaya dayanıp dayanmadığı, bunun sonucu olarak da davacının dava konusu alacaklara hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı ... vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Bölge Adliye Mahkemesince verilen 30.01.2025 tarihli ek kararın BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Ek karar yönünden alınan temyiz harçlarının istek hâlinde ek kararı temyiz edene iadesine, asıl karar yönünden aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.