Logo

9. Hukuk Dairesi2025/2533 E. 2025/3439 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile davalılar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunup bulunmadığına, buna bağlı olarak davacıya ait işçilik alacaklarından davalıların sorumlu olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, davacının çalışma başlangıç tarihi ve yıllık izin kullanımı hususlarında eksik inceleme yapıldığı, davacının çalışma başlangıç tarihinin tanık beyanları ve diğer delillerle birlikte değerlendirilerek tespit edilmesi ve yıllık izin kullanımı konusunda davacının dinlenerek hayatın olağan akışına uygun bir sonuca ulaşılması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2014/806 E., 2022/325 K.

Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar davalılar ... ve ... vekili ile davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi.

Davalılar ... ve ... vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369/2 hükmü gereğince duruşma isteğinin miktardan reddi ile incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalılara ait Handa 01.03.1974-30.04.2010 tarihleri arasında bekçi ve hamal olarak çalıştığını, son ücretinin aylık net 1.200,00 TL olduğunu, iş sözleşmesinin gerekçe gösterilmeksizin haksız olarak feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalılar ... ve ... vekili cevap dilekçesinde; davacı ile aralarında işçi ve işveren ilişkisi bulunmadığını, davacının kendi başına çalışıp yaptığı iş karşılığında ilgililerden ücret aldığını, kendi düzen ve teşkilatını kurarak 5-6 yıldır hamallardan aldığı komisyon ve hava parası ile işveren konumunda olduğunu, iddiaların doğru olmadığını ve taleplerin zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalılar ... ve ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerinin 2008 yılında Handaki hisselerinin tamamını sattıklarını, davacının iddialarının soyut ve gerçeklikten uzak olduğunu, davacı ile aralarında iş ilişkisi bulunmadığını, taleplerin zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.

3. Davalılar ..., ... ve ...vekili cevap dilekçesinde; davacı ile aralarında iş ilişkisi bulunmadığını, davacıyı şahsen tanımadıklarını, Hanın içinde hamal ya da bekçi çalıştırma gerekliliğinin bulunmadığını, iddiaların doğru olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

4. Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 03.04.2012 tarihli kararı ile; toplanan delillere göre davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Mahkemenin 03.04.2012 tarihli kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece; iş sözleşmesinin sona erdiği iddia edilen tarih 30.04.2010 olup işverenlerin talep dönemindeki tapu kayıt malikleri ya da işçiyi fiilen çalıştıran gerçek ya da tüzel kişiler oldukları, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten daha sonraki bir tarihte işyerini (Hanı) satın alan ...’e dava açılmamasının yerinde olduğu, davacının talep döneminde işvereni olduğunu iddia ettiği kişilere karşı dava açtığı, yine dosya içerisinde mevcut aktif ve pasif tapu kaydı incelendiğinde davalıların 02.06.2010 tarihine kadar tapu kayıt maliki olduklarının da görüldüğü, bu nedenlerle Mahkemece tapu kaydı da dikkate alınarak talep döneminde malik olan işbu kişilere karşı açılan davada gerekli tebligatlar yapılarak taraf teşkili sağlanıp işin esasına girilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının ... ünvanlı Handa geceli gündüzlü kaldığı, gündüzleri Han işleri ile ilgilendiği, Hanı açıp kapattığı ve geceleri Handa kaldığı, bu ilişki şeklinin iş sözleşmesi bulunduğu iddiasının ispatlandığını kabul etmeyi gerektiren bir ilişki şekli olduğu, sözleşmenin işveren tarafında taşınmazın maliki olan gerçek veya tüzel kişilerin bulunması gerektiği, davalıların taşınmaz maliki olduğu ve kendilerine husumet yöneltilmesinin doğru olduğu, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yazılarına göre davacının sigorta kaydının bulunmadığı, davacı tanığının 1978 yılından sonrası için çalışma iddiasını doğruladığı, başkaca delil bulunmadığından davacının tanık beyanı ile sınırlı olmak üzere 01.01.1978-30.04.2010 tarihleri arasında çalıştığını kabul etmek gerektiği, iş sözleşmesinin tazminat ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona erdiğini ispat külfeti davalılara ait olmasına rağmen davalılar bu yükümlülüklerini yerine getiremediklerinden davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı, tanık beyanı ile davacının fazla çalışma yaptığı ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını ispatladığı, hak kazanılan yıllık ücretli izinlerin kullandırıldığına dair belge ibraz edilemeyen kısımlar için davacının yıllık ücretli izin alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davalılar ... ve ... vekili temyiz dilekçesinde;

a. Müvekkilleri ile davacı arasında iş sözleşmesi bulunmadığını, davacının çalışma iddiasını ispat edemediğini,

b. Davacının hamal ve hamal başı olduğunu, işçi olmadığı yazılı belge ile sabit olmasına davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu,

c. Delilleri toplanmadığı gibi bildirilen tanıklarının da dinlenmediğini,

d. Tapuda hisse satın alınmasının işyeri devri niteliğinde olmadığını,

e. Müvekkillerinin işveren sıfatı bulunmadığını,

f. Yapılan bir fesih işlemi bulunmadığını ileri sürmüştür.

2. Davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekili temyiz dilekçesinde;

a. Sigorta kayıtlarından da anlaşılacağı üzere davacının sigorta kaydının bulunmadığını, davacının çalışma iddiasını ispat edemediğini, salt davacı tanığının anlatımı ile hüküm kurulmasının kanuna ve hukuk düzenine aykırı olduğunu,

b. Davacı ile müvekkilleri arasında iş ilişkisi bulunmadığını,

c. Islah tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı tespitinin eksik ve hatalı olduğunu, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini,

d. Dosyada dinlenen tanıkların fazla çalışma ve genel tatil dönemlerine ilişkin görgüye dayalı beyanları bulunmadığı gibi dinlenen tanıkların, davacının Hanın kapanmasından sonraki saatlerde çalıştığını görmelerinin de mümkün olmadığını,

e. Kıdem tazminatından davalılar ... ve ...'in sorumlu tutulmamasının hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı ile davalılar arasında işçi ve işveren ilişkisi bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak dava konusu alacaklardan davalıların sorumlu olup olmadıkları, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ispatı, alacakların zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususlarına ilişkindir.

1. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz eden davalılar vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. İş hukukunda çalışma olgusunu ve hizmet süresini ispat yükü, bunu iddia eden işçiye düşer. Çalışma olgusu her türlü delille kanıtlanabilir. Çalışmanın ispatı konusunda, SGK ve işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Özellikle iddia edilen çalışma döneminde SGK kayıtlarındaki işverenlerin araştırılması ve kayden görünen işverenlerle işçi arasında iş görme ediminin yerine getirilip getirilmediği, kaydın ne şekilde oluştuğu araştırılmalıdır.

İşçinin çalışma olgusunun tespitinde işyerinde veya komşu işyerlerinde çalışanların tanıklığı önemli olduğu gibi tanık olarak dinlenecek kişinin tanıklığına güveni etkileyebilecek bir durumun olup olmadığı da araştırılmalıdır. Tanıklar belirli bir dönem çalışmışlarsa ve başkaca delil yok ise beyanlarının belirttikleri dönemle sınırlandırılması gerekir.

Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece davacı işçinin davalıya ait işyerinde 01.01.1978 tarihinde çalışmaya başladığı kabul edilerek sonuca gidilmiştir. Ne var ki varılan sonuç dosya kapsamı ile uyuşmamaktadır.

Dosya kapsamında dinlenen davacı tanığının beyanları, tanığın SGK, işyeri ve vergi kayıtları, davacı ile aynı yerde birlikte çalışan ve aynı gün davalılara karşı benzer mahiyette dava açan başka bir işçinin dosyasında (İstanbul 7. İş Mahkemesinin 2010/1025 Esas, 2015/584 Karar sayılı kararı) verilen kararda davacı ...'ın çalışmasına ilişkin yapılan tespitler birlikte değerlendirildiğinde davacının davalılara ait İş Hanında 01.11.1996 tarihinde çalışmaya başladığı anlaşılmakta olup, bu tarihten önceye ilişkin çalışma iddiası davacı tarafından yöntemince ispatlanamamıştır. Buna göre davacının 01.11.1996-30.04.2010 tarihleri arasında davalılara ait İş Hanında çalıştığı kabul edilerek sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.

3. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi hâlinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır.

Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü, işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile ispatlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.

6100 sayılı Kanun'un 31. maddesinde, hâkimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup madde uyarınca, hâkim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.

İşçinin uzun süre yıllık izin kullandırılmadığı iddiaları karşısında 6100 sayılı Kanun'un 31. maddesinde öngörülen davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde hâkimin, davacı işçiyi bizzat dinleyerek çalışma ve dinlenme süreleri konusunu açıklığa kavuşturması gerekir. Dairemizce uzun süre kavramı beş yıl ve daha fazla süre olarak değerlendirilmiş olup kullandırılmadığı iddia edilen izin süresinin toplamda beş yıllık veya daha fazla olması hâlinde anılan hüküm çerçevesinde uygulama yapılmalıdır.

Somut uyuşmazlıkta; Mahkemece, davacının 1978-2010 yılları arasında çalıştığı, bu çalışmalarına karşılık kullanılmamış 668 günlük yıllık izin hakkının bulunduğunun kabulü ile yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır. Davacının 32 tam yıl boyunca hiç yıllık izin kullanmadan çalışmış olduğuna ilişkin Mahkeme kabulü hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu sebeple yukarıda açıklandığı üzere davacının yeniden belirlenecek çalışma süresi gözetilerek 6100 sayılı Kanun'un 31. maddesinde düzenlenen hâkimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde davacı asıl duruşmaya davet edilip çalışma süresi boyunca yıllık izin kullanıp kullanmadığı konusundaki beyanının alınmasından sonra bu beyanın sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekmektedir.

Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

16.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.