"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2024/353 E., 2025/14 K.
İlk Derece Mahkemesince bozma üzerine verilen karar; davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; 04.07.2018 yetki başvuru tarihi itibarıyla davalı Sendikanın yetki şartlarına sahip olmadığı, işverene bağlı işyerlerinin bir bütün olarak dikkate alınması gerektiğini, başvuru tarihi olan 04.07.2018 tarihinde davacıya ait işyerlerinde toplam 896 işçinin çalıştığını, davalı Sendikanın yarıdan fazla çoğunluğu sağlamadığının ortada olduğunu, Bakanlığın işletme tespitinin hatalı olduğunu, tek bir işyeri bulunduğunu, Bakanlığın tespitine esas olan birimlerin iş organizasyonu kapsamında yapılan faaliyetin niteliği gereği tek bir işyeri niteliğinde olmasına rağmen farklı işyerleri sayılarak işletme niteliğinin kabulünün hatalı olduğunu, aksi düşünülse dahi davalı Sendikanın sadece 189 üyesi bulunduğunu ve yüzde kırk çoğunluğa da sahip olmadığını, davalı Sendikanın üye sayısının hatalı olduğunu ileri sürerek davalı Bakanlığın 05.07.2018 tarihli ve 50517 sayılı olumlu yetki tespitinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Bakanlık vekili cevap dilekçesinde; Bakanlık tarafından tesis edilen yetki tespitinin usul ve kanuna uygun olduğunu, davalı Sendikanın 29.06.2018 tarihli başvurusunu geri aldığını ve bu nedenle 04.07.2018 tarihli başvurusunun dikkate alındığını, işverene ait işyerlerinin esasında tek işyeri sayılması gerektiği hususunun Bakanlığın yetki alanında olmadığını, Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) işverence yapılan tescil sonucu Genel Müdürlük nezdinde kurulu sendika yetki sistemine SGK kayıtlarından otomasyon sistemi ile yansıyan bilgiler doğrultusunda işlem yapıldığını, yetki tespiti başvurusunda bulunan sendikanın kurulu olduğu işyerlerinin yetki tespitine dâhil edildiğini, kayıtlardan aktarılan verilere dayanılarak 04.07.2018 tarihi itibarıyla İstanbul’da olan 1031873.034 SGK sicil numaralı işyeri ile, adresleri ayrı olarak Tekirdağ’da görülen 1073645.059, 1115983.059 ve 1115975.059 SGK sicil numaralı işyerlerinde 458 işçinin çalıştığı, 189 işçinin sendikaya üye olduğu tespit edilerek, işletme toplu iş sözleşmesi yetki tespit yazılarının gönderildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
2. Davalı Sendika vekili cevap dilekçesinde; yapılan 04.07.2018 tarihli başvuru üzerine Sendikanın toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkili olduğunun tespit edildiğini, öncelikle dava şartlarının yerine getirilmemesi nedeniyle davanın usulden reddinin gerektiğini, 29.06.2019 tarihli başvurudan Sendikanın vazgeçtiğini, Bakanlık tarafından da ikinci yapılan başvurunun dikkate alındığını, davalı Bakanlık tarafından işverence SGK’ya bildirilen resmî kayıtların dikkate alındığını, işyerlerinin tek bir işyeri sayılmasının mümkün olmadığını, işyerlerinin niteliklerinin kayıtlarla sabit olduğunu, bu bildirimlerin davacı tarafından bizzat yapıldığını, bir kısım işyerlerinin inşaat işkolunda ve müvekkili Sendikanın faaliyet alanı içinde yer almadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 16.12.2021 tarihli kararı ile; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 16.12.2021 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 48. Hukuk Dairesinin 09.05.2024 tarihli kararı ile; başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin 09.05.2024 tarihli kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece, tespit konusu birimlerin iş organizasyonu kapsamında tek bir işyeri niteliğinde bulunup bulunmadığı hususunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı vekiline 30.10.2024 tarihli tensip zaptı ile gider avansının yatılması için iki haftalık kesin süre verildiği, bu kararın usulüne uygun davacı vekiline tebliğ edilmesine rağmen iki haftalık kesin süre içerisinde gider avansını mahkeme veznesine yatırmadığı gerekçe gösterilerek davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 115/2 hükmü uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece taraflara tebligat çıkarıldığını, bu durumda gider avansı istenilmesine gerek olmadığını, gider avansının ne amaçla istendiğinin açıklanmadığını ve usulüne uygun olmadığını, gider avansı için iflas dosyasına muhtıra çıkarılması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava şartı noksanlığının giderilmemesi üzerine davanın usulden reddine ilişkindir.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
21.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.