"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 32. İş Mahkemesi
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.
Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369/2 hükmü gereğince duruşma isteğinin mahiyetten reddi ile incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı işyerinde 1996 yılından bu yana başuzman olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin hizmetine ihtiyacın duyulmaması nedeniyle feshedildiğini, ancak fesih için gerekli şartların araştırılmadığını, fesih gerekçesinin açık ve net belirtilmediğini, fesih gerekçesinin sonradan değiştirilemeyeceğini, yazılı savunma alınmadığını ileri sürerek feshin geçersizliğinin tespiti ile davacının işe iadesine ve işe iadenin yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iş sözleşmesinin FETÖ/PDY terör örgütü ile illiyet ve irtibatlı olduğu gerekçesiyle feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İHLAL KARARINDAN ÖNCEKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. İlk Derece Mahkemesi Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 06.12.2016 tarihli kararı ile; davalı işverence 673 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (673 sayılı KHK ) ve devamında çıkarılan diğer bu nitelikteki hükümler uyarınca bir değerlendirme yapılmak suretiyle işçinin, adı geçen FETÖ/PDY terör örgütü ile illiyet, irtibat ve iltisakı olduğu kanaatine varılarak iş sözleşmesinin sonlandırıldığı, işçiden kaynaklı nedenlerle güven ilişkisinin sarsıldığı ve artık iş ilişkisinin devamı için gerekli olan uygunluğun ortadan kalktığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
B. İstinaf
İlk Derece Mahkemesinin 06.12.2016 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 16.05.2017 tarihli kararı ile; davacının çalıştığı işyerinin niteliği itibarıyla 673 sayılı KHK'nın 7. maddesine göre değerlendirme yapılarak davacının iş sözleşmesinin yasal düzenleme kapsamında sona erdirildiği, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 28.03.2017 tarihli ve 2017/19203 Esas, 2017/5147 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilerek işçinin iş sözleşmesinin yasal düzenleme kapsamında sona erdirilmesi durumunda 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 18 ve devamı maddeleri uyarınca geçersizlik koşulları aranamayacağından davacının iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshedildiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği, her ne kadar İlk Derece Mahkemesinin karar gerekçesinde fesih işleminin haklı ve geçerli nedenlerle gerçekleştiği şeklinde açıklama yapılarak çelişki oluşturulmuş ise de fesih işleminin geçerli nedenle yapıldığı anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
C. Bozma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 16.05.2017 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz başvurusunda bulunulması üzerine, Dairemizin 07.06.2018 tarihli kararı ile; davacı hakkında soruşturma bulunduğu, ceza soruşturmasının sonucu beklenmeden karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 31.10.2018 tarihli kararı ile; davalı Kurumun ülke ekonomisi açısından önemi ve davacının çalıştığı pozisyon dikkate alındığında, gerek çalışanların birbirleriyle olan ilişkilerinde gerekse işveren ile davacı arasındaki ilişkide güven kavramının hayati öneme sahip olduğu, Cumhuriyet Savcılığı soruşturma dosyasında "iltisak şüphesi" tespit olunduğu, taraflar arasındaki güven ilişkisinin artık iş sözleşmesinin devamının taraflardan beklenemeyecek derecede sarsıldığı gerekçeleriyle fesih sebebinin geçerli nedene dayalı olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
E. Onama Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 30.10.2018 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz başvurusunda bulunulması üzerine, Dairemizin 17.04.2019 tarihli kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.
IV. ANAYASA MAHKEMESİ KARARI VE İHLAL KARARINDAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bireysel Başvuru ve Anayasa Mahkemesi Kararı
Kesinleşen karara karşı davacı tarafın Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunması üzerine, Anayasa Mahkemesinin 01.03.2023 tarihli ve 2019/... Başvuru numaralı kararı ile; 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine, kararın bir örneğinin mahkeme hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesi Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; fesih tarihi itibarıyla herhangi bir düşünce açıklaması bulunmayan, internet üzerinden herhangi bir paylaşım yapmayan davacının anılan sitelere erişiminin terör örgütüne iltisak kapsamında kalmadığı, terör örgütünün görüşünü yayan ya da meşrulaştıran bir davranış olmadığı, sitelere erişimin davacının ifade özgürlüğü kapsamında kaldığının Anayasa Mahkemesi kararı ile belirtildiği buna göre, davalı tarafın iş sözleşmesinin haklı ya da geçerli nedenle feshedildiği iddiasına ilişkin ispat yükünü yerine getirmediği gerekçeleriyle davanın kabulü ile davacının işe iadesine, davacının kıdemi ve fesih nedeni göz önünde bulundurularak, takdiren 7 aylık işe başlatmama tazminatı ile 4 aylık boşta geçen süre ücret alacağının davalıdan tahsili gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
C. İstinaf
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekillerince süresinde istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı hakkında yapılan ceza soruşturması sonucunda şüphelinin çalıştığı kurum tarafından FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı olduğu değerlendirmesi ile Cumhuriyet Başsavcılığına bildirimde bulunulduğu, yapılan soruşturma neticesinde; ... hesap hareketleri ayrıntılı olarak incelendiğinde, örgüt elebaşının talimatı doğrultusunda 2014 yılı Eylül ayından itibaren mevduat miktarını artırmasının sözkonusu olmadığı, aksine Ağustos ayında mevduat miktarında ciddi düşüş yaşandığı, 2015 yılı Ocak ayında Bankanın hâlen örgüt kontrolünde olduğu dönemde hesaptaki tüm paranın çekildiği, bu verilerin şüpheli savunması ile örtüştüğü, bu tespitler karşısında şüphelinin örgüt elebaşının talimatına uygun hareket ettiğinin iddia edilmesinin mümkün olmadığı, şüphelinin aynı işyerinde çalıştığı kişilerle HTS kayıtlarının tespit edilmiş olmasının makul kabul edilmesi gerektiği, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin kararları dikkate alındığında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 314. maddesinde düzenlenen Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluştuğunun kabulü için iltisak, sempati gibi kavramların yeterli olmadığı, dosya kapsamında şüphelinin örgütün hiyerarşik yapısına dâhil olduğuna, hiyerarşik yapıya uygun olarak talimat aldığına veya verdiğine, diğer örgüt üyeleriyle iletişim kurabilmek için özel yöntem ve araçlar kullandığına, örgütle devamlılık arz edecek şekilde organik bir bağının bulunduğuna, özetle örgütle üyelik olarak nitelendirilebilecek seviyede bir ilişki içerisinde olduğuna dair kamu davasına dayanak teşkil edecek yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, konusu performansı düşük çalışanlar hakkında olan ve davacının da isminin bulunduğu Genel Müdür Yardımcısı tarafından Genel Müdürlüğe hitaben yazılan yazının; "Aşağıda isimleri ve görev yaptıkları birimler yer alan çalışanların, yöneticilerinin yaptıkları değerlendirmeler neticesinde kendilerine verilen görevleri yapmakta yetersiz kaldıkları ve verimsiz çalıştıkları düşünülmektedir." şeklinde, 11.08.2016 tarihli fesih bildiriminin ise "Borsamız Yönetiminin 11/08/2016 tarihli onayı ile hizmetlerinize ihtiyaç duyulmaması nedeniyle iş sözleşmenizin 11.08.2016 tarihi mesai bitimi itibariyle yasal haklarınız ödenmek suretiyle feshedilmesine karar verilmiştir." şeklinde olduğu, somut olayda 11.08.2016 tarihli yazı ve fesih bildiriminde fesih sebebi olarak davacının yetersiz olması, hizmetine ihtiyaç duyulmaması hususunun yer aldığı, bu gerekçenin dışında fesih bildiriminde başkaca bir fesih sebebine yer verilmediği, davalı işveren tarafından yasada zorunlu şekil şartı olarak öngörülen davacının savunmasının alınması yükümlülüğünün yerine getirilmediği, feshin şekli şartlarına uyulmadığı, yapılan feshin geçersiz olduğu, davalının bu yönlere ilişkin istinaf isteminin yerinde olmadığı ancak 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun (7036 sayılı Kanun) 12. maddesi ile eklenen 4857 sayılı Kanun'un 21/3 hükmünün yürürlük tarihinin 7036 sayılı Kanun'un 38. maddesinde 01.01.2018 olarak belirtildiği, istinaf incelemesine konu işbu davada dava tarihinin 06.09.2016 tarihi olduğu, bu nedenle söz konusu düzenleme yürürlükte olmadığı için bu hükmün uygulanma imkanının bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesince işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretinin parasal olarak belirlenmemesi gerekirken bu şekilde belirlenmesinin kamu düzenine aykırılık oluşturacağı yine davacı işçinin kıdemine ve fesih nedenine göre mahkemece işe başlatmama tazminatının davacının 7 aylık ücreti tutarında belirlenmesi isabetli olmayıp bu tazminatın davacının 6 aylık ücreti oranında belirlenmesinin dosya içeriğine uygun düşeceği gerekçeleriyle İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne, işverence yapılan feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; kararın hatalı olduğunu, davanın reddi gerektiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerektiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, feshin haklı ya da geçerli nedene dayanıp dayanmadığı ile buna göre davacının işe iadesine karar verilip verilemeyeceğine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.02.2025 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.