Logo

9. Hukuk Dairesi2025/976 E. 2025/3715 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sürekli işçi kadrosuna geçirilmesi gereken davacının, kadroya geçirilmemesi nedeniyle uğradığı zararın giderilmesi talebinin adli yargı yerinde mi yoksa idari yargı yerinde mi görüleceği hususunda görev uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının kadroya alınmamasının idari bir işlem niteliğinde olması ve idari işlemin iptali sonucu oluşan zararın giderilmesi talebinin de idari yargının görev alanına girmesi nedeniyle, adli yargı yerinde açılan davanın yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulması hatalı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2743 E., 2024/2586 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 32. İş Mahkemesi

SAYISI : 2021/235 E., 2022/570 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369/2 hükmü gereğince duruşma isteğinin miktardan reddi ile incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... Bakanlığına bağlı işyerinde hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalışmaktayken 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) hükümlerine göre 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçirilmesi için başvuruda bulunmasına rağmen talebinin reddedildiğini, bunun üzerine idare mahkemesinde redde ilişkin işlemin iptali için dava açtığını, dava neticesinde idari işlemin iptaline dair karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, bunun üzerine kadroya geçen davacının kadroya geçirilme talebinin reddedildiği tarih ile idari işlemin iptali sonrasında kadroya geçirildiği tarih arasında kadroya geçirilen işçilerin almış olduğu ancak müvekkiline eksik ödenen ya da hiç ödenmeyen ücret, ilave tediye, ikramiye, çocuk yardımı, yemek yardımı, yol yardımı, yakacak yardımı, bulaşıcı hastalık ve risk primi, öğrenim yardımı, bayram yardımı, hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti, gece çalışma ücreti ile fazla çalışma ücreti alacakları bulunduğunu ileri sürerek davacıya ödenmeyen söz konusu alacakların davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; yargı yolu itirazında bulunduklarını, davacının idari işlemin iptaline karşı dava açtığını ve söz konusu dava neticesinde idari işlemin iptaline karar verildiğini, bu karar sonrasında davacının kadroya geçirildiğini, idarenin işlem ve eylemi neticesinde meydana geldiği ileri sürülen zarardan dolayı idari yargıda tam yargı davası açması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 696 sayılı KHK'nın 127. maddesinde yer alan düzenlemede ve Yüksek Hakem Kurulu Kararı gereği ücrete ilişkin bir belirleme olmayıp zamların hâlihazırdaki ücretlerine %4 olarak uygulanacağının belirlendiği, bu şekilde sürekli işçi kadrosuna geçişin, geçiş anındaki ücret seviyesine göre olacağının tespit edildiği, dosyaya sunulan şartnamelerde teknik personel için brüt asgari ücretin %45 fazlası yani 1,45 katı ücret belirlendiği, ayrıca kadro öncesi dönem bordrolarında da “yüzde” başlıklı sol sütunda davacının oranının %55,25 olarak belirtildiği ve buna uygun tahakkukların yapıldığı görülmekle, bilirkişi ek raporunda yapılan hesaplama doğrultusunda, davacının talebiyle bağlı kalınarak ücret, ikramiye, ilave tediye, yakacak yardımı, yol yardımı ve yemek yardımı alacağı taleplerinin kabulüne karar verildiği, bulaşıcı hastalık ve risk primi, öğrenim yardımı ve bayram yardımı alacağı talepleri yönünden ise arabuluculuk görüşmelerinde müzakere edilmediğinden işbu taleplerinin arabuluculuk dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine, davacının çocuk sahibi olup olmadığına dair delil sunulmadığından çocuk yardımı alacağı talebinin reddine karar verildiği, bordrolarda tahakkuk bulunmadığından, fark hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, gece çalışması ücreti, fazla çalışma ücreti taleplerinin reddine karar verildiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne dair hüküm tesis edilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; sunulan şartnamelerdeki ücret ödemelerine ilişkin düzenlemelere, buna uygun tahakkukların yapılmış bulunmasına göre denetime elverişli bilirkişi ek raporunda yapılan hesaplama esas alınarak ücret, ikramiye, ilave tediye, yakacak yardımı, yol yardımı ve yemek yardımı alacağı taleplerinin kabulünün yerinde olduğu, arabuluculuk görüşmesine konu edilmeyen taleplerle ilgili davanın usulden reddine karar verilmesinde bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının belirtilen husus dışındaki istinaf başvurusunun reddine karar verildiği açıklanarak, 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca ... genel bütçeye tâbi olduğundan harçtan muaf olduğu anlaşılmakla İlk Derece Mahkemesi kararında davalıdan harç alınması nedeniyle kararın ortadan kaldırılarak yeniden hüküm kurulduğu açıklanmış ve davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun belirtilen sebeple sınırlı olarak kabulü ile İlk derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne dair hüküm tesis edilmiştir..

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

a. Bir kısım alacak talepleri hakkında usulden ret kararı verilmesinin hatalı olduğunu, zira arabuluculuk başvuru formunda talep konusu alacaklar arasında "toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan tüm hak ve alacakların" da olduğunu, bu nedenle söz konusu alacak kalemleri bakımından da arabuluculuk görüşmeleri sağlanmış olup arabulucunun hata ile ilgili kalemleri son tutanakta yazmaması nedeniyle dava şartının gerçekleşmediğinin kabulünün hukuka aykırı olduğunu,

b. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının fark ücret alacağının maddi hata sonucu eksik hesaplandığını, bu nedenle ıslahın taraflarınca olması gereken ücret üzerinden yapıldığını, Mahkemece müvekkilinin ücret farkı alacağının hesaplamaları doğrultusunda kabulü gerektiğini,

c. Müvekkilinin kadroya alındıktan sonra ücreti tespit edilirken 2019 ve 2020 yıllarında yeni yıl asgari ücretleri üzerine %55,25 oranında ücret zammına ilave olarak toplu iş sözleşmesi zamlarının da eklenmesi suretiyle ücret tespit edilmesi yerine 2018 yılında son ödenen ücret üzerinden toplu iş sözleşmesi zamları uygulanmasının hatalı olduğunu, zira davacının mevcut hakları korunarak kadroya geçtiğini, dolayısıyla ortada usule uygun yapılmış bir sözleşme bulunmadığını, müvekkiline kadroya geçmeden önce ödenmekte olan asgari ücretin belli bir oranda fazlası olan ücretinden daha düşük ücret ödenmesinin hukuka aykırı olduğunu,

d. Müvekkilinin ücretinin teknik ve idari şartnamelerde belirlenen asgari ücretin %55,25 fazlasına ilave olarak %4 oranında zamlı olarak ödenmesi gerektiği dikkate alınarak hesaplama yapılmadan hüküm tesisinin hatalı olduğunu ve kararın bozulması gerektiğini ileri sürmüştür.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde;

a. Alacakların zamanaşımına uğradığını, kısmi dava olarak açılan eldeki davada zamanaşımının sadece dava edilen tutarlar için kesildiğini,

b. Sürekli işçi kadrosuna geçen işçilerin ücretlerinin 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre belirlendiğini, müvekkili Bakanlığın genel uygulamasının hukuka uygun olduğunu,

c. Davacının çalışmasının kesintisiz olmadığını, müvekkili İdare nezdindeki istihdamına esas tüm hizmet alım sözleşmeleri ve teknik şartnameler celbedilmeden eksik incelemeyle karar verildiğini,

d. Davacıyla müvekkili Kurum arasında ücret artışına esas herhangi bir sözleşme akdedilmediğini, ücret tutarını ispat yükü üzerinde olan davacı tarafça ücret miktarının ispat edilemediğini,

e. Davacının kadroya geçişi sırasında geçmişe dönük tüm alacaklarından feragat ettiğini,

f. Faiz türü ve başlangıç tarihlerinin hatalı olduğunu,

g. Müvekkili Bakanlığın harçtan muaf olduğu hususunun gözetilmediğini ve lehlerine hükmolunan vekâlet ücretinin eksik ve hatalı hesaplandığını beyanla ve inceleme sırasında resen gözetilmesi gereken sair nedenlerle kararın bozulması gerektiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, görevli yargı yerinin adli yargı mı yoksa idari yargı mı olduğu noktasındadır.

Somut olayda, davacı tarafça 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna atanma talebinin reddine ilişkin işlemin iptali talebi ile dava açıldığı, İstanbul 7. İdare Mahkemesinin 31.12.2018 tarihli ve 2018/717 Esas, 2018/2326 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği, bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Birinci İdari Dava Dairesinin 31.10.2019 tarihli ve 2019/709 Esas, 2019/1287 Karar sayılı kararı ile dava konusu işlemin kesin olarak iptaline karar verildiği, davacının 10.09.2020 tarihinde sürekli işçi kadrosuna atandığı anlaşılmaktadır.

Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının kadroya geçirilme talebinin reddedildiği tarih ile idari işlemin iptali sonrasında kadroya geçirildiği tarih arasında, kadroya geçirilen işçilerin almış olduğu ancak müvekkiline eksik ödenen ya da hiç ödenmeyen ücret, ilave tediye, ikramiye, çocuk yardımı, yemek yardımı, yol yardımı, yakacak yardımı, bulaşıcı hastalık ve risk primi, öğrenim yardımı, bayram yardımı, hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti, gece çalışma ücreti ile fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince davacının idari işlemin iptali ile kadroya alındığı tarih arasındaki ücretlere hak kazanacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların esasa yönelik istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir. Ne var ki Mahkemelerce varılan sonuç 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun (7036 sayılı Kanun) ile 6100 sayılı Kanun'un açık hükümlerine aykırıdır.

Dosya içeriğine göre davacı davalı işyerinde, 2018-2020 yılları arasında kadrolu personel statüsünde çalışmamıştır. Bu durumda iş görme edimini, kadrolu olarak değil kadrosuz statüde yerine getirdiği kabul edilmelidir. Davacı daha sonra idari yargı kararı ile başından beri kadrolu sayılmış olup hukuka aykırılık iddiasının kaynağı; iş sözleşmesinden kaynaklı eşitsizlik ve/veya muvazaa değil, idari işlemin geç tesis edilmesidir. Bu itibarla konunun, iş sözleşmesi ve iş görme edimi kurallarına göre değil de idari yargı/statü hukuku kurallarına göre çözülmesi gerekmektedir. Zira davacının, idari bir karar ile kadroya alınmadığı işine, idare mahkemesi kararı ile iade edilmesi neticesinde, kadrolu statüde çalışamadığı döneme ilişkin eksik aldığını iddia ettiği dava konusu haklarının; 7036 sayılı Kanun'a göre iş sözleşmesinden (iş görme borcundan) kaynaklanan bir talep değil de idari işlemin geç veya eksik tesis edilmesinden kaynaklanan bir talep olduğu anlaşılmaktadır. Davacı talebi de kadrolu işçi statüsünde çalışamadığı döneme ilişkin eksik aldığını iddia ettiği haklara ilişkin olup söz konusu talebin dayanağını iş sözleşmesi değil, idari işlemin kendisi oluşturmaktadır.

Bu durumda uyuşmazlığın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesi gereğince idare mahkemeleri tarafından karara bağlanması gerekmekte olup somut uyuşmazlığın çözümü, idari yargının görev alanına girdiğinden Mahkemece 6100 sayılı Kanun'un 114/1-(b) hükmü gereğince davanın yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı gerekçeyle karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacı tarafa iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.