"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 01.01.1983-20.12.2016 tarihleri arasında topograf olarak davalı Şirketin yurt dışında bulunan işyerinde 01.01.1983-20.12.2016 tarihleri arasında çalıştığını, ücretinin net 2.450,00 USD olduğunu, hafta tatili yapmadan, yasal çalışma saatleri üzerinde çalıştığını, iş sözleşmesine haksız olarak son verildiğini ancak hak ettiği işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; talep konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, belirsiz alacak davası açılamayacağını, davacı sadece yurt dışı inşaat projelerinde çalıştığı için uyuşmazlığın yabancı hukuk uygulanarak çözümlenmesi gerektiğini, ayrıca ücretinin belirlenmesinde yurt dışı çalışma olgusunun gözetilmesi gerektiğini, kaldı ki davacının müvekkili nezdinde ödenmeyen herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 10.07.2020 tarihli kararı ile; davacı işçi yurt dışında çalışmış ise de davalı işveren Türk Şirketi olup işyerinin merkezinin Türkiye olduğu, davacının da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu, tüm bunlara göre davalı vekilinin yargılama konusu davada yabancı hukukun uygulanması gerektiğine ilişkin talebi reddedilerek Türk hukukunun uygulandığı, dosyaya celp edilen belgeler, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları, yurda giriş çıkış kayıtları uyarınca davacının 21.07.1983-20.12.2016 tarihleri arasında kesintili olmak üzere toplamda 23 yıl 10 ay 8 gün davalı işyerinde çalıştığı, tanık beyanları, emsal ücret araştırmaları ve işin yurt dışında yapılması ile davacının kıdemi birlikte değerlendirildiğinde davacının son net ücretinin 2.400,00 USD olup iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğu, iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatını hak edecek şekilde sona erdiği hususunda bir tereddüt bulunmadığı, tanık anlatımlarına göre davacının işyerinde fazla çalışma yaptığı, hafta tatillerinde çalıştığı, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı ancak davalı tarafından ücretlerinin ödendiği ispat edilemediğinden fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücretine hak kazandığı, hesaplamaların tanık anlatımına dayanması nedeniyle takdiren %40 oranında indirim yapılması gerektiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 10.07.2020 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin 23.03.2023 tarihli kararı ile; davacının davalı işverenin yurt dışı inşaat projelerinde belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştığı, tespit edilen çalışma süresinin dosya kapsamı uyarınca yerinde olduğu, dosyaya sunulan sözleşme imzalanmadan önce davacı işçinin sözleşmenin ayrıntılarına, özellikle uygulanacak ülke hukukunun hangisi olduğuna dair bilgilendirildiğine, aydınlatıldığına ve müzakere edildiğine yönelik iddia ve ispat bulunmadığının anlaşılmasına göre davada Türk hukukunun ve 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerinin uygulanmasında dosya kapsamına, emsal yargı kararlarına göre isabetsizlik bulunmadığı, çalışmaların yurt dışında gerçekleşmiş olması, emsal ücret araştırması, bordro içerikleri, hayata dair yaşam deneyimleri gözetildiğinde ücret tespitinin doğru olduğu, tanık beyanlarına göre belirlenen alacakların indirim uygulanarak hüküm altına alınmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin 23.03.2023 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece, somut olayda davalı işverenin yurt dışı projelerinde çalıştırılmak üzere istihdam edilen davacı işçinin tüm çalışma dönemlinde Rusya'da bulunan davalıya ait işyerinde çalıştığı, davacı tarafından iş görme ediminin fiilen söz konusu ülkede yerine getirilmiş olup mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı Rusya olduğunun sabit olduğu, davacıya çalıştığı dönemde ücretinin USD olarak ödendiği, daha sıkı ilişkili hukukun tespitinde sadece işçi ve işverenin Türk olması tek başına belirleyici kriter kabul edilemeyeceği, buna göre, hukuk seçimi anlaşması bulunmayan ve daha sıkı ilişkili hukukun Türk hukuku olmadığı anlaşılan tüm çalışma döneminde uyuşmazlığa mutad işyeri hukukunun uygulanması gerektiğinin düşünülmemesinin hatalı olduğu, tüm bu hususlar dikkate alındığında, hukuk seçimi anlaşması bulunmayan tüm çalışma döneminde 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 27. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında mutad işyeri hukuku olan Rusya hukukunun uyuşmazlıkta uygulanması gerektiği, hâl böyle olunca, Rusya hukukunda uzman bir bilirkişiden de denetime elverişli rapor alınmak suretiyle dosya kapsamındaki delil durumu birlikte değerlendirilerek dava konusu alacaklar hakkında, usuli kazanılmış haklar da gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olup kararın bu sebeple bozmayı gerektirdiği, bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığı belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesine göre; çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya bilmesi gerektiği tarihten itibaren üç ay içinde uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması için mahkemeye başvurma hakkına sahip olduğu, Rusya'da çalışan işçilerin bu 3 aylık süre içerisinde dava açtıkları takdirde işçilik alacaklarını talep edebilecekleri, ancak, geçerli sebeplerle burada belirtilen şartlar dahilinde bu süre içinde başvurunun yapılmaması hâlinde, Mahkeme yeniden bir süre tesis edebileceği, dosya kapsamındaki deliller incelendiğinde, Rus İş Kanunu'nun ilgili maddesinde belirtilen zamanaşımı yönünden yeniden bir süre tesis edilebilmesi için geçerli herhangi bir sebebe rastlanmadığı kanaatine varıldığı, dava açılış tarihi olan 12.04.2017 tarihinden 3 ay geriye gidilecek olduğunda tespit edilen 12.01.2017 tarihi öncesi alacakların Rus hukukuna göre zamanaşımına uğradığının görüldüğü, davacının en son işten ayrıldığı tarihin 20.12.2016 tarihi olduğu, bu nedenlerle dava konusu edilen alacakların talep edilebilirliğinin ortadan kalktığı tespit edildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
1. Uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanması gerektiğini,
2. Taraflar arasında imzalandığı iddia edilen Türkiye İş Kurumu iş sözleşmesinin genel işlem koşullarına aykırı olduğunu,
3. İşbu davanın açıldığı tarihte yurt dışında çalışılan işçilere çalışılan ülke hukukunun uygulanmasına dair bir Yargıtay içtihadı olmadığından bu sebeple de zamanaşımı yönünden Türk hukuku uygulanması gerektiğini,
4. Davacının Rusya hukukuna göre zamanaşımı süresini bilmesi ve buna göre dava açacağını bilmesinin mümkün olmadığını, bu sürenin kaçırılmasının da geçerli bir nedene dayandığını ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, iş sözleşmesine uygulanacak hukuk ve davanın süresinde açılıp açılmadığı hususundadır.
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 5718 sayılı Kanun'un 27. maddesi şöyledir:
" (1) İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.
(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.
(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir."
Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun iş sözleşmesinin son bulduğu tarihte yürürlükte bulunan 392. maddesi ise şöyledir:
"Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.
Çalışan, ücretlerin ve diğer ödemelerin ödenmemesi veya eksik ödenmesine ilişkin bireysel işçi ihtilaflarının çözümü için, işten çıkarılma nedeniyle ödenmesi gereken ücretlerin ve diğer ödemelerin yapılmaması veya eksik ödenmesi de dahil olmak üzere, bu tutarların ödenmesi için belirlenen tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye başvurma hakkına sahiptir. (03.07.2016 tarihli Kanun ile değişiklik yürürlüğe girmiştir)
İşveren, çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda, zararın tespit edildiği tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir.
Bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda, bu süreler mahkeme tarafından tekrar başlatılabilir."
Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (..., Milletlerarası Özel Hukuk, ..., 2022, s.315; ..., Türk Milletlerarası Özel Hukuku, ..., 2021, s.127). Buna göre Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Kanun'un 2 ve 8. maddelerinin bir gereğidir.
Yukarıda belirtildiği üzere Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesine göre bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına ilişkin olarak öngörülen 3 aylık zamanaşımı süresi 03.07.2016 tarihli Kanun değişikliği ile 1 yıla çıkarılmıştır. Somut olayda; davacının iş sözleşmesinin, söz konusu Kanun değişikliğinin yürürlüğe girdiği tarihten sonra davacının iş sözleşmesinin 20.12.2016 tarihi itibarıyla sona erdiği dikkate alındığında; bu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve tazminat talepleri hakkında 1 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmekte olup dava tarihi (12.04.2017) itibarıyla da 1 yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır. O hâlde davalı tarafın yasal süresi içinde davaya karşı ileri sürdüğü zamanaşımı def'i gözetilerek dava konusu alacaklar hesaplatılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
18.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.