"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizin 02.03.2021 tarih, 2020/8812 esas ve 2021/5382 karar sayılı ilamı ile ... 5. İş Mahkemesi’nin 24.09.2020 tarih, 2019/372 esas ve 2020/195 karar sayılı hükmünün ONANMASINA karar verilmiş olup davacı vekili, kararın maddi hataya dayandığı gerekçesiyle ortadan kaldırılması isteğinde bulunmuştur.
Maddi hatanın giderilmesi isteğini içeren dilekçe ve ekleri incelendi.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 gün ve 1987/2-520 esas, 1988/89 sayılı kararında belirtildiği üzere Yargıtay'ca temyiz incelemesinin yapıldığı sırada dosyada bulunan bir belgenin gözden kaçırılması, maddi hata sebebi olarak açıklanmıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 04.02.1959 gün ve 1957/13 esas, 1959/5 karar ve 09.05.1960 gün ve 1960/21 esas, 1960/9 sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtay’ca maddi hata sonucu verilen bir karara Mahkemece uyulmasına karar verilmesi halinde dahi usulü kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtay’ın hatalı bozma kararından dönülmesi mümkündür.
Somut uyuşmazlıkta, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 02.03.2021 tarih, 2020/8812 Esas ve 2021/5382 karar sayılı ilamıyla Mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmiş ise de; uyuşmazlık bakımından dosya kapsamının değerlendirilmesinde maddi hata yapıldığı ve dolayısıyla hükmün aşağıda detaylı açıklanacak nedenlerle bozulması gerekirken onama ilamı tesis edildiği anlaşılmaktadır. Anılan sebeple, maddi hataya dayanan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının ORTADAN KALDIRILMASINA karar verildi.
Dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı işyerinde ... Şubesi Müdürü olarak çalışmakta iken 30.04.2013 tarihinde emekli olduğunu, 28.04.1988 - 30.04.2013 tarihleri arasında kullanmadığı yıllık izinlerin ücretinin kendisine ödenmediğini, son aylık brüt ücretinin 8.250,00 TL olduğunu iddia ederek yıllık izin ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve 07.09.2015 tarihli bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 09.09.2019 tarih, 2016/9468 esas ve 2019/15316 karar sayılı ilamıyla bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait alacağı bulunup bulunmadığı ihtilaflıdır.
Mahkemece Dairemizin 09.09.2019 tarihli bozma ilamı öncesi, dosya kapsamında bulunan, davalı tarafından sunulmuş Haziran/2000 ibaresine sahip, “İnsan Kaynakları Uygulama Esasları” doğrultusunda, davacının 31.12.1995 tarihinden önce bankada çalışmaya başlayan personel olduğundan bahisle her sene için 30 gün yıllık ücretli izin hakkına sahip olduğu kabul edilmiş, bu doğrultuda hesap yapılan 07.09.2015 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır.
Dairemizin 09.09.2019 tarih, 2016/9468 esas ve 2019/15316 karar sayılı ilamında ise, 2000 yılının Haziran ayı sonrasına ilişkin yıllık izin süresinin 30 gün olduğuna dair mahkeme kabulünün yerinde olduğu ancak davacının işe girdiği tarihten 2000 yılının Haziran ayına kadar olan dönem için özel bir düzenleme bulunmadığından bahisle, bu tarihler arası hesaplamanın 1475 sayılı İş Kanunu’nun 49. maddesine göre yapılması gerektiği ifade edilmiştir. Ne var ki; dosya kapsamında, davacının 1989-1990-1991-1992-1994 ve 1999 yıllarında bir yıl içerisinde 15’er günlük iki kısım halinde yıllık izin kullandığını gösterir izin fişleri mevcuttur.
Bu halde, davacının işe girdiği tarihten 2000 yılının Haziran ayına kadar olan dönem için hesaplamanın 1475 sayılı İş Kanunu’nun 49. maddesi doğrultusunda yapılması gerektiğine dair Dairemiz bozma ilamı, dosyada bulunan bir belgenin gözden kaçırılması suretiyle yapılan bir maddi hataya dayanmakla, yukarıda açıklanan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 gün ve 1987/2-520 esas, 1988/89 sayılı kararı ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 gün ve 1957/13 esas, 1959/5 karar ve 09.05.1960 gün ve 1960/21 esas, 1960/9 sayılı kararlarıyla birlikte değerlendirildiğinde davalı lehine usulü kazanılmış hak oluşturmayacaktır.
Mahkemece yapılması gereken, dosya kapsamında bulunan izin fişleri de dikkate alınarak, 2000 yılının Haziran ayı öncesinde, 31.12.1995 tarihinden önce işe başlayanlara 30 gün yıllık izin hakkı tanınmasına yönelik fiili bir uygulama olup olmadığını netleştirmek, buna göre dosya kapsamındaki tüm delillerin yeniden birlikte değerlendirilmesiyle bir karar vermektir. Bu husus gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.06.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.