"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 7. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 5. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde üretim sevkiyat sorumlusu olarak çalıştığını, işyerinde Aralık Ocak ve Şubat aylarında haftada 6 gün 08.00-18.00 saatleri arasında, diğer aylarda haftada 3 gün 07.00-19.00 saatleri, diğer 3 gün ise 07.00-24.00 arasında çalışma yaptığını, davacının dini bayram günleri dışındaki ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de çalışmasına rağmen bu çalışmalara ait ücretlerin ödenmediğini ileri sürerek, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının fazla çalışma yapmadığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmadığını, çalıştığı takdirde bu çalışmaların karşılığı olan ücretlerin ödendiğini beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, istinaf dilekçesinde bildirilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davanın kabulüne dair İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden yerinde olduğu gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir
Temyiz:
Karar yasal süresi içerisinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, bölge adliye mahkemesi kararının tarafların temyizi yönünden aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut uyuşmazlıkta, davacı sevkiyat üretim sorumlusu olarak yılın üç ayı dışındaki dönem yönünden haftada 6 gün çalıştığını, bu 6 günün 3 gününde 07.00-19.00, diğer 3 gününde ise 07.00-24.00 saatleri arasında çalışarak fazla çalışma yaptığını ileri sürmüş, İlk Derece Mahkemesince davacının fazla çalışma iddiasının bir kısımını işveren tarafından sunulan yazılı kayıtlara göre, bir diğer kısmını ise tanık anlatımları ile ispat ettiği sonucuna varılarak hüküm kurulmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda tanık anlatımlarına göre, davacının Aralık Ocak Şubat ayları ile Mart ayının 15 günlük dönemindeki haftalık fazla çalışma süresinin haftada 9 saat, diğer aylarda ise vardiyalı çalışma düzenine göre (ilk vardiyada haftada beş gün 07.00-18.00 cumartesi günü 07.00-23.00 saatleri arasında, ikinci vardiyada haftada beş gün 12.30-23.00 cumartesi günü 07.00-23.00 saatleri arasında çalıştığı kabul edilerek) haftada 17 saat 45 dakika olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesince söz konusu rapora itibar edilerek hüküm kurulmuş ise de, bilirkişi raporundaki değerlendirme dosya kapsamı ile örtüşmemektedir. Davacı taraf dava dilekçesinde vardiyalı çalıştığına yönelik bir iddia ileri sürmemiş, davalı taraf da buna yönelik bir savunma yapmamıştır. Yargılama sırasında dinlenen tanıklar tarafların ortak tanıklarıdır. Davacı ile aynı işyerinde şoför olarak çalışan tanık ..., davacının vardiyalı çalışma yaptığını ifade etmiş, diğer iki tanık ise davacının ifa ettiği iş itibariyle vardiyalı çalışmadığını beyan ederek farklı bir çalışma düzeninden söz etmiştir. Tanıkların beyanları arasındaki çelişki giderilmediği gibi, hangi tanığın veya tanıkların anlatımına değer verilebileceği yönünden bir değerlendirme de yapılmamıştır. Diğer taraftan, davacı vekili yargılama aşamasında bilirkişi tarafından resen aynı işverene karşı bir başka işçi tarafından açılan (aynı mahkemenin 2019/90 esas sayılı dosyası) dava dosyasındaki delillerin dikkate alındığını, bilirkişi raporunda kabul edilen çalışma düzeninin eldeki dosya içeriği ile örtüşmediğini ileri sürmüş olup, mahkemece bu yönden de bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Aynı şekilde, davalı vekili davacı ile aynı işi yapan bir başka işçi (Vedat Kılıç) tarafından aynı taleplerle işveren aleyhine dava açıldığını, bu dava sonucunda verilen kararın kesinleştiğini ileri sürerek emsal karara göre sonuca gidilmesi gerektiğini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince belirtilen yönlerden herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmadan sonuca gidilmesi yerinde değildir. Tüm bu açıklamalara göre, öncelikle yargılama sırasında dinlenen tanıkların davacı ile birlikte çalışıp çalışmadığı, çalışmış ise hangi tarih aralığında birlikte çalıştığı, tanıkların işyerinde ifa ettikleri iş itibariyle davacının çalışma düzenini bilebilecek konumda olup olmadığı da dikkate alınmak suretiyle, tanıkların anlatımı arasındaki çelişki giderilmeli, davacının vardiyalı bir çalışma düzeninde çalışıp çalışmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Diğer taraftan her dava, o dava dosyasına ait iddia ve savunma ile o dosyaya sunulan deliller çerçevesinde ele alınır ve çözümlenir. Bu bakımdan, her davaya ait uyuşmazlığın ayrı bir yargılamayı gerektirdiği dikkate alınmadan, doğrudan bir başka dava dosyasındaki delillere yahut tanık anlatımlarına göre sonuca gidilmesi mümkün değildir. Bir başka davada verilen kesinleşmiş mahkeme kararının, eldeki davada delil olarak kabul edilebilmesi ise, mahkemece takdiri gereken bir husus olup; bu halde, delil olarak dayanılan dosyanın davacısı ile davacının işyerinde ifa ettikleri görev, işyerindeki çalışma süresi ve çalışma düzeni yönünden birbirlerine emsal teşkil edip etmedikleri değerlendirilerek sonuca gidilmelidir. Dosya kapsamından, tarafların bu dosya ile ilgisi olmayan başka dava dosyalarının içeriklerine göre yargılamaya yapıldığı yahut başka dava dosyalarındaki kesinleşmiş mahkeme kararlarının emsal olarak dikkate alınmadığı yönünde iddiaları bulunduğu anlaşılmakta olup, İlk Derece Mahkemesince bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur. Şunu da belirtmek gerekir ki, eldeki davada uygulanması gereken genel usul ilkesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 25. maddesinde düzenlenen “taraflarca getirilme” ilkesi olup, hâkim, iki tarafın söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz, Kanunda belirtilen durumlar dışında kendiliğinden delil toplamayamaz. Somut uyuşmazlığın esası yönünden de bu usul ilkesi uygulanmalı, tarafların ileri sürdüğü vakıalar ve deliller çerçevesinde değerlendirme yapılmalı; taraflarca ileri sürülmeyen yahut delil olarak dayanılmayan konuların resen dikkate alınamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Belirtilen sebeplerle fazla çalışma iddiasının ispatı noktasında yukarıda açıklanan tüm ilke ve esaslara göre yeniden araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra, dosya kapsamında mevcut ve taraflarca dayanılan tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacının fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı noktasında bir karar verilmelidir.
Belirtilmesi gereken bir diger husus ise, yazılı kayıtlara göre hesaplama yapılan döneme ilişkindir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kayıtlara göre belirlendiği bildirilen 2015-2016-2017 ve 2018 yıllarına ilişkin fazla çalışma ücretinin hesabında yıllık bazda fazla çalışma saatleri belirlenmiş olup, rapor bu yönüyle denetime elverişli değildir. Ayrıca bilirkişi kök raporu ile ek raporundaki yıllık fazla çalışma saatleri birbirinden farklıdır. 18.08.2020 tarihli ek bilirkişi raporunda, fazla çalışma saatlerinin ‘davacının bildirdiği sürelere göre kısıtlandığından’ söz edilmiş ise de, ne tür bir kısıtlamadan söz edildiği ve hangi gerekçe ile hangi (rakamsal) verilere göre kök rapordaki yıllık fazla çalışma süresinin değiştirildiği rapordan anlaşılamamaktadır. Yazılı kayıtlar ile ispat edilen dönem yönünden bu kayıtlar çerçevesinde denetime elverişli şekilde hesaplama yapılarak sonuca gidilmelidir.
İlk Derece Mahkemesince bu yön gözetilmeden yazılı gerekçe ile hüküm kurulması, bölge adliye mahkemesince de tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 14.09.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.