"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 11. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 1. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 01/09/1993 tarihinde davalı iş yerinde taşeron işçisi olarak çalışmaya başladığını, 25/06/2003 tarihinde davalı işverenin kadrosuna girdiğini, 27/09/2018 tarihinde de iş sözleşmesinin sona erdiğini, davalı, müvekkil işçinin bu çalışmaları karşısında yalnızca 25/06/2003-27/09/2018 tarihleri arasındaki çalışması karşılığı kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretini ödediğini, ancak 01/09/1993-25/06/2003 dönemi için ödemede bulunmadığını, oysa davacının tüm çalışma sürelerini davalı iş yerinde işçi sıfatıyla geçirdiğini, bu süre içinde işçi aynı işi aynı iş yerinde kadrolu işveren işçileri ile birlikte yapmaya devam ettiğini, tamamı davalı Erdemir işyerinde olmak üzere ancak çeşitli firmalar adı altında 01/09/1993 tarihinde çalışmaya başladığını, 24/06/2003 tarihinde istifa ettirildiğini, hemen ertesi gün 25/06/2003 tarihinden itibaren davalı işverenin kendi kadrosunda çalıştırdığını, işverenin bu uygulamayı düşük ücret ödemek amacıyla gerçekleştirdiğini, davalı işverenin işçiyi kendi kadrosunda göstermek için taşeron firmaya hitaben istifa dilekçesi verdirdiğini, işçinin bu istifa dilekçesini vermemesi halinde kendisinin davalı işveren kadrosuna alınmayacağını, bu nedenlerle davalı işverenin, müvekkili işçinin davalı işyerindeki tüm çalışmaları karşılığı olan kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağından sorumlu olduğunun izahtan vareste olduğunu, tüm bu sebeplerle ıslah dilekçesindeki miktarlarla birlikte 52.938,05 TL net kıdem tazminatı ile 54.036,69 TL yıllık izin ücreti alacağının fesih tarihi olan 27/09/2018 tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek banka mevduat faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının kendi işvereni ve fakat müvekkil Şirketin alt işvereni olan firmadan istifa ettiğini, bu istifaya rağmen davacının istifa ettiği dönem için kıdem tazminatı talep etmesinin kabul edilemez olduğunu, davacının kendi işvereninde dahi doğmamış bir hakkı, müvekkil Şirketten bunca yıl sonra talep edilemeyeceğini, nitekim davacının imzasını taşıyan beyanında davacının istifa etmek suretiyle işinden ayrıldığını teyit ettiğini, bu durumda 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca davacının kıdem tazminatı almasına olanak olmadığını, zira İş Kanunu'nun 14. maddesinde hangi fesih hallerinde kıdem tazminatının ödenmesi gerektiğinin sınırlı bir biçimde gösterildiğini, sonuç olarak hiçbir baskı olmaksızın, davacının salt kendi iradesi ve seçimi ile alt işveren firmadan istifa etmiş olmasının, alt işverendeki çalışması bakımından davacıya kıdem tazminatı alacak hakkı vermediği gibi daha sonra kendi tercihi ile müvekkil Şirkette işe başlamış olması da müvekkil Şirket ile alt işveren firma arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu şeklinde değerlendirilmesine gerekçe veya neden olarak gösterilemeyeceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davacının, davalı Şirketin alt işverenlerinde çalıştığı tüm süre üzerinden 23/03/2019 tarihli kök ve 14.05.2019 tarihli ek bilirkişi raporu ile hesaplanan 52.938,05 TL net kıdem tazminatı ile 54.036,69 TL brüt fark yıllık ücretli izin alacağının bulunduğunun anlaşıldığı, davacının çalışmasının kesintisiz olması nedeniyle fesih tarihindeki ücret düzeyi üzerinden hesaplama yapılmasının doğru olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu :
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmazlığın geldiği bu safhada, Mahkemece hüküm altına alınan yıllık ücretli izin süresinin isabetli olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gereklidir.
Davacı işçinin ücretli izin alacağına ilişkin talebi alt işveren işçisi olarak çalıştığı döneme ilişkindir. Hükme esas alınan 23.03.2019 tarihli bilirkişi raporunda, ücretli izin alacağına ilişkin belirlemeyi yaparken ilk paragrafta doğru şekilde davacı işçinin alt işveren işçisi olarak çalıştığı dönemde hak ettiği ve kullandığı ücretli izin süresini 132 gün olarak belirlemiştir.
Daha sonra aynı bilirkişi raporunun devam eden ikinci ve üçüncü paragrafında davacı işçinin talebini aşarak davalı işverenin kadrolu işçisi olarak çalıştığı dönemde ücretli iznin 20 gün eksik kullandırıldığı ve bir kıdem yılı için de 26 gün izni bulunduğu saptamasıyla toplam 46 günü de önceki hesabına ilave etmiştir.
Ne var ki, davacının davalı işveren nezdinde kadrolu işçi olarak çalıştığı döneme ilişkin talebinin bulunmaması karşısında açıkça talep aşımı niteliğindeki bu hesap hatalıdır.
Sonuç itibariyle; davacının ücretli izin alacağı hesabının taleple bağlı kalınarak 132 gün üzerinden yapılması gerekirken, talebi aşılarak 178 gün üzerinden yapılması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.09.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.