Logo

9. Hukuk Dairesi2021/9871 E. 2021/14703 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının işverenden talep ettiği yıllık izin ücreti ve ilave tediye alacaklarının miktarı ile ilgili uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının yıllık izin kullanımı hususunda hayatın olağan akışına aykırı durumun tespiti ve ilave tediye alacağının hesabında işyeri devir tarihinin dikkate alınmaması nedeniyle eksik inceleme yapıldığı gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

BÖLGE ADLİYE

MAHKEMESİ : ... 27. Hukuk Dairesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

...

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının 01.04.2006-26.06.2016 tarih aralığında ... Elektrik Arıza onarım bakım montörlüğüne bağlı olarak muhtelif alt işveren işçisi sıfatıyla ambar sorumlusu olarak çalıştığını, davacının en başından itibaren davalı işverenin işçisi olarak kabul edilmesi gerektiğini, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığınca düzenlenen 10.05.2011 tarihli ve 7457 sayılı rapor ile ... Elektrik Dağıtım A.Ş.nde ihbarname dağıtımı, enerji açma kesme işleri, alçak gerilim, yüksek gerilim elektrik dağıtım şebekeleri, dağıtım hatları arıza bakım ve onarım işleri, ihbar servisi, veri kayıt servisi gibi işlerin alt işverenlere verilmesinin İş Kanunu 2. maddesine ve dolayısıyla alt işverenlik yönetmeliğine aykırı olduğuna, alt işverenlerde çalışan tüm işçilerin başından bu yana ... Elektrik Dağıtım A.Ş.nin işçisi olduğuna karar verildiğini, davalı ...’ın sözkonusu rapor aleyhine ... 1. İş Mahkemesinin 2011/681 esas sayılı dosyası ile dava açtığını, 07.02.2013 tarihinde davanın reddedildiğini, davacının en başından beri davalının işçisi olduğunun Sosyal Güvenlik Kurumu İş Teftiş Kurulu Başkanlığı ve ... 1. İş Mahkemesince kabul edildiğini, ekte sunulu mahkeme ilamları ile de davalı ...’ın gerçek işveren olduğunun, taşeronluk ilişkisinin muvazaalı olduğunun tespit edildiğini, çalıştığı süre boyunca 07.00-15.00, 15.00+-23.00, 23.00-07.00 arasında olacak şekilde haftanın 7 günü çalıştığını, kullanabildiği hafta tatillerini hafta içi kullandığını, bayram ve genel talil günlerinde çalıştığını, fazla mesai ve genel tatil ücretlerinin ödenmediğini, son maaşının 2.850,00 TL net olduğunu, 26.01.2012 tarihinde ... Sendikasının üyesi olduğunu, ek prim ve bir takım sosyal hakları ile çalıştığını, davacının davalı ile üyesi olduğu ... Sendikası arasında 17.10.2011 tarihli 14. Dönem (01.03.2011-28.02.2013 yürürlük süreli) ve 11.10.2013 tarihli 15. Dönem (01.03.2013-28.02.2015 yürürlük süreli) Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinden yararlandırılmadığını, davacının ... Sendikasına üye olduğunu, sendika üyeliğinin sendika yönetim kurulunca kabul edildiğini, Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklı alacaklarının ödenmediğini, davalı asıl işverenin işçisi sayılması gerektiğinden aradaki ücret, ikramiye ve diğer sosyal hakların davacıya ödenmesi gerektiğini, yıllık izinlerini kullanmadığını, ekte sunulu hisse devir sözleşmesinden anlaşıldığı üzere davalı ...'ın özelleşmesi sonrasında kamuya ait olan hisseleri diğer davalı ... A.Ş. tarafından devralındığını, davacının iş akdinin 01.08.2013 tarihinde ... A.Ş. ye devredildiğini, devralan işverenin tüm döneme ilişkin işçilik hak ve alacaklarından sorumlu olduğunu, her iki davalının aynı adreste aynı iş kolunda faaliyet gösterdiğini, ortakları ve sahiplerinin aynı olduğunu sigorta primlerinin her iki işveren tarafından ödendiğini, davalılar arasındaki asıl işveren alt işveren, işyeri devri ilişkisinin varlığının ve aralarındaki organik bağın varlığının ispatlandığını, fesih ile beraber davacıya 5.414,39 TL kıdem tazminatı ve 2.583,89 TL ihbar tazminatı ödendiğini ödemenin eksik kaldığını iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere bir kısım işçilik alacak ve tazminatlarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalının Cevabının Özeti:

Davalı ... Enerji Dağıtım ve Perakende Satış Hiz. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; işyeri devri söz konusu olmadığını, bu nedenle husumet yöneltilemeyeceğini ve taleplerin zamanaşımına uğradığını, iddiaların doğru olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:

İlk Derece Mahkemesince, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İstinaf Başvurusu:

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:

Bölge Adliye Mahkemesince davalı istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz:

Karar, davalı ... Enerji Dağıtım ve Perakende Satış Hizmetleri Anonim Şirketi vekilince temyiz edilmiştir.

Gerekçe:

1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2- Taraflar arasında, davacının yıllık izin ücreti alacağının miktarı noktasında uyuşmazlık vardır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukuku için haksızlığın önlenmesinin anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir. Doğru hüküm kuramama, bazen ise zayıf olan tarafın bir usuli hakkı bilmiyor olması dolayısıyla söz konusu olmaktadır. Böyle bir durumda, hakkın özünün, usule kurban edilmesi mümkün olmadığından, tarafın bir vakıayı bütün ayrıntılarıyla getirmemiş olması dolayısıyla yargılamanın doğru ve adil bir hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde aydınlatılmamış olması durumunda hâkim devreye girecek ve söz konusu usûlî olanağı tarafa hatırlatacaktır.

Somut olayda davacı vekili süre belirtmeksizin yıllık izin haklarının kullandırılmadığını iddia etmiştir. Mahkemece, ispat yükü üzerinde olan işverence imzalı yıllık izin defteri ve eşdeğer belge sunulmadığı gerekçesiyle davacının toplam hizmet süresine göre 10 yıllık dönemden sadece 13 gün izin kullandığı bunun dışında hiç izin kullanmadığı gerekçesiyle bakiye 157 gün yıllık izin hakkının bulunduğu kabul edilerek yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır.

Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının 10 yıllık çalışma süresi boyunca bordrolarda tespiti yapılan 13 gün izin dışında hiç yıllık izin kullanmadığı hayatın olağan akışına ters olduğundan, davacının beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

3-Davacı işçi ilave tediye alacağı isteğinde bulunmuş, Mahkemece alacağın kabulüne karar verilmiştir.

Toplu iş sözleşmesinin 88. maddesinde "İşçilere 6772 sayılı Yasa ile öngörülen ilave tediyeler Yasa hükümlerine göre ödenir" hükmü yer almaktadır.

İlave tediye alacaklarının kapsamı, yararlanacaklar, yararlanma şartları, miktarı ve ödeme zamanı 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması hakkındaki kanun ile düzenlenmiştir. Kanunun 1. maddesinde, Devlet ve ona bağlı kurumların hangileri olduğu, ayrıca yararlanacak kişiler açıkca belirtilmiştir.

Somut uyuşmazlıkta; davacının, davalı şirket nezdinde hizmet akdiyle çalıştığı, davalı işyerinin Özelleştirme Yüksek Kurulunun 07/03/2013 tarih ve 2013/20 sayılı kararı ile özelleştirme kapsamına alındığı, işyerinin hisselerinin tamamını satın alan iş ortaklığına hisse devrinin 28/05/2013 tarihinde gerçekleştiği anlaşılmaktadır.

Alacağın Toplu İş Sözleşmesi hükmü ile öngörülmesi alacağın dayanağının ilgili Yasa olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğinden, davacının ilave tediye yönünden alacaklarının hesabında devir tarihine kadar hesaplama yapılması gerekirken yerinde tespit içermeyen bilirkişi raporuna itibarla sonuca gidilmesi bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç:

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.