"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 8. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Kastamonu ... Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalıya ait işyerinde 28 yıl çalıştığını, davalı işverenin oğlunun çalışanlara sürekli hakaret edip aşağıladığını ve işyerinde çalışmanın çekilmez hâl aldığını, bu durumun davalıya iletildiğini ancak davalının "çalışmak istemiyorsanız çekin gidin" demek suretiyle davacının da aralarında olduğu çalışanların ... sözleşmelerini feshettiğini, işveren feshinin haklı nedene dayalı olmadığını, ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmediğini, ücretli izinlerini kullanmadığını, davacının fazla çalışma yapmasına ve tatil günlerinde çalışmasına rağmen karşılıklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti alacağı, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunduklarını, ... sözleşmesinin davalı tarafça feshedilmediğini, davacı ve 4 çalışanın daha iyi koşullarda ... bulmaları sebebiyle işyerinden ayrıldıklarını, davalının oğlunun işyeri ile bir ilişkisinin olmadığını, işten istifa ederek ayrılan davacının ihbar ve kıdem tazminatı talep hakkı olmadığını, kaldı ki işyerinde fazla çalışma yapılmasını gerektiren yoğunlukta işlerin olmadığını ve fazla çalışma yapılmadığını, yapılan işin niteliği itibarıyla tatil günlerinde çalışma yapılmadığını, davacının iddia ettiği ücretin gerçek olmayıp asgari ücret karşılığı çalıştığını, işyerinden ayrılırken kendisi ile ilgili belgeleri götürmesi sebebiyle davacıya izin ücreti ile ilgili yemin teklif ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ... sözlemesinin davalı tarafından haklı bir sebep olmaksızın feshedildiği, fazla çalışma ve tatil günleri çalışmaları karşılıklarının ödenmediği ve yıllık izinlerin eksik kullandırıldığı ve ücretlerinin de ödenmediği gerekçeleriyle bilirkişi raporu doğrultusunda hesaplanan alacaklar hüküm altına alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf başvurusunda; davalı tarafın ihtarla temerrüde düşürüldüğü, Mahkemece faiz başlangıç tarihinin hatalı belirlendiğini, fazla çalışma alacağının ise eksik şekilde hüküm altına alındığını, indirim oranının yüksek olduğunu belirterek kararın bu yönlerden hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili istinaf başvurusunda; ... sözleşmesinin davalı tarafça feshedilmediğini, davacı ve 4 çalışanın daha iyi koşullarda ... bulmaları sebebiyle 01.....2019 tarihinde kendilerine ait belgeleri de alarak işyerinden ayrıldıklarını, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddinin gerektiğini, davacının ücretinin hatalı olarak belirlendiğini, işyerinde fazla çalışma yapılmadığını, yıllık izinlerin eksiksiz kullandırıldığını, davacıya yemin teklif edilmesine rağmen yemin eda edilmeden karar verildiğini, davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...
Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre ve özellikle ... sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatı ödemesi gerektirmeyecek şekilde feshedildiğinin davalı işverenlikçe ispat edilmesi gerekmekte olup, davalı tarafın ispat külfetini yerine getiremediği tespit edilmiştir. Davalı taraf her ne kadar davacı ve arkadaşlarının başka yerde ... bulmaları sebebiyle işten kendi istekleri ile ayrıldığını savunmuş ise de; haklı nedenle derhal feshi gerektirir davranış ispat edilememiş olup, tanık beyanlarının değerlendirilmesi ile davacı işçinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı anlaşılmıştır.
Davalı işverenlik yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlama külfeti altında olup işverence yıllık izinlerin kullandırıldığına dair yazılı kanıt sunulmadığı tespit edilmiştir.
Davalı ... yeri çalışma gün ve saatlerini gösterir puantaj kayıtları, vb. ... yeri iç yazışma belgeleri olmadığından, yapılan işin niteliği, ay içinde gerçekleşen beyanname dönemi ve tanık beyanları ile ispatlanan fazla çalışma ve ... çalışmalarının olduğu, mahkemece kabul edilen çalışma saatlerinin ve bu bağlamda hesaplanan fazla mesai, ulusal bayram genel tatil ücretlerinin dosya kapsamına uygunluk gösterdiği, takdiri indirim oranının uygun olduğu tespit edilmiştir.
Davacının dava ikame edilmeden önce davalı işvereni temerrüde düşürdüğü, davacının davalı işverene hitaben keşide ettiği, ihtarnamesinin, şirkete tebliğ tarihi 15.....2019 olmasına rağmen, mahkemenin dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar vermesi hatalıdır. İhtarnamede alacağın 3 gün içinde ödenmesi talep edilmiş olup, temerrüt tarihi 18.....2019’dur..." gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi uyarınca esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi uyarınca kısmen kabulüne karar verilerek fazla çalışma alacağı ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının faiz başlangıç tarihlerinin temerrüt tarihinden itibaren başlatılması yönünde yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz başvurusunda istinaf başvurusundaki sebepleri tekrarla Bölge Adliye Mahkemesi kararının hatalı olduğunu ile sürerek kararın müvekkili davacı lehine bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz başvurusunda istinaf başvurusundaki sebepleri tekrarla Bölge Adliye Mahkemesi kararının hatalı olduğunu ve davanın reddi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... sözleşmesinin feshi, aylık ücret ile fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve yıllık izin ücretinin ispatı, yeminin edası, hüküm altına alınan alacaklara uygulanan faiz başlangıç tarihlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un "Yeminin şekli" kenar başlıklı 233 üncü maddesi şöyledir:
" (1) Yemin, mahkeme huzurunda eda olunur.
(2) Hâkim, yeminin icrasından önce yemin edecek kimseye, hangi konuda yemin edeceğini açıklar, yeminin anlam ve önemini anlatır ve yalan yere yemin etmesi hâlinde cezalandırılacağı hususunda dikkatini çeker.
(3) Yemin edecek kimse, yemin konusunun yeterli açıklıkta olmadığını ileri sürerse; hâkim, karşı tarafın görüşünü aldıktan sonra derhâl bu konuda kararını verir.
(4) Sonra "Size sorulan sorular hakkında, gerçeğe uygun cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin eder misiniz?" diye sorar. O kimse de "Bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiçbir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum." demekle yemin eda edilmiş sayılır.
(5) Yemin eda edilirken, hâkim de dâhil olmak üzere hazır bulunan herkes ayağa kalkar. maddelerinde düzenlenmiştir."
2. 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 17, 24, 59 ve 63 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacının ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
İhbar tazminatı, belirsiz süreli ... sözleşmesini haklı bir nedeni olmaksızın ve usulüne uygun bildirim süresi tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır. Bu tazminat ... sözleşmesini fesheden tarafın karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminat olduğu için, ... sözleşmesini fesheden tarafın feshi haklı bir nedene dayansa dahi, ihbar tazminatına hak kazanması mümkün olmaz. Yine, işçinin mülga 1475 sayılı ... Kanunu'nun 14 üncü maddesi hükümleri uyarınca emeklilik, muvazzaf askerlik, evlilik gibi sebeplerle ... sözleşmesini feshetmesi durumunda ihbar tazminatı talep hakkı bulunmamaktadır. Anılan fesihlerde işveren de ihbar tazminatı talep edemez.
3. Somut olayda, Mahkemece ... sözleşmesinin işveren tarafından haklı bir neden olmaksızın feshedildiği kabul edilerek kıdem ve ihbar tazminatı hüküm altına alınmıştır. Davacı dava dilekçesinde, işverenin feshinin "çalışmak istemiyorsanız çekin gidin" şeklindeki beyan ile gerçekleştiğini ileri sürmüş ise de dosya kapsamından işverenin bu şekilde beyanda bulunup bulunmadığı net olarak anlaşılamamaktadır. Ancak işverenin beyanı sabit olsa dahi, bu beyanın açık bir fesih iradesi olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Bununla birlikte davacı dava ikamesinden önce davalıya gönderdiği ihtarnamesinde ... sözleşmesinin, kendisi yönünden haklı olarak feshini gerektiren nedenlerinin de bulunduğunu belirmiş olup dava dilekçesinde de bu yöndeki beyanını tekrarlamıştır. Bu durumda tüm dosya kapsamının, dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde, davacının ... sözleşmesini haklı nedenle feshettiğinin kabulü dosya içeriğine daha uygun düşecektir. Ancak ... sözleşmesini fesheden taraf, fesihte haklı dahi olsa ihbar tazminatı alamayacağından ihbar tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
4. Davacının ücretinin doğru olarak belirlenip belirlenmediği hususu taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık konusudur.
... sözleşmesinin tarafları, asgari ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. ... sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında ... sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 401 inci maddesine göre tespit olunmalıdır. ... sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı yahut işçinin gerçek ücret miktarı konusunda ihtilaf oluştuğu hâllerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, ... sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
5. Davacı işveren en son 4.600,00 TL ücret aldığını iddia etmiş, davalı ise ücretin asgari ücret olduğunu bordroların davacının gerçek ücreti üzerinden düzenlendiğini savunmuştur. Mahkemece ücretin tespiti hususunda emsal ücret araştırması yapılarak ilgili Sendika ve Meslek Kuruluşlarına müzekkereler yazılmış ve gelen yazı cevapları doğrultusunda davacının ücretinin asgari geçim indirimi hariç net 4.408,15 TL olduğu kabul edilmiştir. Ne var ki bu kabul şekli hatalıdır. Mahkemece davacının hizmet süresi 23 yıl olarak kabul edilmesine rağmen Kooperatif ... Sendikasına yazılan müzekkerede hizmet süresinin 28 yıl olarak belirtildiği, ayrıca davacının sendika üyesi olduğuna dair herhangi bir iddia bulunmadığı gibi dosya kapsamında bu yönde bir bilgi veya belge de bulunmadığı anlaşılmaktadır.
6. Şu hâlde yapılması gereken, davacının kabul edilen hizmet süresine göre meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı ... doğru bir şekilde bildirilerek, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceğinin araştırılıp, özellikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verilerinden faydalanılabileceği nazara alınarak emsal ücret araştırması yapılması, davacının sendika üyesi olmadığının göz ardı edilmemesi, bu araştırma sonucunda elde edilen verilerle dosya kapsamındaki tüm deliller birlikte değerlendirilip aylık ücret miktarının tespit edilerek talep edilen işçilik alacaklarının buna göre hesaplanmasıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olup bozma sebebidir.
7. Taraflar arasında davacının fazla çalışma alacağı ile ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki çalışmalarının doğru olarak belirlenip belirlenmediği konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta davacı fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki çalışma alacaklarının ispatı için tanık deliline başvurmuş olup, dosya kapsamında dinlenilen davacı tanıklarından sadece H.Ç.nin davalı işyerinde çalıştığı anlaşılmaktadır. İşyerinde davacı ile birlikte çalışmayan tanıkların davacının çalışma düzenine ve çalışma saatlerine ilişkin görgüye dayalı bilgileri olamayacağından bu tanıkların beyanlarına itibar edilemez. Mahkemece yapılması gereken, davacı ... H.Ç.nin çalışma süresi yöntemince belirlenerek tanığın beyanına bu süre ile sınırlı olarak itibar edilmesi ve anılan tanığın beyanı ile davalı tanık beyanları birlikte değerlendirilerek davacının çalışma düzeni ve çalışma saatleriyle ilgili olarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesidir. Belirtilen bu yönler göz ardı edilerek hüküm tesis edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
8. Hukuk yargılamasında ispat araçlarından olan “Yemin” 6100 sayılı Kanun'un 225 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
Yukarıda İlgili Hukuk bölümünde de yer verildiği üzere 6100 sayılı Kanun'un 233 üncü maddesi uyarınca, yemin mahkeme huzurunda eda olunur. Hâkim, yeminin icrasından önce yemin edecek kimseye, hangi konuda yemin edeceğini açıklar, yeminin anlam ve önemini anlatır ve yalan yere yemin etmesi hâlinde cezalandırılacağı hususunda dikkatini çeker. Yemin edecek kimse, yemin konusunun yeterli açıklıkta olmadığını ileri sürerse; hâkim, karşı tarafın görüşünü aldıktan sonra derhâl bu konuda kararını verir. Değinilen madde gereğince yemin, “Size sorulan sorular hakkında, gerçeğe uygun cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin eder misiniz?” şeklinde yöneltilir ve yemin teklif edilen kimse tarafından “Bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiçbir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum.” denilmek suretiyle eda edilmiş sayılır.
9. Somut olayda; davalı cevap dilekçesinde bildirdiği delil listesinde yıllık izin ücreti alacağı konusunda yemin deliline dayanmıştır. Ayrıca davalı vekilinin 04.02.2020 tarihli duruşmada davacıya yıllık izin konusunda yemin teklif ettiklerini ifade etmesi üzerine Mahkemece hazır bulunan davacı asılın imzalı beyanı duruşma tutanağına geçirilmiş ise de yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine uygun olarak yemin eda edilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalının yemin teklifine uygun olarak davacı asılın yemini eda etmesi sağlanmalı, oluşacak sonuca göre yıllık izin ücreti alacağına yönelik talep yeniden değerlendirilmelidir.
10. Davacı tarafından dava ikame tarihinden önce keşide edilen ihtarname ile uyuşmazlık konusu alacakların tahsili talep edilmiş ve ihtarname davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup temerrüt gerçekleşmiştir. Davacının gerek dava gerekse ıslah dilekçesindeki talebi, temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesi yönünde olduğundan, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarına yönelik taleplerin dava ve ıslah tarihininden itibaren işleyecek faizi ile hüküm altına alınması hatalı olmuştur.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
18.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.