Logo

9. Hukuk Dairesi2022/12630 E. 2022/14968 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı banka ile fer'i müdahil şirket arasında kurulan asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı ve davacının hangi işverenin işçisi sayılacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı ile fer'i müdahil şirket arasında yapılan hizmet alım sözleşmesinin konusunun ve kapsamının belirsiz olması, davacının yaptığı işlerin bankanın asıl işi niteliğinde olup teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirmemesi ve teftiş raporundaki tespitler nazara alınarak, davalı ile fer'i müdahil arasında geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmadığı ve davacının başlangıçtan itibaren bankanın işçisi sayılması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

BÖLGE ADLİYE

MAHKEMESİ : ... 8. Hukuk Dairesi

İLK DERECE

MAHKEMESİ : ... 9. ... Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22.11.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacı vekili Avukat ...... ile davalı vekili Avukat ... geldiler.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 01.....2010 tarihinde davalı Bankanın Hukuk İşleri İzleme ve Değerlendirme Müdürlüğü biriminde çalışmaya başladığını, ancak işe başladığı tarihten itibaren davalı Banka ile aralarında muvazaalı asıl işveren alt işveren ilişkisi olan fer’î müdahil Şirket bünyesinde işçi olarak gösterildiğini, ancak bu ilişki muvazaalı olduğundan, davacının işe girdiği tarihten itibaren davalı Bankanın işçisi sayılması gerektiğini, davacının bizatihi davalı Banka yetkililerinin gerçekleştirdiği mülakatla işe alındığını, tüm talimat ve emirleri Banka yetkililerinden aldığını, davacının Bankanın ilgili biriminde çalışan diğer personelle aynı işleri yapmasına karşılık asgari ücretle çalıştırıldığını, bu durumun eşit çalışma ilkesine açıkça aykırı olduğunu, Bankada yapılan teftiş neticesinde davacının yapmakta olduğu rehinli araçların takibi, yakalanması ve fatura ödemeleri işinin elinden alındığını beyan ederek fark ücret, ayrımcılık tazminatı, ikramiye, temettü alacağı, prim alacağı, mesken tazminatı, kreş yardımı, vekâlet ücreti alacağı, makine tazminatı ve manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı Banka bünyesinde değil fer’î müdahil Şirket nezdinde işe başladığını, işverenin fer’î müdahil Şirket olduğunu, davalı Banka ile davacının çalıştığı Şirket arasındaki ilişkinin hizmet alım sözleşmesine dayandığını, hizmet alım sözleşmesinin ise 05.11.2011 tarihli Bankaların Destek Hizmeti Almalarına İlişkin Yönetmelik kapsamında olduğunu, bu kapsamda destek hizmeti alındığını, davacının da hizmet alımı kapsamında daha önce Hukuk İşleri İzleme ve Değerlendirme Müdürlüğü bünyesinde kurulan masraf grubunda çalıştığını, davacının işe girdiği tarihte Yasal Takip Sistemi programı yürürlükte olmadığı için daha önce kadrolu birimler tarafından yürütülen bir kısım işlerin alt işverene devri gibi bir işlemin de söz konusu olmadığını, davacının asli nitelikli işlerde hiçbir zaman çalıştırılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla;

"...

Dosya kapsamında davacının görev tanımını madde madde içeren bir kayıt bulunmamakta olup, mahkememizce dinlenen tanık ...; davacıyla hukuk işleri izleme departmanında çalıştıklarını, ...; davacının avukatlardan gelen icra dosyalarının masraflarını kontrol etme işini ve ayrıca bankaya rehinli borçlu araçların yakalanması ile ilgili işleri yaptığını, özellikle araç yakalama ve takip işlerini davacının bizzat yaptığını, ...; davacının masraf bölümünde çalıştığını, avukatlardan gelen masraf belgelerinin kontrolünü yaptığını, masraf işi başka birime devredilince davacının araç yakalama işinin takibi için genel müdürlüğe geldiğini, daha çok yakalamanın bilgisayarla yapılacak işlerinin davacıya aktarıldığını, ...; davacının da daha çok avukatlardan gelen masraf talepleri ile ilgili işleri takip ettiğini, genel müdürlük ...’a taşındıktan sonra bağlı olduğu birimin ikiye ayrıldığını, masraf takip işinin başka birime aktarıldığım, bunun üzerine davacının rehinli araçların takip işini yaptığını, 2017 yılında davacının idari birime geçtiğini beyan etmişlerdir.

Avukatlardan gelen masraf belgelerinin kontrol edilmesi, bankaya rehinli borçlu araçlarının yakalanması ile ilgili işler; davacının yaptığı işe dair tanıklarca beyan edilenlerdir. Sayılan işlerin destek hizmet alımına konu edilmesi yasak faaliyetler kapsamında olmadığı anlaşılmıştır.

Davalı banka ile destek hizmet ahmı yapılan GNY firması arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığı ..." gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı ile fer'î müdahil Şirket arasında muvazaa bulunduğunu, müvekkilinin Banka yetkililerinin gerçekleştirdiği mülakatla işe alındığını, tüm talimat ve emirleri davalı Banka yetkililerinden aldığını, diğer kadrolu çalışanlarla aynı hizmetlerde bulunduğunu, davalı Bankanın sunmuş olduğu teftiş raporunda müvekkilinin davalı Bankanın kadrolu personeli ile aynı işi yaptığının ve söz konusu işin Bankanın asli ... tanımı çerçevesinde olduğunun kabul edildiğini, davalı tanıkları tarafından dahi müvekkilinin Banka personeli ile aynı birimde çalıştırıldığının kabul edildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla;

"... davacının davalı GNY Ltd. Şti. işçisi olarak diğer davalı banka işyerinde hukuk işleri izleme departmanında çalıştığı, tanık beyanları gereğince davacının yaptığı avukatlardan gelen masraf belgelerinin kontrol edilmesi, bankaya rehinli borçlu araçlarının yakalanması ile ilgili işlerin destek hizmet alımına konu edilmesinin yasak faaliyetler kapsamında olmadığı, yardımcı işlerden olduğu, davalılar arasındaki hukuki ilişkinin asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğu, hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olmadığı, emsal nitelikteki dosyalar da dikkate alındığında Mahkemenin tespit ve değerlendirmesinde bir hatanın bulunmadığı ..." gerekçe gösterilerek davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; davalı ile fer’î müdahil arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 19 uncu maddesi.

3. 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) "Tanımlar" kenar başlıklı 2 nci maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

"...

Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde ... alan ve bu ... için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile ... aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. ...

Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl ... bölünerek alt işverenlere verilemez.

4. 05.11.2011 tarihli ve 28106 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Bankaların Destek Hizmeti Almalarına İlişkin Yönetmelik

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Asıl işveren alt işveren ilişkisinin geçerli olarak kurulabilmesi için iki işverenin bulunması, mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işin varlığı ve asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi hâlinde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme unsurunun gerçekleşmiş olması gerekir. Bundan başka asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle haklarının kısıtlanması veya daha önce asıl işveren tarafından o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulması gibi muvazaa kriterlerinin bulunmaması icap eder. Aksi hâlde alt işveren işçisi başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görecektir.

3. İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek amacıyla 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinde bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir. Muvazaa, 6098 sayılı Kanun'da düzenlenmiş olup tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, kendi gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri, görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Muvazaada, taraflar arasında üçüncü kişileri aldatma kastı bulunmakta ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaa genel ispat kuralları ile ispat edilebilir. Bundan başka 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin yedinci fıkrasında sözü edilen hususların, aksi kanıtlanabilen adi kanuni karineler olduğu kabul edilmelidir.

4. Bu açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; İlk Derece Mahkemesince tanık beyanlarına göre davacının davalı işyerinde; avukatlardan gelen masraf belgelerinin kontrol edilmesi, Bankaya rehinli olan borçlu araçlarının yakalanması ile ilgili işler kapsamında çalıştığı, davacının yaptığı işlerin destek hizmet alımına konu edilmesi yasak faaliyetler kapsamı dışında kaldığı, davalı Banka ile destek hizmet alımı yapılan fer'î müdahil Şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığı gerekçe gösterilerek dava konusu alacakların reddine karar verilmiştir. Davacının istinafı üzerine yapılan incelemede Bölge Adliye Mahkemesince davacının fer'î müdahil Şirket işçisi olarak diğer davalı Banka işyerinde hukuk işleri izleme departmanında çalıştığı; davacının yaptığı, avukatlardan gelen masraf belgelerinin kontrol edilmesi ve bankaya rehinli olan borçlu araçlarının yakalanması ile ilgili işlerin destek hizmet alımına konu edilmesinin yasak faaliyetler kapsamında olmadığı, yardımcı işlerden olduğu, davalılar arasındaki hukuki ilişkinin asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğu, hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olmadığı sonucuna varılarak davacının bu yöndeki başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Ne var ki davalı ile fer'î müdahil Şirket arasında yapılan hizmet alım sözleşmesi incelendiğinde; sözleşmenin konusu olan hizmete dair bir tanımlama yapılmadığı gibi alınacak hizmetin kapsamının da belirlenmediği, dosyada mübrez 15.05.2017 tarihli teftiş raporundaki tespitlerden; davacının yaptığı, avukatlardan gelen masraf belgelerinin kontrol edilmesi ve bankaya rehinli olan borçlu araçlarının yakalanması ile ilgili işlerin davalının asıl işi olduğu ve teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirmediği anlaşılmış olup davalı ile fer'î müdahil Şirket arasında geçerli bir asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda; dava konusu alacaklar yönünden davacının başlangıçtan itibaren davalının işçisi sayılması gerektiği kabul edilmeli ve davacı işçinin görevi ve kıdemi itibarıyla emsali işçi tespit edilemediği hususu da gözetilerek davacının mevcut ücret düzeyine göre sonuca gidilmelidir. Anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,Davacı yararına takdir edilen 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.