"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı nezdinden mekanik devreye alma grup lideri olarak çalıştığını, son aylık ücretinin 6.000,00 USD olmasına rağmen kayıtlarda daha düşük gösterildiğini, müvekkiline görevi dışında ve kaldıramayacağı işlerin yüklendiğini, amirliği tarafından sürekli psikolojik taciz (mobbing) uygulandığını, dışlandığını, otoritesini sarsacak muameleler yapıldığını, davacının ruhsal ve fiziksel sağlığının olumsuz yönde etkilendiğini, istifaya zorlandığını, sonuçta müvekkilinin psikolojik taciz (mobbing) nedeniyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshetmek zorunda kaldığını, işyerinde sadakat primi uygulamasının olduğunu ancak davacıya ödenmeyen sadakat primi alacaklarının bulunduğunu, fazla çalışma yaptığını, iki haftada bir cuma günü istirahat ettiğini, diğer zamanlarda haftanın 7 günü çalıştığını, dinî bayramların birinci günü dışındaki tüm bayramlarda çalıştığını ancak karşılıklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, sadakat primi, fazla çalışma, ulusal ... ve genel tatil ile hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunarak, davacının son ücretinin 4.000,00 USD olduğunu, müvekkili Şirkette sadakat primi uygulaması olmadığını, davacının istifa ederek işten ayrıldığını, istifa dilekçesindeki nedenlerin gerçeği yansıtmadığını, davacının bütün alacaklarının ödendiğini, bordrolardan bu durumun anlaşıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının istifa dilekçesinde sadece psikolojik taciz (mobbing) nedeniyle ayrıldığını iddia ettiği, bu iddiasını da ispatlayamadığından kıdem tazminatı talebinin reddi gerektiği, davacının ödenmeyen sadakat primi alacağının bulunduğu, tanık beyanlarına göre davacının fazla çalışma yaptığı, 2 haftada 1 hafta tatilinde çalıştığı, ayrıca dinî bayramların birinci günleri haricindeki genel tatil günlerinde çalıştığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; dinlenen tanıkların davacının üst düzey çalışan olduğunu, davacıya kendi işinin dışında işler de verildiğini, başka bölümlerin işlerine de baktırıldığını, gece çalışmaya zorlandığını, müdürünün yapması gereken işlerin de davacıya yüklenip yaptırıldığını, yöneticiler tarafından baskı yapılıp iş ile alakası olmayan kişilerin dahi kendisini aşağılayıp ... verdiğini beyan ettiklerini, tanık anlatımları çerçevesinde kıdem tazminatı alacağının kabul edilip hüküm altına alınması gerekirken reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; müvekkili işyerinde sadakat primi gibi bir uygulama olmadığını, davacı tarafından dosyaya sunulan, müvekkilinin imza ve kaşesini taşımayan, sonradan tanzimi mümkün, resmî belge niteliği taşımayan belgeye ve davacı ile menfaat birlikteliği olan tanık beyanlarına dayalı olarak sadakat primi alacağına hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, hesaplamada hatalı olarak ilgili dönem ücreti değil tespit edilen son ücret baz alındığını, davacının yaptığı fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal ... ve genel tatil çalışmalarının davacının bordrolarında gösterildiğini ve karşılıklarının banka hesabına aynen ödendiğini, davacı tanıklarının davalıya karşı davaları olduğunu, beyanlarına itibar edilemeyeceğini, davacının ücretinin 4.000,00 USD olduğunu savunarak davanın reddi istemiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının aylık ücretinin 6.000,00 USD kabul edilmesinin dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, iş yerinde 1 tam yılını doldurana 1 aylık ücret tutarında sadakat primi ödemesi olduğunun davalı tanığı O.E. tarafından da ifade edildiği, ikinci yıl sadakat priminin kıstelyevm hesaplanmasında isabetsizlik bulunmadığı, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal ... ve genel tatil çalışma ücreti alacaklarının tanık ifadelerine ve dosya kapsamına uygun olarak hesap edildiği, bordrolardaki tahakkukların değerlendirildiği, davacı ile menfaat birliği içinde olan tanık beyanlarının ... başına değerlendirmeye esas alınmadığı ve davacı ile menfaat birliği içinde olmalarının sonuca etkili olmadığı, davacının istifa etmesine sebep olarak gösterdiği ve psikolojik taciz (mobbing) olarak nitelendirdiği davranışların davacının fazla çalıştırılmasına yönelik olduğu, davacının fazla çalışma alacağı bulunduğu, tanık ifadelerinden davacının iş sözleşmesini haklı olarak feshettiği ve kıdem tazminatına hak kazandığı gerekçeleriyle oy çokluğuyla davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesindeki gerekçelere ek olarak gerek iş sözleşmesi sebebiyle gerekse mutad işyerinin Irak olmasından dolayı uyuşmazlığa Irak hukukunun uygulanması gerektiğini, davacının istifa dilekçesinde belirttiği fesih nedenleriyle bağlı olduğunu, bu hususun sonradan yorum yoluyla değiştirilemeyeceğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk, davacının iş sözleşmesinin feshi buna bağlı olarak kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı ile sadakat primi, fazla çalışma, ulusal ... ve genel tatil ile hafta tatili ücreti alacaklarının ispat ve hesaplanmasına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 ... maddesi.
2. 5718 sayılı Milletlerarası ... Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 24 ve 27 nci maddeleri.
3. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 41, 44, 46, 47 ve 63 üncü maddeleri ile aynı Kanun'un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre hukuk seçimi, taraflarca açıkça yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabilir. Yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin varlığı karşısında, Türk hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü gerekir. Buna göre somut uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
3. Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken ... taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir.
4. Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından düzenlenen 05.08.2017 tarihli fesih bildiriminde "...Ancak pozisyonuma ve görev tanımıma uygun olmayan işler verilerek ve takınılan tavırlar ile mobing derecesindeki davranışlar, nedeniyle oluşan ortamda, ilgili görevimi sağlıklı bir şekilde gereğince yerine getiremeyeceğimden dolayı, şimdiye kadar yürüttüğüm görevlerimden istifa ediyorum. Gereğinin yapılmasını rica ederim” denilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince, davacının fesih gerekçesi olarak gösterdiği ve psikolojik taciz (mobbing) olarak nitelendirdiği davranışların davacının fazla çalıştırılmasına yönelik olduğu ve fazla çalışma alacağı bulunan davacının kıdem tazminatına hak kazandığı kabul edilmiştir. Ne var ki yapılan bu değerlendirme hatalıdır.
5. Fesih sebebiyle bağlılık ilkesi gereği davacı, istifa dilekçesinde bildirdiği fesih nedenleriyle bağlıdır. Davacı istifa dilekçesinde, fazla çalışma alacaklarının ödenmemesini feshe gerekçe yapmamıştır. Fesih gerekçesi olarak bildirilen hususlar, yorum yoluyla değiştirilemez.
6. Şu hâlde davacı, istifa dilekçesinde bildirdiği fesih gerekçeleriyle bağlı olup iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini ispatlayamadığından kıdem tazminatına hak kazanamaz. Bölge Adliye Mahkemesince hatalı değerlendirme kıdem tazminatının kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.