Logo

9. Hukuk Dairesi2022/14641 E. 2023/106 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının davalı işverenden olan hak ediş alacağının miktarı ve davalı işverenin icra takibine yaptığı itirazın haklı olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının davalı nezdinde çalıştığı dönemde elde edilen cironun sözleşme gereği hak ediş olarak ödenmesi gerektiği, ödenen miktarın mahsubu ile bakiye alacağın davacının icra takibine konu ettiği miktardan fazla olduğu ve bu nedenle davalının itirazının haksız olduğu gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :... Mahkemesi

SAYISI : 2020/330 E., 2022/356 K.

DAVA TARİHİ : 31.12.2014

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasında görülen

itirazın iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön incelemede; kararın davalı vekili tarafından duruşma ve adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.

Adli yardım talebi temyiz yoluna başvuru sırasında istendiğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca davalı vekilinin adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.

Adli yardım 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.

Davalı vekilince temyiz başvurusunda adli yardım talep edilmesi ve temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine öncelikle davalı vekilince sunulan belgeler 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 334 ve 339 uncu maddeleri kapsamında değerlendirilmiş; davalı Şirketin bu dosyanın temyizine özgü olarak adli yardıma müstehâk olduğu anlaşıldığından adli yardım talebinin kabulü ile temyiz incelemesinin ilerde haksız çıkacak taraftan tahsil edilmek üzere harçsız yapılmasına ve duruşma için 10.01.2023 günü tayin edilmesine karar verilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacı vekili Avukat Eda Karababa ile davalı vekili Avukat ... geldiler.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili işçinin davalıya ait işyerinde çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı olarak çalıştığını, ... sözleşmesini hak ediş alacaklarının ödenmemesi üzerine haklı sebeple feshettiğini, ödenmeyen 201.230.00 TL hak ediş alacağının davalıdan tahsili için ... 1. İcra Müdürlüğünün 2014/6453 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı borçlunun haksız itirazı nedeniyle icra takibinin durduğunu belirterek borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini ve %20'den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Şirket vekili cevap dilekçesinde; hak ediş belgesi düzenlemenin mesul müdür yetkisine girmediğini, dava dışı Holding tarafından hak ediş departmanınca hesaplandığını, belgedeki tutarın doğru olmadığını ve faiz talebinin de en yüksek banka mevduat faizi olması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 25.02.2016 tarihli ve 2014/1796 Esas, 2016/254 Karar sayılı kararıyla; taraflar arasında 18.10.2012 tarihli ... sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşmeye istinaden davacının Ağustos 2012-Eylül 2013 tarihleri arasındaki ödenmeyen 201.230,00 TL hak edişlerine ilişkin olarak icra takibi yapıldığı, davalı Şirketçe borca itiraz edildiği, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacının çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı olarak istihdam edildiği, davalı tarafın davacının Ağustos 2012-Eylül 2013 tarihleri arasındaki 201.230,00 TL hak edişlerinin ödendiğine dair belge sunamadığı, dava konusu alacağın sabit olduğu, yapılan icra takibine itirazın iptal edilmesi gerektiği, alacağın likit ve belirlenebilir olması nedeniyle ayrıca asıl alacak üzerinden % 20 icra inkâr itirazına hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 16.....2020 tarihli 2017/4675 Esas 2020/6763 Karar sayılı ilâmıyla; hiçbir delil toplanılmaksızın banka kayıtları getirtilmeksizin icra takibine konu edilen ve davalı tarafça yetkili kişi tarafından tanzim edilmediği ileri sürülen hak ediş raporu esas alınarak ayrıca dava açılmadan önce yapılan ödemeye dair iki adet banka dekontu değerlendirilmeden ve dava konusu alacakların varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiği gözetilmeden karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozmaya uyulmakla toplanan delillerin incelenmesinde davacının dava konusu dönemde davalı işveren nezdinde çalışmasından kaynaklı olarak 1.173.375,38 TL tutarında ciro elde edildiği, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin yedinci maddesine göre elde edilen cironun %30'unun işçiye hak ediş olarak ödenmesi gerektiği, bu hâli ile davacının 352.012,61 TL hak edişinin bulunduğu, davalı işverence 60.000,00 TL tutarında ödeme yapıldığı ve bu tutarın tenzilinin gerektiğini belirtilmiş ise de banka kayıtlarının incelenmesinde davacıya yalnızca 01.08.2013 tarihinde 30.000,00 TL'lik ödemenin yapıldığının ispatlandığı, davalı işveren tarafından yapılan 30.000,00 TL'nin tenzili hâlinde davacı işçinin bakiye hak edişinin 322.012,61 TL olduğu, davacının icra takibine 201.230,00 TL'lik tutarı konu ettiği ve davalı işverenin itirazının haksız olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının davalıyı temerrüde düşürmediğinden işlemiş faiz alacağı talebinin yerinde olmadığını, taraflar arasındaki ... sözleşmesini yedinci maddesi uyarınca davacının hak edişinden ilaç, sarf ve otelcilik hizmetleri ile yapılan iade ve kesintilerin mahsup edilmesi gerektiğini, davacıya yapılan ödemelerin dikkate alınmadığını, davacının hak edişlerini gösterir faturaları ibraz etmediğini, dava dışı Şirkete davanın ihbarının gerektiğini beyanla kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının konusu hak ediş alacağının bulunup bulunmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 4857 sayılı ... Kanunu'nun ilgili maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davacı yararına takdir edilen 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücreti ile aşağıda yazılı temyiz giderinin davalı tarafa yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

10.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.