"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
EK KARAR TARİHİ : 10.10.2022
SAYISI : 2021/1232 E., 2022/1570 K.
DAVA TARİHİ : 29.10.2018
KARAR : Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi; davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davalı ... yönünden davanın husumet yokluğundan reddi, davalı ... Köylere Hizmet Götürme Birliği yönünden davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. ... Mahkemesi
SAYISI : 2019/583 E., 2020/335 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin 11.04.2019 tarihli ve 2018/503 Esas, 2019/262 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş; kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin ....11.2019 tarihli ve 2019/2618 Esas, 2019/1577 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak dosyanın yeniden yargılama yapılması için Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın ... İl Özel İdare İdaresi ve katılma yoluyla davacı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü ortadan kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davalı ... hakkında açılan davanın husumetten reddine, davalı ... Köylere Hizmet Götürme Birliği (Birlik) yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Birlik tarafından temyiz edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 10.10.2022 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.
Ek karar davalı Birlik tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre Bölge Adliye Mahkemesince temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiş ise de dava tarihi itibarıyla aynı işte çalışmaya devam etmekte olup ileriye yönelik etkisi sebebiyle kararın kesinlik sınırının altında kaldığından söz edilemez. Buna göre 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen miktar itibarıyla kesinlik sınırına bakılmaksızın temyizin olanaklı bulunduğu kabul edilmelidir.
Şu hâlde temyiz dilekçesinin miktardan reddine ilişkin ek kararın hatalı olduğu anlaşılmakla; 10.10.2022 tarihli ek kararın bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı davalı Birlik tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davalı vekili dava dilekçesinde; davacının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında davalı Birlik işçisi olarak görünmesine rağmen davalı ... İdaresinin asıl işi kapsamında ... makinası operatörü olarak çalıştığını, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu ileri sürerek davacının baştan itibaren davalı ... işçisi olduğunun tespiti ile kıdem farkı, ücret farkı, akdi ilave tediye, yasal ilave tediye, yıpranma primi ve toplu ... sözleşmesi fark alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; Köylere Hizmet Götürme Birliğinin 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanunu'na (5355 sayılı Kanun) göre kurulduğunu ve ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğunu, davacının kendi iradesiyle Köylere Hizmet Götürme Birliği ile sözleşme imzaladığını, müvekkili İdarenin köylere yönelik işlerini Birlik aracılığı ile yapmasının kanuni bir işlem olduğunu, bu sebeple muvazaa iddiasını kabul etmediklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Davalı Birlik; cevap dilekçesi sunmamış ve yargılama aşamasında davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan kanıtlara ve aldırılan bilirkişi raporuna dayanılarak davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu, davalıların sorumluluğunun müştereken ve müteselsilen olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... ve katılma yoluyla davacı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı ... vekili; Köylere Hizmet Götürme Birliğinin 5355 sayılı Kanun'a göre kurulmuş, işlevi ve görevleri Kanun'da tanımlanmış ayrı bir tüzel kişilik olduğunu ve 5355 sayılı Kanun'un 18 inci maddesinin; “İl özel idareleri; köye yönelik hizmetlere ilişkin yapım, bakım ve onarım işleri, bölünmüş yol, elektrifikasyon, köy yolu, içme suyu, sulama suyu ve kanalizasyon yatırımlarını, kendi bütçelerinde bu hizmetler için ayrılan ödenekleri köylere hizmet götürme birliklerine aktarmak suretiyle gerçekleştirebilirler.” şeklindeki üçüncü fıkrası ile aynı maddenin; “ Köylere hizmet götürme birlikleri, ihtiyaca göre hizmet akdiyle personel istihdam edebilir.” şeklindeki dördüncü fıkrasına göre Köylere Hizmet Götürme Birliğinin yasal görev tanımına uygun olarak hizmet sözleşmesiyle personel istihdam edip İl Özel İdaresinin köylere ilişkin hizmetlerini yine İl Özel İdaresinin aktardığı ödenekle yürüttüğünü, muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davacı vekili; İlk Derece Mahkemesinin faiz uygulamasının hatalı olduğunu, dava ve talep artırım tarihinden itibaren değil, alacakların hak ediş tarihlerinden itibaren faiziyle birlikte hüküm altına alınması gerektiğini belirterek katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamı ve fiili duruma göre köylere yönelik hizmetlerin yürütümü sırasında İl Özel İdaresi ve Köylere Hizmet Götürme Birliği personelinin birlikte çalıştıkları, hem İl Özel İdaresinin hem de Birliğin köylere yönelik görevlerinin paralellik gösterdiği, 5355 sayılı Kanun ile bu iki tüzel kişilik arasında köylere yönelik hizmetlerin görülmesi noktasında bir yardımlaşma ve ortaklaşa çalışma imkânı tanındığı, her iki tüzel kişilik personelinin birlikte çalışmalarının ve hizmeti birlikte yürütmelerinin kanunen mümkün bulunduğu, dolayısıyla davacının çalışma şeklinin 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesinin yedinci fıkrasında düzenlenen asıl işveren alt işveren ilişkisinden farklı olup işin işbirliği içerisinde görülmesine yönelik olduğu, bu açıklamalara göre davalılar arasında muvazaalı bir asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise yerinde olmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı ... İdaresinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davalı ... yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, hükmü istinaf etmeyen davalı Birlik yönünden ise İlk Derece Mahkemesi kararında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Birlik temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Birlik; davacının iddiasının temelini muvazaaya dayandırdığını, Bölge Adliye Mahkemesi kararında muvazaanın reddedildiğini, davanın dayanağı kalmadığını, Birlik yönünden de davanın reddi gerektiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Davalı Birliğin istinaf yoluna başvurmamış olması sebebiyle davacı yararına oluşan usuli kazanılmış hak gereği uyuşmazlık, hüküm altına alınan alacak kalemlerinden sadece Birliğin sorumlu tutulmasına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 5355 sayılı Kanun'un 18 inci maddesi ile 5302 sayılı İl Özel İdareleri Kanunu'nun 6 ve 7 nci maddeleri.
3. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin yedinci ve sekizinci fıkraları, 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. İlk Derece Mahkemesince, aralarında muvazaalı ilişki bulunduğu gerekçesiyle davalıların hükmedilen alacaklardan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarına karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı Birlik tarafından istinaf yoluna başvurulmamıştır. Bölge Adliye Mahkemesince, davalı ... İdaresinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemenin sonucunda, davalılar arasında muvazaalı bir ilişki bulunmadığı sonucuna varılarak istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiş; İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davalı ... yönünden davanın husumetten reddine, hükmü istinaf etmeyen davalı Birlik yönünden ise İlk Derece Mahkemesinin kararında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
3. Kural olarak bölge adliye mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Somut uyuşmazlıkta Bölge Adliye Mahkemesince davalı Birlik yönünden yeni bir hüküm kurulmamış, İlk Derece Mahkemesi hükmü gibi yeniden hüküm oluşturulmuştur. Ancak İlk Derece Mahkemesi kararında hükmedilen alacakların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş olmasına karşın Bölge Adliye Mahkemesi kararında hüküm altına alınan alacaklardan davalı Birlik ... başına sorumlu tutulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince kurulan yeni hüküm ile bu şekilde durumu ağırlaşan davalı Birliğin temyiz hakkı bulunduğu sonucuna varılmıştır.
4. Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararda, davalı Birlik tarafından İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulmaması nedeniyle aynı alacak miktarına hükmedildiği ifade edilmiş ve yeniden kurulan hüküm de İlk Derece Mahkemesi kararında belirtildiği şekilde oluşturulmuştur. Davalı ... İdaresine yönelik olarak davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesinde, Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde yazılı sebeplere göre bir isabetsizlik bulunmamaktadır. İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince hüküm altına alınan miktar yönünden ise davacı yararına oluşan kazanılmış hak nedeniyle davalı Birliğin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Birlik tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Bölge Adliye Mahkemesince verilen 10.10.2022 tarihli ek kararın BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.