Logo

9. Hukuk Dairesi2022/18506 E. 2023/1457 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idare ile dava dışı şirketler arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı ve buna göre davacının kadroya geçirilmeden önceki ve sonraki çalışmalarıyla ilgili alacaklarının belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: İşçinin sürekli işçi kadrosuna geçişi sırasında yapılan sulh ve feragatnamelerin, kadroya geçiş anına kadar doğmuş haklar dışında, özellikle feshe bağlı kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti gibi henüz doğmamış hakları kapsamayacağı ve işçinin önceki çalışmalarının da hesaba katılarak hizmet süresinin tespit edilmesi gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/945 E., 2022/2277 K.

DAVA TARİHİ : ....11.2018

KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi

TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 10. ... Mahkemesi

SAYISI : 2021/544 E., 2021/163 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın yeniden görülmesi için Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre dava tarihi itibarıyla taraflar arasındaki ... ilişkisi sona erdiğinden verilen kararın ileri yönelik etkisinin bulunmadığı, ayrıca hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 2054,83 TL olup bu miktarın, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 01.02.2011 - 10.07.2018 tarihleri arasında temizlik işçisi olarak çalıştığını, emeklilik nedeniyle ... sözleşmesini haklı olarak feshettiğini, asıl işveren Belediye ile ihale alan diğer şirketler arasındaki ilişkinin muvazalı olduğunu, bu nedenle başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak kanundan ve toplu ... sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının ödenmesi gerektiğini, fazla çalışma yapmasına rağmen kanundan doğan alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti, bayram yardımı, eğitim yardımı, çocuk yardımı, yemek yardımı, ilave tediye, sendikal ikramiye, giysi yardımı, aile yardımı, yakacak yardımı, yol yardımı, ücret farkı, kart 38 yardımı, ek gıda yardımı, ücret, direksiyon primi, gece çalışması, hafta tatili ücreti ve asgari geçim indirimi alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının Belediye tarafından ihalesi yapılan işlerde değişik zamanlarda değişik firmalarda çalıştığını, hiçbir zaman Belediye işçisi kadrosunda çalışmadığını, husumet nedeniyle davanın reddi gerektiğini, ayrıca davacının çalıştığını iddia ettiği dönemlere ilişkin ihale alan şirketlerin gerçek hasım olduğunu, bu davanın gerçek hasma yönlendirilmesi gerektiğini, işçinin bütün alacaklarına karşı ihale alan şirketlerin sorumlu olduğunu, davacının açmış olduğu davaya karşı zamanaşımı def'inde bulunduklarını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı Belediye ile dava dışı ihbar olunanlar ve davacının sigorta kaydının olduğu şirketler arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinde muvazaanın kabul edilmediği ve davacının 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı HKH) ile kadroya geçirildiği, bu kapsamda sulh ve feragat sözleşmesi imzaladığı, sözleşmelerin dosya arasında bulunduğu, taraflar arasındaki feragatin kabul edildiği, hizmet süresinin bir yılın altında kalması sebebi ile kıdem tazminatı ve yıllık izin alacaklarının reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, asıl işveren alt işveren arasında muvazaa bulunduğunu, davacının baştan itibaren asıl işveren Belediyenin işçisi sayılması gerektiğini ve bu yönde yaptıkları ıslah doğrultusunda talepler hakkında karar verilmesi gerektiğini, serbest iradeye dayalı feragat söz konusu olmadığından sulh sözleşmesinin dikkate alınmaması gerektiğini, bilirkişi raporunun usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı Belediye vekili istinaf dilekçesinde; asıl işveren alt işveren arasında muvazaa bulunmadığını, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, talep edilen diğer alacakların bulunmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadroya geçmeden önceki çalışmalardan sulh sözleşmesi uyarınca davalı Belediyenin sorumluluğunun bulunmadığı, davalı Belediyenin kadroya geçişten sonra, yalnızca kendi nezdinde geçen çalışma süresi ile sorumlu olduğundan tüm çalışma süresi boyunca asıl işveren alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğuna yönelik istinaf sebebinin incelenmesine gerek bulunmadığı gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; asıl işveren alt işveren arasında muvazaa bulunduğunu, davacının baştan itibaren asıl işveren Belediyenin işçisi sayılması gerektiğini ve bu yönde yaptıkları ıslah doğrultusunda talepler hakkında karar verilmesi gerektiğini, serbest iradeye dayalı feragat söz konusu olmadığından sulh sözleşmesinin dikkate alınmaması gerektiğini, bilirkişi raporunun usul ve kanuna aykırı olduğunu, Mahkemenin lehlerine 2.054,83 TL, davalı lehine ise 22.584,00 TL vekâlet ücretine hükmetmesinin yerinde olmadığı, zira Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde yapılan en son değişikliğe göre maddi tazminat davalarında kısmen kabul hâlinde davalı yararına hükmedilecek avukatlık ücretinin, davacı yararına hükmedilen avukatlık ücretini geçemeyeceğini, Anayasa Mahkemesinin de tazminat davasında reddedilen kısım için yasal dayanak olmaksızın aleyhe nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak kabul ettiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı İdare ile dava dışı şirketler arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı, buna göre davacının davalı Belediyenin işçisi olarak kabul edilmesi hâlinde ilave tediye ile birlikte bir kısım alacaklara hak kazanıp kazanmadığı, hüküm altına alınan alacakların eksik belirlenip belirlenmediği, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (375 sayılı KHK) geçici 23 üncü ve 24 üncü maddeleri kapsamında kamuda sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler bakımından henüz doğmamış, feshe ve sözleşmenin sona ermesine bağlı alacaklar yönünden sulh ve feragatin geçerli olup olmadığı, davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin miktarı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 326 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi.,

2. 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü ve 24 üncü maddeler.

3. Dairemizin 14.12.2021 tarihli ve 2021/12055 Esas, 2021/16455 Karar sayılı Bölge Adliye Mahkemeleri arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin kararının ilgili bölümü şu şekildedir:

"...henüz doğmamış bir haktan feragat edilemeyeceğine, bu halde feragat sebebiyle davanın reddine ilişkin kararın kesin hüküm etkisi doğurmayacağına, işçinin ... sözleşmesi devam ettiğinden, feshe bağlı alacakların belirlenmesinde işçinin işyerindeki toplam çalışma süresine göre değerlendirme yapılması gerektiğine..."

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK’ya eklenen geçici 23 üncü ve 24 üncü maddelerinde özetle KHK'da belirtilen kurum ve kuruluşlarda personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında yükleniciler tarafından 04.12.2017 tarihi itibarıyla çalıştırılmakta olanlardan, ilgili maddenin (a) ve (b) bentlerindeki koşullara ek olarak, bu kapsamda çalıştırılmalarına ilişkin olarak açtıkları davalardan ve/veya icra takiplerinden feragat edeceğine dair yazılı beyanda bulunan ve en son çalıştığı idare ile daha önce kamu kurum ve kuruluşlarında alt işveren işçisi olarak çalıştığı ... sözleşmelerinden dolayı bu madde ile tanınan haklar karşılığında herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını ve bu haklarından feragat ettiğine dair yazılı bir sulh sözleşmesi yapmayı kabul ettiğini yazılı olarak beyan edenlerin sürekli işçi kadrosuna geçirilecekleri hükme bağlanmıştır.

3. Bu kapsamda davacı, sürekli işçi kadrosuna geçerken davalı Kurumla imzaladığı sulh sözleşmesi ile daha önce kamu kurum ve kuruluşlarında alt işveren işçisi olarak çalıştığı döneme ilişkin olarak davalı Kurumdan herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını ve bu haklarından feragat ettiğini kabul ve beyan etmiştir.

4. Dairemiz uygulamasına göre işçinin, sürekli işçi kadrosuna geçişi sırasındaki feragat ve sulh beyanına, sürekli işçi kadrosuna geçiş anına kadar doğmuş haklar bakımından hukuki değer atfedilmesi gerekmektedir. İşçinin bu tür beyanlarının varlığı hâlinde, ilgili KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçiş yapılan tarihe kadar olan dönem için gerek ... ... sözleşmesinden gerekse toplu ... sözleşmesinden doğan alacaklardan İdarenin sorumlu tutulması mümkün değildir.

5. Davacının davalıya bağlı işyerinde, hizmet alım sözleşmesi kapsamında alt işveren işçisi olarak çalışmakta iken 02.04.2018 tarihi itibarıyla 375 sayılı KHK'nın geçici 23 üncü ve 24 üncü maddeleri kapsamında kamu bünyesinde sürekli işçi kadrosuna geçirildiği, bu geçiş sırasında ... sözleşmesinin feshedilmediği anlaşılmaktadır. Esasen 375 sayılı KHK uyarınca sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler bakımından alt işveren ile asıl işveren arasında kanun hükmüne dayalı bir devir işlemi bulunduğunun kabulü gerekir. Bu hâlde ... sözleşmesinin feshinden söz edilemeyeceğinden işçinin feshe bağlı alacaklar olan kıdem ve ihbar tazminatı ile sözleşmenin sona ermesine bağlı yıllık izin ücreti hakkının doğması mümkün değildir.

6. Doğmamış haktan feragat edilemeyeceği ilkesi gereğince davacının sürekli işçi kadrolarına geçişi sırasında düzenlenen sulh ve feragat belgesinin feshe bağlı alacak olan ve kadroya geçiş sırasında henüz doğmayan kıdem tazminatı ile sözleşmenin sona ermesine bağlı yıllık izin alacakları bakımından hüküm ifade etmeyeceği ve sonuç doğurmayacağı açıktır. Hâl böyle olunca davacının sürekli işçi kadrosuna geçmeden önce 375 sayılı KHK'nın 23 üncü ve 24 üncü maddelerinde belirtilen kamu kurum ve kuruluşlarındaki çalışmalarının sürekli işçi kadrosuna geçtikten sonraki çalışmaları ile birlikte değerlendirilmesi ve sözleşmenin sona ermesine bağlı haklar bakımından önceki dönem çalışma süresi de dikkate alınarak çalışma süresinin belirlenmesi gerekmektedir. Aksi yöndeki karar hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davalı Temyizi Yönünden

Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalı tarafa iadesine,

B. Davacı Temyizi Yönünden

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davacı tarafa iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.