Logo

9. Hukuk Dairesi2022/18836 E. 2023/2529 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının işvereni tarafından ödendiği iddia edilen yıllık izin ücretlerinin eksik ödenip ödenmediği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: İşverenin, yıllık izinlerin kullandırıldığına dair ispat yükünü, kanuni süresi geçtikten sonra sunulan belgelerle yerine getirememesi ve davacının bazı yıllara ait izin kullanım belgelerinin aslını ibraz edememesi gözetilerek, davacının kullanmadığı yıllık izin ücretlerine ilişkin davanın kısmen kabulü yönündeki istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1031 E., 2022/3665 K.

DAVA TARİHİ : ....11.2018

KARAR : İstanaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulü

TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 20. ... Mahkemesi

SAYISI : 2018/438 E., 2020/552 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve katılma yolu davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Bankanın ...'daki Kurumsal Şubesinde yaklaşık 27 yıl çalıştığını, ... sözleşmesinin işveren tarafından feshedildiğini, kullanılmayan yıllık izin ücretlerinin kendilerine eksik ödendiğini, arabuluculuk görüşmesinden netice alamadığını belirterek yıllık izin ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 28.01.1991-31.07.2018 tarihleri arasında çalıştığını, son olarak ... Kurumsal Şubede ... akış yönetmeni olarak görev yaptığını, emekli olması sebebiyle işten ayrıldığı, davacının hak ettiği tüm işçilik alacaklarının kendisine ödendiğini, davacıya ödenmeyen yıllık izin ücreti bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yıllık izin ücretinin, 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 59 uncu maddesinde düzenlendiğini, buna göre ... sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi hâlinde işçinin hak kazanıp da kullanamadığı yıllık izin sürelerine ait ücretin sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücret üzerinde kendisine veya hak sahiplerine ödeneceği belirtildiğini, dosyadaki bilgi ve belgelere göre 4857 sayılı Kanun'un 53 üncü maddesi gereği davacının çalıştığı süreye göre 810 günlük izin hakkı bulunduğu, 686 günlük iznini kullandığı, bakiye 124 gün izin hakkının bulunduğu, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere 124 günlük izin alacağı karşılığının brüt 26.350,00 TL olduğu ve 2018 yılı Temmuz ayı döneminde 26.350,00 TL brüt (124 günlük ) izin ücretinin tahakkuk ettirildiği, bu tahakkukun alınmadığına dair davacı tarafça herhangi bir itirazda bulunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesiz olduğunu, davacı asılın 686 günlük yıllık iznini kullandığının kabul edildiğini, davacı olarak yaptıkları itirazların hiçbirinin dikkate alınmadığını, bilirkişi kök ve ek raporlarının itirazları görmezden gelinerek hazırlandığını, yıllık izin formları borcu sona erdiren belge niteliğinde olmadığından ıslahtan sonra sunulamayacağını, kaldı ki sunulan belgelerin içerik olarak yetersiz olduğunu, yıllık izin formlarından bazılarının fotokopi olduğunu, 1993, 1995 ve 1997 yıllarına ilişkin kayıtların ıslak imzalı olmadığını, imzalı listelerle yıllık ücretli izin kullanımlarının ispat edilemeyeceğini, izin başlama ve izin bitiş tarihleri gösterilmeyen, yalnızca listedeki gün sayısı kadar yıllık izin kullanıldığı yazılan ve tüm personele imzalatılan kayıtların, 4857 sayılı Kanun'un 60 ıncı maddesi ve Yılık Ücretli İzin Yönetmeliği'nin 20 nci maddesinde öngörülen şartları taşımadığını, bu nedenle 2003 yılında 22 gün, 2005 yılında 30 gün, 2006 yılında 30 gün, 2007 yılında 30 gün, 2008 yılındaki 30 gün, 2009 yılında 45 gün, 2010 yılında 44 gün, 2011 yılında 33 gün ve 2012 yılındaki 35 gün olmak üzere toplamda 299 günlük izin kullanımına ilişkin olduğu iddiasıyla sunulan kayıtların, imzalı izin defteri, izin formu ya da işyeri giriş ve çıkış kartlarını gösteren çizelge niteliğinde olmadığını, İlk Derece Mahkemesince bu belgelere itibar edilerek karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükünün işverene ait olduğu, işverenin yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlaması gerektiği, somut uyuşmazlıkta, davalı işverence yıllık izin kullanımına dair belgeler kanuni süresi geçtikten sonra sunulmuş ise de Yargıtay kararları doğrultusunda hakkı ortadan kaldıran özelliği nedeni ile bu tip delillerin yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gerektiği, İlk Derece Mahkemesince yıllık izin kullanımına dair ıslak imzalı belgelerin dikkate alınması yerinde ise de 1993 yılında 14 gün, 1995 ve 1997 yılında 30'ar gün yıllık izin kullanımına dair belgelerin fotokopi olduğu, davalı tarafından, bu evrakların aslının sunulmadığı, fotokopi üzerinde imza incelemesi yapılmasının mümkün olmadığı, dolayısıyla yıllık izin süresinin toplam 74 gün kullandırılmadığının benimsenmesi gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve katılma yolu ile davalı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili; istinaf başvurusundaki Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilenler dışındaki sebepleri tekrar ederek yıllık izin kullanımına ilişkin olduğu iddia edilen belgelerin geç verildiğini ve suret olduğunu, eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; davacı tarafın suret olduğu belirtilen belgelerdeki imzalara karşı herhangi bir imza itirazı bulunmamasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesince böyle bir varsayımda bulunulmuş olmasının kabul edilebilir olmadığını, davacı yanın imza itirazı olsaydı buna yönelik olarak grafolojik inceleme yapılması gerektiği gibi imza itirazında bulunan davacının da sahtecilik iddiası hakkında işlem yapmasının gerektiğini, ancak davacı tarafça bu yönde hiçbir şekilde suç duyurusunda da bulunulmadığını, davacının kullanmış olduğu yıllık izinler ile ilgili olarak müvekkili Banka kayıtlarının delil olarak gösterildiğini, dava konusu alacağın var olmadığına dair davacı yanın imzasını taşıyan belge ve dekontların yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceğini, ayrıca davacının çalıştığı süre boyunca kullanılmayan izin hakkının karşılığının kendisine fazlasıyla ödendiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile katılma yoluyla temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının yıllık izin ücreti alacağının ispat ve hesabına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı Kanun'un 53, 57 ve 59 uncu maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı ve katılma yolu ile davalı vekilleri tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.