Logo

9. Hukuk Dairesi2022/5218 E. 2022/5475 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İşçi alacakları davasında, davacının arabuluculuk görüşmesinin ilk toplantısına katılmaması nedeniyle arabuluculuk faaliyetinin sonlanması üzerine dava şartının oluşup oluşmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3. maddesindeki dava şartı olarak arabuluculuğa başvurma zorunluluğunun, hak arama özgürlüğünü aşırı şekilde kısıtlamayacak biçimde yorumlanması, davacının arabuluculuk toplantısına katılmaması sebebiyle sonlanan arabuluculuk sürecinin, dava şartını ortadan kaldırmayacağı ve ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin konuya ilişkin iptal kararındaki gerekçesi de gözetilerek, ilk derece mahkemesinin dava şartı yokluğundan davanın reddine ilişkin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

BÖLGE ADLİYE

MAHKEMESİ : ... 9. Hukuk Dairesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

İLK DERECE

MAHKEMESİ : Aksaray İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı asılın davalı bünyesinde tezgahtar olarak 01.09.2011-22.06.2021 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesine işçilik alacaklarının ödenmemesi sebebiyle haklı olarak son verildiğini ve ödenmeyen işçilik alacakları bulunduğunu ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücreti ile asgari geçim indirimi alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti

Davalı vekili, tüm alacaklarının davacıya ödendiği ve davacının başvurduğu arabulucu görüşmelerine katılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti

İlk Derece Mahkemesince, 19.08.2021 tarihli arabuluculuk tutanağına göre davacı vekili arabuluculuk toplantısına başvurucu olarak katılmadığından arabuluculuk toplantısının yapılamadığı, bu nedenle arabuluculuk sürecinin müzakere yapılamadan sonlandırıldığı, dolayısıyla dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

İstinaf Başvurusu

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti

Bölge Adliye Mahkemesince, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun (6325 sayılı Kanun) 18/A maddesinin on birinci fıkrasında; taraflardan birisi geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmazsa ve bu sebeple arabuluculuk faaliyeti sona ererse bu durumun tutanağa geçirileceğinin, arabuluculuk görüşmesine katılmayan tarafın davada haklı da çıksa haksız da çıksa yargılama giderlerini ödemeye mahkum edileceğinin düzenlendiği, dolayısıyla salt başvurucunun ilk toplantıya katılmamasının usulüne uygun arabulucu başvurusu yapılmadığının kabulü için yeterli olmadığı; ancak yerleşik Yargıtay kararları gereğince başvuru formu uygulamasının başladığı 02.06.2018 tarihinden sonraki başvurularda, hangi alacak veya tazminat kalemleri konusunda anlaşma sağlandığı veya sağlanamadığını açıkça belirtmeyen son tutanağa göre dava şartının gerçekleştiğinin kabul edilemeyeceği, somut uyuşmazlıkta başvuru tarihinin Yönetmelik sonrasına ilişkin olup arabulucu son tutanağında hangi alacak veya tazminat kalemleri konusunda arabulucuya başvurulduğu ve anlaşma sağlanamadığı açıkça belirtilmediğinden arabuluculuk dava şartının gerçekleşmediğine yönelik Mahkeme kararının netice olarak isabetli olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Temyiz Başvurusu

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Gerekçe

7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun (7036 sayılı Kanun) 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında "Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebi ile açılan davalarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır." şeklinde düzenlemeye yer verilerek dava şartı olarak arabuluculuk öngörülmüştür. Aynı maddenin yirmi birinci fıkrası uyarınca uygulanan 6325 sayılı Kanun’un 15 inci maddesinin üçüncü fıkrasında ise "Taraflarca kararlaştırılmamışsa arabulucu; uyuşmazlığın niteliğini, tarafların isteklerini ve uyuşmazlığın hızlı bir şekilde çözümlenmesi için gereken usul ve esasları göz önüne alarak arabuluculuk faaliyetini yürütür." denilmek sureti ile arabuluculuk faaliyetinin ne şekilde sürdürüleceği belirlenmiştir.

6325 sayılı Kanun'un 17 nci maddesinin ikinci fıkrasında "Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaştıkları, anlaşamadıkları veya arabuluculuk faaliyetinin nasıl sonuçlandığı bir tutanak ile belgelendirilir. Arabulucu tarafından düzenlenecek bu belge, arabulucu, taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca imzalanır." şeklinde düzenlemeye yer verilerek son tutanağın arabulucu tarafından düzenleneceği açıkça kurala bağlanmıştır.

Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği'nin 23 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında başvurunun dilekçe ile veya bürolarda bulunan formların doldurulması suretiyle yahut elektronik ortamda yapılabileceği belirtilmiştir. Yönetmelik'in 20 nci maddesinde arabuluculuğun sona ermesi düzenlenmiş olup bu maddenin üçüncü fıkrasında arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlenen son tutanağa, faaliyetin sonuçlanması dışında hangi hususların yazılacağına tarafların karar vereceği, ancak arabulucunun bu tutanak ve sonuçları konusunda taraflara gerekli açıklamaları yapacağı belirtilmiştir. Şu hâle göre son tutanağın tarafların beyanına göre oluşturulması asıl ise de, arabulucunun tutanağın içeriği ve düzenlenme şekli konusunda tarafları bilgilendirmesi de gerekir.

7036 sayılı Kanun'un genel gerekçesinde, "Dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin madde ile diğer düzenlemelerde iş yargısının temeli olan çabukluk, basitlik, emredicilik, zayıfın korunması ve ucuzluk ilkeleri"nin dikkate alındığı açıklanmıştır. İşçinin, hak ve alacaklarını en kısa sürede ve en basit yoldan almasını sağlamaya yönelik getirildiği anlaşılan bir kurumun, işçinin aleyhine yorumlanması doğru olmaz. Aksine Kanun’un gerekçesinde belirtildiği gibi zayıf konumda olan işçinin korunması esastır.

Kaldı ki arabuluculuğa başvurma işçi açısından olduğu gibi işveren açısından da zorunluluktur.

Taraflar arasında "Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı" 19.08.2021 tarihinde düzenlenmiş ve uyuşmazlık konusu "işçi alacakları-işçi işveren uyuşmazlığı" olarak açıklanmıştır. Arabuluculuk faaliyeti, müracaat eden başvurucu tarafın arabuluculuk toplantısına katılmaması sebebiyle müzakere yapılamadan sona erdirilmiştir. Arabuluculuk başvuru dilekçesinde açıkça alacaklar belirtilmiş ve aynı alacaklar dava konusu edilmiştir. Davacı görüşmeye gelmediğine göre artık tüm alacaklar yönünden anlaşma sağlanamadığının kabulü gerekir. Dolayısıyla somut uyuşmazlık bakımından arabuluculuk dava şartı gerçekleşmiştir. Aksi kabul, hak arama özgürlüğünü aşırı şekilde zorlaştıran bir hâl olarak değerlendirilmiştir.

Zira, Anayasa Mahkemesi, dava şartı olarak arabuluculuğa dair kanuni düzenlemenin iptali isteğiyle ilgili olarak verdiği kararında (Anayasa Mahkemesinin 11.07.2018 tarihli ve 2017/178 Esasi, 2018/ 82 Karar sayılı kararı.), düzenlemenin hak arama hürriyeti ve bu kapsamda mahkemeye erişim hakkına getirilen bir sınırlama niteliğinde olduğunu kabul etmiş ancak "Arabuluculuğa başvuru zorunluluğunun, kişilerin hak aramalarını imkânsız hâle getiren veya aşırı derecede zorlaştıran etkisiz ve sonuçsuz bir sürece neden olmadıkça hak arama hürriyetinin özüne dokunduğu söylenemez." şeklindeki gerekçeyle bir çeşit sınır tayin etmiştir.

Dava şartı olarak arabuluculuğun ağır koşullara bağlanması ve birkaç defa bu yola başvurulmasının gerekliliğine dair uygulama, işe iade davalarında hak düşürücü süre sorunlarının yaşanmasına, tazminat ve alacaklar yönünden alacağın kısmen zamanaşımına uğramasına, birden fazla arabuluculuk ücretinin yargılama giderlerine eklenmesiyle bu yöndeki sorumluluğun taraflara paylaştırılmasında tereddütlere ve en nihayet arabulucunun sorumluluğuna neden olabilecektir.

Belirtilen sebeplerle; somut uyuşmazlıkta, dava şartı olarak arabulucuya başvurma şartının yerine getirildiği kabul edilerek işin esasına girilmelidir. Mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç:

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, 28.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.