"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 19. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 5. ... Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan ...'ın müvekkili Şirket bünyesinde Aralık 2014 tarihinden Ocak 2016 tarihine dek üretim sorumlusu olarak çalıştığını, diğer davalı ...'in ise müvekkili Şirket bünyesinde Temmuz 2014 tarihinden Mart 2016 tarihine kadar pazarlamacı olarak çalıştığını, davalıların müvekkili Şirketten ayrıldıktan sonra dava dışı MK Kimya Sanayi Ticaret AŞ'de çalışmaya başladıklarını, davalılardan ...’ın müvekkili Şirket bünyesindeki çalışmasını sonlandırdıktan sonra işe başladığı dava dışı MK Kimya Sanayi Ticaret AŞ bünyesindeki çalışması esnasında müvekkili Şirkette çalıştığı süre içinde vâkıf olduğu ticari sır niteliğindeki bilgileri rakip firma olan dava dışı MK Kimya Sanayi Ticaret AŞ de kullandığını, kendisi müvekkili Şirketten ayrıldığı tarihte müvekkili Şirket bünyesinde çalışması devam eden diğer davalı ... ile irtibata geçerek Şirketin ticaret yaptığı müşteriler ile ilgili ticari bilgiler kapsamındaki malzeme alım firmalarının isimlerini, alınan malzemenin fiyatını, satış yapılan firmaların sipariş miktarını paylaştıklarını, bu durumun WhatsApp yazışmalarından anlaşıldığını, davalıların daha Şirket bünyesinde çalışırken Şirket zararına olacak şekilde hareket ettiklerini, Şirket faaliyetlerini yavaşlattıklarını, rakip firmada çalışmaya başlayınca da müvekkili Şirketin özellikle satış ve pazarlama stratejisiyle ilgili bilgilerini paylaşarak Şirketi zarara uğrattıklarını, davalılar hakkında ... 35. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açılmış olduğunu ileri sürerek davalıların belirtilen haksız eylemlerinden doğan tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın görev nedeniyle reddinin gerektiğini, davanın esası yönünden ise açılan davanın haksız olduğunu, davacı tarafın müvekkili ...'in haberi olmaksızın WhatsApp konuşmalarını mahkemede delil olarak sunmalarının bu delilleri hukuka aykırı delil hâline getireceğini, hukuka aykırı delillerin mahkemede nazara alınamayacağını ve bu durumda davacının iddiasını ispatlayan herhangi bir husus bulunmadığını, davacı tarafça ticari sır olduğu iddia edilen bilgilerin sektörde var olan tüm boya firmalarının sahip olduğu bilgiler olduğunu, bahsi geçen tedarikçi firmaların satışa sunmuş oldukları ürünleri ihale usulü sattıklarını ve ihalelerin sektörde bulunan bütün firmalara açık olduğunu, herkesçe bilinen veya ulaşılabilecek olan bilgilerin ticari sır niteliğinde olmadığını, bu husus gözetilerek davanın reddi gerektiğini, söz konusu yazışmaların yapıldığı tarihte her iki müvekkilinin de hâlen davacı Şirkette çalışmakta olduğunu, aynı Şirkette çalışan pazarlama sorumlusu ve üretim müdürü olan iki personelin kendi aralarında Şirketle ilgili hususları konuşmalarının doğal olduğunu, davacı tarafın iddia ettiği gibi Şirketin ticari sırlarının rakiplerle paylaşılmasının söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile
"...
Mahkememizce, üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmış ve bilirkişi heyeti raporuyla; davacı tarafından ticari sırlarının paylaşılması nedeniyle müşteri çevresinin azaldığı, müşterilerin rakip firmalarda çalışmaya başladığının beyan edildiği, davalıların iddia edilen eylemi gerçekleştirmesinin, tanık beyanlarıyla iddia edildiği gibi müşterilerin davacı firma teklifinden sonra davalıların çalıştığı firmada çalışmaya başlamalarının gerçekten de davacı için maddi kayıp meydana getiren bir durum olduğu, ancak davacının somut olarak hangi firmalara ne kadar teklifte bulunulduğunu, davalıların eylemi nedeniyle hangi firmaların rakip firma ile çalışmaya başladığını, bu eylem nedeniyle ne kadar müşteri kaybedildiğini, davalıların eylemi nedeniyle hangi işlerinin iptal olduğunu, ne kadarlık bir ... yönüyle zarara uğradıklarını somut olarak ortaya konulamadığı, davacı tarafından davalıların eylemi ve çalışma dönemi öncesindeki müşteri portföyü ile eylemi sonrasındaki müşteri portföyü, iptal olan ve yapılan işlerin dosyaya ibrazı ile zararlarının somut olarak ortaya konulması gerekirken bunun yapılmaması nedeniyle zarar tespitinin mümkün olamadığı tespit edilmiştir.
Davacı bilirkişi heyeti raporundan sonra, delil olarak defterlerin incelenmesine ve kısmi ıslahla dava dışı şirketin defterlerinin incelenmesi deliline dayanmıştır. Mahkememizce, davacının defterlerinde yapılacak incelemeyle, olası bir kar kaybının tespit edilmesi halinde, bu kar kaybının tümüyle davalıların fiilinden kaynaklandığı anlamına gelmeyeceği kanaatine varılmış ve davacının zarar kalemlerini somut olarak belirlemeden, ortaya çıkan kar kaybından doğrudan davalıları sorumlu tutulması yoluna gittiği sonucuna varılmıştır.
Dava dışı üçüncü kişinin defterlerinin incelenmesi talebi ele alındığındaysa, üçüncü kişinin defterlerinin incelenmesinin hukuk usulünde çok istisnai durumlar için söz konusu olabileceği ve dava dosyasının bu kapsamda istisnai durumlardan birini kapsamadığı ve rakip şirketin ticari defterlerini incelemek, dava dışı rakip şirketin ticari sırlarını öğrenmek anlamına geleceği kanaatine varılmıştır. Kaldı ki, dava dışı MK şirketinin defterleri üzerinde inceleme yapılması halinde, davacı şirketin müşterilerinin dava dışı şirketle çalışmaya başladığının tespiti davalıların müşterilerin ticari tercihlerinden sorumlu olacağı anlamına gelmez. Ticari ... serbest piyasa ekonomisine göre işlemekte olup, ticari şirketlerin kiminle alış veriş yapacaklarına karar verme özgürlükleri vardır. Davacı şirket hangi müşterilerinin rakip firmayla çalışmaya başladığını ve bu müşterilere mal satışında ne kadar nasıl bir fiyat politikası izlediğini ortaya koymadan, rakip şirketin müşterileriyle yapmış olduğu alış veriş sebebiyle kazandığı kardan davalıların sorumlu olması mümkün değildir. Bu sebeple, zararını ortaya koymak için dayandığı dava dışı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi talebi kabul edilmemiştir.
Bu haliyle, davalıların davacı şirkette çalışmalarını sonlandırdıktan sonra rakip şirkette çalışmaya başlayarak ne şekilde davacı şirketi zarara uğrattıkları ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ..." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davacının delilleri incelenmeden hüküm tesis edildiğini, üçüncü kişinin ticari defterlerinin incelenmesine yönelik taleplerinin reddinin doğru olmadığını, her iki Şirketin ticari defterleri üzerinden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, davalıların haksız eylemleri dolayısıyla haklarında suç duyurusunda bulunduklarını, yargılanmaları neticesinde ... 35. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.03.2019 tarihli ve 2017/407 Esas, 2019/272 Karar sayılı kararı ile ticari sır niteliğindeki bilgi ve belgeleri yetkisiz kişilere verdikleri ve müvekkili Şirket aleyhine haksız fiil gerçekleştirdikleri için verilen ceza kararının kesinleştiğini, davacı Şirketin müşterilerinden aldığı siparişleri ve bunların fiyatlarını hukuka aykırı olarak rakip firmalar ile paylaşan haksız fiil sahibi davalıların, akabinde yaşanan keskin ... azalışlarından sorumlu tutulamayacakları yönünde verilen kararın hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile
"...
Dosya kapsamındaki yazı, bilgi ve belgelere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde usul ve esas bakımından hukuka aykırılık bulunmamasına, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere göre ve özellikle, zarar bakımından ispat yükünün davacı işveren üzerinde olduğu, davalılar hakkında yürütülen ceza davasında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, ceza dosyası, dosya içeriğindeki deliller, bilirkişi incelemesi hep birlikte değerlendirildiğinde davacı işverenin zararını ispatlayamadığı, mahkemece davacının dava dışı şirketin defterlerinin incelenmesine ilişkin talebin reddine dair verilen kararın gerekçesinin de usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmakla; HMK'nin 359. maddesine 28/07/2020 tarihli 31199 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanunun 38. maddesiyle eklenen fıkra ile HMK'nin 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca davacı vekilince yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
..." gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tazminat istemine konu zararın ispatı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihâi kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,07.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.