Logo

9. Hukuk Dairesi2022/9445 E. 2022/8878 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfında çalışan davacının ilave tediye ücretine hak kazanıp kazanmadığı ve toplu iş sözleşmesinden doğan alacaklarının hesaplanması.

Gerekçe ve Sonuç: Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının 6772 sayılı Kanun kapsamında kamu tüzel kişisi olarak kabul edilemeyeceği ve davacının ilave tediye ücreti talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacakların hesaplanmasında da eksik inceleme yapıldığı gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 18.04.2005 tarihinde çalışmaya başladığını ve hâlen çalıştığını, ilave tediye ücretlerinin ödenmediğini, 01.....2012-31.12.2013 dönemini kapsayan toplu ... sözleşmesi bulunmasına rağmen özlük hakları ile ücretlerinin bireysel sözleşmelere göre ödendiğini iddia ederek ilave tediye ücreti ile toplu ... sözleşmesinden doğan alacaklarının faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Vakıf cevap dilekçesinde; davalı işyerinde 01.01.2012-31.12.2013 tarihlerini kapsayan iki yıllık toplu ... sözleşmesinin bulunduğunu, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fon Kurulunun 16.02.2012 tarihli kararının 16.04.2012 tarihinde yürürlüğe konulduğunu ve 01.....2012 tarihinden itibaren çalışanlarla belirsiz süreli ... sözleşmesi imzalandığını, ödemelerin de bu ... sözleşmesine göre yapıldığını, Genel Müdürlüğün görüşü doğrultusunda kararda öngörülen ödemeler dışında ödeme yapılmadığını, 6772 sayılı Kanun'un ek 1 inci maddesi uyarınca ödenmesi gereken ilave bir aylık ücret tutarında ikramiyenin yılda iki defa ödendiğini, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

"...

Dosyanın incelenmesinde; davacının toplu ... sözleşmesi yararlananlarından biri olduğu, toplu ... sözleşmesinde ilave tediye, ikramiye, aile yardımı, çocuk yardımı, yol yardımı, yemek yardımı, bayram harçlığı, yakacak yardımı, giyim yardımı ve doğum yardımı gibi husularda hükümler yer aldığı, davalı tarafın sözleşmeye konu olan bu hak ve alacakların eksiksiz ödendiğinin kanıtlanma yükümünün ... veren üzerinde olduğu, ancak dosyaya konulan bilgi ve belgeler ışığında davacıya bilirkişi raporunda belirtilen hak ve alacaklardan ilave tediye, ikramiye, aile yardımı, çocuk yardımı, yol yardımı, yemek yardımı, bayram harçlığı, yakacak yardımı, giyim yardımı ve doğum yardımı taleplerinin son raporda belirtilen gibi eksik ödenmesi nedeniyle davacının alacağının bulunduğu, eğitim yardımı alacağının kanıtlanamadığı anlaşılmakla ..." gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Vakıf istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Vakıf istinaf başvurusu dilekçesinde; davacı için 01.01.2012 - 31.12.2013 dönemini kapsayan toplu ... sözleşmesinin bulunduğunu ve toplu ... sözleşmesinin 01.....2012 tarihine kadar uygulandığını, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fon Kurulunun 16.02.2012 tarih ve 2012/1 sayılı kararları ile vakıflarda görevli personele, 01.....2012 tarihine kadar belirsiz süreli ... sözleşmesi imzalatılmasının istendiğini ve ödemelerin personele imzalatılan bu yeni sözleşme içeriğine göre yapıldığını; bu anlamda, belirsiz süreli ... sözleşmeleri ile çalışanlara ücret ödemesi dışında ilave olarak ücreti tutarında yılda iki defa ikramiye ödemesi yapıldığını, bu kapsamda davacının davalı Vakıftan herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını

belirterek İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

"...

Dosya içeriğine göre davalı vakıf sosyal adaleti pekiştirici tedbirlerin alınması, gelir dağılımının adilane bir şekilde tevzi edilmesinin sağlanması, sosyal dayanışma ve yardımlaşmayı teşvik etmesi için 3294 sayılı yasanın 7. maddesi uyarınca özel hukuk tüzel kişisi olarak kurulmuştur. Temel amacı, ihtiyaç sahiplerine ayni ve nakdi yardımda bulunmaktır. Mülki idare amiri vakfın başkanı olup, diğer kamu görevlileri de vakfın mütevelli heyetini oluşturmaktadır. Vakfın gelirlerinin bir kısmının Başbakanlığa bağlı fondan ve bütçeye konulacak ödeneklerden karşılanacağı yasada belirtilmiştir. Yasa vakfın bir takım vergi muafiyetlerinden yararlandırılmasını da düzenlemiştir. Vakfın alacakları kamu alacağı kabul edilmektedir. Vakfın harcamalarının ... ve işlemlerinin incelenmesi, izlenmesi ve denetlenmesi 5263 sayılı yasa ile kurulan ve Başbakanlığa Bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirilecektir. Davalı vakfın yasadan alınan yetki ile kurulduğu, devlete bağlı olduğu, kamusal yetki ve ayrıcalıklardan yararlandığı anlaşılmaktadır. Davalı vakıf bu niteliği itibariyle 6772 sayılı yasanın 1. Maddesinde "..sermayesinin yarısından fazlası Devlete ait olan şirket, kurum ve bunlara bağlı olan kuruluşlar.."sayılan devlete bağlı bir kuruluştur. Bu yerde çalışan davacı işçinin 6772 sayılı yasada belirtilen ilave tediye alacağından yararlanması gerektiği açık olduğundan ve çalışma barışı açısından aynı şartlarla aynı şekilde çalışan işçiye eşit ücret verilmesi gerektiği ve TİS in bulunduğu dikkate alınarak hesaplamalarda ikramiye ödemesi yapılan için ayrıca ilave tediye ücreti hesaplaması yapılmadığından davalı vakfın bu yönde yapılan istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir.

..." gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Vakıf temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Vakıf temyiz dilekçesinde; davacıya tüm alacaklarının ödendiğini ve bu kararla davalı Vakfa ek yük getirildiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfında çalışan davacının, ilave tediye ücretine hak kazanıp kazanmadığı ve toplu ... sözleşmesinden doğan alacaklarının hesaplanması noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) “İspat yükü” kenar başlıklı 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.“

2. 6100 sayılı Kanun'un “Taleple bağlılık ilkesi" kenar başlıklı 26 ncı maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir."

3. 2709 sayılı ... Cumhuriyeti Anayasası'nın 123 üncü maddesi, 6772 sayılı Kanun hükümleri, 3294 sayılı Kanun hükümleri, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'ndaki ilgili hükümler.

4. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu ... Sözleşmesi Kanunu hükümleri.

5. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 09.....2017 tarihli ve 2016/3 Esas, 2017/4 Karar sayılı kararı.

6. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 19.01.2022 tarihli ve 2022/16 Esas, 2022/583 Karar sayılı kararı.

7. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin aynı mahiyetteki 25.04.2022 tarihli ve 2022/4582 Esas, 2022/5176 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. Yukarıda açıklanan ilke ve esaslar ile Dairemizin içtihatları doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan ayrı birer özel hukuk tüzel kişisi olan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının 6772 sayılı Kanun bakımından kamu tüzel kişi olarak kabulü mümkün değildir.

2. 6772 sayılı Kanun'un 1 inci maddesinde, ilave tediye alacağı ödemekle yükümlü işverenlerin kimler olduğu açıkça belirlenmiştir. Kanun'a göre, devlete ve ona bağlı olmak üzere genel, katma ve özel bütçeli daireler, sermayesi değişen kurumlar, sermayesinin yarısından fazlası devlete ait olan şirket ve kurumlar ve bunlara bağlı kuruluşlar, belediyeler ve belediyelere bağlı kuruluşlar, 3460 ve 3659 sayılı Kanun kapsamına giren, sermayesinin tamamı Devlete ait olan veya bu sermeye ile kurulan iktisadi devlet kuruluşları, yukarıda belirtilenlerden olmayan diğer kurum, banka ve ortaklıklar bu Kanun kapsamındadır.

3. Diğer taraftan kamu kurumu kavramı genel olarak; genel, katma ve özel bütçeli idareler ile il özel idaresi ve belediyeyi veya bu kurumlarca sermayesinin yarısından fazlası karşılanan kurumlara ait olan ve bir kamu hizmeti sunan kurumları ifade etmektedir.

4. Davalı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının, 6772 sayılı Kanun kapsamında bir kamu tüzel kişisi olup olmadığını belirleyebilmek için öncelikle, Vakfın tabi olduğu Kanun hükümlerine göre yapısını, kuruluşunu ve işleyişini değerlendirmek gerekmektedir.

5. 29.05.1986 tarihli ve 3294 sayılı Kanun'un (16.....1989 tarihli ve 3582 sayılı Kanun'un 1 maddesi ile değişik) 1 inci maddesinde, bu Kanun'un amacı "fakru zaruret içinde ve muhtaç durumda bulunan vatandaşlar ile gerektiğinde her ne suretle olursa olsun ...'ye kabul edilmiş veya gelmiş olan kişilere yardım etmek, sosyal adaleti pekiştirici tedbirler alarak gelir dağılımının adilane bir şekilde tevzi edilmesini sağlamak, sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik etmek’ olarak açıklanmıştır.

6. 3294 sayılı Kanun'un (5263 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesi ile değişik) 7 nci maddesinin birinci fıkrasında ise, Kanun'un amacına uygun faaliyet ve çalışmalar yapmak ve ihtiyaç sahibi vatandaşlara nakdi ve ayni yardımda bulunmak üzere her il ve ilçede sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları kurulması öngörülmüştür (md.7/1). Aynı maddenin üçüncü fıkrasında, vakıf senetlerinin mahallin en büyük mülki amiri tarafından 4721 sayılı ... Medeni Kanunu (4721 sayılı Kanun) hükümlerine göre tescil ettirileceği ifade edilmiştir.

7. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının gelirleri, "Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan aktarılacak miktardan, işletme ve iştiraklerden elde edilecek gelirlerden ve diğer gelirlerden" oluşur (md. 8).

8. Vakıfların oluşumuna bakılacak olursa; Kanun'un 7 nci maddesinde; ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları mütevelli heyetinde 1 adet belediye başkanı, 1 adet köy muhtarı, 1 adet mahalle muhtarı, 1 adet sivil toplum kuruluşu yöneticisi, 2 adet hayırsever vatandaşın görev alacağı belirtilmektedir.

9. Anayasa'nın 123 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında "Kamu tüzel kişiliği, ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur." hükmü mevcuttur. Vakıflara ilişkin özel düzenleme niteliğindeki 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nda (5737 sayılı Kanun) da vakıfların özel hukuk tüzel kişiliğine sahip oldukları ifade edilmiştir (md. 4). Bu düzenlemeler dikkate alındığında, öncelikle genel kuralın vakıfların özel hukuk tüzel kişisi olarak faaliyet göstermesi olduğu açıktır. Vakıfların, kamu tüzel kişisi olarak kabul edilebilmesi istisnai bir hâl olup bu istisnai durumun genel kuralının aksine, tereddüde yer vermeyecek açıklıkta düzenlenmesi şarttır. Keza, kendiliğinden istisna olmaz, istisna konulmalıdır (Kemal Gözler, ‘Yorum İlkeleri’, Anayasa Hukukunda Yorum ve Norm Somutlaşması, Tebliğ, 29-30 Eylül 2012, ..., ... Barolar Birliği, s. 43). Bir diğer ifade ile istisnanın ayrıca ve açıkça olduğu ispat edilemediği takdirde ya da istisnanın olup olmadığı tereddütlü ise, istisnanın olmadığı kabul edilmelidir (Gözler, s. 43).

10. 3294 sayılı Kanun'da ise bu Kanun gereğince oluşturulan vakıfların kamu tüzel kişisi olduklarına dair açık bir hüküm bulunmamaktadır. Şu hâlde kanun koyucunun sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına bilinçli olarak kamu tüzel kişiliği vermediği, vakıfların 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre kurulmasını ve yine özel hukuk tüzel kişisi olarak özel hukuk hükümlerine göre faaliyet göstermesini istediği açıktır. Aksi düşünülse dahi, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının kısmen kamu kaynağı kullanmaları, kamu kurumu olarak nitelendirilmeleri için yeterli bir sebep değildir. Zira; 3294 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinde; vakfın gelirlerinin, "Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan aktarılacak miktardan, işletme ve iştiraklerden elde edilecek gelirlerden ve diğer gelirlerden" oluşacağı hüküm altına alınmıştır. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının gelirlerinin, sadece fondan aktarılan pay olmadığı, vakfın gelirleri arasında ... tarafından yapılan ve iktisadi değeri olan bağışların da bulunduğu görülmektedir. Aynı şekilde, mütevelli heyet tarafından oy çokluğu ile karar alan ve uygulayan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının 12 üyesinden 6'sının seçilerek gelen kişiler olması aksi sonuca varılmasını engelleyen bir diğer sebeptir.

11. Netice olarak sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları, bir tüzel kişi olmanın ötesinde bir özel hukuk tüzel kişisidir. Anayasa ile vakıflara ilişkin kanun hükümleri karşısında bu sonuca ulaşmak kaçınılmaz olduğu gibi sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarını düzenleyen Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu hükümleri de, özellikle vakfın gelirleri, yapısı, karar alma mekanizması bakımından farklı bir sonuç öngörmemektedir.

12. Belirtmek gerekir ki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 09.....2017 tarihli ve 2016/3 Esas, 2017/4 Karar sayılı kararı ile "3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile kurulan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının özel hukuk tüzel kişiliğine sahip olduğu, ayrı işyeri olan bağımsız işveren oldukları" belirlenmiştir. İçtihadı birleştirme kararları, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 45 nci maddesine göre bağlayıcıdır. Somut olayda, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının kamu tüzel kişisi olduğuna yönelik kanuni bir düzenleme, Anayasa Mahkemesi iptali kararı yahut aksi yönde içtihadı birleştirme kararı bulunmadığına göre, 09.....2017 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı'nın hâlen bağlacı olduğu kabul edilmelidir.

13. İzah edilen sebeplerle, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan ayrı birer özel hukuk tüzel kişisi olan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının 6772 sayılı Kanun bakımından kamu tüzel kişisi olarak kabulü mümkün değildir. Mahkemece ilave tediye ücreti talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne dair hüküm kurulması, Bölge Adliye Mahkemesince de davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi hatalı olup kararın açıklanan sebeple bozulması gerekmiştir.

14. Davacı 31.05.2012 tarihinde belirsiz süreli sözleşme imzaladıktan sonra işyerinde geçerli olan Koop-... Sendikası ile davalı işveren arasında imzalanan 01.....2012-31.12.2013 yürürlük süreli (dava dilekçesinde açıklanan dönem olmakla) toplu ... sözleşmesinden yararlandırılmadığını, yürürlükte bir toplu ... sözleşmesi bulunmasına rağmen, davacıya ayrıca bireysel ... sözleşmesi imzalatıldığını ve tüm özlük hakları ve ücretlerinin, bireysel ... sözleşmesine göre ödendiğini iddia ederek toplu ... sözleşmesinden doğan alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

15. Hükme esas alınan 07.02.2018 tarihli bilirkişi ek raporunda 2012 yılı hariç diğer yıllara dair hesaplama doğru ise de 2012 yılı için aile yardımı alacağı hesaplanırken davacının 31.05.2012 tarihinden itibaren toplu ... sözleşmesinin uygulanmadığı iddiasına aykırı olarak ve dolayısıyla davacının talebi aşılarak 2012 yılının ilk altı aylık döneminin hesaba katılması, yine çocuk yardımı alacağında da 2012 yılının Nisan ve Mayıs aylarının hesaplamaya dâhil edilmesi hatalıdır. Açıklanan sebeple aile ve çocuk yardımı alacakları, 2012 yılı Haziran ayından itibaren (Haziran ayı dâhil olmak üzere) hesaplanmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi de bir diğer bozma nedenidir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.