"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin 12.07.2018 tarihli ve 2017/1009 Esas, 2018/776 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesinin 03.11.2020 tarihli ve 2020/280 Esas, 2020/293 Karar sayılı kararıyla İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve eksikliğin giderilerek sonucuna göre yeniden karar verilmesi için dosyanın Mahkemesine iadesine karar vermiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı doğrultusunda yeniden yapılan yargılama sonucunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 07.03.2012 tarihinden beri ... Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdürlüğü Karadon İşletmesi Müessesesinde alt işverene yaptırmakta olduğu filitrasyon işini alan alt işveren bünyesinde hâlen filitrasyon bölümünde tamburcu olarak çalıştığını, kömürün yıkanması paketlenmesi gibi hazırlama işlemlerinin hizmet alımı ile alt işverenlere verilmekte olduğunu, alt işveren işçisi olarak çalıştırılan davacının davalı Kurumun asıl işi olan davalı Kuruma ait Karadon Müessesesinde davalı Kurum çalışanlarının emir ve talimatları ile ihale yolu ile alt işverenlerin kontrol ve denetimi altında çalıştırıldığını ileri sürerek asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunu ileri sürerek muvazaanın tespiti ile davacının alması gereken ücretin tespitine, ilave tediye, fark ücret ve akdi ikramiye alacaklarının ödenmesi gereken tarihlerden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, davanın mükerrer açıldığını, husumetin yanlış tarafa yöneltildiğini, davacının Kurum işçisi olmadığını, Kuruma bağlı Karadon İşletme Müessesesinin kömürlerin arıtılması işinin ihalesinin yapılmış olduğunu, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu (4734 sayılı Kanun) uyarınca yapım işi ihalesi sonucu dava dışı .... Mühendislik İnş. Tic. San. Ltd. Şti. ile Kurum arasında 30.07.2010 tarih ve 010606 yevmiye nolu sözleşme imzalandığını, ... Mühendislik İnş. Tic. San. Ltd. Şti. ile müvekkili Kurum arasında imzalanan sözleşme gereğince sorumluluğun firmada bulunduğunu, yapım işi ihale sözleşmelerinin 4734 sayılı Kanun gereğince yapıldığını, sözleşme konusu işin bütün hâlinde devredildiğini, davalı Kurumun bir devlet kuruluşu olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalı ... Müdürlüğünden ihale ile sözleşmeye konu işleri alan şirketlerde işyeri devri esaslarına göre ve son olarak dava dışı Acarlar Mühendislik İnşaat Şirketi işçisi olarak çalışmaya devam ettiği, sözleşmeye konu işin tüvenan kömürlerinin yıkattırılması ve çıkan katı atıkların nakli, yayılmasına ilişkin olduğu, sözleşme ve teknik şartname incelendiğinde sözleşmeye konu yapılacak olan işin tanımının sözleşmenin 5 inci ve teknik şartnamenin 1 ve 2 nci maddelerinde yapıldığı, buna göre yapılacak işin mevcut tüvenan kömür siloları çıkışından itibaren tüvenan kömürlerin nakledilmesi, iri ve ince taneli tüvenan kömürlerin zenginleştirilmesi, filtrasyon tesisinin elverdiği ölçüde şlam kömürlerin satılabilir ürün olarak değerlendirilmesi, termik santral kömürü üretilmesi için mikst ve gerektiğinde ince taneli şistlerle homojen bir şekilde karıştırılması ve elde edilen filtrasyon ürünün 19 C bandı döküş noktasına, metalurjik kömür için demiryolu vagon yükleme bantlarına, parça kömür için 16 C bandı döküş noktasına veya idare bandındaki karakol vasıtasıyla yükleme araçlarına nakledilmesi işlemleri olduğu, saha içi düzenleme işi ve stok sahasının sorumluluğunun davalı Kuruma ait olduğu, davalı ile davacının çalıştığı Acarlar Mühendislik Şirketi arasında imzalanan Hizmet İşleri Genel Şartnamesi'nin 11 inci maddesine göre Kurum tarafından oluşturulan idare ve kontrol teşkilatının alt işveren işçilerinden çalışmaları uygun görülmeyen her kademe ve nitelikteki personelin işyerinden uzaklaştırılmasını Şirketten talep edebileceği gibi doğrudan uzaklaştırma yetkisine de sahip olduğu, emsal dosyadaki bilirkişi heyet raporunda, davalı Kurum ile davalı Şirket arasındaki sözleşme hükümleri değerlendirilerek sözleşme kapsamında verilen işlerin madenciliğin hazırlık aşamasını oluşturduğu (kömürlerin yıkanması ve katı atıkların yayılması / madencilik kömür hazırlama ve zenginleştirme faaliyeti) ve asıl işin bir parçası olduğu sonucuna varıldığı, aynı raporda sözleşme kapsamında verilen işlerin "işletmenin ve işin gereği ile uzmanlık gerektiren ..." kapsamında olmadığının açıklandığı, davalı Kuruma ait olan filtrasyon tesisindeki ve Z bandındaki makina ve ekipmanları davalı Şirketin kullandığının da vurgulandığı, bu nedenle davalının asıl işinin bölünerek 4857 sayılı Kanun'un (4857 sayılı Kanun) 2 inci maddesine aykırı olarak alt işverene devredildiği, davacının çalıştığı şirketler ile davalı Kurum arasındaki sözleşmelerin muvazaalı olduğunun kabul edildiği, davacının baştan itibaren Kurum işçisi olarak kabul edilmesi gerektiğinden 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkında Kanun uyarınca ilave tediye alacağı hak ettiği, ancak sendika üyeliğinin olmaması ve dayanışma aidatı ödememesi nedeniyle toplu ... sözleşmesi hükümlerinden yararlanamayacağı, davacıya emsal olarak bildirilen işçilerle ilgili olarak Kurum tarafından gönderilen müzekkere cevaplarına göre, davacı ile aynı işyerinde ve aynı işlerde çalışan Kurum işçisinin olmadığı, adı geçen A. B. ve Ş.K. isimli işçilerin Kurumda pano ayak üretim (yeraltı maden ocağında) işçisi olarak çalıştıkları, ücretlerinin yeraltı maden işçisine göre ödendiği, davacının ise yer üstünde lavvar işçisi olarak çalıştığı, yeraltı maden ocağındaki çalışma koşulları, alınan risk ve ... güçlüğü gibi hususlar dikkate alındığında iddia edilen işçilerin davacıya emsal olarak kabul edilmesinin hakkaniyetli olmayacağı, buna karşılık Kurum adına Kamu İşletmeleri İşveren Sendikası ile Genel Maden ... Sendikası arasında davalı işyeri için akdedilen toplu ... sözleşmelerine göre ve sendika ücret skalasına göre ücret tespitinin yapılması gerektiği gerekçesiyle hesap raporundaki miktarlar dikkate alınarak ilave tediye ve fark ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; emsal kurum işçilerinin tespiti ile alacakların emsal işçi ücretlerinden hesaplanması gerektiğini, davalı Kurum tarafından benzer dosyalarda Kurum işçilerinden A.B., H.K. ve Ş.K.’nın emsal işçi olarak bildirildiğini, ayrıca burada irdelenmesi gereken hususun emsal işçilerin Kurum kayıtlarında çalıştıkları gözüken birimin değil fiilen çalıştıkları yerin ve yaptıkları işin tespiti olduğunu, A.B., H.K. ve Ş.K.’nın şirket işçileri ile birlikte fiilen müvekkilinin ve diğer şirket işçilerinin yaptığı aynı işi yapmakta olduğunu, Mahkeme kararında emsal işçiler A.B. Ve Ş.K.'nın ücretine göre yapılan hesaplama dikkate alınmayarak düşük ücret üzerinden yapılan hesaplamanın hükme esas alınmasının usul ve kanuna aykırı olup emsal işçi ücreti seçeneğine göre yapılan hesaplamanın dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken, aksi ve yerinde olmayan gerekçelerle düşük ücret üzerinden yapılan hesaplamalara itibar edilmesinin yerinde olmadığını, davalı Kurum tarafından usul ve kanuna uygun zamanaşımı savunmasında bulunulmadığını, diğer taraftan muvazaalı ilişkinin tarafı olan davalı tarafından hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olan zamanaşımı savunmasına itibar edilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu beyan ederek Mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacı işçinin dava dışı .... Mühendislik Şirketinin işçisi olarak 2009-2012 yılları arasında çalıştığını, davacının ... sözleşmesinin ilgili Şirket tarafından feshedildiğini, davacı işçinin Kurumda kaydı bulunmadığını, davacı vekili tarafından davacıya emsal olarak bildirilen ve aldığı ücret yapılan hesaplamada dikkate alınan A. B. isimli işçinin pano ayak üretim işçisi (yeraltı işçisi) olarak çalışmakta olup davacı işçiye ve ....Mühendislik Şirketi çalışanlarına emsal teşkil etmediğini, konu ile ilgili olarak Kuruma bağlı ... Müessese Müdürlüğünün 11.01.2021 tarihli yazısının ... 2. ... Mahkemesinin 2019/659 Esas sayılı dosyasında mevcut olduğunu, ... Mühendislik Şirketi ile kurumları arasında 4734 sayılı Kanun uyarınca yapılan yapım işi ihalesi sonucu sözleşme imzalandığını, yapım işi ihale sözleşmelerinin 4734 sayılı Kanun ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'na göre yapıldığını ve sözleşme konusu işin bütün halinde devredildiğini, 4857 sayılıı Kanun'un 2 nci maddesine eklenen fıkra ile kamu ile özel sektör arasında ayrım yapıldığını, müvekkili Kurum ile dava dışı Şirket arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmadığını, ... ve işyerinin anahtar teslimi sayılacak nitelikte diğer davalı Şirkete teslim edildiğini, bu nedenle de davacı vekilinin, Kurum ile Acarlar Mühendislik arasındaki ilişkinin asıl işveren-alt işveren ilişkisi olduğu ve bu ilişkinin de muvazaalı olduğu iddiasını kabul etmelerinin mümkün olmadığını, kaldı ki yüklenici firma ile aralarında ne 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu (6098 sayılı Kanun) ne de 4857 sayılı Kanun kapsamında muvazaalı bir ilişki olduğunu beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı Kurum ile davacının çalıştığı şirketler arasında imzalan sözleşmelerin, İlk Derece Mahkemesinin 2019/158 Esas sayılı emsal dosyasında mahallinde yapılan keşif tutanağı, alınan bilirkişi raporu, tanık anlatımları ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davalı Kurum ile davacının çalıştığı Acarlar Mühendislik İnşaat Şirketi arasında Karadon TİM Tüvenan kömürlerinin yıkattırılması ve çıkan katı atıkların nakli, yayılmasına ilişkin sözleşme imzalandığı, sözleşme ve teknik şartname incelendiğinde, sözleşmeye konu yapılacak olan işin tanımının sözleşmenin 5. ve teknik şartnamenin 1 ve 2. maddesinde yapıldığı, buna göre yapılacak işin, mevcut tüvenan kömür siloları çıkışından itibaren tüvenan kömürlerin nakledilmesi, iri ve ince taneli tüvenan kömürlerin zenginleştirilmesi, filtrasyon tesisinin elverdiği ölçüde şlam kömürlerin satılabilir ürün olarak değerlendirilmesi, termik santral kömürü üretilmesi için mikst ve gerektiğinde ince taneli şistlerle homojen bir şekilde karıştırılması ve elde edilen filtrasyon ürünün 19C bandı döküş noktasına, metalurjik kömür için demiryolu vagon yükleme bantlarına, parça kömür için 16 C bandı döküş noktasına veya idare bandındaki karakol vasıtasıyla yükleme araçlarına nakledilmesi işlemleri olduğu, saha içi düzenleme işi ve stok sahasının sorumluluğunun davalı Kuruma ait olduğu, davalı ile davacının çalıştığı Acarlar Mühendislik Şirketi arasında imzalanan Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 11. maddesine göre, Kurum tarafından oluşturulan idare ve kontrol teşkilatının alt işveren işçilerinden çalışmaları uygun görülmeyen her kademe ve nitelikteki personelin işyerinden uzaklaştırılmasını Şirketten talep edebileceği gibi doğrudan uzaklaştırma yetkisine de sahip olduğunun anlaşıldığı, davalı Kurum ile dava dışı Şirket arasındaki sözleşme hükümleri değerlendirildiğinde ve sözleşme kapsamında verilen işlerin madenciliğin hazırlık aşamasını oluşturduğu (kömürlerin yıkanması ve katı atıkların yayılması / madencilik kömür hazırlama ve zenginleştirme faaliyeti) ve asıl işin bir parçası olduğu sonucuna varıldığı, hükme esas alınan emsal dosyanın bilirkişi raporunda sözleşme kapsamında verilen işlerin işletmenin ve işin gereği ile uzmanlık gerektiren ... kapsamında olmadığının açıklandığı, davalı Kuruma ait olan filtrasyon tesisindeki ve Z bandındaki makina ve ekipmanları dava dışı Şirketin kullandığının da vurgulandığı, bilirkişi heyet raporunda sonuç olarak davalı Kurum ile hizmet alımı yapan alt işveren arasındaki incelemeye konu ilişkinin muvazaaya dayandığı yönünde görüş açıklandığı, yapılan tespitler ve değerlendirmeler kapsamında davalı Kurumca asıl işinin bölünerek 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesine aykırı olarak alt işverene devredildiği, davacının çalıştığı Şirketler ile davalı Kurum arasındaki sözleşmelerin muvazaalı olduğunun kabul edildiği, davacıya emsal işçinin temel yevmiyesinin tespiti gerektiği, davalı işyerinde sendikasız işçi bulunmadığı fakat Yargıtay içtihadı gereği temel yevmiye baz alınarak yani sendikal haklar giydirilmeden hesaplama yapılması gerektiği, davalı Kurumun, dava dilekçesine karşı yasal süresinde zamanaşımı def'inde bulunduğu gerekçeleriyle tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekilince, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasında, davalı Kurum ile dava dışı Şirketler arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı ve bu bağlamda davacının dava konusu alacaklara hak kazanıp kazanmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1.4857 sayılı Kanun’un "Tanımlar" kenar başlıklı 2 nci maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"...
Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde ... alan ve bu ... için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile ... aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, ... sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu ... sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl ... bölünerek alt işverenlere verilemez.
..."
2. Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin "İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren ..." kenar başlıklı 11 inci maddesinde de asıl işin bir bölümünün alt işverene verilebilmesi için “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirmesi" şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği belirtilmiştir.
3. Değerlendirme
1.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Alt işveren; bir işyerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde veya yardımcı işlerde, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren alanlarda ... alan ve bu ... için görevlendirdiği işçilerini, sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin ... aldığı işveren ise asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımlamalara göre asıl işveren alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan ... kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekmektedir.
3.Alt işverene yardımcı işin verilmesinde bir sınırlama olmasa da asıl işin bir bölümünün teknolojik uzmanlık gerektirmesi zorunludur. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesine göre asıl işveren alt işveren ilişkisinin sınırlandırılması yönünde kanun koyucunun amacından da yola çıkılarak, asıl işin bir bölümünün alt işverene verilmesinde “işletmenin ve işin gereği” ile “teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” ölçütünün bir arada bulunması şarttır. Kanun’un 2 nci maddesinin yedinci ve sekizinci fıkralarında “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” sözcüklerine yer verilmiş olması bu gerekliliği ortaya koymaktadır. Alt İşverenlik Yönetmeliği’nin 11 inci maddesinde de yukarıdaki anlatımlara paralel biçimde, asıl işin bir bölümünün alt işverene verilebilmesi için “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirmesi” şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği belirtilmiştir.
4. Alt işveren, üstlendiği ... için görevlendirdiği işçilerini sadece o işyerinde aldığı işte çalıştırmalıdır. İşçiler sadece asıl işverene ait işyerinde değil de farklı işverenlere ait çeşitli işyerlerinde çalışıyorlarsa asıl işveren alt işveren ilişkisinden söz edilemez. Alt işverene verilen ..., işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin bir ... olmalı, asıl işe bağımlı ve asıl ... sürdüğü müddetçe devam eden bir ... olmalıdır.
5. İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek amacıyla 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinde bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir. Muvazaa 6098 sayılı Kanun'da düzenlenmiş olup tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, kendi gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri, görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Muvazaada, taraflar arasında üçüncü kişileri aldatma kastı bulunmakta ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaa genel ispat kuralları ile ispat edilebilir. Bundan başka 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin sekizinci fıkrasında sözü edilen hususların, aksi kanıtlanabilen adi kanuni karineler olduğu kabul edilmelidir.
6. Davalı ... Müdürlüğünün 11.12.1984 tarihli ve 18602 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Ana Statüsü’nün “TTK’nın amaç ve faaliyet konuları” başlıklı 4 üncü maddesinde, “Taşkömürü üretiminin gerçekleştirilmesi için gerekli her türlü yeraltı ve yerüstü sosyal ve sınai tesislerini kurmak, işletmek veya işlettirmek,” hükümlerine yer verilmiş, 05.03.2020 tarihli ve 31059 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan en son yenilenen ... Taşkömürü Kurumu Ana Statüsü'nde de Kurumun faaliyet alanı ve görevleri aynı şekilde düzenlenmiştir.
7. Yukarıda yapılan açıklamalar, dosya kapsamındaki deliller ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, asıl işverenin alt işverene verilen işlerde personel çalıştırmadığı, aynı işlerde kontrol ve denetim görevi dışında çalışan işçisi bulunmadığı, dava dışı Şirket işçilerinin işi öğrenmeleri ve tecrübe kazanmaları amacıyla kısa bir süre davalı Kurum işçileri ile birlikte çalıştığı ve sonraki dönemde işin tamamen dava dışı Şirket işçileri tarafından yapıldığı, emir ve talimatın Şirket yetkilileri tarafından verildiğinin açık olduğu, dava dışı Şirketin asıl işverenden ayrı oluşturduğu ... organizasyonu kapsamında işi yürüttüğü, asıl işverenin denetim dışında söz konusu işe müdahalesinin bulunmadığı, buna göre davalı Kurum ile dava dışı Şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığı ve taraflar arasında kanunen geçerli asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.