"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının, müvekkil Şirkette 15.01.2014 tarihinde medikal bölge sorumlusu olarak çalışmaya başladığını, davalının Şirket içi tüm elektronik posta yazışma içeriklerinin, Şirketin eski çalışanı olup hâlihazırda dava dışı Matilek Şirketinde çalışan ... arkadaşına gönderdiğinin öğrenildiğini, bunun üzerine davalının ... sözleşmesinin 4857 sayılı ... Kanunu'nun 25 ... maddesi kapsamında sona erdirildiğini, davalının sözleşmesinde yazılı rekabet yasağına aykırı olarak rakip Şirkette çalışmaya başladığını, işten ayrıldıktan donra da davacı Şirket ile ilgili sır niteliğindeki bütün stratejik ticari bilgileri ifşa etmeye devam ettiğini, bilahare yapılan denetimde, müvekkili Şirketin rakibi bulunan birçok şirkete de ticari sır niteliğindeki bilgileri gönderildiğinin tespit edildiğini, davalı hakkında 5237 sayılı ... Ceza Kanunu'nun 239 uncu maddesi uyarınca suç duyurusunda bulunulduğunu, 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 396 ve 446 ncı maddelerine ve taraflar arasında imzalanan ... sözleşmesinin 15 ... maddesinde belirtilen hususlara aykırı davranan davalının hukuka aykırı eylemleri sonucunda müvekkili Şirketin zarar gördüğünü, davalının hukuka aykırı eylemi nedeniyle madden ve manen zarar gören müvekkili Şirketin uğradığı zararlara karşılık olmak üzere maddi tazminat ve manevi tazminat alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı tarafından gönderildiği iddia edilen elektronik postaların Şirketin resmî hesabından gönderilmiş olduğunu ve davalı tarafından gönderilmediğini, aksi kabul edilse bile gönderilen bilgilerin sır olarak değerlendirilemeyeceğini, davalının davacı Şirket ile yazılı ... sözleşmesinin bulunmadığını, bu nedenle davacı Şirketin hangi bilgilerin sır olduğu konusunda bilgilendirilmediğini, davacı Şirketin bu dönemde çalışanlarını toplu hâlde çıkardığını, bir kısmına performans yetersizliği bahanesi uygulanırken davalı gibi birçok çalışana da haksız ithamlarda bulunarak işten çıkartma yolunun seçildiğini, davacı iddialarının haksız ve dayanaksız olduğunu ve müvekkiline kusur atfedilemeyeceğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin13.02.2020 tarihli ve 2016/96 Esas, 2020/17 Karar sayılı kararı ile; davacı Şirketin, davasına konu ciro kaybı nedeniyle maddi tazminat talebi ile ilgili olarak yapılan değerlendirmede; her ne kadar davalının, dava dışı olan ve davacının eski çalışanı olan N.Ş.'ye Şirket ile ilgili ticari sır sayılabilecek önemli bilgileri elektronik posta yoluyla gönderdiği tespit edilmiş ise de; bu bilgilerin paylaşılması nedeniyle davacının maddi bir zarara uğramadığı, 2014 yılı içerisindeki 4 aylık dönemdeki hedeflenen ciro ile gerçekleşen ciro arasındaki farkın bir zarar olarak kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı, kaldı ki 2015 yılı sonu itibarıyla gerçekleşen cironun bir önceki yıla göre daha yüksek olduğu, bu itibarla yukarıda anılan 4 aylık döneme ilişkin hedeflenen cironun piyasa koşullarına ne kadar uygun reel bir hesaplama yapıldığının belli olmadığı gibi objektif bir hesaplamanın yapıldığı konusunda şüphe bulunduğu, bir an için negatif yönde bir ciro farkı oluştuğu kabul edilse dahi bu farkın davalının, davacı Şirkete ait bilgileri arkadaşıyla paylaşmasından mı yoksa piyasa koşullarından mı kaynaklandığının tespitinin mümkün bulunmadığı, bu hususu davacı tarafından somut delillerle ispatlayamadığı, zarar iddiasının objektif kriterlerden uzak ve soyut olduğu anlaşıldığından maddi tazminat yönündeki talebin reddine; manevi tazminat talebi için Mahkememizce yapılan değerlendirmede ise davalının yukarıda anılan ve Mahkememizce de kabul edilen, davacı Şirkete ait ticari bilgileri elektronik posta yolu ile eski çalışan olan arkadaşı ile paylaşmış olması şeklindeki eylemi her ne kadar doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar olarak ... Kanununun 25/II-e maddesi kapsamında işveren için haklı nedenle bildirimsiz fesih nedeni kabul edilecek bir davranış ise de; davalının bu eylemi nedeniyle davacı Şirkete manevi olarak nasıl bir zarar verdiğinin ispatlanamadığı, bu eylem ile Şirketin ticari itibarına zarar verildiği yönünde dosyaya yansıyan bir bilgi ve belge bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi30.03.2022 tarihli ve 2020/2645 Esas, 2022/757 Karar sayılı kararı ile; davalı işçinin eylemi nedeniyle davacı Şirketin maddi ve manevi zarara uğradığı ispat edilemediğinden bahisle davanın reddine dair kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı tarafın istinaf başvurusunun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ... alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 05.07.2022 tarihli ve 2022/6929 Esas, 2022/8687 Karar sayılı ilâmı ile; davacının diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, davalının davacı nezdinde çalıştığı dönemde, kendisine tahsis edilen elektronik posta adresinden davalı Şirketin satış hedeflerine, temsilcisi olduğu markanın eczane ve ürün bazlı satış verilerine ve ticari koşullarına, satış ekibinin bölge bazlı, ... ve realizasyonlarını içeren performans sonuçlarına, ürünlerinin eczane ve ürün bazlı satış ve ticari koşullarına, eczaneye verilecek yıl sonu iskonto tutarı verilerine ilişkin bilgileri, davacının rakibi konumundaki dava dışı Şirket çalışanına gönderdiği tespit edildiği, İlk Derece Mahkemesince de "... her ne kadar davalının, şirket ile ilgili ticari sır sayılabilecek önemli bilgileri elektronik posta yoluyla gönderdiği tespit edilmiş ise de, bu bilgilerin paylaşılması nedeniyle davacının maddi bir zarara uğramadığı..." şeklindeki açıklama ile davacının ticari sır niteliğinde sayılabilecek bilgileri paylaştığı kabul edilmiş olup davacının bu yöndeki kabule bir itirazı bulundığı, hukuk düzeninin, hukuk süjesi olarak tanıdığı tüzel kişilerin, kişilik hakları kanuni koruma altında olup bu bağlamda davacı Şirketin ticari bilgileri; satış ve ürün bazlı hedeflerinin, eczane ve reçete bilgilerinin paylaşılması, davacının kişilik hakkına saldırı mahiyetindedir. Bu bağlamda İlk Derece Mahkemesince manevi tazminat yükümlülüğünün itibara zarar verilmesi kavramı ile sınırlı değerlendirilmesi isabetli olmadığı, Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınarak, davacı yararına davalının eylemi ile orantılı ve dosya kapsamına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğu gerekçeleriyle Bölge Adliye Mahkemesi kararın bozularak ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı tarafından 03.04.2015 tarihinde reçete bilgisi içerikli bir elektronik postanın davacının eski çalışanı olan N.Ş.'ye gönderildiği elektronik posta içeriğinin davacı Şirket için önemli bir bilgi olduğu, yine davalı tarafından adı şahsa davacı Şirket satış raporunun da gönderildiği, başka bir gönderide ise ana markanın eczane ve ürün bazlı satış verilerini ve ticari koşullarını içerdiği, bebek mamalarının eczane ve ürün bazlı satış verilerini ticari koşullarını, satış ekibinin bölge bazlı ... ve realizasyonlarını içeren performans sonucu ve ticari sırlarını, mevsimsel ... ürünlerinin eczane ve ürün bazlı satış ve ticari koşullarını, eczaneye verilecek yıl sonu iskonto tutarı verisini içerdiği ve bu bilgilerin davacı Şirket için önemli bilgiler olduğu, bilirkişi raporun mali değerlendirme kısmında; davacı Şirketin satış ve ciro kaybının yaşandığını iddia ettiği 01.01.2014-31.05.2014 tarihleri arasındaki ... cironun gerçekleşmemesi ve ciro farkının 655.815,85 TL olduğunun tespit edildiğini, fakat eksi yönde gerçekleşen ciro farkının davalının eylemlerinden mi yoksa ülkenin ekonomik koşullarından kaynaklı mı olduğunun tespitinin mümkün olmadığı, bununla birlikte 2015 yılındaki cironun yıllık bazda değerlendirildiğinde 2014 yılındaki yıllık cirodan çok daha fazla olduğunun, bu şekilde ciroda artış olduğunun tespit edildiği, davacı Şirketin, davasına konu ciro kaybı nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebi ile ilgili olarak yapılan değerlendirmede; her ne kadar davalının, dava dışı olan ve davacının eski çalışanı olan N.Ş.'ye Şirket ile ilgili ticari sır sayılabilecek önemli bilgileri elektronik posta yoluyla gönderdiği tespit edilmiş ise de; bu bilgilerin paylaşılması nedeniyle davacının maddi bir zarara uğramadığı, 2014 yılı içerisindeki 4 aylık dönemdeki hedeflenen ciro ile gerçekleşen ciro arasındaki farkın bir zarar olarak kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı, kaldı ki 2015 yılı sonu itibarıyla gerçekleşen cironun bir önceki yıla göre daha yüksek olduğu, bu itibarla yukarıda anılan 4 aylık döneme ilişkin hedeflenen cironun piyasa koşullarına ne kadar uygun reel bir hesaplama yapıldığının belli olmadığı gibi objektif bir hesaplamanın yapıldığı konusunda şüphe bulunduğu, hukuk düzeni tüzel kişileri hukuk sujesi olarak tanıdığına ve onlara ad, şeref, ... ve itibar gibi kişisel varlıklar bahşedilmiş olduğuna göre, tüzel kişilerin de manevi tazminat talep edebileceklerini kabul etmek gerektiği, manevi zararın salt üzüntünün varlığı hâlinde değil, kişinin kişilik değerlerinin saldırıya uğraması durumunda gerçekleşen bir zarar olduğu, kanuni düzenlemeler gereği yalnız ... kişilerin değil, aynı zamanda tüzel kişilerinde kişisel haklarının koruma altında olduğu, bu bağlamda davacı Şirketin ticari bilgileri, satış ve ürün bazlı hedeflerinin, eczane ve reçete bilgilerinin paylaşılması, davacının kişilik hakkına saldırı mahiyetinde olduğu gerekçeleriyle manevi tazmit talebinin kısmen kabulü, maddi tazminat talebinin reddi yönününde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz başvurusunda; Mahkemece zarar miktarının tam olarak belirlemediği gerekçesiyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda zarar miktarının tam olarak belirlenememesi ticari hayatın karmaşık yapısı gereği olağan olduğu mütalaa edilmekle birlikte zarar doğmadığına dair bir tespit de yapılmadığını davalıya tahsis edilen mail adresinden, müvekkili Şirketin işleyişine müşteri ve ticari sırlarına ait bilgi ve belge gönderildiğinin dosya kapsamı ile ... olduğunu, davalının, hem imzalamış olduğu ... sözleşmesiyle hem de genel hükümler uyarınca ... gördüğü sırada öğrendiği, özellikle üretim ve ... sırları gibi önemli bilgileri üçüncü kişilerle paylaşmamakla yükümlü olmasına rağmen bu yükümlülüklerine aykırı davrandığını ve müvekkil Şirketin yaşadığı ciro kaybında önemli derecede sorumlu olduğunu, hükmedilen manevi tazminat tutarının davalı haksız eylemi ve müvekkil zararı ile orantılı olmayıp, düşük tutardaki tazminatın hakkaniyete aykırı olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalının eylemi nedeniyle, davacının ticaret sırrının ihlalinden kaynaklı olarak maddi ve manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığı, maddi tazminata hükmedilmesine esas illiyetin sübut bulup bulmadığı konularına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri.
2. 4271 sayılı ... Medeni Kanunu'nun ( 4271 sayılı Kanun) Kanun'un 24 üncü maddesi.
3. 6098 sayılı Kanun'un 49, 50 ve 51 ... maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer ... sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
07.....2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.