"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/3419 E., 2023/772 K.
KARAR : Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... ... Mahkemesi
SAYISI : 2020/1018 E., 2021/790 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ... Kömür İşletmeleri (...) Genel Müdürlüğüne bağlı linyit kömür üretiminde faaliyet gösteren ... Teknik Elektrik Madencilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin (... Teknik Şirketi) çalışanı olduğunu, en başından beri davalının asıl işçisi olmasına rağmen muvazaalı olarak alt işveren işçisi gibi gösterilerek haklarının kısıtlandığını, toplu ... sözleşmesi hükümlerinden yararlanması gerektiğini, davacının işyerinde imzalanan toplu ... sözleşmesinin tarafı olan Maden ... Sendikasına üye olduğunu ileri sürerek ilave tediye alacağı ile birlikte yoksun kalınan fark ücret alacağından kaynaklı bir kısım işçilik alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'i ve husumet itirazında bulunduklarını, müvekkilinin işi anahtar teslim ... olarak verdiğini, ihale makamı olan Kurumun herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, çalışanların emir ve talimatları ihaleyi alan firmadan aldıklarını, davacının Kurum işçisi olmadığını ve Kurumun tarafı olduğu toplu ... sözleşmesinden yararlanmak istediğine dair bir talebi bulunmadığını, Kurumda aldatma kastının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
2. İhbar olunan ... Teknik Şirketi vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, müvekkilinin İdare tarafından açılan ihaleleri kazanarak kömür üretim işi yaptığını, davalı ile müvekkili Şirket arasındaki ilişkinin ihale usulü ile hizmet alımı işi olduğunu ve muvazaanın söz konusu olmadığını, davacının müvekkili Şirket çalışanı olduğunu, davacının Sendika ile müvekkili arasında imzalanmış olan toplu ... sözleşmesi hükümlerinden yararlandığını ve herhangi bir hak kaybının söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının Maden ... Sendikasına üye olduğu, asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun sabit olduğu, davalı Kuruma yazılan müzekkere cevabında davacının sendika üyeliğinin davalı Kuruma bildirilmediğinin, Maden ... Sendikasına yazılan müzekkere cevabında ise işçinin sendika üyeliğinin asıl işverene bildirilmesi usulünün uygulanmadığının belirtildiği, buna göre davacının sendika üyeliğinin davalı Kuruma bildirilmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davacının toplu ... sözleşmesinden doğan alacak taleplerinin reddine; ancak davacı 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 sayılı Kanunla 6212 sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun (6772 sayılı Kanun) gereği ilave tediye alacağına hak kazandığından dava konusu ilave tediye alacağının hüküm altına alınmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; toplu ... sözleşmesi imza tarihinde işyerinde örgütlü Maden ... Sendikasına üye olan müvekkilinin toplu ... sözleşmesinden kaynaklanan fark ücret alacaklarının reddinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, toplu ... sözleşmesi hükümlerinden yararlanmak için imza tarihinde işyerinde örgütlü sendikaya üye olmanın yeterli olduğunu, Mahkeme gerekçesinde belirtilen yüksek yargı kararlarının hatalı yorumlandığını, üyeliğin işverene bildirimi yükümlülüğünün imza tarihinde sendika üyesi olmayan, sonradan üye olan işçiler için olduğunu, aynı işyerinde çalışan işçilerin toplu ... sözleşmesi farkları da dâhil tüm haklarına kavuştuklarını, müvekkilinin ücretinden sendikal aidat kesildiğini, toplu ... sözleşmesi farkları dışında dava konusu ettikleri ilave tediye ile sair alacaklarının da toplu ... sözleşmesi farkları dikkate alınarak hüküm altına alınması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Kurumun ihale makamı olduğunu, muvazaa iddiasının yerinde olmadığını, Kurum personeli olmayan davacıya ilave tediye ödenmemesi gerektiğini, aksi takdirde ilave tediyenin asgari ücret üzerinden çalışılan süreye göre belirlenmesi gerektiğini, brüt ücret üzerinden karar verilmesinin hatalı olduğunu, faiz başlangıç ve türlerinin hatalı olduğunu, alacakların net olarak belirlenmesi gerektiğini, ıslah dilekçesindeki miktar ile bilirkişi raporundaki miktarların hatalı olduğunu, yargılama gideri, arabuluculuk ücreti ve vekâlet ücretinin de hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; emsal dava dosyalarında alınan bilirkişi raporlarına göre davalı Kurumun hizmetin yürürtülmesine ilişkin teknolojik imkânları, araç, gereç ve ekipmanları itibarıyla ihbar olunan Şirketten daha üstün durumda olduğu, asıl işin alt işverene verilebilmesinin en önemli şartının verilen işin, işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerden olması şeklinde belirlenebileceği, ancak davalı ve ihbar olunan Şirket arasında kanuna uygun bir asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmadığından davacının başlangıçtan itibaren ... Genel Müdürlüğü işçisi olarak kabulünün doğru olduğu, buna göre İlk Derece Mahkemesinin ilave tediye alacağının kabulüne dair kararının isabetli bulunduğu, davacının toplu ... sözleşmesinden yararlandırılmasına yönelik talebi yönünden ise Dairemizin 23.....2021 tarihli ve 2021/6396 Esas, 2021/10706 Karar sayılı ilâmının da Dairenin kararını teyit edecek nitelikte olduğu, dosya kapsamına göre davacının sendika üyeliğinin Kuruma bildirilmediğinin anlaşıldığı, bu nedenle toplu ... sözleşmesinden yararlanmasının mümkün olmadığı, ilave tediye alacağının hesaplama dönemi ile covid 19 salgın hastalığı nedeni ile yargıda duran süreler ve arabuluculuk aşamasında geçen zamanaşımının durduğu süreler de dikkate alındığında zamanaşımına uğrayan alacak kaleminin bulunmadığı, hükmedilen alacak kaleminde, faizin niteliği ve faiz başlangıç tarihlerinde hatalı bir uygulama olmadığı, arabuluculuk ücretinin haklılık payları oranında paylaştırılması gerekirken sadece davalıdan alınmasının hatalı olduğu gerekçeleriyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşşardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı ile muvazaanın varlığı hâlinde gerçek işveren tarafından bağıtlanan toplu ... sözleşmesinden yararlanma koşulları, talep konusu alacakların hesabına esas alınacak ücret ile hesaplama yöntemi, dava türü, zamanaşımı, faiz, yargılama gideri ve vekâlet ücreti noktalarındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi.
2. 6100 sayılı Kanun'un 107 ve 109 uncu maddeleri, 4857 sayılı ... Kanunu ile 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu ... Sözleşmesi Kanunu ve 6772 sayılı Kanun'un 1 ve 2 nci maddesi
3. Dairemizin 15.09.2021 tarihli ve 2021/7688 Esas, 2021/11983 Karar sayılı; 23.02.2022 tarihli ve 2022/1773 Esas, 2022/2225 Karar sayılı ilâmları.
4. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 10.11.2016 tarihli ve 2016/26170 Esas, 2016/25527 Karar sayılı ilâmı.
5. Dairemizin 27.10.2021 tarihli ve 2021/10852 Esas, 2021/15039 Karar sayılı ilâmında zamanaşımı def'ine ilişkin Dairece benimsenen ilkeler şu şekilde ifade edilmiştir:
"...
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
...
Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.
Zamanaşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür (Yargıtay HGK. 04.....2011 gün 2010/ 9-629 E. 2011/ 70. K.). ..."
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut uyuşmazlıkta; ilave tediye alacağına ilişkin dava, 6100 sayılı Kanun'un 109 uncu maddesinde düzenlenen kısmi alacak davası türünde açılmış ve sonuçlandırılmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ilave tediye alacağı bakımından davaya karşı ileri sürülen zamanaşımı def'i dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır. Bundan sonra alacak miktarı ıslah yoluyla artırılmış, davalı Kurum vekili tarafından ise davacı tarafça sunulan ıslah dilekçesine karşı kanuni süresinde zamanaşımı def'i ileri sürülmüştür.
3. Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelenmesinde Covid-19 salgın hastalığı nedeni ile yargıda duran süreler ve arabuluculuk aşamasında geçen zamanaşımının durduğu süreler dikkate alınarak zamanaşımına uğrayan alacak olmadığı değerlendirilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince durma sürelerinin dikkate alınarak değerlendirme yapılması yerinde ise de, ıslaha karşı zamanaşımı değerlendirilmesi hatalı yapılmıştır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.