"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2259 E., 2022/1940 K.
KARAR : Davacının istinaf başvurusunun esastan reddi, davalı ... Belediye Başkanlığının istinaf başvurusunun kabulü ile davanın usulden reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 6. ... Mahkemesi
SAYISI : 2022/197 E., 2022/303 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda ... 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.05.2019 tarihli ve 2018/44 Esas, 2019/299 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılardan ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (3) üncü alt bendi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
... 12. Asliye Hukuk Mahkemesince, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda davanın görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Görevsizlik kararının 25.05.2022 tarihinde kesinleşmesi üzerine, dosya kendisine gönderilen İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda davanın arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalılardan ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine ve davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Konak Belediyesi ... ve Spor Kulübünün sözleşmeli sporcusu iken 35.000,00 USD alacağının ödenmediğini, spor kulübünün temsilinde, işleyişinde, borç ödemelerinde ve maddi varlıkların yönetiminde tüm inisiyatifin davalı Belediyede olduğunu, çalışanların birçoğunun Belediye çalışanı olduğunu, para ödemelerinin Belediyenin oluru ile yapıldığını, bu nedenle davalı Belediyenin borçtan sorumlu olduğunu ileri sürerek ücret alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; Belediye ile Spor Kulübünün ayrı tüzel kişilikleri olduğunu, Belediye ile davacı arasında imzalanmış sözleşme olmadığını, davacıya herhangi bir borçlarının olmadığını, davacının dava dilekçesindeki açıklamalarının Spor Kulübünün Belediyenin organı olduğunu göstermeyeceğini, talebin zamanaşımına uğradığını ve davacıya yapılan ödemelerin mahsup edilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın görevsiz mahkemede 25.01.2018 tarihinde açıldığı ve davacı tarafın dava açmadan önce arabuluculuk başvurusu yapmadığı, bu başvuruyu daha sonra yargılama sırasında yaptığının belirgin bulunması ve görevli mahkemede görülmeye başlanan dava yeni bir dava olmayıp görevsiz mahkemede açılan davanın devamı niteliğinde olduğundan, dava tarihinden önce yasal olarak dava şartı hâline getirilen arabulucuya başvurma şartının gerçekleştirilmemiş olduğu ve arabuluculuk dava şartının giderilebilir dava şartı olamayacağı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalılardan ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı ... vekili, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesine rağmen davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmediğini, bu nedenle kararın hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davacı vekili, dosyanın ... mahkemesine gönderilmeden önce arabuluculuk başvurusu yapıldığını, bu nedenle verilen kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın usulden reddine yönelik İlk Derece Mahkemesi kararının isabetli olduğu, ancak davanın usulden reddine karar verilmesine rağmen kendisini vekille temsil ettiren ... lehine vekâlet ücreti takdir edilmediği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, görevsiz mahkemede davanın açıldığı tarihten sonra ancak dosyanın görevli mahkemenin esasına kaydedilmesinden önce arabuluculuğa başvurulmuş ve sonuçlanmış olması hâlinde davanın 7036 sayılı ... Mahkemeleri Kanunu'nun (7036 sayılı Kanun) 3 üncü maddesine göre dava şartı yokluğundan usulden reddi gerekip gerekmediğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 7036 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında, “Kanuna, ... veya toplu ... sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebi ile açılan davalarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” şeklinde düzenlemeye yer verilerek dava şartı olarak arabuluculuk öngörülmüştür. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise "Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir." düzenlemesine ve yine aynı maddenin yirmi birinci fıkrasında ise "Bu maddede hüküm bulunmayan hâllerde niteliğine uygun düştüğü ölçüde 7/6/2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu hükümleri uygulanır." düzenlemesine yer verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Dava şartı olarak arabuluculuğun ağır koşullara bağlanması ve çeşitli sebeplerle birkaç defa bu yola başvurulmasının gerekliliğine dair uygulama, işe iade davalarında hak düşürücü süre sorunlarının yaşanmasına, tazminat ve alacaklar yönünden alacağın kısmen zamanaşımına uğramasına, birden fazla arabuluculuk ücretlerinin yargılama giderlerine eklenmesiyle bu yöndeki sorumluluğun taraflara paylaştırılmasında tereddütlere ve en nihayet arabulucunun sorumluluğuna neden olabilecektir. Bu tür anlaşmazlıklara ve tereddütlere meydan verilmemesi için arabuluculuk tutanağında tarafların anlaştıkları ya da anlaşamadıkları alacak kalemleri ... ... belirtilmelidir. Dairemizce; dava şartı arabuluculuk uygulamalarında başlangıçta hem talepte bulunanlar ve hem de arabulucular tarafından yapılan bu tür hatalar tarafların mağduriyetlerine sebebiyet verdiği gibi arabuluculuk uygulamasının amaçlandığı gibi uygulanmasına engel olduğundan arabuluculuğa hangi konularda başvurulduğuna ilişkin başvuru formu uygulamasının başladığı 02.....2018 tarihine kadar arabuluculuk anlaşamama tutanağında arabuluculuğa konu alacaklar ... ... belirtilmeden “işçilik alacakları” veya “işçi işveren uyuşmazlığı” gibi soyut ifadeler kullanılmış ise taraflar arasındaki işçilik alacaklarının tamamının arabuluculuğa konu edildiğinin kabul edilmesi gerektiği görüşü benimsenerek arabuluculuk uygulamasının amaçlandığı şekilde uygulanmasına yönelik ... üretilmiştir.
2. Arabuluculuk uygulamasının amaçlandığı şekilde uygulanmasına yönelik ... üretilmesi gereken diğer bir konu da görevsiz mahkemede davanın açıldığı tarihten sonra ancak dosyanın görevli mahkemenin esasına kaydedilmesinden önce arabuluculuğa başvurulmuş ve sürecin sonuçlanmış olması hâlinde, davanın 7036 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesine göre dava şartının gerçeklememiş olması sebebiyle usulden reddi gerekip gerekmediği hususudur.
3. Somut olayda; dava, 25.01.2018 tarihinde ... 12. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış ve Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalılardan ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi tarafından eldeki davaya bakma görevinin ... mahkemesine ait olduğu ve görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilmiş ve karar istinaf edilmeksizin 25.05.2022 tarihinde kesinleşmiştir. Görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dosyanın 27.05.2022 tarihinde ... 6. ... Mahkemesine tevzi edildiği ve ... 6. ... Mahkemesince davacı tarafa arabuluculuk tutanağını sunması için bir haftalık kesin süre verildiğine ilişkin muhtıra çıkarıldığı, davacı tarafça sunulan arabuluculuk son tutanağı içeriğinden, arabuluculuk sürecinin başlama tarihinin 05.03.2022, bittiği tarihin 24.03.2022 (Tutanakta sehven 24.03.2021 tarihi yazılmıştır.) olduğu görülmektedir.. Davacı tarafça sunulan arabuluculuk son tutanağına göre davalılardan sadece ... ile dava şartı arabuluculuk sürecinin yürütüldüğü ve sürecin sonunda anlaşma sağlanamadığı anlaşılmaktadır.
4. Buna göre davacı tarafça asliye hukuk mahkemesine dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmadığı; ancak dosyanın görevli olan ... mahkemesinin esasına kaydedilmesinden önce arabulucuya başvurulup sürecin sonuçlandırıldığı tartışmasızdır. Böylece 7036 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesi ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun uygulanmasındaki amaç ve usul ekonomisi gözetildiğinde; dava şartının yerine getirildiği kabul edilip işin esasına girilerek oluşacak sonucu göre karar verilmesi gerekirken davalılardan ... yönünden yazılı şekilde davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
5. Diğer davalı ... Belediyesi ... ve Spor Kulübü yönünden, dava şartı arabuluculuk gerçekleştirilmediğinden, şimdiki gibi davanın usulden reddine karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.10.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y
... mahkemesine görevsiz mahkemeden görevsizlik kararı verilerek gönderilen davalarda, dava şartı arabuluculuk hususunun ne şekilde ele alınması gerektiği uyuşmazlık konusudur.
Öncelikle konuya ilişkin mevzuata baktığımızda karşımıza çıkan ilk hüküm 7036 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında yer verilen "(1) Kanuna, ... veya toplu ... sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (Ek cümle:28/3/2023-7445/41 md.) Bu alacak ve tazminatla ilgili itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davaları hakkında birinci cümle hükmü uygulanır. (2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir." şeklindeki düzenlemedir.
Yine konuya ilişkin diğer bir düzenleme de aynı Kanun'un 9 uncu maddesindeki “Bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde 6100 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.” şeklindeki hükümdür.
Yukarıda yer verilen iki kanun hükmünden çıkartılacak üç temel sonuç mevcut olup bunlar ise sırasıyla şu şekildedir:
1. Arabulucuya başvuru davadan önce olmak zorundadır.
2. Arabulucuya başvurulmadan dava açılmış ise burada ortaya çıkan eksiklik tamamlanabilir dava şartlarından değildir. Dava başkaca hiçbir işlem yapılmaksızın usulden reddedilir.
3. 7036 sayılı Kanun'da düzenlenmiş bir hususta 6100 sayılı Kanun'a gidilemez.
Somut olay değinilen mevzuat ve ilkeler çerçevesinde ele alındığında ise karşımıza çıkan durum şudur:
Davasının ... mahkemesinin görevine girmediğini düşünen davacı; görevli addettiği mahkemede açacağı davasında dava şartı arabuluculuk koşulu bulunmadığından arabulucuya gitmeden dava açmış; mahkemenin, ... mahkemesinin görevli olduğuna hükmetmesi ve bu kararın kesinleşmesi sonrasında ise 6100 sayılı Kanun'un 20 nci maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca görevsizlik kararını veren mahkemeye davanın görevli mahkemeye gönderilmesi talepli başvurusunu yapmadan önce arabulucuya başvurmuş; arabuluculuk anlaşmazlık tutanağını aldıktan sonra da başvurusunu yaparak davasının görevli ... mahkemesine gönderilmesini temin etmiştir.
İşte bu aşamada uyuşmazlık konusu problem ortaya çıkmaktadır.
... mahkemesine görevsizlik kararı ile başka bir mahkemeden gelmiş olan davanın dava tarihi, görevsiz mahkemeye davanın açıldığı tarih, yani arabulucuya müracaat tarihinden önceki bir tarihtir ve bu konuda sayın Daire çoğunluğu ile aramızda ihtilaf bulunmamaktadır. Doğal olarak davacı dava açmakla elde edilebilecek tüm hakları da görevsiz mahkemeye davayı açtığı tarih itibarıyla kazanacaktır. İşte tam da bu noktada sayın çoğunluğun görüşü kabul edilecek olursa yukarıda yer verilen yasal düzenlemenin, önce arabulucuya müracaat, arabulucuda anlaşılamazsa ancak bundan sonra dava şeklindeki kesin ve emredici kuralı ile arabuluculuk dava şartının tamamlanabilir dava şartlarından olmadığına ilişkin kuralı açıkça ihlal edilmiş olacaktır.
Daha net ifade etmek gerekirse eldeki davada dava tarihi 25.01.2018 iken arabulucuya müracaat tarihi dava tarihinden sonraki bir tarih olan 05.03.2022 tarihidir. Arabuluculuk görüşmesinin anlaşmazlıkla sonuçlandığına ilişkin tutanağın tarihi de yine dava tarihinden sonraki bir tarih olan 24.03.2022 tarihidir ki bu durum yukarıda yer verilen yasal mevzuata açıkça aykırıdır.
6100 sayılı Kanun'un 115 inci maddesinin üçüncü fıkrasında “Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.“ şeklindeki hükmün somut olaya etkisi nedir suali bakımından ise kanaatimiz şu yöndedir:
Her şeyden önce ... mahkemesi, 7036 sayılı Kanun'un yukarıda yer verilen 9 uncu maddesinin açık hükmü karşısında 7036 sayılı Kanun'un düzenlediği bir hususta 6100 sayılı Kanun hükümlerine gidemez. Yani 7036 sayılı Kanun'un 3 ve 4 üncü maddelerindeki açık düzenlemeler nedeniyle somut olaya 6100 sayılı Kanun'un 115 inci maddesinin üçüncü fıkrasını uygulayamaz.
Somut olaya 6100 sayılı Kanun'un 115 inci maddesinin üçüncü fıkrası uygulanamazsa da bir an için uygulanabilirliğini kabul etsek dahi bu ancak ve ancak dava şartı noksanlığının mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlığın giderilmiş olması yani sayılan üç unsurun birlikte gerçekleşmesi durumuyla sınırlıdır. Bu şartlardan birisi dahi eksik olduğunda bu maddenin işletilmesi mümkün değildir. Bu aşamada tekrar etmek gerekirse kişisel kanaatimiz 6100 sayılı Kanun'un anılan maddesinin somut olaya uygulanmasına yukarıdaki üç şart birlikte gerçekleşse dahi yasal imkân bulunmadığı şeklindedir.
Sonuç itibarıyla, arabulucuya gidilmeden görevsiz mahkemede açılan davanın verilen görevsizlik kararı sonrasında görevli ... mahkemesine intikali hâlleri bakımından, dava şartı arabuluculuk eksikliğinin davanın ... mahkemesine naklinden önce tamamlanmış olmasının yukarıda değinilen yasal mevzuat karşısında sonucu değiştirmeyeceği ve davanın usulden reddine karar verilmesinde zorunluluk bulunduğu, temyizen incelenen kararda da aynı sonuca ulaşıldığından kararın onanması gerektiği şeklindeki hukuki ve vicdani kanaatim nedeniyle aksi yöndeki sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.