Logo

9. Hukuk Dairesi2023/1236 E. 2023/3526 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından açılan menfi tespit davasında, dava konusu icra takibinin dayanağı olan mahkeme kararının kesinleşip kesinleşmediği ve davacının icra takibinden kaynaklanan bir borcunun bulunup bulunmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu takibin dayanağı olan önceki davada gerekçeli kararın taraflara tebliğ edilmediği ve bu nedenle kesinleşmiş bir karardan söz edilemeyeceği, ayrıca aynı taraflar ve aynı konu hakkında iki farklı yargılama yapılmasının ve kesinleşmemiş hükmün gözetilmemesinin bozma kararının maddi hataya dayalı olduğu gözetilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (...) Mahkemesi

SAYISI : 2019/95 E., 2022/220 K.

DAVA TARİHİ : 07.08.2014

KARAR : Davanın kısmen kabulü

TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri

Taraflar arasında görülen menfi tespit davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalılar vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılar murisinin Mahkemenin 2012/119 Esas, 2013/238 Karar sayılı dosyası ile bir kısım işçilik alacaklarını talep ettiğini, davanın kısmen kabul edildiğini ve kararın temyiz edilmeyerek kesinleştiğini, bahsi geçen dosyadaki alacaklarla ilgili yapılan icra takibinin ise Erdek İcra Dairesinin 2013/967 Esas sayılı dosyası ile kesinleştiğini, bu takipten sonra davalılar murisinin fazlaya ilişkin hakkına istinaden Erdek İcra Dairesinin 2014/932 Esas sayılı dosyası ile ikinci bir takip başlattığını, takibe süresinde itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiğini ancak takibe dayanak Mahkemenin 2012/119 Esas, 2013/238 Karar sayılı dosyası incelendiğinde birbirine zıt iki bilirkişi raporu bulunduğunu ve ikinci bilirkişi raporuna itiraz ederek raporu kabul etmediklerini de bildirdiklerini, ikinci icra takibine esas alınan ikinci bilirkişi raporunun davalıların murisi yönünden kesin bir delil oluşturmadığını bu nedenlerle Erdek İcra Dairesinin 2014/932 Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde yer alan alacaklarla ilgili borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; dava konusu icra takibinin dayanağı Erdek Asliye Hukuk (...) Mahkemesinin 2012/119 Esas, 2013/238 Karar sayılı dosyasının kısmi dava olarak açıldığını ve fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunu ve kararın temyiz edilmeden kesinleştiğini, dolayısı ile karara esas alınan bilirkişi raporunun da kesinleştiğini, Mahkemede hüküm dışı kalan alacaklar için icra takibi başlatılmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığını savunarak davanın reddini ve %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemenin 25.....2015 tarihli ve 2014/327 Esas, 2015/269 Karar sayılı kararı ile; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 tarihli ve 2007/15-614 Esas, 2007/696 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere daha önce açılan kısmi davada alınan bilirkişi raporunun daha sonra açılan ikinci davada hâkimi bağlamayacağı, zira bilirkişi raporunun kesinlik kazanması ve kazanılmış hak teşkil etmesinin verildiği ilk dava için olduğu, bilirkişi raporunun takdiri delillerden olup kısmi davada alacağın dava edilen miktar kadar olduğunun ispat edilmesinin yeterli olduğu, açılan ikinci davaya konu edilen alacağın miktarının davacı tarafından kanıtlanması gerektiği, bu nedenle ilk davada alınan bilirkişi raporunun bu davadaki alacak miktarının da ispatı için yeterli sayılamayacağından takibe konu alacakların ispatı için taraflara delil sunma imkânı sağlanarak toplanan deliller kapsamında bilirkişiden rapor aldırılmak suretiyle davacının borçlu olmadığı miktarların tespit edildiği ve alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle likit bulunmadığından davalı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Dairemizin 11.02.2019 tarihli ve 2015/30375 Esas, 2019/3256 Karar sayılı kararı ile davacının tüm, davalının sair temyiz itirazları reddedilerek taraflar arasında aynı dönem çalışmasına dair aynı iddialarla açılmış olan Erdek Asliye Hukuk (...) Mahkemesinin 2012/119 Esas, 2013/238 Karar sayılı dosyası ile yargılama yapıldığı ve bu yargılamada bilirkişi N.D. tarafından ........2013 tanzim tarihli rapor düzenlendiği, eldeki dosyada ise bilirkişi H.G. tarafından 01.....2015 tanzim tarihli rapor düzenlendiği, işçinin toplu ... sözleşmesine tâbi sendikalı çalışan olduğu, tarafları, konusu ve talep edilen işçilik alacakları aynı olan taraflar arasındaki uyuşmazlık ile ilgili iki davada alınan iki farklı rapor olduğu anlaşıldığından tâbi olunan toplu ... sözleşmelerinin de celbi ile dosyanın yeni bir bilirkişiye tevdii edilerek Erdek Asliye Hukuk (...) Mahkemesinin 2012/119 Esas, 2013/238 Karar sayılı dosyası ile eldeki dosyadaki talep ve iddialar yönünden dosyalardaki bilirkişi raporları arasındaki çelişkilerin giderilmesi için rapor alındıktan sonra sonuca gidilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda eksiklilikler tamamlanarak yeniden alınan ve hükme esas alındığı belirtilen bilirkişi ek raporuna itibarla davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde; hükme esas alınan bilirkişi raporunda alacakların hesaplamaya elverişli olmadığı ifade edilmesine rağmen zorlamayla hesaplama yapıldığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde; işbu dava her ne kadar menfi tespit davası şeklinde açılmış ise de davanın konusunu daha önce Erdek Asliye Hukuk (...) Mahkemesinin 2012/119 Esas, 2013/238 Karar sayılı dosyasında kısmi dava ile karara bağlanan işçilik alacaklarının oluşturduğunu, bu hâli ile de ek dava niteliğinde olduğunu, Erdek Asliye Hukuk (...) Mahkemesinin 2012/119 Esas, 2013/238 Karar sayılı dosyasının da kesinleştiğini, böylece kısmi davanın kesinleşmesi ile uyuşmazlığa ait tüm deliller ve değerlendirmelerin de kesinleştiğini, kesinleşmiş yargı kararının üzerine başka bir bilirkişi raporu aldırılmasının yargıya olan güveni zedelediği gibi usuli kazanılmış hak kuralını da bertaraf eder nitelikte olduğunu ayrıca aldırılan bilirkişi raporunda çalışma gün ve saatlerine ilişkin hatalı tespitler yapıldığını, hatalar ve çelişkiler giderilmeden raporun hükme esas alındığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu icra takibinin dayanağı olan Erdek Asliye Hukuk (...) Mahkemesinin 2012/119 Esas, 2013/238 Karar sayılı dosyasının kesinleşip kesinleşmediği ve bu bağlamda davacının icra takibinden kaynaklanan bir borcunun bulunup bulunmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası,

2. Dairemizin 14.12.2022 tarihli ve 2022/16498 Esas, 2022/16753 Karar sayılı ilâmında usuli kazanılmış hak ilkesi şu şekilde açıklanmıştır:

"...

3. Bilindiği üzere 6100 sayılı Kanun'da usuli kazanılmış hak kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibarıyla bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.

4. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı karar). Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 04.02.1959 tarihli ve 1959/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı karar).

..."

3. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1957/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı kararı ile 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtayca maddi hata sonucu verilen bir karara Mahkemece uyulmasına karar verilmesi hâlinde dahi usuli kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtayın hatalı bozma kararından dönülmesi mümkündür.

4. Dairemizin 21.12.2020 tarihli ve 2020/3495 Esas, 2020/19377 Karar sayılı ilâmının ilgili bölümü şöyledir:

"...

Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 294. Maddesine göre kararın gerekçesi ile beraber açıklanması gerekir. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde tefhim tarihinden itibaren bir ay içinde kararın yazılarak tebliğ edilmesi gerekmektedir. Sadece hüküm sonucunun yani kısa kararın tefhim edildiği durumlarda taraflar duruşmada hazır olsalar dahi gerekçeli kararın taraflara tebliğ edilmesi şarttır. (Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2014/21015 Esas ve 16/11/2015 tarihli Karar)

... "

3. Değerlendirme

1.Somut olayda, davaya konu icra takibinin dayanağı Erdek Asliye Hukuk (...) Mahkemesinin 2012/119 Esas, 2013/238 Karar sayılı dosyasında kısa kararın gerekçesiz olarak tefhim edildiği, gerekçeli kararın taraflara tebliğ edilmediği, bu nedenle kesinleşmiş bir karardan söz edilemeyeceği anlaşılmaktadır.

2. Dava konusu takibin dayanağı olan ve işbu dava ile tarafları ve konusu aynı olan Erdek Asliye Hukuk (...) Mahkemesinin 2012/119 Esas, 2013/238 Karar sayılı dava dosyasının hükmün tefhimi suretiyle kesinleştirilmiş olduğunun gözden kaçırılması ve şeklen dâhi olsa kesinleşen bu hükmün de gözetilmeyerek tarafları ve konusu aynı olan uyuşmazlıkla ilgili iki farklı yargılamaya sebebiyet verilmesi nedeniyle bozma ilâmının maddi hataya dayalı olduğunun kabulü gerekir.

3. Maddi hataya dayalı bozma ilâmına uyulması hâlinde dahi diğer taraf yararına usuli kazanılmış hak doğmayacağından Yargıtayın maddi hataya dayalı kararından dönülmesi mümkündür. İlâmın İlgili Hukuk kısmının (3) numaralı paragrafında belirtildiği üzere, Yargıtayca maddi hata sonucu verilen bir karara Mahkemece uyulmasına karar verilmesi usuli kazanılmış hak oluşturmaz.

4. Bu itibarla öncelikle Erdek Asliye Hukuk (...) Mahkemesinin 2012/119 Esas, 2013/238 Karar sayılı dosyasında gerekçeli kararın taraflara tebliğ edilmesi ve karar tarihi itibarı ile Yargıtay denetimine tâbi olduğundan temyiz edilip edilmeme durumuna göre kesinleştirilmesi gerektiği anlaşıldığından, öncelikle kesinleşmeye ilişkin usuli işlemlerin yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

13.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.