"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1207 E., 2023/1284 K.
DAVA TARİHİ : 18.07.2019
KARAR : Davalıların istinaf başvurularının kabulü ile davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 21. İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/80 E., 2023/197 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin 23.02.2021 tarihli kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 19.01.2023 tarihli ve 2022/520 Esas, 2023/157 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesinin 06.04.2023 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 01.06.2023 tarihli kararı ile davalıların istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeninden esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 17.05.2010-30.09.2016 tarihleri arasında davalılara ait Türkmenistan'da bulunan işyerinde teknik ressam olarak çalıştığını, davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz feshedildiğini, davacının fazla çalışma yaptığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, nitekim davalı tarafından Türkiye İş Kurumuna resmî olarak sunulan "çalışma şartları" başlıklı belgede de, davacı işçinin pazartesi ve cumartesi dâhil haftanın 6 günü ve ayda iki pazar günü de çalışacağı, ayrıca hem Türkiye hem de Türkmenistan dinî ve millî bayram ve tatillerinde çalışacağının kararlaştırıldığını, iş sözleşmesinin feshi üzerine davalı işveren tarafından içeriği okutulmadan bazı belgelerin imzalatıldığını, ödenmeyen iki aylık ücretini ve pasaportunu alabilmek için belgeleri imzalamak zorunda kaldığını, son ücretinin 3.100,00 Amerikan Doları (USD) olduğunu, ilaveten barınma ve yemek yardımı yapıldığını ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... ... İnş. San. ve Tic. AŞ vekili cevap dilekçelerinde özetle; talep konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacı işçinin müvekkili Şirket bünyesinde yurt dışında çalıştığını, müvekkili Şirketin Türkmenistan kanunlarına tâbi olarak kurulduğunu ve Türkmenistan menşeili olduğunu, bu nedenle iş sözleşmesinden kaynaklanan talep konularının Türkmenistan hukukuna göre değerlendirilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde belirtilen belgelerin taraflarına gönderilmediğini, belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan davacının iş sözleşmesinin projenin sona ermesi sebebiyle sona erdiğini, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, hayatın olağan akışına uyarlı olmayan çalışma iddialarında bulunulduğunu, davacının son aylık ücretinin 3.100,00 USD olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının müvekkili Şirket nezdinde tahsil edilmemiş herhangi bir alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı ... Endüstri Tes. İnş. San. ve Tic. AŞ vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Şirkette çalışmadığını ve davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, alacakların zamanaşımına uğradığını, talep konusu yapılan alacakların çalışılan ülke mevzuatına göre değerlendirilmesi gerektiğini, davacının iddia ettiği fahiş ücret iddiasının kabul edilmediğini, ücretinin brüt ücrete çevrilmemesi gerektiğini, yurt dışında çalıştığını iddia ettiği dönemde Türkiye’de olup olmadığının Türkiye’de sigortalı bir işte çalışıp çalışmadığının veya kendi adına ve hesabına Türkiye’de iş görüp görmediğinin araştırılması gerektiğini, iddia olunan çalışma şeklinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını, belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan davacının kıdem ve ihbar tazminatı talep hakkının bulunmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı doğrultusunda Türkmenistan iş mevzuatının olaya uygulandığı, buna ilişkin bilirkişi raporu aldırıldığı, davacının hizmet süresi 6 yıl 4 ay 14 gün, aylık ücreti 2.124,00 USD olduğu, sigortalı hizmet cetveline göre, davacının Türkiye'ye döndükten sekiz ay sonra başka bir işte çalışmaya başladığından, uyuşmazlığa uygulanan ilgili mevzuat hükmü uyarınca iki aylık ücreti üzerinden işten çıkış tazminatının hesaplandığı ve fesih sırasında ödenen tutarın mahsup edildiği, yine Türkmenistan İş Kanununun ilgili hükmünde öngörülen fesih bildirim süresinin tam kullandırılmadığı anlaşılmakla bilirkişi raporu ile hesaplanan ihbar tazminatının ve zamanaşımına uğramayan çalışma dönemi için dönemi için hesaplanan fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alındığı belirtilerek Türkmenistan iş mevzuatı kapsamında karineye dayalı makul indirim uygulanması veya benzer bir düzenlemeye rastlanılmadığından tanık beyanlarına göre hesaplanan alacaklara makul indirim uygulanmadığı, gerekçeli ve denetime açık bulunarak hükme esas alınan bilirkişi raporunun Türkmenistan iş mevzuatı hükümleri çerçevesinde hazırlanan seçeneğine itibar edilerek ve davacı vekilinin sunmuş olduğu ıslah ve bedel artırım dilekçesi de dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı ... ... İnş. San. ve Tic. AŞ vekili istinaf başvurusunda; davacının iddia ettiği hak ihlali olgularını iş bitim tarihi ile birlikte bildiğinin açık olduğunu ve bu itibarla davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, uyuşmazlığa Türkmenistan hukukunun uygulanmasının hatalı olduğunu, bilirkişi tarafından mevzuat hükümlerinin nereden temin edildiği anlaşılamadığını, diğer taraftan bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda kanunda zamanaşımı müessesinin olmadığı yönündeki tespitin hatalı olduğunu, zamanaşımına ilişkin düzenlenmede "çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya bilmesi gerektiği tarihten itibaren üç ay içinde uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması için mahkemeye başvurma, işten çıkarma uyuşmazlıklarında ise kendisine tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde mahkemeye başvurma hakkına sahiptir." hükmünün öngörüldüğünü, alacak hesabına esas ücret tespitinde brütleştirmenin hatalı yapıldığını, davacının ücreti ve hizmet süresinin hatalı tespit edildiği gibi dönemsel ücret belirlenmeden yapılan hesaplamanın kabul edilemez olduğunu, davacının işverenini gayrıkabili rücu kaydıyla ibra ettiğini, davacının kıdem ve ihbar tazminatı talep hakkı bulunmadığı gibi, diğer alacak kalemlerine de hak kazanmadığını, davacı ile menfaat birliği içindeki tanıkların beyanlarına itibar edilerek karar verildiğini, tanıkların davacı ile birlikte çalıştıkları süre belirlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, uygulanan indirim oranının düşük olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı ... Endüstri Tes. İnş. San. ve Tic. AŞ vekili istinaf başvurusunda; davacının iddia ettiği hak ihlali olgularını iş bitim tarihi ile birlikte bildiğinin açık olduğunu ve bu itibarla davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacının müvekkili Şirket bünyesinde çalışmadığını, husumet itirazlarının görmezden gelindiğini, diğer davalı ile aralarında organik bağ bulunmadığını, uyuşmazlığa Türkmenistan hukukunun uygulanmasının hatalı olduğunu, bilirkişi tarafından mevzuat hükümlerinin nereden temin edildiği anlaşılamadığını, diğer taraftan bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda kanunda zamanaşımı müessesinin olmadığı yönündeki tespitin hatalı olduğunu, zamanaşımına ilişkin düzenlenmede "çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya bilmesi gerektiği tarihten itibaren üç ay içinde uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması için mahkemeye başvurma, işten çıkarma uyuşmazlıklarında ise kendisine tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde mahkemeye başvurma hakkına sahiptir." hükmünün öngörüldüğünü, alacak hesabına esas ücret tespitinde brütleştirmenin hatalı yapıldığını, davacının ücretinin ve hizmet süresinin hatalı tespit edildiği gibi dönemsel ücret belirlenmeden yapılan hesaplamanın kabul edilemez olduğunu, davacının işverenini gayrıkabili rücu kaydıyla ibra ettiğini, davacının kıdem ve ihbar tazminatı talep hakkı bulunmadığı gibi, diğer alacak kalemlerine de hak kazanmadığını, davacı ile menfaat birliği içindeki tanıkların beyanlarına karar verildiğini, tanıkların davacı ile birlikte çalıştıkları süre belirlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, uygulanan indirim oranının düşük olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Dairenin 19.01.2023 tarih sayılı ortadan kaldırma kararı sonrasında Türkmenistan İş Kanunu dosya arasına alınarak davacının talebine konu alacaklar yönünden tek tek değerlendirme yapılarak Türkmenistan İş Kanunu'na göre ve yine davacı tarafın ıslahı ile bağlı kalınarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davacının davalı Şirketler nezdinde 17.05.2010 - 30.09.2016 tarihleri arasında 6 yıl 4 ay 14 gün süre ile çalıştığı, davacının davalı Şirketlere ait Türkmenistan'da bulunan şantiyelerde çalışması, yaptığı işin niteliği, imzası bulunan 2016 yılı Eylül ayı ücret hesap pusulasında tahakkuk ettirilen aylık ücret miktarı, ücret ödemesine ilişkin banka hesap dökümlerinde yer alan ödeme tutarları dikkate alındığında 2.124,00 USD aylık ücret ile çalıştığı kabulünde isabetsizlik olmadığı, Mahkemece talebe konu işçilik alacaklarının Türkmenistan iş hukuku kapsamında değerlendirilmesinin yerinde olduğu, dosyada mevcut Türkmenistan İş Kanunu'nun iş anlaşmazlığının çözülmesi için başvuru sürelerini düzenleyen 382 nci maddesinin birinci fıkrasının üçüncü bendinde, mahkemeye başvuru süresinin "...diğer anlaşmazlıklarında çalışanın kendisinin haklarının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmiş olması gereken tarih itibariyle 3 ay..." olarak belirlendiği, bu kapsamda İlk Derece Mahkemesince zamanaşımı, hak düşürücü süre yönüyle değerlendirme yapılmamasının yerinde olmadığı, ancak bu durumun yeniden yargılamayı gerektirmediği, Türkmenistan İş Kanunu'nun belirtilen hükmü gereğince işçinin haklarının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmiş olması gereken tarih itibarıyla ki bu tarihin en geç iş sözleşmesinin feshi tarihi olmakla, fesih tarihi ile arabuluculuk başvuru tarihi ve dava tarihi arasında 3 aylık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi gereğince ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz başvurusunda; davalılarca istinaf başvuru dilekçesinde açıkça Türkmenistan hukukunun uygulanmasının hatalı olduğunun belirtildiğini, buna rağmen Bölge Adliye Mahkemesince davalıların açık talebinin aksine karar verildiğini, oysa ki İstinaf incelemesinin tarafların istinaf sebepleri ile sınırlı ve bağlı olduğunu, davalıların açıkça Türk Hukuku uygulanmasını istemelerine rağmen olaya Türkmenistan hukuku uygulanarak, hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle ret kararı verilmesinin kanuna açıkça aykırı olduğunu, kaldı ki davalıların ilk istinaf başvurularında dava açma süresi, başvuru süresi veya zamanaşımı yönünden herhangi bir talepleri olmadığını, taraflar arasındaki uygulanacak hukuk yönünden anlaşmaya aykırı olması nedeni ile kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının istinaf başvuru dilekçelerindeki taleplerinin çelişkili olduğunu, gerçek iradesinin Türk hukukunun uygulanması yönünde olduğunu, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu'nun (5718 sayılı Kanun) 47 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan düzenlemeye göre 44, 45 ve 46 ncı maddelerde belirlenen mahkemelerin yetkisinin tarafların anlaşmasıyla bertaraf edilemeyeceğini, Türkmenistan İş Kanunu Madde 382 nci maddesinin ikinci fıkrasının "İşbu maddede belirtilmiş olan sürelerin herhangi bir geçerli sebepler ile kaçırılması durumunda, bu süreler çalışanın veya onun yetkilendirmiş olduğu temsilcisinin dilekçesi karşılığında mahkeme ya da iş anlaşmazlıkları görüşme komisyonu tarafınca yeniden tanınabilir." hükmünü amir olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince bu düzenlemenin dikkate alınmayıp İlk Derece Mahkemesine süreyi yeniden başlatıp başlatmayacağı sorulmadan Mahkemenin yerine geçerek, işçi lehine yorum ilkesi dikkate alınmayarak usulden ret kararı verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, kararın hakkının özüne dokunduğunu, 2019 yılında dava açıldığını ve yargılama devam ederken yabancı hukukun uygulanacağına ilişkin gerekçenin hakkın özüne dokunduğu gibi her davanın açıldığı tarihte geçerli olan kanuna ve mevzuata göre karar verileceği ve her Mahkeme ilamının davanın açıldığı tarihteki durumu tespit edeceğine ilişkin usul hukukun genel prensiplerinin de ihlâl edildiğini belirterek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, davanın süresinde açılıp açılmadığı ve davalılar lehine hükmedilen vekâlet ücreti noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
(3) Hukuk seçimi taraflarca her zaman yapılabilir veya değiştirilebilir. Sözleşmenin kurulmasından sonraki hukuk seçimi, üçüncü kişilerin hakları saklı kalmak kaydıyla, geriye etkili olarak geçerlidir.
3. 5718 sayılı Kanun'un 27 nci maddesi şöyledir:
" (1) İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.
(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.
(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir."
4. 5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 24, 40 ve 44 üncü maddeleri.
5. Türkmenistan İş Kanunu'nun 382 nci maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıda yer alan (4) ve (5) numaralı paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut uyuşmazlıkta davacı işçinin, davalılar nezdinde yurt dışında bulunan şantiyelerinde çalıştığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dosya içeriğine göre davalılar süresinde verdikleri cevap dilekçelerinde, uyuşmazlığa çalışılan ülke iş mevzuatının uygulanması gerektiğini beyan etmişlerdir.
3. Kararın İlgili Hukuk bölümünün (2) numaralı paragrafında yer verilen 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin üçüncü fıkrası Dairemizce, davanın esasına girilinceye kadar tarafların hukuk seçimi yapmasının ya da değiştirmesinin mümkün olduğu şeklinde değerlendirilmiştir. Davanın esasına girilinceye kadar ifadesinden anlaşılması gereken ise cevap dilekçesinde bu konuda bir itiraz ileri sürülmemiş ya da en geç ön inceleme aşamasında uygulanacak hukuk konusunda anlaşılmış olmasıdır. Bu bağlamda davacı tarafın, davalılarca istinaf dilekçesinde hukuk seçiminin değiştirildiği yönündeki temyiz itirazı yerinde görülmemiştir.
4. Diğer taraftan yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun tespiti bakımından yeni esaslar belirlenerek yabancı hukukun uygulanması yönünde içtihat değişikliğine gidilmiştir. Diğer taraftan gerek Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin gerekse Dairemizin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davaların bir kısmında, benimsenen yeni görüş doğrultusunda yabancı hukukun uygulanması, davacı taraf aleyhine bazı olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu sebeple Dairenin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davalarda, Mahkemece görüş değişikliğine bağlı olarak yabancı hukukun uygulanması sonucunda davanın reddine karar verilmesi hâlinde, davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyetli olmayacağı ve adaletsizliğe yol açacağı sonucuna varılmıştır.
5. Somut uyuşmazlıkta Mahkemece davanın Türkmenistan İş Kanunu'nun ilgili hükmü uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi isabetli ise de dava tarihinin 18.07.2019 olması ve davanın yabancı hukukun uygulanması sonucunda reddedilmiş olması karşısında, Dairenin önceki uygulamasına güvenerek dava açan davacı aleyhine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi hakkaniyete aykırıdır.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine
2. Davacı tarafın Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının hüküm fıkrasının (B) bendinin üçüncü alt bendinde yer alan "Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine," ibaresinin hükümden tamamen çıkartılarak yerine, "Davalılar yararına vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına" ibaresinin yazılması, beşinci alt bendindeki "Davalı ... ... İnş. San. Ve Tic. A.Ş. tarafından yapılan 177,00 TL yargılama gideri ile davalı ... Endüstri Tesisleri İnş. San. ve Tic. A.Ş. Tarafından yapılan 87,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak yatıran davalılara verilmesine," ibaresi hükümden tamamen çıkartılarak yerine "Davalı ... ... İnş. San. ve Tic. A.Ş. tarafından yapılan 177,00 TL yargılama gideri ile davalı ... Endüstri Tesisleri İnş. San. ve Tic. A.Ş. Tarafından yapılan 87,60 TL yargılama giderinin kendileri üzerinde bırakılmasına" suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davacı tarafa iadesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,06.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.