Logo

9. Hukuk Dairesi2023/15227 E. 2023/16297 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının iş sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle kıdem, ihbar ve fazla mesai ücretlerine hak kazanıp kazanmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, BİMER başvurusunda işten kendi isteğiyle ayrıldığını beyan etmesi ve üst düzey yönetici olarak çalıştığı dönemde fazla mesai ücreti talebinde bulunamayacağı, sonrasında ise fazla çalışma yaptığını ispatlayamaması gözetilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :... Mahkemesi

SAYISI : 2021/478 E., 2023/120 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece 26.05.2015 tarihli Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; 01.....2021 tarihli karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece 27.09.2021 tarihli ilâm ile Mahkeme kararının ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece ikinci bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalıya ait işyerinde 16.07.2010 tarihinde işe başladığını, 25.05.2013 tarihine kadar kesintisiz şekilde çalıştığını, en son ücretinin 1.700,00 TL olduğunu ancak kayıtlarda asgari ücret üzerinden gösterildiğini, işyerinde fazla çalışma yaptığını, karşılığı ücretlerin ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili, ... bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 16.07.2010 tarihinde işe başladığını, 3 gün mazeretsiz üst üste işe gelmediği için ... sözleşmesinin haklı olarak feshedildiğini, fesih bildiriminin usulüne uygun olarak yapıldığını, ücret ödemelerinin banka hesabına yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 26.05.2015 tarihli ve 2014/2 Esas, 2015/432 Karar sayılı kararı ile; davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı, karşılığı ödenmeyen fazla çalışma ücreti ve ödendiği ispatlanamayan asgari geçim indirimi alacaklarının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi'nin 02.10.2018 tarihli ve 2018/12068 Esas, 2018/20815 karar sayılı ilâmı ile; usulüne uygun şekilde tebligat yapılması ve taraf teşkilinin sağlanması gerektiği, usulsüz tebligat nedeniyle taraf teşkili sağlanmadan yargılamaya son verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 01.....2021 tarihli ve 2018/416 Esas, 2021/375 Karar sayılı kararı ile; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 110 uncu maddesinde düzenlenen, davacının aynı davalıya karşı birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini aynı dava dilekçesinde ileri sürmesi olarak tanımlanan davaların yığılması (objektif dava birleşmesi) hâlinde, talep sayısı kadar dava bulunduğu kabul edildiğinden ve aynı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca da her bir talep bakımından ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiğinden, dava dilekçesinde ileri sürülen taleplerin miktar olarak ayrı ayrı belirtilmesi gerektiği, 6100 sayılı Kanun'un 119 uncu maddesinin ikinci fıkrasının "Birinci fıkranın a, d, e, f ve g bentleri dışında kalan hususların eksik olması halinde, hakim davacıya eksikliğin tamamlanması için 1 haftalık kesin süre verir. Bu süre içerisinde eksikliğin tamamlanmaması halinde dava açılmamış sayılır." hükmünü içerdiği, talep sonucunun bu bentlerin dışındaki bentlerden olduğu, davacının talep sonucunu açıkça belirtmesi gerektiği, ancak davacının kendisine verilen kesin süre içerisinde taleplerini 6100 sayılı Kanun'un 119 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince usul ve yasaya uygun olarak açıklamadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 27.09.2021 tarihli ve 2021/8484 Esas, 2021/12923 Karar sayılı ilâmı ile; davacının kıdem ve ihbar tazminatları ve fazla çalışma ücreti alacağı için ayrı ayrı miktar belirterek kısmi dava açtığı, daha sonra verdiği ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde belirttiği tazminat ve alacaklar için talep miktarını artırdığını açıkladığı, Mahkemece davacıya dava ve ıslah dilekçesinde talep edilen alacak kalemlerinin ne miktarda istenildiğinin açıklanması için süre verildiği, davacının 04.02.2020 tarihli açıklama dilekçesi ile bu kez dava dilekçesi ve ıslah dilekçesinde talep etmediği bazı alacakları da ilave ederek miktarlarını da ayrı ayrı belirttiği, Mahkemece verilen süreye rağmen usule uygun bir şekilde talepler açıklanmadığı ve talep edilen alacaklara ilişkin miktarlar belirtilmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, dava ve ıslah dilekçesinde yer almayan taleplerin açıklama dilekçesi ile dava konusu yapılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle usule uygun talep edilmeyen alacak talepleri yönünden karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm kurulması gerektiği, diğer yandan davacının ıslah dilekçesinde, dava konusu tazminat ve alacaklar için toplam bir rakam belirtmek suretiyle talep miktarını artırmasının usule uygun olmadığı, Mahkemece bu konuda açıklama yapılması için verilen süre içerisinde davacının bu kez dava konusu tazminat ve alacaklar için ayrı ayrı miktar belirttiği, açıklama doğrultusunda Mahkemece hüküm kurulması gerekirken davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin ise hatalı olduğu, ayrıca davacının açıklama dilekçesiyle, dava dilekçesinde bazı alacak kalemleri için belirttiği miktarı düşürmesinin de mümkün olmadığı, bu husus dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde sonuca gidilmesinin bozmayı gerektirdiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davacının ... sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmaksızın feshedildiği davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı, ödendiği ispatlanamayan asgari geçim indirimi alacaklarının bulunduğu, dinlenen tanık beyanlarına göre ve çakışan çalışma süreleriyle sınırlı olmak üzere davacının karşılığı ödenmeyen fazla çalışma ücret alacağı bulunduğu, davacının yasal süresi içinde usulüne uygun açıklanmayan alacak istemleri yönünden (ücret alacağı, hafta tatili, ... bayram ve genel tatil ücretleri) karar verilmesine yer olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı vekili; ... sözleşmesi davacının devamsızlığı nedeniyle haklı nedenle feshedildiğinden davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanamayacağını, ayrıca davacının Başbakanlık İletişim Merkezi'ne (BİMER) yaptığı başvuruda “..son maaşımda verilmeyince ... bulamayıp başka ... arayışına girdim ve istifa dilekçesi vermeden ayrılmak zorunda kaldım..” şeklinde beyanda bulunduğunu, dolayısıyla işten kendisi ayrıldığından davacının ihbar tazminatına hak kazanamayacağını, ücret tespitinin hatalı olduğunu, bordro ücretinin esas alınması gerektiğini, davacının üst düzey yönetici olup mesai saatlerini kendisinin belirlediğini, kendisine talimat veren bir üst amirin bulunmadığını, davacının fazla çalışma ücreti talep edemeyeceğini, aksi kabul hâlinde tanığa dayalı hesaplanan fazla çalışma alacağından indirim yapılması gerektiğini, davacının müvekkili Şirketten asgari geçim indirimi alacağı olmadığı gibi davacı tarafından dava dilekçesinde asgari geçim indirimi alacağı olarak bir alacak kalemi belirtilmeyip harca esas değer gösterilmediğini, bu sebeple bu alacağa hükmedilemeyeceğini, ıslah dilekçesinde tüm kalemlere dair yasal faiz istenmesine rağmen, kıdem tazminatı ve fazla çalışma ücreti alacaklarına en yüksek banka mevduat faizi işletilmesinin talep aşımı olduğunu belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davacı vekili; bilirkişi raporuna itirazlarının gözetilmediğini, ücret alacağı, hafta tatili, ... bayram ve genel tatil ücreti alacakları hakkında da kabul kararı verilmesi gerektiğini, ek rapor alınması taleplerinin haksız olarak reddedildiğini, fazla çalışma ücreti alacağının tamamına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğini belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, dava konusu alacakların ispatı, talepler bakımından bozmaya uygun şekilde hüküm kurulup kurulmadığı ve faiz türü hususlarına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

2. 4857 sayılı ... Kanunu'nun 17, 24, 25, 41 ve 63 üncü maddeleri, aynı Kanun'un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı ... Kanunu'nun 14 üncü maddesi.

3. 5615 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 2 nci maddesi atfıyla 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 32 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dairemizin 27.09.2021 tarihli bozma ilâmında; davacının dava dilekçesinde kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma ücreti alacağı için ayrı ayrı miktar belirterek kısmi dava açtığı, daha sonra verdiği ıslah dilekçesinde dava dilekçesinde belirttiği tazminat ve alacaklar için talep miktarını artırdığı, Mahkemece davacıya dava ve ıslah dilekçesinde talep edilen alacak kalemlerinin ne miktarda istenildiğinin açıklanması için süre verildiği, davacının 04.02.2020 tarihli açıklama dilekçesi ile bu kez dava ve ıslah dilekçesinde talep etmediği bazı alacakları da ilave ederek miktarlarını da ayrı ayrı belirttiği, dava ve ıslah dilekçelerinde yer almayan taleplerin açıklama dilekçesi ile dava konusu yapılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle usule uygun talep edilmeyen alacak talepleri yönünden "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurulması gerektiği açıklanmasına rağmen, ikinci bozma sonrası kurulan hükümde asgari geçim indirimi alacağı talebinin kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

3. Mahkemece davacının ... sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmaksızın feshedildiği buna göre davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı kabul edilmiştir. Dosyada mevcut belgelerin incelenmesinde; davacının 02.07.2013 tarihinde dava açmadan önce BİMER'e yaptığı başvuruda "..son maaşımda verilmeyince ... bulamayıp başka ... arayışına girdim ve istifa dilekçesi vermeden ayrılmak zorunda kaldım...” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüş olup işten kendisi ayrılan davacı işçi ihbar tazminatına hak kazanamayacağından ihbar tazminatı talebinin reddi yerine kabulü hatalıdır.

4. Davacının fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. İşyerinde üst düzey yönetici konumda çalışan işçi, görev ve sorumluluklarının gerektirdiği ücretinin ödenmesi durumunda, ayrıca fazla çalışma ücretine hak kazanamaz. Bununla birlikte üst düzey yönetici konumunda olan işçiye aynı yerde görev ve talimat veren bir başka yönetici ya da şirket ortağı bulunması hâlinde, işçinin çalışma gün ve saatlerini kendisinin belirlediğinden söz edilemeyeceğinden, kanuni sınırlamaları aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti talep hakkı doğar. O hâlde üst düzey yönetici bakımından şirketin yöneticisi veya yönetim kurulu üyesi tarafından fazla çalışma yapması yönünde bir talimatın verilip verilmediğinin de araştırılması gerekir. İşyerinde yüksek ücret alarak görev yapan üst düzey yöneticiye işveren tarafından fazla çalışma yapması yönünde açık bir talimat verilmemişse görevinin gereği gibi yerine getirilmesi noktasında kendisinin belirlediği çalışma saatleri sebebiyle fazla çalışma ücreti talep edemeyeceği kabul edilmelidir.

5. Somut uyuşmazlıkta davacı davalı işyerinde mesai saatlerini aşacak şekilde fazladan çalıştığını, karşılığı ücretlerin ödenmediğini iddia etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma ücreti davacı tanıklarının çalışma dönemi ile sınırlı olarak 16.07.2010-30.04.2012 tarihleri arası için hesaplanmıştır. Dosya kapsamının incelenmesinde; 16.07.2010 tarihli Ticaret Sicil Gazetesine göre davacının, davalı Şirketin ... Şubesi Müdürlüğüne 5 yıl süre ile şubeyi münferit imzası ile temsil etmek üzere müdür olarak atandığı, yine 19.07.2011 tarihli Ortaklar Kurulu kararına göre davacının ...'da açılan yeni şubede Şirket müdürü olarak atandığı ve kendisine Şirketi temsil yetkisi verildiği, 01.11.2012 tarihli "şubeler müdür değişimi" karar konulu karar defterine göre ise davacının Şirket müdürlüğü görevinin bu tarihte sona erdiği, yerine başka birisinin atandığı tespit edilmiştir. Şirket müdürlüğü görevinden sonraki tarihlerde de davacı davalı işyerinde iddia ettiği şekilde fazla çalışma yaptığını ispat edememiştir.

6. Dinlenen taraf tanıkları; Şirket müdürlüğü yaptığı dönemde, davacının işe alma ve işten çıkarma yetkisi olduğunu, mesaisini kendisinin belirlediğini, çalışanların mesaisini düzenlediğini beyan etmişlerdir. İlâmın (4) numaralı paragrafında belirtilen Dairemiz ilke kararında da yer aldığı üzere ve dinlenen tanık beyanlarına göre bilirkişi raporunda hesap yapılan 16.07.2010-30.04.2012 tarihleri arası dönemde davacı Şirket müdürü olup üst düzey yönetici olduğundan ve Şirket müdürlüğü görevinden sonraki dönemde ise fazla çalışma iddiasını ispat edemediğinden fazla çalışma ücreti talebinin reddi yerine kabulü hatalıdır.

V. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

30.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.