"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Mahkemesi
SAYISI : 2021/81 E., 2023/529 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2003-2009 yılları arasında davalı işverenin yurt dışında bulunan şantiyelerinde çalıştığını, sözleşmesinin davalı tarafından haklı sebep olmaksızın feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Şirkette herhangi bir çalışmasının bulunmadığını bu sebeple dava konusu alacaklardan sorumlu olmadıklarını, davacının tüm alacaklarının ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.09.2017 tarihli ve 2016/1166 Esas 2017/551 Karar sayılı kararıyla toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 28.12.2017 tarihli kararıyla; davalı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 22.12.2020 tarihli ilâmı ile; işçinin ... sözleşmesi feshedilmediği hâlde çeşitli sebeplerle kıdem tazminatı adı altında yapılan ödemelerin avans niteliğinde sayılması, işçinin ... sözleşmesinin feshinde kıdem tazminatına hak kazanılması durumunda, işyeri ya da işyerlerinde geçen tüm hizmet sürelerine göre kıdem tazminatının hesaplanması, daha önce avans olarak ödenen miktar kanuni faiziyle birlikte mahsup edilerek karar verilmesi gerektiği, somut olayda davalı işverence sunulan ödeme belgeleri konusunda davacının beyanı alınarak işçinin imzasını taşıyan, fesihten sonra düzenlenen ve savunma ile çelişmeyen, davaya konu hakların sayıldığı ibranamelere değer verilmesi, salt miktar içermemiş oluşunun ibranamenin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı, miktar içeren ibranamelerin ise makbuz olarak değerlendirilmesi gerektiği, davacının aralıklı çalışmalarının her birinin feshinde işçiye haklarının ödenip ödenmediğinin tespit olunması, işçilik haklarının ödendiği belirlendiğinde önceki çalışmalarının tasfiye edildiğinin kabul edilmesi ve söz konusu sürenin tazminat hesabı açısından daha sonraki çalışma süresine eklenmemesi; ... sözleşmesinin feshinde hiç ödeme yapılmadığı anlaşıldığında bu defa aralıklı çalışma süreleri birleştirilerek son ücret üzerinden hesaplama yapılarak sonuca gidilmesi, ayrıca kıdem tazminatı tavanının gözetilmesi gerektiği gerekçesi ile karar bozularak dosya kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının ... ilişkisinin sonunda hak ettiği kıdem ve ihbar tazminatıyla tüm hak ve alacaklarının ödendiğini, ilgili dönemlerin tasfiye edildiğini, çalışmaların birleştirilemeyeceğini, davacının kayıtsız şartsız ibraname imzaladığını, net ücretin brütleştirilmesinin neye göre yapıldığının açıkça gösterilmediğini, alacakların brütleştirilmemesi gerektiğini, USD üzerinden hüküm kurulmasının kanuna aykırı olduğunu, ödemelerin faiziyle mahsubu ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
2. Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; "Final Settlement" adı altında yabancı dildeki belgelere itibar edilmemesi gerektiğini, bu nedenle 6.241.67 SAR'ın (1650.52 USD) mahsubuna itiraz ettiklerini, ayrıca 2008/5. ay bordrosunda 750 USD kıdem ve 700 USD ihbar olmak üzere 1450 USD'nin mahsubunun hatalı olduğunu, Mayıs ayından 12 günlük ücret tutarının ödenmediğini, tamamının tazminat olarak kabulünün hatalı olduğunu ileri sürerek hükmü temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının aralıklı çalışmalarının birleştirilip birleştirilemeyeceği, kıdem tazminatı tavanı ve ödemelerin faiziyle mahsup edilip edilemeyeceği hususlarına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. Mülga 1475 sayılı ... Kanunu'nun 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan 14 üncü maddesi, 4857 sayılı ... Kanunu 17 nci maddesi, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 24 ve 27 nci maddeleri.
3. Dairemizin 15.02.2022 tarihli ve 2022/1029 Esas, 2022/1771 Karar sayılı ilâmının ilgili bölümü şöyledir:
"...6098 sayılı ... Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenen ibra sözleşmeleri için yasal koşulların varlığı aranmalıdır. Ancak 6098 sayılı Borçlar Kanununun yürürlükte olmadığı dönemde imzalanan ibranamenin geçerliliği sorunu, Dairemizin konuyla ilgili ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. İbranamenin feshi izleyen bir aylık süre içinde düzenlenmesi ve ödemelerin banka kanalıyla yapılmamış oluşu 01.07.2012 tarihinden önce düzenlenen ibra sözleşmeleri için geçersizlik sonucu doğurmaz.
...
f)Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler
aranmalıdır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 27.....2008 tarihli ve 2007/23861 Esas, 2008/17735 Karar sayılı kararı). Fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin ... ... sayıldığı ibranamede, irade fesadı haller ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece ibra iradesi geçerli sayılmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.10.2009 tarihli ve 2009/396 Esas, 2009/441 Karar sayılı kararı).
...
h) İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir (Yargıtay 9.HD. 24.6.2010 gün, 2008/33597 E, 2010/20380 K). Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. Aynı ibranamede çelişki bulunmayan ve miktar içermeyen kalemler bakımından ise borç ibra yoluyla sona ermiş sayılabilir. ..."
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olmasına, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki (3) ve (4) üncü paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı taraf temyiz aşamasında yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunmuşsa da; 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre hukuk seçimi, taraflarca açıkça yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabilir. Yabancılık unsuru taşıyan bir ... sözleşmesinin varlığı karşısında, ... hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun ... hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü gerekir. Buna göre somut uyuşmazlığa ... hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
3. Dairemizin 22.12.2020 tarihli ilâmında, davalı tarafça temyiz aşamasında sunulan ibraname ve belgelere karşı davacının beyanı alınarak kararda belirtilen ilke ve esaslara göre inceleme yapıldıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilâmına uyulmasına karar verilerek davacının beyanı alınmış, ibraname ve bazı belgelerdeki imzalara davacının itirazı üzerine imza incelemesi yaptırıldıktan sonra yıllık izin belgesindeki imzanın davacıya ait olmadığı, diğer tüm belgelerdeki imzaların ise davacının elinden çıktığı sabit olmuştur.
4. Dosya kapsamındaki ibranamelerin miktar içerdiği uyuşmazlık konusu değildir. İbranamelerdeki imzaların davacıya ait olduğu sabit hâle gelmiştir. Bu nedenle ibraname ile yapılan ödemenin, kıdem tazminatı yönünden avans kabul edilerek fesih tarihine kadar yasal faiziyle birlikte mahsubu gerekirken faizsiz mahsubu isabetsiz olmuştur.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
04.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.