"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
EK KARAR TARİHİ : 25.11.2022
SAYISI : 2021/1322 E., 2022/1558 K.
DAVALILAR : 1. ... Köylere Hizmet Götürme Birliği Başkanlığı, 2. ... vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 29.10.2018
KARAR : Davalı ... İdaresinin istinaf başvurusunun kabulü ile davalı ... yönünden davanın husumetten reddi, davalı ... Köylere Hizmet Götürme Birliği yönünden davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. ... Mahkemesi
SAYISI : 2018/484 E., 2021/76 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü ortadan kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davalı ... hakkında açılan davanın husumet yokluğundan reddine, davalı ... Köylere Hizmet Götürme Birliği (Birlik) yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Birlik tarafından temyiz edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 25.11.2022 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.
Ek karar davalı Birlik tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre Bölge Adliye Mahkemesince dava miktarı dikkate alınarak temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiş ise de dosya kapsamına göre davacı işçi dava tarihi itibarıyla aynı işte çalışmaya devam etmekte olup ileriye yönelik etkisi sebebiyle kararın kesinlik sınırının altında kaldığından söz edilemez. Buna göre 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen miktar itibarıyla kesinlik sınırına bakılmaksızın temyizinin olanaklı bulunduğu kabul edilmelidir. Bu durumda temyiz dilekçesinin miktardan reddine ilişkin ek kararın hatalı olduğu anlaşılmakla; 25.11.2022 tarihli ek kararın bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı davalı Birlik tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davalı vekili dava dilekçesinde; davacının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında davalı Birlik işçisi olarak görünmesine rağmen davalı ... İdaresinin asıl işi kapsamında şoför olarak çalıştığını, davalılardan İl Özel İdaresinin işçilerinden çok daha düşük ücretle çalıştırıldığını, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu ileri sürerek davacının baştan itibaren davalı ... işçisi olduğunun tespiti ile kıdem tazminatı farkı, ücret farkı, akdi ilave tediye, yasal ilave tediye, yıpranma primi ve toplu ... sözleşmesi fark alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; Köylere Hizmet Götürme Birliğinin 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanunu'na (5355 sayılı Kanun) göre kurulan ve ayrı bir tüzel kişiliği olan Kurum olduğunu, davacının kendi iradesiyle Köylere Hizmet Götürme Birliği ile sözleşme imzaladığını, müvekkili İdarenin köylere yönelik işlerini Birlik aracılığı ile yapmasının kanuni bir işlem olduğunu, bu sebeple muvazaa iddiasını kabul etmediklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Diğer davalı Birlik, cevap dilekçesi sunmamış ise de yargılama aşamasında davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna dayanılarak davalılar arasında muvazaalı ... ilişkisi olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile hüküm altına alınan alacakların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde; Köylere Hizmet Götürme Birliğinin 5355 sayılı Kanun'a göre kurulmuş, işlevi ve görevleri Kanun'da tanımlanmış ayrı bir tüzel kişilik olduğunu ve 5355 sayılı Kanun'un 18 inci maddesinin üçüncü fıkrasındaki “İl özel idareleri; köye yönelik hizmetlere ilişkin yapım, bakım ve onarım işleri, bölünmüş yol, elektrifikasyon, köy yolu, içme suyu, sulama suyu ve kanalizasyon yatırımlarını, kendi bütçelerinde bu hizmetler için ayrılan ödenekleri köylere hizmet götürme birliklerine aktarmak suretiyle gerçekleştirebilirler.” hükmü ile aynı maddenin dördüncü fıkrasında yer alan “Köylere hizmet götürme birlikleri, ihtiyaca göre hizmet akdiyle personel istihdam edebilir.” hükmüne göre değerlendirme yapıldığında, Köylere Hizmet Götürme Birliğinin ... sözleşmesiyle personel istihdam edip İl Özel İdaresinin köylere ilişkin hizmetlerini yine İl Özel İdaresinin aktardığı ödenekle yürüterek yasal görev tanımları içerisinde hareket ettiğini ve muvazaanın söz konusu olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamı ve fiilî duruma göre köylere yönelik hizmetlerin yürütümü sırasında İl Özel İdaresi ve Köylere Hizmet Götürme Birliği personelinin birlikte çalıştıkları, hem İl Özel İdaresinin hem de Birliğin köylere yönelik görevlerinin paralellik gösterdiği, Kanun'da bu iki tüzel kişilik arasında köylere yönelik hizmetlerin görülmesi noktasında bir yardımlaşma ve ortaklaşa çalışma imkânı getirildiği, ayrıca birliklerin personel, tesis ve ekipman imkânlarının kısıtlılığı karşısında kanunlarda öngörülen ... birliği çerçevesinde il özel idarelerinin tesis ve aletlerinin kullanması ve işin Özel İdare tarafından yönetilmesinin de davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin oluştuğu anlamına gelmeyeceği, zira kanunda her iki tüzel kişilik personelinin birlikte çalışmalarına ve hizmeti birlikte yürütmelerine imkân tanındığı, dolayısıyla davacının çalışma şeklinin 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesinin yedinci fıkrasında düzenlenen asıl işveren alt işveren ilişkisinden farklı olup işin ... birliği içerisinde görülmesine yönelik olduğu, bu açıklamalara göre davalılar arasında muvazaalı bir asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı ... İdaresinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle İl Özel İdaresi yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, hükmü istinaf etmeyen davalı Birlik yönünden İlk Derece Mahkemesi kararında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Birlik temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Birlik temyiz dilekçesinde; davacının iddiasının temelini muvazaaya dayandırdığını, Bölge Adliye Mahkemesi kararında muvazaanın reddedildiğini, davanın dayanağı kalmadığını, Birlik yönünden de davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiği hâlde kabul hükmü kurulmasının hatalı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davalılar arasındaki ilişkinin kanuna uygun olup olmadığı, dava konusu alacaklardan davalı Birliğin sorumlu tutulup tutulamayacağı, usuli kazanılmış hak ve temyiz incelemesinin kapsamı noktalarındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 5355 sayılı Kanun'un 18 inci maddesi ile 5302 sayılı İl Özel İdareleri Kanunu'nun 6 ve 7 nci maddeleri.
3. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin yedinci ve sekizinci fıkraları, 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. İlk Derece Mahkemesince aralarında muvazaalı ilişki bulunduğu gerekçesiyle davalıların hükmedilen alacaklardan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarına karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı Birlik tarafından istinaf yoluna başvurulmamıştır. Bölge Adliye Mahkemesince İl Özel İdaresinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemenin sonucunda, davalılar arasında muvazaalı bir ilişki bulunmadığı sonucuna varılarak istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiş; İlk Derece Mahkemesi hükmü ortadan kaldırılmak suretiyle istinaf eden davalı ... yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, hükmü istinaf etmeyen davalı Birlik yönünden ise İlk Derece Mahkemesinin kararında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne dair hüküm kurulmuştur.
3. Kural olarak bölge adliye mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Somut uyuşmazlıkta Bölge Adliye Mahkemesince davalı ... İdaresinin istinaf başvurusu üzerine İlk Derece Mahkemesi hükmü ortadan kaldırılarak yeni hüküm kurulmuş ise de hükmü istinaf etmeyen davalı Birlik yönünden yeni bir hüküm kurulmamış, İlk Derece Mahkemesi hükmü gibi yeniden hüküm oluşturulmuştur. Bu hâlde davalı Birlik yönünden yeniden kurulan hükümde bir değişiklik olmadığı söylenebilir. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kararının tamamı dikkate alındığında, davalı ... yönünden davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş olmasının davalı Birliğin durumunu ağırlaştırdığı tespit edilmektedir. Zira İlk Derece Mahkemesi kararına göre davalılar aynı alacaktan müştereken müteselsilen sorumlu tutulmuşken Bölge Adliye Mahkemesi kararına göre davalı Birlik hükmedilen alacaklardan ... başına sorumlu tutulmuştur. Açıklanan sebeplerle, yeni hüküm ile durumu ağırlaşan davalı Birliğin temyiz hakkı bulunduğu sonucuna varılarak işin esasına yönelik temyiz incelemesi yapılmıştır.
4. Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararda, davalı Birlik tarafından İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulmaması nedeniyle aynı alacak miktarına hükmedildiği ifade edilmiş ve yeniden kurulan hüküm de İlk Derece Mahkemesi kararında belirtildiği şekilde oluşturulmuştur. Davalı ... İdaresine yönelik olarak davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesinde, Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde yazılı sebeplere göre bir isabetsizlik bulunmamaktadır. İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince hüküm altına alınan miktar yönünden ise davacı yararına oluşan usuli kazanılmış hak nedeniyle davalı Birliğin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Birlik tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Bölge Adliye Mahkemesince verilen 25.11.2022 tarihli ek kararın BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.