"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... (Opet Şirketi) vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketler arasında hukuki ve fiilî irtibat olduğunu ve işçilik alacaklarından her üç davalının da sorumlu olduğunu, davacının davalılara ait işyerinde 26.04.2000-20.04.2017 tarihleri arasında yıkama ve yağlama görevlisi olarak çalıştığını, Akarhan isimli davalı Şirketlere ait istasyonda diğer davalı ... ürünleri satışının yapılıp başka hiçbir ... ve/veya tüzel kişinin ürünlerinin satılmadığını, davalı ... Şirketinin istasyonlardaki işçilerine kendi personeliymiş gibi eğitim verdiğini, ücretlerin bir kısmının bankadan bir kısmının elden ödendiğini, iş sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, davacının resmî tatil ve dinî bayramlarda çalıştığını, haftalık 45 saati aşan fazla çalışma yaptığını ancak bu çalışmaları karşılığı hak ettiği ücretlerinin ödenmediğini, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ve karşılıklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti ile ulusal ... ve genel tatil ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, davada taraf sıfatlarının olmadığını, müvekkili Şirket ile diğer davalı ... (Akarhan Petrol Şirketi) arasında bayi sözleşmesi bulunduğunu ve diğer davalının çalıştırdığı işçilerden müvekkilinin sorumlu olmadığını, davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi de bulunmadığını ve bu nedenle müvekkiline işveren sıfatı yüklenemeyeceğini, ürün ve hizmet standartlarının sağlanması amacıyla çalışanlara eğitim verildiğini, bunun müvekkili Şirketin davacının işvereni olduğunu sonucunu doğurmayacağını savunarak davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Diğer davalılar ... ve Akarhan Petrol Şirketine dava dilekçesi ve tensip zaptı usulüne uygun tebliğ edildiği hâlde adı geçen davalılar tarafından süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmadığı gibi yargılamaya aşamasında da herhangi bir beyanda bulunulmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamı, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları, özlük dosyası ve tanık beyanları, emsal ücret araştırması bir arada değerlendirildiğinde, davacının davalı işyerinde 26.04.2000-20.04.2017 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin haklı ve/veya geçerli olarak feshedildiğine ilişkin işveren tarafından herhangi bir belge sunulamadığından hizmet süresi de dikkate alınarak davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, muvazaa olgusunun yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınacağı, davalı ... Şirketinin bayiye sadece mal temin etmediği, kalite ve hizmet standartlarını sağlamak amacıyla da olsa diğer davalı işyerinde periyodik bakımlar yaptığı ve satışı yapılan ürünleri kontrol ettiği, personele eğitim hizmeti sağladığı, bayiilere yapılan şikâyetlerin davalı ... tarafından değerlendirildiği, çalışanların çalışma koşullarını belirlediği, işe alınacak çalışanlara ... verdiği gibi hususların tanık anlatımları ile ... olduğu, bu hususlar göz önüne alındığında davalı ... tarafından asıl işi olmadığı iddia edilmiş ise de diğer davalılara bayilik ve/veya distrübütörlük sözleşmesiyle devretmiş olduğu satış ve pazarlama işinin büyük bir bölümüne müdahale ederek asıl işveren gibi davrandığı, dolayısıyla davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi unsurlarının bulunduğu, bu nedenle alacaklardan birlikte sorumlu oldukları, davacının fazla çalışma yaptığı ve tatil günlerinde çalıştığı iddiasının tanık beyanları ile ispatlandığı, yıllık izin kullandığı veya karşılığının ödendiği husususun davalı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle bu husustaki alacak talebinin de yerinde olduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı ... vekili istinaf başvurusunda; 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu (5015 sayılı Kanun) kapsamında dağıtıcı ve bayi olarak faaliyet gösteren şirketler arasında 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesinin altıncı fıkrasında tanımlanan şekliyle bir asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunmadığını, ilgili mevzuatta bayi olarak tanımlanan şirketlerin akaryakıt ürünlerini son kullanıcıya sattığını, bu işkolunda faaliyet göstermek isteyen şirketlerin öncelikle Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan bayilik lisansı almaları gerektiğini, ilgili kanun ve düzenleyici kurum ile şekillenmiş olan piyasa yapısına bakıldığında, Türkiye genelinde 13.000 civarında bayi ve 90'ı aşan dağıtım şirketi olduğunu, bu bayiler ile dağıtım şirketleri arasındaki bayilik sözleşmelerinin, 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Tebliğ ve devamı mevzuat gereği 5 yıllık süreler ile sınırlandırıldığını, dolayısıyla piyasada bayilik faaliyeti yürüten şirketlerin 5 yıllık periyotlarla farklı dağıtıcı şirketlerin bayiliğini yapabildiğini, bu durumda bayilik faaliyeti yürüten bir şirketin çalışanlarına karşı işçilik haklarından, dava ve talep tarihi itibarıyla anlaşmalı olduğu dağıtım Şirketinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, diğer davalıların yaptıkları işin, müvekkili Şirketin işinin teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir bölümü değil tamamen farklı bir işkolu olduğunu, müvekkili Şirketin kalite ve hizmet standardını sağlamak amacıyla işin büyük bir bölümüne müdahale ederek asıl işveren gibi davrandığı yönündeki değerlendirmenin hatalı olduğunu, zira müvekkili Şirketin diğer davalı Şirketin işyerinde periyodik kontroller yaparak, satış yapılan ürünleri kontrol etmesi, personele eğitim hizmeti sağlaması ve tüketici şikâyetlerine cevap vermesinin nedeninin petrol mevzuatından kaynaklanan kanuni yükümlülükleri yerine getirmek olduğunu, bu durumun müvekkilinin asıl işveren olarak kabul edilmesi sonucunu doğurmayacağını, müvekkil Şirkete ait logonun bayiler tarafından nerelerde kullanılacağına dair standartların bayi portalında ilan edilenlerle sınırlı olduğunu, bu duruma aykırı olarak ibraz edilen belgenin müvekkili Şirketin bilgisi ve rızası dışında hukuka aykırı olarak kullanıldığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın müvekkili Şirket yönünden husumetten reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bayilik sözleşmesinin, sözleşme süresince sağlayıcının malları bayiye düzenli olarak vermeyi, bayinin ise belli miktarda malı satın almayı üstlendiği ve satın aldığı malları kendi ... ve hesabına sattığı iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğu, bu anlamda bayinin, sağlayıcı temsilcisi ya da acentesi olmadığı, sağlayıcıdan yalnızca mal alıp ticari faaliyetlerini kendi adına yürüttüğü, kâr ve zararına kendisi katlandığı, dolayısıyla bayilik ilişkisinin bulunduğu hâllerde asıl işveren alt işveren ilişkisinden bahsedilemeyeceği, her ne kadar davacı tarafından asıl işveren olduğundan bahisle davalı ... Şirketine karşı da dava açılmış ise de tanıkların husumetli ve beyanlarının soyut olduğu, davalılar arasında bayilik sözleşmesi olduğu ve bu nedenle asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunmadığı, Opet Şirket yetkililerinin işin niteliği gereği bayilik sözleşmesi kapsamında denetimler yapması ve akaryakıt istasyonu çalışanlarına eğitim vermesinin, fotokopisi sunulan ücret ödeme belgesinde antette OPET markasının yer almasının asıl işveren alt işveren ilişkisi sonucunu doğurmayacağı gerekçeleriyle davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, istinaf başvurusunda bulunmayan diğer davalılar yönünden ise İlk Derece Mahkemesi kararında belirtilen şekilde kısmen kabulüne dair karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı temyiz başvurusunda; Bölge Adliye Mahkemesi kararının hukuka ve adalete aykırı olup işçinin emeği karşılığını almasının engellendiğini, zira alacaklarını diğer davalılardan tahsil etme imkânı bulunmadığını, müvekkilinin ... yargılanma ve hak arama özgürlüğünün ihlâl edildiğini, davalı ... Şirketinin müvekkilinin hak ve alacaklarından sorumlu olduğunu, işçilerin adı geçen davalı talimatı ile çalıştığını, davalı işyerinde Opet Şirketinin ürünleri haricinde bir ürün satılamayıp çalışanlara Opet Şirketi tarafından eğitim verildiğini, Opet tarafından onaylanmayan birinin davalı işyerinde çalışamadığını, aynı şekilde işyerindeki kılık kıyafetlerin de Opet Şirketi saha müdürleri tarafından denetlendiği hususlarının tanık beyanları ile ... olduğunu, kaldı ki davalı tarafça tüm bayilerdeki çalışanlara eğitim hizmeti verildiğinin kabul edildiğini, davalı işyerinde yaşanın sıkıntılarla ilgili olarak müşterilerin Opet Şirketini muhatap alarak şikâyette bulunduklarını ve davalı tarafça bu şikâyetlerin karşılandığını, davalı ... Şirketinin, üstlendiği sosyal sorumluluk projeleri kapsamında ilgili kurumlar ile sözleşme imzalayıp ödüller aldığını, ancak bayilerde çalışanların işçilik alacakları söz konusu olduğunda, "Bayinin işçisi, benim işçim değil." diyerek sorumluluktan kurtulmaya çalıştığını, hukuk düzeninin bu beyanı korumaması gerektiğini, davalı ... Şirketinin asıl işveren olduğunun dosya kapsamı ile sübut bulduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince emsal alınan içtihat içeriğinin hukuki olmayıp geçerli bir gerekçe içermediğini, kaldı ki söz konusu kararda, başka firmalara ait ürün satışı yapıldığının da belirtildiğini, ancak eldeki uyuşmazlıkta ise davalı işyerinde Opet ürünü haricinde ürün dağıtım, satış ve pazarlamasının yapılmadığını, dolayısıyla atıf yapılan kararın aleyhe emsal alınmasının mümkün olmadığını, karar gerekçesinde yer ... tanıkların husumetli olduğu açıklamasının ise tüm çalışanların işten çıkartılmış olduğu gerçeği karşısında kabul edilemez olduğunu, aynı şekilde kâr zarar açıklamasına ilişkin gerekçenin de hukuka aykırı olduğunu, zira asıl işveren alt işveren ilişkinde de herhangi bir kâr paylaşımının söz konusu olmadığını, Mahkemenin bu husustaki gerekçesinin hukuki olmadığını, tüm dosya kapsamı gereğince davalı ... Şirketinin davacının hak ve alacaklarından sorumlu olduğunu belirterek kararın bozulmasına ve davanın tüm davalılar yönünden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı Şirketler arasındaki hukuki ilişkinin nitelendirilmesi ve bu bağlamda davacının işvereninin belirlenmesi ile dava konusu alacaklardan davalı ... Şirketinin sorumlu olup olmadığı hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri.
2. 6100 sayılı Kanun'un 303 üncü maddesi, 4857 sayılı Kanun'un 17 nci maddesi ile 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
3. 4857 sayılı Kanun'un 17, 24, 41, 44, 46, 47, 63 üncü maddeleri.
4. 5015 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer ... sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.