Logo

9. Hukuk Dairesi2023/17025 E. 2023/19970 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının Irak'ta çalışan bir Türk işçi olarak ihbar tazminatı, fazla mesai, hafta tatili ve resmi tatil ücreti alacakları talepleri ile davalı şirketlerin bu alacakların ödendiğini, ücretin fazla mesai dâhil kararlaştırıldığını ve uyuşmazlığa Irak hukukunun uygulanması gerektiğini savunmaları nedeniyle oluşan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Fazla mesai ücretinin aylık ücrete dâhil edildiğine dair sözleşme hükmünün geçerli olabilmesi için yıllık 270 saatlik sınırı aşmaması gerektiği ve davacının fazla mesai alacağının hesabında çalışılan gün ve saatlerin hatalı tespit edildiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/3527 E., 2023/830 K.

DAVA TARİHİ : 04.04.2019

KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi

TEMYİZ EDENLER : Davalılar vekilleri

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesi

SAYISI : 2019/168 E., 2021/700 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 15.11.2016-30.08.2017 tarihleri arasında davalı Kesir Mühendislik Elektrik Makina İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. (Kesir Şirketi) vekiline, kayden diğer davalının asıl işveren olarak yürüttüğü Irak ülkesindeki yapım işinde terminasyon ustası olarak net 2.500,00 USD ücret ile çalıştığını iddia ederek ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Kesir Şirketi vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının 15.11.2016-30.07.2017 tarihleri tarihleri arasında elektrik tesisat ve pano monitörü olarak müvekkili Şirketin yurt dışında bulunan işyerinde çalıştığını, aylık ücretinin net 1.650,00 TL olduğunu, müvekkili işyerinde fazla çalışma yapılmadığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışılmadığını, yapıldığında aylık hesap pusulalarında tahakkuk ettirilerek ödendiğini, davacının yıllık izinlerini kullandığını, davacının herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... (Gama Şirketi) vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının çalıştığı diğer davalıya işin niteliği ve yürütümü bakımından asıl işten bağımsız nitelikte olan bazı kısımların bölünerek anahtar teslimi şeklinde devredildiğini, müvekkili Şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı işçinin 15.11.2016-30.07.2017 tarihleri arasında aralarında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğu anlaşılan davalılar bünyesinde çalıştığı, dosya kapsamı uyarınca davacının net 2.500,00 USD ücret aldığı, davalılar tarafından iş sözleşmesinin ihbar tazminatı ödenmemesini gerektirir şekilde sona erdiğine dair delil sunulmadığı, buna göre davacının ihbar tazminatına hak kazandığı, beyanlarına başvurulan tanık anlatımları uyarınca davacının ulusal bayram ve genel tatil ve hafta tatillerde çalıştığı ve fazla çalışma çalışma yaptığına ilişkin iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davalı Kesir Şirketi vekili; uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun Irak hukuku olduğunu, davacının ücretinin sözleşmede belirtildiğini, davacının ücretine fazla çalışma ücreti dâhil olduğu hâlde bu hususun gözetilmediğini, kabul edilen çalışma saatlerinin ve çalışma düzeninin hayatın olağan akışına aykırı nitelikte olduğunu, yazılı puantaj kayıtlarının dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, davacının fazla çalışma alacakları sunulan puantaj kayıtlarına göre belirlenerek bordrolarda tahakkuk ettirilerek ödendiğini, ödemenin TL üzerinden hesaplanıp dövize çevrilerek ödeme yapıldığını, bordrolar ve banka kayıtlarının uyumlu olduğunu, buna rağmen tanık beyanları ile hesaplama yapılarak sonuca gidilmesinin hatalı olduğunu, yapılan ödemelerin mahsubunun gerektiğini, davacının hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücretinin de "fazla çalışma" adı altında bordrolarda tahakkuk edilerek ödendiğini, davacının hak kazandığı yıllık izinlerinin tamamını kullanmış olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı Gama Şirketi vekili; uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun Irak hukuku olduğunu, fazla çalışma, hafta tatili çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil alacakları açısından ıslaha karşı zamanaşımı def'inin dikkate alınması gerektiğini, davacının kıdem ve ihbar tazminatının ödendiğini ve bu konuda davacının müvekkili Şirketi ibra ettiğini, ödemenin banka üzerinden yapıldığını, kayıtların eksik getirtilmiş olması nedeniyle ödemelerin kayıtlarda görünmediğini, kıdem ve ihbar tazminatı alacağının döviz olarak hesaplanamayacağını, kıdem tazminatında tavan ücretin aşılması suretiyle hesaplama yapıldığını, hesaplamalara esas ücretin hatalı belirlendiğini, davacının ücretinin TL olarak kararlaştırıldığını, bu nedenle alacakların USD üzerinden hesaplanmasının hatalı olduğunu, yıllık izin formlarına göre izinlerinin tamamını kullandığını, davacının ücretine fazla çalışma ücreti dâhil olduğu hâlde bu hususun gözardı edildiğini, kabul edilen çalışma saatlerinin ve çalışma düzeninin hayatın olağan akışına aykırı nitelikte olduğunu, yazılı puantaj kayıtlarının dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, davacının fazla çalışma alacakları sunulan puantaj kayıtlarına göre belirlenerek bordrolarda tahakkuk ettirilerek ödendiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalılar tarafından cevap dilekçelerinde uygulanması gereken hukuk konusunda beyanda bulunmadıkları, bu hususun yanı sıra davalı Türk işverenlerin sürekli bir ülkede çalışma zorunluluğunun bulunmadığı, dolayısıyla işçinin iş olan her ülkeye gitme durumu bulunduğu gibi davacının Türk uyruklu olup yerleşim yerinin ve sosyal çevresinin bulunduğu yine yurt dışında kazandığı ücreti harcayacağı yerin Türkiye olduğu, izinlerini Türkiye'de kullandığı, dosyada mübrez davacı hakkındaki belgelerin bordrolar dâhil hep Türk mevzuatına göre oluşturulmuş olduğu, belirtilen nedenlerle uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında hata bulunmadığı, davacının kabul edilen ücretinin dosya kapsamına uygun olduğu, davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğunun dosya kapsamı ile sabit olduğu, davacının çalışma düzenini bilebilecek konumda olan tanıklarının birbirini destekleyen ortalama anlatımı, işin ve işyerinin özellikleri, bilinen sektörel çalışma koşulları, dosyada bulunan diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde; fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ve hafta tatili ücret alacaklarının hüküm altına alınmasında isabetsizlik bulunmadığı, talep edilen alacakların zamanaşımından etkilenmediği gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı Kesir Şirketi vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı Gama Şirketi vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; uygulanması gereken hukuk, davacının aylık ücret miktarı ile ihbar tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ispatı, hesaplanması ve alacakların karşılığının ödenip ödenmediği noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 24 ve 27 nci maddeleri.

3. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 8, 17, 25, 32, 41, 44, 46, 47, 53, 59 ve 63 üncü maddeleri, aynı Kanun'un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.

4.Dairemizin 10.01.2023 tarihli ve 2022/15911 Esas, 2023/123 Karar sayılı ilâmının ilgili bölümü şöyledir:

"...

2. Sözleşme özgürlüğü kuralı uyarınca yasal sınırlar içinde kalan fazla çalışma ücretinin aylık ücretin içinde olduğuna dair sözleşme hükümleri kural olarak geçerlidir. Dairemiz; yerleşik hâle gelen ilkeleri ile fazla çalışma ücretinin, ücrete dâhil olarak kararlaştırılmış olmasına sınırlı olarak değer vermektedir. Bu bağlamda sözleşme hükümlerinin geçerliliğine getirilen iki temel sınırlama mevcuttur. Bunlardan ilki, 4857 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi gereği fazla çalışma süresinin bir yılda 270 saatten fazla olamayacağı; diğeri ise kararlaştırılan aylık temel ücretin asgari ücretin üzerinde olması gerekliliğidir. Bir başka anlatımla Dairemiz, ücret seviyesinin yüksekliğini kaydın geçerliliğinin tespitinde dikkate almaktadır.

3. Diğer yandan iş sözleşmesinin devamı sırasında işçinin bir hakkından feragat etmesi veya hakkından feragat sonucu doğuran bir işlem yapması geçersizdir. Ancak fazla çalışmanın temel ücret içinde ödeneceğinin kararlaştırılmış olması, fazla çalışma ücretinden feragat anlamına gelmez. Fazla çalışma ücreti ödenmeyeceğinin kararlaştırılması ile fazla çalışmanın temel ücret içinde ödeneceğinin belirlenmesi birbirinden farklı kavramlardır. (... Ekmekçi, Volkan Aslan, Hilal ..., "Anayasa Mahkemesinin Fazla Çalışmaya İlişkin Bireysel Başvuru Kararının Değerlendirilmesi (... Özdamar Başvurusu)", Çimento İşveren, Cilt 36, Temmuz 2022, Sayı 4, 8-35, s.31). Bu bağlamda davacı fazla çalışma ücretinden feragat etmiş değildir.

4. Fazla çalışma onayı alınmasına ilişkin düzenleme, işçinin fazla çalışma yapmaya zorlanamaması bakımından önemlidir. Düzenlemenin amacı, işçiyi işverenin olası haksız feshine karşı korumaktır. Fazla çalışma ücretinin karşılığının kararlaştırılan temel ücretin içinde olduğuna ilişkin kayıtlar ise fazla çalışmanın ücretlendirilmesine ilişkindir. İş sözleşmesindeki kayıt ile taraflar, fiilen yapılan fazla çalışmanın nasıl ücretlendirileceğini belirlemişlerdir. Fazla çalışma ücreti dâhil edilerek belirlenen ücret, işçinin aylık temel ücreti olduğundan iş sözleşmesindeki kayda rağmen yapılmayan fazla çalışmanın karşılığı ücretin, işverence geri istenmesi de mümkün olmaz. Şu hâlde fazla çalışma onayı alınması ile iş sözleşmesinde temel ücret içinde fazla çalışma ücretlerinin ödeneceği kuralı arasında herhangi bir bağlantı bulunmamaktadır.

..."

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalılar vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre hukuk seçimi, taraflarca açıkça yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabilir. Yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin varlığı karşısında, Türk hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü gerekir. Buna göre somut uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

3. Somut uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda; beyanlarına başvurulan tanık anlatımlarının dikkate alındığı belirtilerek; davacının, haftada 6 gün 08.00-21.30 saatleri arasında 1,5 saat ara dinlenme kullanarak çalıştığı, ayda 3 hafta tatili gününde de aynı saatlerde çalışmasına devam ettiği, hafta tatili alacağı talebinin bulunduğu gözetildiğinde çalışılan hafta tatili günlerinde 7,5 saati aşan çalışma süresinin fazla çalışma süresine eklenmesi gerektiği kabulü ile fazla çalışma alacağı hesaplanmıştır. Ne var ki bu kabul dosya içeriğine uygun değildir. Tüm dosya kapsamından davacının; haftanın 4 günü 08.00-21.00 saatleri arasında 1,5 saat ara dinlenme ile, haftanın 2 günü ise 08.00-18.00 saatleri arasında 1 saat ara dinlenme ile çalıştığı, çalıştığı hafta tatili günlerinde mesaisinin 08.00-18.00 saatleri arasında olduğu ve 1 saat ara dinlenme süresi kullandığı anlaşılmaktadır. Belirtilen çalışma saatleri esas alınarak ve çalışılan hafta tatili günlerinde 7,5 saati aşan çalışma süresi şimdiki gibi fazla çalışma süresine eklenerek fazla çalışma ücreti alacağı hesaplanmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir. Bu husus gözetilmeden hatalı değerlendirme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

4. Diğer yandan taraflar arasında hüküm altına alınan fazla çalışma alacağı bakımından da uyuşmazlık bulunmaktadır. İlâmın İlgili Hukuk bölümünün (4) numaralı paragrafında yer verilen Dairemiz kararında da açıklandığı üzere, iş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dâhil olduğu yönündeki kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemizin kararlılık kazanmış olan uygulamasına göre yıllık 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğu kabul edilmektedir. Fazla çalışmaların aylık ücret içinde ödendiğinin öngörülmesi ve buna uygun ödeme yapılması hâlinde, yıllık 270 saatlik fazla çalışma süresinin (aylık 22,5 saat, haftalık 5,2 saat) ispatlanan fazla çalışmalardan indirilmesi gerekir. İşçinin işyerindeki çalışması bir yıldan az ise yıllık 270 saat kriteri çalışılan ay sayısına göre azaltılarak belirlenir. Örneğin bir işçinin 10 ay, 18 gün süreli çalışmasında ispatlanan fazla çalışma saat sayısı 184 ise 270 saat x 10,6 ay/ 12 ay= 238,5 gün olup çalışılan süreye göre, temel ücret içinde ödendiği varsayılan fazla çalışma süresi aşılmamış olur. Bu durumda fazla çalışma talebinin reddi gerekir.

5. Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında imzalanan 14.11.2016 tarihli iş sözleşmesinde fazla çalışmanın aylık ücrete dâhil olduğu kararlaştırılmıştır. Yargılama aşamasında davalı tarafından savunulanın aksine, davacının gerçek aylık ücret miktarının iş sözleşmesinde yazılı olandan daha fazla olduğu isabetli bir şekilde belirlenmiştir. Hâl böyle olmakla birlikte, iş sözleşmesinde yazılı olan ücret miktarının asgari ücreti aşan kısmının dahi yıllık 270 saatlik fazla çalışma süresini karşılayacak miktarda olduğunun anlaşılması karşısında; ücretin içinde ödendiği anlaşılan fazla çalışmanın (4) numaralı paragrafta belirtilen ilkeye göre ispatlanan fazla çalışmadan indirilmesi gerekir. Bu husus gözetilmeden söz konusu sözleşme hükmüne değer verilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.